Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/216 E. 2018/631 K. 21.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/216 Esas
KARAR NO : 2018/631

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 03/03/2016
KARAR TARİHİ : 21/06/2018
Mahkememizde açılan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile Küçükçekmece ….. İcra Müdürlüğünün ….. Esas sayılı dosyası ile başlattıkları icra takibinin davalının borcu olmadığını ve icra müdürlüğünün yetkisiz olduğundan bahisle itiraz ettiğini, taraflar arasındaki satım sözleşmesinin ifa yeri malların teslim edildiği müvekkilinin ikametgahı olduğunu bu nedenle itirazın reddinin gerektiğini, dava dilekçesi ekinde yer alan fatura ve sevk irsaliyelerinden anlaşılacağı gibi müvekkilinin davalıya satıp teslim ettiği malların bedelini talep ettiğini, davalının borcunu ödemediği gibi haksız ve hukuka aykırı olarak icra takibine itiraz ettiğini beyanla haksız itirazın iptalini, davalının %20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir,
Davalı vekili cevap dilekçesi ile müvekkilinin adresinin İstanbul Anadolu Adliyeleri sınırları içerisinde olduğunu, dosyanın yetkili İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmesi gerektiğini, müvekkil şirket ile davacı firma arasında sözleşme olup bu sözleşme gereğince iadesi gerekli ürünler davacı firma tarafından iade alındıktan sonra sözleşmedi şartlar gereğince ödeme yapılacağının net şekilde belirtildiğini, dolayısıyla davacı tarafın sözleşme bu kadar açıkken müvekkili aleyhine doğmamış bir alacak ile ilgili olarak icra takibine geçmesinin ve devamında bu davayı açmasının haksız olduğunu ,davacının %20 den aşağı olmayacak şekilde inkar-kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini beyanla davanın reddini savunmuştur.
Dava İİK’nın 67. Maddesine istinaden açılmış İtirazın İptali davasıdır.
Küçükçekmece ….. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının tetkikinden davacı alacaklı tarafından davalı borçlu hakkında 33.154,20 TL asıl alacak üzerinden ilamsız takip yapıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır.
Davalı vekili mahkememizin yetkisine itiraz etmiş olup, İtirazın iptali davalarında öncelikle icra müdürlüğünün yetkisine yönelik itirazın incelenmesi gerektiğinden, takibin faturadan kaynaklı para alacağına ilişkin olması nedeniyle İİK 50, BK 89, HMK 10 maddesi uyarınca davacının adresi itibariyle Küçükçekmece icra müdürlükleri yetkili olduğundan icra müdürlüğünün yetkisine yönelik itirazın reddine; mahkememizin yetkisine yönelik itirazın süresinde olmaması nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Mahkememizce tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş, SMMM …. tarafından düzenlenen raporda, davacı şirket tarafından dosyaya sunulan delillerin incelenmesinde; davalı adına ticari ilişki nedeniyle davaya konu edilen irsaliyeli faturaların tanzim edildiği ve davacının 2014 ve 2015 yılı yevmiye defterine işlendiği,davalı tarafından davacıya yapılan ödemeler aşağıda gösterilmiştir. 2014 yılında toplam 20.800,00 TL, 2015 yılında ise Toplam 53.356,10 TL TL ödendiği, 2015 yılı ticari defter kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonunda; davalıdan takip tarihi itibariyle 33.154.20 TL alacaklı bulunduğu görüldüğü, ancak 01.06.2015 tarihli sözleşmenin C,D ve E maddelerine göre 2015 yılı sonu itibariyle taraflar arasında iade ürün işlemine ilişkin bir mutabakata dosya tetkikinde rastlanılmadığı, söz konusu sözleşme maddeleri gereğince ürün satan davacı ile ürün alan davalı arasında 31.12.2015 yıl sonu itibariyle iade edilecek ürünlerin mutabakatının sağlanması için ürün satan davacının bir yetkilisinin ürün alana gelerek tespit yapması hüküm altına alındığı, bu hüküm uyarınca ispat kulfetide ürün satan davacıya verilmiş olmasına karşılık 2015 yıl sonu mutabakata gelinmediği belirtilmiştir.
