Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/259 E. 2023/901 K. 19.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/259 Esas
KARAR NO : 2023/901

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/03/2016
KARAR TARİHİ : 19/09/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 06/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 04.09.2015 günü saban saatlerinde … plakalı aracıyla hareket halindeyken … plakalı aracın ters yönden ve hızlı bir şekilde kavşağa girerek süren davalı …’un çarpması sonucu yaralanmış olduğunu, davalı …’un polis ifadesinde belirttiği gibi ters yönden hızlı bir şekilde gelerek müvekkiline çarptığı için aslı kusurlu olduğunu, müvekkilinin kaza sonucu başından darbe almış, ağız ve dudaklarından ciddi yaralar almış, nihayetinde dişlerinin kırılmış olduğunu, olayda müvekkilinin dişleri kırıldığı için kemik içi implant ve greftleme dahil protez diş tedavisi yapılacağı ve yeni dişler takılacağı için maddi olarak ciddi zarara uğramış olduğunu, müvekkilinin diş tedavisi kaza nedeniyle ağzından yaralanması ve çarpması sonucu dişlerinin kırılmasına ve damak yapısının değişmesine neden olunduğundan ve tedavi olması gerektiğinden ve tedavi masraflarının ise tedavi sürecinde belli olacağından şimdilik kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte 5.000 TL maddi tazminat talep etmeleri gerektiğini, maddi tazminat için tedavi masraflarını şimdiden belirlemek mümkün olmadığından ve ilerde çıkacak bilirkişi raporu ile belli olacağından fazlaya ilişkin hakları için ıslah haklarının saklı olduğunu, davalı …’ın ters yönden gelerek müvekkiline çarpması müvekkilinin bu çarpma sonucu diş ağız ve burun bölgesinden ciddi ayara alması ve dişlerinin kırılması sonucunda beslenme düzeninin bozulması, ayrıca bu gelişmelerin başka rahatsızlıklara da yol açabileceği, müvekkilinin yaşı durumu da dikkate alındığı diş tedavisinin dahi müvekkilinin yaşam kalitesini etkiyeceği ağrı ve acıya sebep olacağı, iş güçten yoksun bırakacağı, davalının bugüne kadar özür dahi dilememiş olması dikkate alındığında davalı …’ın …. Sanayi ve Ticaret Şirketinden 15.000 TL manevi tazminat talep etmek gerektiğini, müvekkilinin olay nedeniyle işe gidememiş ve kendisinin küçük esnaf olması ve işletmesinin zararda olması ve bakmakla yükümlü olduğu okuyan bir evladının olması, elektrik su ve doğalgaz giderleri ile hayatını idame ettirecek gelirinin sınırlı olması dikkate alındığında, müvekkilinin dava açmak için ve yargılama giderlerini karşılayacak ekonomik imkansızlıklar yaşamasıyla adli yardım talep etmeleri gerektiğini, davalının kullandığı kazayı yapan …. plakalı aracın kaydına tedbir konulmasını talep ediyor olduklarını, davalı … San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin … plakalı aracının …. Sigorta Karayolları Trafik Zorunlu Mali Sorumluluk Poliçesi ile 16.02.2015-16.02.2016 tarihleri arasında sigortalı olduğunu, olayda sigorta şirketi taraf olduğu için iş bu davanın Ticaret Mahkemesinde açılmış olduğunu beyanla; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte şimdilik toplam 5.000 TL maddi tazminatın, olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte 15.000 TL manevi tazminatın, müvekkilinin ekonomik imkansızlığı nedeniyle yargılama giderlerini karşılamakta güçlük çekeceğinden uğradığı kaza neticesi ile işlerini de tam yapamadığından adli yardım talebinin kabulüne, davalı … San. ve Tic. Ltd. Şti. adına kayıtlı davalı …’un kullandığı …. plakalı aracın kaydına tedbir konulmasına, avukatlık ücreti ve yargılama giderlerinin karşı tarafta bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde maddi tazminat talebinde bulunulmuş, fakat maddi tazminat kalemlerinin nelerden ibaret olduğuna ilişkin somut bilgilere yer verilmemiş olduğunu, bu sebeple, davacı … kesin süre verilerek taleplerini somutlaştırılmasının