Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/205 E. 2018/201 K. 08.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/205 Esas
KARAR NO : 2018/201

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/03/2016
KARAR TARİHİ : 08/03/2018
Mahkememizde açılan İtirazın İptali davasının aypılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile müvekkili tarafından davalı aleyhine Bakırköy … İcra Müd.nün …. E sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, taraflar arasında toptan elektrik satış sözleşmesi imzalandığını, ve daha sonra yeniden sözleşme yapıldığını, müvekkilinin elektrik faturalarını düzenli olarak ödediğini, müvekkilinin faturaların alacak kalemlerinde kayıp kaçak bedeli adı altında yer alan tutarları da hukuka aykırı olmadığı düşüncesiyle ödediğini, ancak Yargıtay HGK’nun 2013/7 – 2454 ve 2014/679 sayılı kararı ile kayıp kaçak bedellerinin alıcılardan tahsil edilmesinin hukuka aykırı olduğunun hükme bağlandığını öğrenince söz konusu icra takibini başlattığını, kayıp kaçak bedelinin abonelerden tahsilinin hukuk devleti ilkesine aykırı olduğunu beyanla itirazın iptaline, davalının % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile davacının iadesini talep ettiği tutarlar aslen müvekkilinin nam ve hesabına tahsil edilmeyip, dava dışı …. AŞ adına müvekkili tarafından tahsil edildiğini bu nedenle davanın …. AŞ’ye ihbarını talep ettiklerini, müvekkilinin elektrik dağıtım şirketi olmayıp elektrik satış şirketi olduğunu bu nedenle kendi adına tahsil etmediği kayıp, dağıtım ve iletim bedellerinin müvekkilinin talep ve tahsil edilmesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin sadece üretim yapmakta olup elektrikteki kayıp ve kaçakta sorumluluğunun bulunmadığını , dava konusu bedellerin mevzuat gereğince ve mevzuat kapsamında tahsil edilmekte olup keyfi bir uygulama olmadığını , kayıp bedelinin elektrik sistem alt yapı ve iletimi esnasında doğan kayıpların telafisi anlamına geldiğini , kaldı ki davacının söz konusu faturalara yasal süresi içerisinde itiraz etmeyerek fatura ve içeriğini kabul ettiğini , Yargıtay kararlarının kanun maddesi olmayıp içtihadı birleştirici bir niteliğinin de bulunmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Dava İİK’nun 67. Maddesine istinaden açılmış, davalının davacıdan kayıp kaçak bedeli, dağıtım bedeli , sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmeti bedeli ve iletim bedellerinin haksız olarak tahsil edildiği iddiasına dayalı itirazın iptali davasıdır.
Bakırköy …. İcra Müd.nün … E sayılı dosyasının tetkikinden davacı alacaklı tarafından davalı borçlu hakkında 179.547,69 TL üzerinden ilamsız takip yapıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır.
Dava tarihinden sonra 17.06.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ‘un Geçici 19. maddesi ” Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe giren mevcut yönetmelik , tebliğ ve Kurul kararlarının bu kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. ” Geçici 20. Maddesi ” Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım , sayaç okuma , perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurma hakkında 17. Madde hükümleri uygulanır ” hükümleri getirilmiştir.
Söz konusu yasa maddeleri ile, 6719 sayılı yasa yürürlüğe girmeden evvel açılmış olan dağıtım , sayaç okuma , perakende satış hizmeti , iletim ve kayıp kaçak bedellerine ilişkin davalarda 6719 sayılı yasanın 21. Maddesi ile değiştirilen 6446 sayılı Kanunun 17. Maddesinin uygulanacağı belirtilmiş olup, 6446 sayılı yasanın değişik 17. Maddesinde ise söz konusu bedellerin tahsil edilmesinin haklı olduğu yasal hale getirilmiştir. Geçici 19 ve 20. Maddeler uyarınca yasanın geçmişe etkili olmak üzere uygulanacağı tartışmasız hale gelmiştir.