Davalı tarafça sunulan 01/06/2015 tarihli sözleşme altındaki imzanın davacı şirket yetkilileri … ve ….’ye ait olup olmadığı hususunda imza incelemesi yapılması için şirket yetkililerinin imza örneklerinin alınması ve incelemeye esas imza asıllarının bulunduğu belgelerin celbine yönelik ara karar kurulmuş, davacı şirket yetkilisi …’nin imza örnekleri alınmış fakat şirket yetkilisi …’a çıkarılan ihtaratlı davetiyeye rağmen müracaat etmediğinden imza örnekleri alınamamıştır.
Davacı şirket yetkilisi …’nin imzalarına ilişkin yapılan incelemeye ilişkin bilirkişi raporunda özetle; inceleme konusu ….. Pastacılık ve Gıda Kimyasalları Ticaret Ltd. Şti. ile ürün alan Tüm Pastacılık Gıda ve Pazarlama … arasında düzenlenmiş gözüken, “Sözleşme” başlıklı, 01.06.2015 tarihli, iki(2) sayfadan ibaret belge aslının, birinci sayfasının alt kesiminde, sol tarafa atılmış imzanın, ikinci sayfasında “Ürün Satan” okunur ibare altına basılı, “….. Pastacılık ve Gıda Kimyasalları Tic. Ltd. Şti…” okunur kaşe izi üzerine atılmış imzanın, kendi aralarında uygunluk halinde olup mevcut mukayese imzalarına kıyasla ….. Pastacılık ve Gıda Kimyasalları Ticaret Ltd. Şti. yetkilisi …’nin eli ürünü olmadığı belirtilmiştir.
Davacı vekili yemin deliline dayanmış ve davalı tarafa yemin teklifinde bulunmuş, yapılan yemin davetine davalı asil icabet ederek mahkememizin 21.06.2018 tarihli celsesindeki beyanında; ” 01.06.2015 tarihli sözleşmeden öncede davacı ile aramızda ticari ilişki bulunmaktaydı. Bu sözleşmeden önce davacı ile aramızda toptan alıp satım ilişkisi vardı. Bu tarihten itibaren parekende satış mağazamızı açtığımız için bundan sonraki alış verişimizide bu sözleşmeye göre yapacaktık. Dava konusu ürünlerin hepsi 01/06/2015 tarihli sözleşmeden sonra alınan mallardır. Davacı ile sözleşme öncesinde de cari hesabımız mevcuttu. 01.06.2015 tarihli sözleşme yazılı tarihte imzalanmıştır. Sonrasında davacı şirket yetkilisi …’ın şirket ortaklığından ayrılmasından sonra geçmiş tarihli olarak imzalaması söz konusu değildir. ” şeklinde yemin eda etmiştir.
Dosya kapsamı ve toplanan deliller hep birlikte değerlendirilmiştir. Davacı taraf, davalıya satıp teslim ettiği ürünlerin bedelinden dolayı davalıdan alacaklı olduğunu ileri sürerek icra takibi başlatmış, davalının itirazı üzerine itirazın iptali amacıyla iş bu dava açılmıştır. Davalı taraf, cevap dilekçesinde 01/06/2015 tarihinde taraflar arasında davacının davalıya teslim ettiği ürünlerin iadesine ilişkin sözleşme imzalandığını, sözleşme kapsamında davacının ürünlerin iade sürecine ilişkin yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle dava konusu alacağın dolmadığını savunmaktadır. Davacı taraf, davalının sunduğu 01/06/2015 tarihli sözleşmenin taraflar arasında mevcut olmadığı, sunulan sözleşmedeki imzanın davacı şirketin eski ortağı …’ın imzasına benzediği, …’ın 09/12/2015 tarihinde şirketten ayrıldığını ve davalıyla ticari ilişkisi bulunduğunu, iş bu davadan sonra davalı ile …’ın anlaşmalı olarak bu sözleşmeyi imzaladıklarını zira davadan önce davalıya çekilen ihtara verilen cevapta da söz konusu sözleşmeden ve ürünlerin iadesinden bahsedilmediğini değerlendirmiştir. Davacının ticari defter ve kayıtlarına göre davalıdan 33.154,20 TL alacaklı görüldüğü anlaşılmış, davalı taraf ticari defter ve belgelerini bilirkişi incelemesine sunmamıştır. …’ın sözleşmenin üzerindeki 01/06/2015 tarihinde davacı şirketin münferit yetkilisi olduğu anlaşılmaktadır. 