istenilmesi, kesin süreye riayetsizlik halinde davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı … tüm talepleri zamanaşımına uğramış olup, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, dava dilekçesinde talep edilen maddi tazminat istemlerini kabul etmemekle birlikte, maddi tazminat talebinin muhatabının KTK m. 98 çerçevesinde Sosyal Güvenlik Kurumu ve KTK m.99 çerçevesinde diğer davalı sigorta şirketi olduğunu, bu sebeple, maddi tazminat talepleri için davanın husumet yönünden reddi gerektiğini ve talep olunduğunu, Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. Maddesinin 1. fıkrasında “Trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanır.” denilerek davacının kaza nedeniyle yaptığı tüm tedavi masraflarının Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağının açıkça belirtilmekte olduğunu, ayrıca, T.C. Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürlüğü’nün 07.02.2012 Tarih, B.13.2. SGK.0.11.01.02/116 sayı 2012/5 numaralı genelgesiyle de, trafik kazalarına bağlı tedavi giderlerinin SGK tarafından karşılanacağının belirtilmiş olduğunu, davacı …’ın beslenme düzeninin bozulduğunu beyan ederek manevi tazminat talebinde bulunmuş olduğunu, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.06.1966 gün 7/7 sayılı İçtihadı kararında, “Manevi tazminat, ne bir ceza, ne de gerçek manasında bir tazminattır. Ceza değildir; çünkü, davacının menfaati düşünülmeksizin, sorumlu olana hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük değildir. Hakimin manevi tazminat miktarını tayin ederken, Borçlar kanununu 43 ve 44 üncü maddelerindeki kuralları, “özel hal ve şartları” takdir ederken kıyasen uygulaması, kusursuz sorumluluk hallerinde ve olayda kusur bulunmadığı takdirde, kusurun dışında kalan amilleri, alelıtlak kusurun mevcudiyeti halinde ise kusur da dahil bütün faktörleri takdirine mesnet yapması gerekir.” denilerek manevi tazminatın, kusur oranına ve karşı tarafın ekonomik gücü oranına göre belirlenmesi gerektiğinin vurgulanmış olduğunu, davaya konu kazanın meydana gelmesinde davacının asli kusurlu olduğunu, öte … Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında ve Yargıtay’ın pek çok kararlarında sıkça belirtildiği üzere, manevi tazminatın bir “zenginleşme aracı” olmadığını, davacının talebi zenginleşmeye sebep olacak düzeyde olup, manevi tazminat isteğinin kabulünün, adalete olan inancı zedeleyeci nitelikte olacağından talebin reddi gerektiğini, somut olayda delillerde farklılık olmaksızın aynı kazada farklı kusur oranlarına ulaşılmasının adalete olan güveni sarsabileceğinden, bu ilkelere göre aynı maddi vakıalardan hareketle farklı kusur oranlarına ulaşılmasının önlenmesi amacıyla Bakırköy …. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyasının bekletici mesele yapılması gerektiğini beyanla; fazlaya dair her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla; davacının haksız ve hukuka aykırı davasının ve tüm taleplerinin reddine, davacının maddi ve manevi tazminat istemlerinin husumet yönünden reddine, Bakırköy …. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … E. Sayılı dosyasının bekletici mesele yapılarak kusur durumunun tespitine ve kesinleştirilmesine, yargılama giderlerinin ve avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ….Ltd. Şti. vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde maddi tazminat talebinde bulunulmuş, fakat maddi tazminat kalemlerinin nelerden ibaret olduğuna ilişkin somut bilgilere yer verilmemiş olduğunu, bu sebeple, davacı … kesin süre verilerek taleplerinin somutlaştırılmasının istenilmesi, kesin süreye riayetsizlik halinde davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı … tüm talepleri zamanaşımına uğramış olup, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, dava dilekçesinde talep edilen maddi tazminat istemlerini kabul