6719 sayılı Kanunda yer alan söz konusu düzenlemelerin anayasaya aykırı olduğu iddiasıyla aynı mahiyetteki davalarda başkaca mahkemelerce Anayasa Mahkemesine iptal başvurusunda bulunulmuş, mahkememizce Anayasa Mahkemesi tarafından verilecek karar beklenmiş, fakat 6719 sayılı kanun ile 6446 sayılı kanunda yapılan değişikliğin anayasaya aykırılığı iddiaasıyla yapılan başvuru da Anayasa Mahkemesi tarafından 15.02.2018 tarihli kararla ilgili hükümlerin iptal talebi reddedilmiştir. Böylece yürürlükte olan, 6719 sayılı yasanın Geçici 20. Maddesine göre dava 6719 sayılı yasa ile değişik 6446 sayılı yasa hükümlerine göre değerlendirilerek sonuçlandırılmıştır.
Davacının talebi içerik itibariyle dava konusu kayıp kaçak bedellerinin EPDK’nun bu konudaki düzenleyici işlemlerine ve tarife yönetmeliklerine aykırı şekilde, hizmet verilmeden haksız ve hukuka aykırı alındığı iddiasına ilişkindir. Yani talep edilen bedellerin söz konusu EPDK düzenleyici işlemlerine ve tarife yönetmeliklerine göre alınması gerekenin üzerinde olacak şekilde fazlaca alındığı iddiasına dayanmamaktadır. Bu nedenle mahkememizce dosyada bilirkişi incelemesi yaptırılmamıştır. Davacı vekilinin dava konusu bedellerin haksız ve hukuka aykırı alındığı iddiasıyla açmış olduğu iş bu davada, dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın Geçici 19 , 20. Maddeleri ve Geçici 21. Maddesi ile değişik 6446 sayılı Kanunun 17. Maddesi ile söz konusu bedellerin tahsil edilmesinin haklı olduğu yasal hale geldiğinden ve bu davalarda mahkemelerin yetkisi kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı hale getirildiğinden davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmek gerekmiştir. ( İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 28.06.2017 tarih 2017/887 Esas – 2017/727 Karar ; 16.06.2017 tarih 2017/683 Esas- 2017/670 Karar; 28.06.2017 tarih 2017/687 Esas- 2017/729 Karar ; 23.06.2017 tarih 2017/769 Esas- 2017/712 Karar sayılı kararları da bu doğrultudadır. ) Her ne kadar dava konusu bedeller 6719 sayılı yasa ile yasal hale gelmiş ise de dava tarihinde geçerli olan Yargıtay içtihatlarına göre davacı dava açmakta haklı bulunmaktadır.
6100 sayılı HMK’nun 331. Maddesi ” Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde, hakim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumlarına göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder.” hükmünü taşımaktadır. Yargılama giderlerine ilişkin bu madde 1086 sayılı HUMK’nun 425. Maddesinde sadece iki durum için yani sınırlayıcı şekilde düzenlenmiş iken yeni getirilen 6100 sayılı HMK’nun 331. Maddesi ile davanın konusuz kalmasına yol açan tüm haller için düzenlenmiştir. Keza Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.11.2009 gün, 2009/18-421 E., 2009/526 K. Sayılı ilamında ” Dava tarihinde davasında haklı olan davacının sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmadığından, davacı lehine masraf ve vekalet ücretine ” hükmedilmesi gerektiği de düzenlenmiştir.
Somut davada; dava açıldığı tarihte davacının, dava açmakta haklı olduğu, HMK’nun 331. Maddesi ve Yargıtay HGK’nin yukarıda yazılı içtihadı dikkate alındığında yargılama harç ve giderinin haksız çıkan tarafa yükletileceği kuralı karşısında, davacı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmolunmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan gerekçeye istinaden,
1- Davanın reddine,
2-Karar ve ilam harcı olan 35,90 TL’nin peşin yatırılan 2.092,94 TL’den mahsubu ile fazla yatırılan 2.057, 04 TL’nin hüküm kesinleştikten sonra talebi halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan 29,20 TL BVH, 35,90 TL PH, 183,10 TL davetiye ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 248,20 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT’ne göre takdir olunan 16.569,85 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine ,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-6100 Sayılı HMK’nun 333. Maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonramahkemece kendiliğinden, davacı tarafından yatırılmış olan gider avansının kullanılmayan kısmının davacıya iadesine, bu kararın tebliğ giderinin iade edilecek avanstan karşılanmasına
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı Anayasa Mahkemesinin konuyla ilgili kararı beklensin dedi. 08/03/2018

Katip …
E-imzalı

Hakim …
E-imzalı