Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1155 E. 2018/974 K. 01.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/1155 Esas
KARAR NO : 2018/974

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/04/2017
KARAR TARİHİ : 01/11/2018
Mahkememizde açılan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl davada davacı vekili dava dilekçesi ile dava dışı … A.Ş’nin köklü bir firma olduğunu, …, …, …, …, ….ve müvekkili …’un şirkette ortak olduklarını, ortaklığın örgütlenme yapısının tamamıyla 3 aileden müteşekkil pay sahipleri arasında ticari ilişkiden ziyade karşılıklı güven temeline dayalı ağabey-kardeş-akraba ilişkisi ön plana çıkarıldığını ve bu durumun uzunca bir dönem böyle devam ettiğini, müvekkilinin sürekli olarak Giresun’da yaşadığını, ortak olduğu …. A.Ş ile ilgili olarak ağabeyleri …. ve ….’a yetki verdiğini, genel kurullarının hiçbirine ağabeylerinin ve davalıların engellemeleri nedeniyle katılamadığını, genel kurul toplantısında hazırlanan hazirun cetvelinde yer alan imzaların dahi müvekkiline ait olmadığını, ortaklığın mali durumunun kötü olması dolayısıyla tasfiye aşamasına geçilmesi gerektiğinin belirtildiği ve ağabeyleri tarafından ortaklık paylarının diğer ortaklara devretmesi gerektiği, böylelikle ortaklığın piyasa değerinin çok altına devredilebileceği yönünde açıklamalarla müvekkilinin paylarını devretmeye zorlandığını, şirket hisselerinin yaklaşık %11’lik kısmının sahibi konumundaki müvekkilinin, paylarının tamamını Eylül 2015 tarihinde 6.500.000-TL karşılığında her iki davalıya devrettiğini ve böylelikle davalılar ile birlikte … ve …’nin eşit hisselerde paylarının tamamına sahip konuma geldiğini, aynı süreçte müvekkilinin ağabeylerinin de şirketteki hisselereni aynı bedel karşılığında diğer ortaklara devrettiğini, müvekkilinin edindiği genel nitelikteki duyumlara göre …. A.Ş şirketinin değerinin 100.000.000 TL’nin üzerinde olduğunu, ortaklıktan ayrıldıktan sonra müvekkilinin ağabeylerinin yüksek bedellerle otel satın alma girişiminde bulunduğunu, davalı konumundaki şirkette şuan mevcut ortakların, müvekkilinin ağabeyleri ile birlikte hareket ederek, müvekkilinin ağabeyleri gayri resmi olarak verilen miktarların çok üstünde para vererek hep birlikte müvekkilini aldatarak müvekkilini aldatarak dava konusu hisse devri işlemini gerçekleştirdiğini, müvekkilinin davalılar ve ağabeyleri tarafından kandırıldığını ve iradesinin hile yoluyla fesada uğratıldığını, müvekkilinin piyasa değerinin oldukça altında yaptığı pay devirleri dolayısıyla uğramış olduğu zararın tartışmasız olduğunu beyanla; aldatıcı eylemlerle müvekilinin paylarını devralan davalılar adına kayıtlı görünen …. A.Ş paylarının üzerine satışı önleme gayesine hizmet etmek ve müvekkilinin aleyhine telafi edilmesi güç zararların doğmasını engellemek ve dava sonunda verilebilecek kararda alacağını tahsil etmek amacıyla HMK’nın 389 maddesi ve devamı hükümleri gereceğince teminatsız olarak ihtiyati tedbir konulmasını, müvekkilinin iradesini aldatıcı eylemler ile sakatlayarak kendilerinin aldatılması sonucu piyasa değerinin oldukça altında pay değeri yapılmasına yol açan davalılardan müvekkilinin uğramış olduğu tüm zararları sözleşme tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte tazminini, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla 100.000 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesi ile davacı şirketin değerinin 100.000.000,00 TL üzerinde olduğunu kesin ve açık olarak beyan ettiğini, %11,112 hisse sahibi olan davacının söz konusu hesap kapsamında hisse değerinin iddiasının 11.112.000,00 TL olduğunu, davacının açık ve kesin beyanı karşısında davanın ilk aşamada