etmemekle birlikte, maddi tazminat talebinin muhatabının KTK m. 98 çerçevesinde Sosyal Güvenlik Kurumu ve KTK m.99 çerçevesinde diğer davalı sigorta şirketi olduğunu, bu sebeple, maddi tazminat talepleri için davanın husumet yönünden reddi gerektiğini ve talep olunduğunu, Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. Maddesinin 1. fıkrasında “Trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanır.” denilerek davacının kaza nedeniyle yaptığı tüm tedavi masraflarının Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağının açıkça belirtilmekte olduğunu, ayrıca, T.C. Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürlüğü’nün 07.02.2012 Tarih, B.13.2. SGK.0.11.01.02/116 sayı 2012/5 numaralı genelgesiyle de, trafik kazalarına bağlı tedavi giderlerinin SGK tarafından karşılanacağının belirtilmiş olduğunu, davacı …’ın beslenme düzeninin bozulduğunu beyan ederek manevi tazminat talebinde bulunmuş olduğunu, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.06.1966 gün 7/7 sayılı İçtihadı kararında, “Manevi tazminat, ne bir ceza, ne de gerçek manasında bir tazminattır. Ceza değildir; çünkü, davacının menfaati düşünülmeksizin, sorumlu olana hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük değildir. Hakimin manevi tazminat miktarını tayin ederken, Borçlar kanununu 43 ve 44 üncü maddelerindeki kuralları, “özel hal ve şartları” takdir ederken kıyasen uygulaması, kusursuz sorumluluk hallerinde ve olayda kusur bulunmadığı takdirde, kusurun dışında kalan amilleri, alelıtlak kusurun mevcudiyeti halinde ise kusur da dahil bütün faktörleri takdirine mesnet yapması gerekir.” denilerek manevi tazminatın, kusur oranına ve karşı tarafın ekonomik gücü oranına göre belirlenmesi gerektiğinin vurgulanmış olduğunu, davaya konu kazanın meydana gelmesinde davacının asli kusurlu olduğunu, öte … Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında ve Yargıtay’ın pek çok kararlarında sıkça belirtildiği üzere, manevi tazminatın bir “zenginleşme aracı” olmadığını, davacının talebinin zenginleşmeye sebep olacak düzeyde olup, manevi tazminat isteğinin kabulünün, adalete olan inancı zedeleyeci nitelikte olacağından talebin reddi gerektiğini, ayrıca müvekkiline manevi tazminat taleplerinin yönlendirilmesinin Karayolları Trafik Kanunu m.90 kapsamında mümkün olmadığını, KTK m.85 ve devamı hükümleri ile araç işletenlerin tehlike esasına göre meydana gelebilecek maddi hasarlardan sebep sorumluluğu düzenlenmiş, 90. maddede ise maddi zararların kapsamının belirlenmesi ile manevi zararlara ilişkin tüm taleplerin Borçlar Kanunu kapsamında değerlendirileceğinin ifade edilmiş olduğunu, bu kapsamda bir kazaya karışan aracın işleteninin, yalnızca maddi zararlardan dolayı sürücü ile birlikte müşterek ve müteselsilen sorumlu olduğunu, manevi zararların ise, KTK m.90 yönlendirmesi ve Borçlar Kanunu kapsamında kusur esasına dayalı olduğunu, yani sürücü ile işletenin farklı olması halinde işletenin Borçlar Kanunu kapsamında kusurunun ortaya konulması halinde manevi tazminat taleplerinden sorumlu tutulacak olduğunu, KTK’da düzenlenen sorumluluğun, tehlike esasına dayanmakta olduğunu, işleten, bu tehlike sebebiyle meydana gelecek maddi zararlardan sorumlu olup, yine Kanunun 91 ve devamı hükümlerine göre bu sorumluluğunu sigorta ettirmesi gerektiğini, kanunun, kusursuz tazminat sorumluluğunun öngürüldüğü tüm haller için işletene sigorta yaptırma yükümlülüğü de yüklemiş olduğunu, kanunun 92. maddesinde manevi zararların sigorta yükümlülüğü dışında bırakılması da, işletenin yalnızca maddi zararlardan kusursuz sorumlu olması, manevi zararlardan ise TBK’ya göre kusuru olması halinde tazmin yükümlülüğü bulunması ile ilgili olduğunu, bu kapsamda araç sürücüsü olmayan müvekkilinin manevi tazminat sorumluluğunun KTK’ya göre değil, Borçlar Kanunu’na göre kusur esasına göre değerlendirilecek