01/06/2015 tarihli sözleşmedeki imzanın …’a ait olup olmadığı hususunda kendisine çıkarılan ihtaratlı davetiyeye rağmen imzaları alınamadığından imza incelemesi yapılamamış, sözleşmedeki imzanın şirketin hali hazırdaki yetkilisine ait olup olmadığı hususunda yapılan bilirkişi incelemesinde ise imzanın mevcut şirket yetkilisine ait olmadığı anlaşılmıştır. 01/06/2015 tarihli sözleşme incelendiğinde özetle; taraflar arasındaki önceki sözleşmelerin geçersiz olduğu, önceki satışlarda yapılacak iadelerin de bu sözleşmeye tabi olacağı, satıcının davalı alıcıya sattığı ürünlerden alıcının perakende olarak satamadığı ürünleri satıcının iade alacağı, daha önce satılan ürünlerin de bu işleme dahil olacağı, iade edilecek ürünler teslim alınmadan ürün satana karşı ürün alıcısının herhangi bir yükümlülüğünün olmayacağı, ürün alan tarafından ara ödemeler yapılsa da borcun vadesinin geldiği anlamına gelmeyeceği, 2015 yılı sonunda satıcının yetkilisinin alıcıya giderek iade alınması gereken ürünleri alacağı, ara ödemeler düşüldükten sonra varsa satıcının alacağının ödeneceği, mutabakat için alıcıya gidildiğini ispat külfetinin satıcıda olduğu hususlarının düzenlendiği anlaşılmıştır. Davacı defterlerine göre 01/06/2015 tarihli sözleşmeden önce en son 30/04/2015 tarihinde davalıya mal satıldığı, sözleşme tarihinde sonra ise 30/06/2015, 10/07/2015 ve 30/09/2015 tarihlerinde satış yapıldığı fakat bu arada davalı tarafça yapılan bir ödeme görülmediği anlaşılmaktadır. Davacı tarafça, davalının sunduğu 01/06/2015 tarihli sözleşmenin davalıya geçerli olmadığı ileri sürülmüşse de sözleşme altında imzası bulunduğu anlaşılan …’ın sözleşme tarihinde davacının yetkili temsilcisi olduğu anlaşılmış, mevcut delil durumu ve davalı asilin yemin beyanı nazara alındığında davacı tarafça sözleşmenin …’ın ve davalının anlaşması ile geçmiş tarihli olarak düzenlendiği hususu ispatlanamamıştır. Bu durumda 01/06/2015 tarihli sözleşmenin sözleşme hükümlerinin değerlendirilmesi gerekmektedir. Sözleşme hükümlerine göre davacı satıcının ürün iadeleri konusunda davalı alıcıya giderek mutabakat sağlanmadan alacak talebinde bulunmasının mümkün olmadığı düzenlenmiş olup, karşılıklı her iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde taraflardan biri edimini yerine getirmeden diğer tarafın edimini yerine getirmesini isteyemeyeceğinden davacının alacak talebinde bulunarak icra takibi yapması sözleşmeye aykırılık teşkil ettiğinden davanın reddine karar verilmiş, davacının takip yapmakta kötü niyetli olduğu da ispatlanamadığından davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1- Davanın REDDİNE;
2-Davalı vekilinin kötü niyet tazminatı talebinin şartlar oluşmadığından reddine,
3-Karar ve ilam harcının 35,90 TL’nin peşin yatırılan 400,43 TL’den tenzili sonucu fazla yatırılan 968,25 TL’nin hüküm kesinleştikten sonra talebi halinde davacıya iadesine,
4- Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 20,85 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davalı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT’ne göre takdir olunan 3.978,50 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-6100 Sayılı HMK’nun 333. Maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra mahkemece kendiliğinden, davacı tarafından yatırılmış olan gider avansının kullanılmayan kısmının davacıya iadesine, bu kararın tebliğ giderinin iade edilecek avanstan karşılanmasına,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı 21/06/2018

Katip …
E-İMZALI

Hakim …
E-İMZALI