olduğunu, somut olayda kazanın meydana gelmesinde müvekkilininin herhangi bir kusuru bulunmadığı dikkate alındığında, kendisine yöneltilen manevi tazminat talebinin reddi gerektiğini, somut olayda delillerde farklılık olmaksızın aynı kazada farklı kusur oranlarına ulaşılmasının adalete olan güveni sarsabileceğinden, bu ilkelere göre aynı maddi vakıalardan hareketle farklı kusur oranlarına ulaşılmasının önlenmesi amacıyla ceza dosyasının bekletici mesele yapılması gerektiğini beyanla; fazlaya dair her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla; davacının haksız ve hukuka aykırı davasının ve tüm taleplerinin reddine, davacının maddi ve manevi tazminat istemlerinin husumet yönünden reddine, ceza dosyasının bekletici mesele yapılarak kusur durumunun tespitine ve kesinleştirilmesine, yargılama giderlerinin ve avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde bahsi geçen 04.09.2015 tarihli kazaya karıştığı belirtilen, …plakalı aracın; müvekkili şirkete 16.02.2015-16,02.2016 tarihleri arasında geçerli olmak üzere … numaralı Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, söz konusu poliçede teminat limitinin kişi başı 290.000TL olduğunu, trafik sigortacısı şirketin; üçüncü kişilerin uğramış olduğu bedeni zararlardan, sigorta poliçesinde belirtilen azami limitlerle ve işletenin veya işletenin eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru oranında maddi tazminat ile sorumlu tutulabileceğini, sigorta şirketinin sorumluluğunun, sigortalının kusurlu olması halinde söz konusu olduğunu, Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. ve 85. maddelerine göre trafik sigortalarının, işletenlere düşen sorumlulukları karşılamak üzere yapıldığını, sigortalı aracın sürücüsünün kusuru yoksa işletene düşen bir sorumluluk da bulunmadığını, dosyada öncelikle kusur tespiti yapılması gerektiğini, kusur tespitinin yapılabilmesi için dosyanın Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’ne gönderilmesini talep ediyor olduklarını, sigortalı araç sürücüsünün kusurlu olduğuna kanaat getirilmesi halinde, davacının trafik kazası sebebi ile meydana gelmiş bir maluliyetinin olup olmadığının ve varsa oranının belirlenmesi gerektiğini, bu amaçla davacının Adli Tıp Kurumu …. İhtisas Dairesi’ne veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabllim Dalı Bölümlerine sevkine karar verilmesini talep ediyor olduklarını, hazırlanacak bllirkişi raporunda maluliyet tespit edilmesi halinde; maluliyetin geçici nitelikte olup olmadığı, kaza ile netice arasındaki illiyet bağı bulunup bulunmadığı ve maluliyetin sürekli olup olmadığı konularının belirlenmesi gerektiğini, ayrıca, maluliyetin tazminat gerektirip gerektirmediği konusunun da açıklığa kavuşturulması gerektiğini, bir tazminat ödemesinin söz konusu olabilmesi için; maluliyet oranının yanında, davacının çalışabilecek durumda olup olmadığı, mesleği, maluliyet sebebi ile mesleğini yerine getirip getiremediği konularının tespit edilmesi gerektiğini, davacının, maluliyetine rağmen maluliyet halinden etkilenmiyorsa, kazanç kaybına uğramadan hayatını sürdürebiliyorsa, maluliyet tazminatına hükmedilmemeli ya da somut durumun tazminat hesabında dikkate alınması gerektiğini, maluliyet sebebi ile ortaya çıkan zararların uzman bilirkişilerce ayrı ayrı hesap edilmesi gerektiğini, yaralanmalarda geçerli olan ve müvekkili şirket tarafından sigorta edilen teminat tutarı; her halükarda verlilecek bir teminat olmadığını ve yukarıda belirtilen konuların açıklığa kavuşturulması sonrada hesaplanacak tutarın esas alınarak ödenecek bir tazminat olduğunu, hesap raporunda asgari ücretin esas alınması gerektiğini, yapılacak hesaplamalarda; resmi evraklara göre belirlenen ya da belirlenebilir bir ücret olmaması durumunda, hesaplamaya esas alınacak gelir durumunun asgari ücret olarak esas alınacağıınn Yargıtay’ın yerleşik kararlarında hüküm altına alındığını, (Yargıtay 17. H.D. 17.06.2010 tarihli 2010/3B8B7 E. – 2010/5554 K.) yapılacak hesaplamada davacıların müterafik kusurlarının dikkate alınması gerektiğini, malul kaldığı belirtilen yolcuların emniyet kemeri takıp takmadıklarının tespit edilmesi gerektiğini, kaza bespit tutanağından emnniyet kemeri kullanıp kullanılmadığının anlaşıldığını, kazada zarar gören kişllerin, emniyet kemeri kullanmamasının müterafik kusur teşkil ettiğini, bu durumunda belirlenen tazminattan indirim yapılması gerekeceğini, Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin “Sürücülerin ve Yolcuların Koruyucu Tertibat Kullanma Mecburiyeti” başlıklı. 150. maddesi’nde belirtmiş oldukları hususlara ilişkin düzenleme ve mecburiyet yer almakla beraber, konuya ilişkin olarak emniyet kemeri kullanmamanın hakkaniyet gereği indirim gerektirdiği ile ilgili Yargıtay kararları da bulunduğunu (Yargıtay 17. H.D. E. 2013/5262, K. 2014/5733), Yargıtay’ın ayrıca emniyet kemeri takmamanın açık şekilde kusur sayılacağına ilişkin kararları da bulunduğunu beyanla; kusur tespiti için dosyanın Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’ne gönderilmesine, maluliyet oranı tespiti için davacının Adli Tıp Kurumu …. İhtisas Dalresi’ne veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı Bölümü’ne sevkine, kusurun ve maluliyet oranının tespiti halinde, alanında uzman bilirkişilerce azami poliçe limitleri ve aktüeryal kurallar gözetilerek hesaplama yapılmasına, emniyet kemerinin kullanılmaması halinde tazminattan indirim yapılmasına, müvekkili şirket temerrüde düşmediğinden, dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesine, kaza tespit tutanağı ve alkol raporunun taraflarına tebliğine, aleyhlerine hüküm kurulmaması halinde, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasından kaynaklı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Dosyanın ve davacının kül halinde Üniversitede öğretim görevlisi diş hekimi bilirkişiye tevdii ile kaza ile illiyet bağı bulunan, kaza nedeniyle meydana gelen diş kayıplarının ve tedavisi için gerekli giderlerin tespiti ile rapor tanziminin istenmesine karar verilmiş olup, … DişHek.Fak.Oral İmplantoloji ABD. Prof. Dr. …, …. Diş Tedavisi ABD. Prof. Dr. …. ve … DişHek.Fak. Ağız Diş Çene Cerrahisi ABD. Doç. Dr. … 18/06/2018 tarihli raporlarında özetle; davacı …’un 12/06/2018 tarihinde …. Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Oral İmplantoloji Anabilim Dalına çağırılarak klinik ve radyografik değerlendirilmesinin yapılmış olduğunu, hastanın klinik durumunu gösteren panaramik radyoğrafi ve fotoğrafların ekte olduğunu, hastanın alt çenede 32-33 numaralı dişlerinin köklerinin mevcut olduğunu, fakat herhangi bir tedavi yapılamayacak durumda olduğunu, çekim endikasyonu konmuş olduğunu, hastanın trafik kazasını geçirdiği dönemde üst çenesinde hiç diş olmadığını ve tam protez kullandığını, alt çenesinde ön bölgede beş dişi olduğunu ve bunun üstünde porselen dişlerden yapılmış köprü olduğunu, arka bölge de takıp çıkarılabilen parsiyel protezinin olduğunu beyan etmiş olduğunu, kaza sonucunda alt ön dişlerinin kırılması neticesinde alt protezinin kullanamaz hale geldiğini beyan etmiş olduğunu, klinik tespitlerinde şu anda hastanın ağzında hiçbir protez olmadığının gözlenmiş, hastanın üst çenesine tam protez alt çenesine 4 adet implant destekli överdentüre tipi protezin uygun olduğunu, ekte bulunan 2018 yılı Türk Dişhekimleri Birliği fiyat listesine göre tedavi maliyetinin; üst tam protez KDV Dahil 1.370.00 TL, alt implant destekli hareketli protez KDV dahil 2.025.00 TL, hassas tutucu ücreti KDV dahil 675.00 TL, 4 adet kemik içi implant uygulama ücreti KDV dahil 4.420.00 TL, 4 adet kemik içi implant malzeme ücreti KDV dahil 8.480.00 TL, toplam: 16.970.00 TL olduğunu bildirmişlerdir.
Kaza nedneniyle oluşmuş olan yaralanmada dişlerin kırıldığı beyan edilmekle, tüm dosya kapsamından ceza dosyasındaki beyan, adli tıp öncesi alınan raporlar ve son üniversite hastanesinden alınan rapor dikkate alınarak illiyet bağının tespiti, diş kırıklarının daha öncesinde bulunup bulunmadığının, daha öncesinde dişler var ise alt ya da üst protezin kazada zarar görüp görmediğinin illiyet bağı ve maluliyet tespiti açısından dosyanın ATK’ya gönderilmesine karar verilmiş olup, ATK … ihtisas Kurulu 19/02/2020-… Karar ve … A.T.Nolu raporda özetle; Kişi hakkında düzenlenmiş tıbbi belgelerin tetkikinde; … Hastanesinin 04/09/2015 tarihli Genel Adli Muayene Raporunda; araç içi trafik kazası sonrası gelen hastanın burun kökü, çene ve sağ dirsekte abrazyonları olduğu, birçok dişinin kırıldığı, alt dudak iç … 3-4 cm’lik kesinin süture edildiği, çekilen BT ve grafilerinde acil patoloji saptanmadığı, Adli Tıp Kurumu Bakırköy Adli Tıp Şube Müdürlüğünün … tarih ve … sayılı raporunda; yaralanmasının, kişinin yaşamını tehlikeye sokan bir durum olmadığı, kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olduğu, vücudunda kemik kırığı tarif edilmediği, …. Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesinin 18/06/2018 tarih bila sayılı raporunda; “… 12/06/2018 tarihinde … Üniversitesi Diş Hekimligi Fakültesi Oral implantoloji Anabilim Dalına çağırılarak klinik ve radyografik degerlendirilmesi yapılmıştır. Hastanın klinik durumunu gösteren panoramik radyografi ve fotoğraflar ektedir. Hastanın alt çenede 32-33 numaralı dişlerinin kökleri mevcuttur. Fakat herhangi bir tedavi yapılamayacak durumdadır. Çekim endikasyonu konmuştur. Hasta trafik kazasını geçirdiği dönemde üst çenesinde hiç diş olmadığını ve tam protez kullandığını, alt çenesinde ön bölgede beş dişi olduğunu ve bunun üstünde porselen dişlerden yapılmış koprü olduğunu, arka bölgede takıp çıkarılabilen parsiyel protezinin olduğunu beyan etmiştir. Kaza sonucunda alt ön dişlerinin kırılması neticesinde alt protezinin kullanamaz hale geldiğini beyan etmiştir. Klinik tesbitlerimizde şu anda hastanın ağzında hiçbir protez olmadığı gözlenmiştir. Hastanın üst çenesine tam protez alt çenesine 4 adet implant destekli overdenture tipi protez uygundur.” şeklinde kayıtlı olduğu, Kurullarının 25/11/2019 tarihli muayenesinde; olayda tüm köprülerini ve dişlerini kaybettiğini, ağzında önceden sadece arkada mevcut kaplama-köprülerin altında 3 diş eksikliğinin olduğunu, olayda tüm köprüleri ve diğer tüm dişlerini kaybettiğini, köküyle birlikte çıktığını, 1 ay sonra diş hekimine gittiğini belirttiği, Diş muayenesi: üst ve alt çenede alveol kemiğinin fizyolojik sınırlarda izlendiği, üst çenede total müteharrik protez olduğu, alt çenede edante olduğu, ağız açıklığı 5 cm, alt çene lateral hareket (sağ/sol): normal, alt çene protrüziv(öne): hareket normal, Çene açma/kapamada (deviasyon/kısıtlılık): normal, Bilateral TME (Krepitasyon/subluksasyon/disfonksiyon): normal olduğu, Oklüzyon (kapanış): dişsizliğe bağlı olarak değerlendirilemediği, Dikey boyut (1/3 oranı korunması): normal, çene ucu-burun arası: normal, burun glabella arası: normal, glabella saçlı deri arası normal olduğu, dosyaya ekli grafilerin Kurullarınca incelemesinde; 04/09/2015 tarihli beyin BT incelemesinde; osseöz parankimal travmatik patoloji saptanmadığı tespit edildiğine göre; Kurullarında görevli raportör Diş Hekimi Dr.Dt. …’ın katılımıyla dosya birlikte değerlendirilmekle; SONUÇ OLARAK: kişi hakkında düzenlenmiş olay tarihli tıbbi belgede çenede abrazyon, diş kırıkları, alt dudak iç … kesi olduğu bildirildiği, kişinin Kurullarında yapılan muayenesinde olay tarihinde mevcut diş protezlerinin de kırıldığını ifade ettiği ancak kırık diş protezlerinin muayene sırasında görülmediği cihetle kişinin olay tarihli tanımlanan yaralanma bölgesi dikkate alındığında mevcut olduğu bildirilen diş köprülerinin olay nedeni ile kırılmasının muhtemel olduğu, ancak mevcut haliyle olayla kesin illiyet kurulamadığı, kişinin olay tarihi olan 04/09/2015 tarihinden önce müracaat ettiği ve kontrollerinin yapıldığı tüm diş hekimliği muayenelerine ait temin edilecek tüm tıbbi belgeler ve radyolojik görüntülemelerin (panaromik grafi) teminen gönderilmesi halinde dosyanın yeniden değerlendirilebileceği cihetiyle, mevcut belgelere göre; davacı ….’un 04/09/2015 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı gelişen yaralanmasının, 30/03/2013 tarih ve 28603 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik Hükümleri kapsamında fonksiyonel araz bırakmadan iyileşmiş olduğu dolayısıyla; kişinin tüm vücut engellilik oranının %0 (yüzdesıfır) olduğu, iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 3 (üç) haftaya kadar uzayabileceği bildirilmiştir.
Dosya üzerinden GÜNSÜZ bilirkişi incelemesi yapılarak dosya kapsamı, toplanan deliller hep birlikte değerlendirilmek suretiyle dosyanın aktüerya bilirkişisi ….’a tevdine karar verilmiş olup, Tazminat Hesap Uzmanı bilirkişi … 02/12/2020 tarihli raporunda özetle; ceza dosyasında mevcut 06.06.2016 tarihli bilirkişi raporunda olayın meydana gelmesinde; …. plakalı aracın davalı sürücüsü …’ un %70 oranında kusurlu olduğunun, davacı sürücü …’ un %30 oranında kusurlu olduğunun belirtilmekte olduğunu, 17.03.1952 doğumlu olan davacı …’un 04.09.2015 kaza tarihi itibariyle (63) yaşında olduğunu, Yargıtayın bu konudaki yerleşmiş içtihatlarına ve uygulamalara göre kural olarak aktif çalışma yaşı sonu (60) olarak kabul edilmekte olduğunu, o halde, davacının aktif devresini tamamlamış durumda olup, maddi zararının tamamının pasif dönemde olduğunu, davacı pasif dönemde herhangi bir işte çalışmasa ve emekli olsa dahi “kendi yaşamsal aktivitelerini sürdürmek için emsallerine göre daha fazla efor sarf edeceğinden” maluliyet maddi zarar hesabı yapılacak olduğunu, Adli Tıp Kurumu …. İhtisas Kurulunun … raporunda; kazalı davacının 04.09.2015 tarihinde maruz kaldığı trafik kazası neticesinde; davacıda maluliyet tayinine mahal olmadığının, tıbbi iyileşme süresinin 04.09.2015 kaza tarihinden itibaren (3) haftaya kadar uzayabileceğinin belirtilmekte olduğunu, pasif devrede olan davacı yönünden brüt yasal asgari ücretlerden %15 sigorta primi, %15 gelir vergisi ve damga resmi tenzil edilerek AGİsiz kalan net aylık yasal asgari ücretlerin hesaba esas alınacak olduğunu, 04.09.2015-25.09.2015 arasındaki (3) haftalık işlemiş devredeki kazançları toplamının 637,30 TL olduğunu, davacının (3) haftalık geçici iş göremezlik dönemindeki %100 nispetindeki maluliyetiyle orantılı olarak maddi zararının; 637,30 TL x %100 maluliyet =637,30 TL olduğunu, olayın meydana gelmesinde davalı tarafa sigortalı aracın davalı sürücüsü %70 oranında olduğundan %70 kusura isabet eden maddi zarar tutarının davacı yararına maddi zarar olarak dikkate alınacak ve davacının %30 kusuru oranında kusur indirimi yapılacak olduğunu, SGK Cibali Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezinin 14.02.2019 tarihli müzekkere cevabında davacıya herhangi bir ödeme yapılmadığı belirtildiğinden rücuya tabi ödemeler hususunda indirime yer bulunmadığını, davacıya maddi tazminat ödemesi yapıldığına ilişkin bilgi ve belge olmadığından ödeme tenzili hususunda bir indirime yer bulunmadığını, davacının indirimsiz geçici iş göremezlik maddi zararının:637,30 TL, kusur indirimi: (637,30 x %30) 191,19 TL davacının nihai ve gerçek geçici iş göremezlik maddi zararının = 446,11 TL olduğunu, …. plakalı aracın 16.02.2015-16.02.2016 vadeli ZMSS poliçesi ile tedavi gideri yönünden zeyilnameye bakılmaksızın 290.000,00 TL teminatla davalı sigorta şirketi tarafından sigortalanmış olduğunu, davacının geçici iş göremezlik nedeniyle 446,11 TL olup, 290.000,00 TL tutarındaki tedavi giderinin teminat limitinin altında kaldığını, dava öncesinde davalı sigorta şirketine ihtar edildiğine dair dosyada belge olmadığından davalı sigorta şirketi yönünden temerrüt başlangıcının dava tarihi olan 15.03.2016 tarihi olduğunu, davalı sürücü ve işleten yönünden ise temerrüt başlangıcının haksız fiilin başlangıcı olan 04.09.2015 kaza tarihi olduğunu, faiz nev’i talep ile bağlı kalınarak yasal faiz olduğunu SONUÇ OLARAK; davacının nihai ve gerçek geçici iş göremezlik maddi zararının 446,11 TL olduğunu, temerrüt başlangıcının davalı sigorta şirketi yönünden 15.03.2016 dava tarihi, davalı sürücü ve işleten yönünden 04.09.2015 tarihi ve faiz nev’inin yasal faiz olduğunu bildirmiştir.
HMK 320/4 maddesi uyarınca basit yargılama usulüne tabi davalarda işlemden kaldırılmasına karar verilen dosyanın yenilenmesinden sonra takipsiz bırakılması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin düzenlendiği, Mahkememizin 13/03/2017 tarihli celsesinde, davacı vekiline mahkememizce verilen kesin süre içerisinde dava peşin harcı ile başvurma harcını yatırmadığından Harçlar Kanunu 30 ve 32 maddeleri uyarınca yasal 3 aylık süre içerisinde harç eksikliği tamamlanıncaya kadar davanın HMK 150 m uyarınca işlemden kaldırılmasına karar verildiği ve dosyanın gerekli harcın yatırılmaması nedeni ile işlemden kaldırıldığı, akabinde davacı vekilince verilen süre içerisinde harçların yatırıldığı ve talep üzerine dosyanın yenilenmesinden sonra 19/09/2023 tarihli celsede dosyanın yeniden takipsiz bırakıldığı anlaşılmakla davanın ikinci kez takipsiz bırakılması sebebiyle HMK 320/4 maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
Davanın H.M.K’nin 150/1,5 ve 320/4 maddesi uyarınca AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
1-Alınması gereken 269,85 TL harcın peşin alınan 476,35 TL harçtan mahsubu ile bakiye kalan 206,50 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
2-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
3-Davalı …. Sigorta A.Ş. kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden bu davalı yararına A.A.Ü.T. gereğince takdir edilen 9.200,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak bu davalıya VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
Dair tarafların yokluğunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 19/09/2023

Katip …
¸

Hakim …
¸