davacının beyan edilen şirket değeri üzerinden harçlandırılması gerektiğini, müvekkili Kemal Moğulkoç’un davacıdan herhangi bir hisse devir almadığını, müvekkilini …. Yönünden davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, davacıdan hisse devir alan müvekkili ….’un ise sadece davacının hissesinden küçük bir kısım olan 2,778 hissesini satın aldığını, davacının müvekkillerinden değil kendi öz ağabeylerinin hile yaptığını, ağabeylerinin hareketlerinden ötürü şüpheye kapıldığını ileri sürdüğünü, hile iddiasının müvekiller için değil dava dışı 3. kişiler için olduğunu, davacının 3 . kişinin hilesinden ötürü işlemin iptalini değil müvekkillerden tazminat istediğini açıkça beyan ettiğini, tazminata dayanak gösterilen hile olgusunun müvekkillerinin yapmadığı bizzat davacı tarafından kabul edilmekle her iki müvekkili yönünden husumet yokluğundan davanın reddi gerektiğini, davacı hisselerini 14.09.2015 tarihinde devir etmiş olduğu halde huzurdaki davayı 19.12.2016 tarihinde ikame edildiğini, irade fesadına dayanak davacının yasal dava açması için hak düşürücü sürenin 1 yıl olduğunu, hak düşürücü süre içinde açılmayan davanın zamanaşımı yönünden reddi gerektiğini, her iki müvekkilinin Anadolu yakasında ikame ettiğini, yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğu, davanın yetki yönünden de reddi gerektiğini, ancak hasız ve asılsız iftiralar ile açılan dava karşısında davacının hisselerinin küçük bir kısmını devir alan müvekkili …’un davacı hissesini iade etmeye hazır olduğunu, davacının aldığı tüm bedelli ödeme tarihlerinden itibaren ticari avans faizi ile derhal iade ettiği takdirde müvekkili …’un davaya konu hisseyi gereği vermeye hazır olduğunu, davacı şirketin borca batık olduğunu ağabeyleri tarafından inandırıldığını beyan ederek hile ve hisseleri değerinin altında sattığını iddia ettiğini, dolayısıyla davacının hile yaptığını iddia ettiği kişilerin davacının ağabeyi olan ….ve … olup davacının ve ailesinin iç ilişkisi, aile içi sorunlarının müvekkilleri ile yakından uzaktan bir ilgisinin bulunmadığını, davacının davasını soyut ve gerçek dışı şüpheler/ iddialar üzerine kurgulandığını, en son şirketi hisselerini devir ettiği tarihe kadar davacının her ay 30.000 TL kar payını aylık olarak aldığını, şirket hissesini satmadan evvel şirketin muhasebe kayıtlarını davacının bilerek işlemi yapmadığını, aksi halde azlık haklarına sahip olan davacı şirketin hangi evrak yada kayıtlarını istemişse de inceleyemediğini, hisse devrinden evvel istediği belgelerin kendisinden saklandığını, huzurda belgeleri ile yazılı delil ile ispat etmek durumunda olduğunu beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesi ile, dava dışı …. A.Ş bağlantı elamanları, Mobilya malzemeleri Kesici ve delici aletler, Hırdavat Malzemeleri, Satın alma, ithalat ve ihracat faaliyetlerinde bulunmakta olup, şirkette …, …, … …., … ve …. ve müvekkili …’ un ortak olup, karşılıklı güven ilişkisine dayalı olarak uzunca bir süre faaliyet gösterdiklerini, müvekkilinin ortak olduğu süreçte sadece iki defa kar dağıtımı yapılmış olmasına rağmen, yönetim kurulu başkan yardımcısı olan ağabeyi ….’ un aylık 80.000 TL huzur hakkı aldığını, müvekkilinin ağabeyleri ve şirkette o dönemde ortak olan davalılar tarafından müvekkiline ortaklığın finansal yapısının iyi gitmediği yönünde sistematik ve bilinçli olarak telkinlerde bulunduğunu, ortaklığın mali durumunun kötü olması sebebiyle tasfiye aşamasına geçilmesi gerektiği, ortaklık paylarının diğer ortaklara devir etmesi gerektiği böylelikle ortaklığın piyasa değerinin çok altında devir edilebileceği yönünde ki açıklamalar nedeniyle, müvekkilinin paylarının devretmeye zorlandığı, devir tarihi itibariyle şirket hisselerinin yaklaşık %11 kısmının sahibi konumundaki müvekkilinin paylarının tamamını Eylül 2015 tarihinde 6.500.000 TL karşılığında iki davalıya devrettiğini, devir işleminden sonra müvekkilinin ağabeylerinin yüksek bedellerle otel satın alma girişiminde bulunduğunu, bu durumda şüphelendiğini, müvekkilinin iradesinin hile yoluyla fesat’ a uğratıldığını, müvekkilinin bilgi alma hakkının kullanılmasının engellendiği ve ortaklık hesapları ve ortaklık değerini tespit olanağının bulunmadığını, müvekkilinin piyasa değerinin oldukça altında yaptığı pay devirleri dolayısıyla uğramış olduğu zararın tazmin edilmesi gerektiğini, bu nedenle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 100.000 TL nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini, Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesinin …. Esas sayılı dosyası ile …. A.Ş’ nin diğer iki ortağı olan …. ve …. adına aynı hukuka dayalı olarak açmış oldukları davalar arasında ki irtibat sebebiyle birleştirilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılardan … davaya karşı cevabında, davacının dilekçesinde satılan hisselerin değerini 100.000 TL olduğu belirtildiğinden, 100.000 TL üzerinden harç ödemesi gerektiğini, müvekkili …’nin davacıdan herhangi bir hisse devri almadığını, davacının hisselerini 14.09.2015 tarihinde devretmiş olması sebebiyle zaman aşımına uğradığını, müvekkilinin adresinin Kadıköy olması sebebiyle İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili olduğunu, davanın esasına ilişkin davanın soyut ve gerçek dışı şüpheler üzerine kurulduğunu, davacının ithalat ile iştigal eden şirket ederi en yüksek dönemde hisselerinin paraya çevrilmesi gerektiğini düşünerek devrettiğini, davacının halen aynı sektörde fiilen çalışmakta olduğunu, devir bedelinin düşüklüğü iddiasının da gerçek dışı olduğunu bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılardan … davaya karşı cevabında, harcın eksik yatırıldığını, davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili olduğunu, davacı aldığı tüm bedeli ödeme tarihinden itibaren ticaret avans faizi ile derhal iade ettiği takdirde, hisseyi geri vermeye hazır olduğunu, hile iddiasının gerçek dışı olup davanın soyut ve gerçek dışı iddialara dayandığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava konusu uyuşmazlığın, davacının hangi davalıya hisselerini sattığı yapılan satışta davacının iradesinin fesada uğratılıp uğratılmadığı, hisse satışından dolayı davacının zarara uğrayıp uğramadığı, uğramışsa talep edebileceği tazminat tutarının ne kadar olduğu hususlarında olduğu anlaşılmıştır.
Davalı tarafça davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağı, davacının dava dilekçesinde iddia ettiği miktar üzerinden harç yatırması gerektiği belirtilmişse de davacının iddiası, aldatılarak dava konusu şirketteki hisselerinin piyasa değerinin altında satıldığı iddiasıyla devir tarihindeki piyasa değeri tespit edilerek aradaki farkın tazminat olarak davalılardan tahsili istemine ilişkin olup, iddia edilen tazminat miktarı dava açılırken belirli olmadığından, belirsiz alacak davası açılmasında bir engel bulunmadığı gibi, harç ikmali de gerekmediğinden bu yöndeki talep reddedilmiştir.
Dosya kapsamı ve toplanan deliller hep birlikte değerlendirilmiştir.
Dava konusu hisse devri sözleşmesine konu …. A.Ş’nin ticaret sicil kayıtları incelendiğinde, şirketin kuruluşunda ve devam eden süreçte davacı ve davalılar dışında ortaklar da olmakla beraber, 21/12/2012 tarihli genel kurul toplantısında sermaye arttırımına gidildiği ve ortaklarının …, …, …, …, …, … ve … oldukları anlaşılmaktadır. Dava konusu 02/09/2015 tarihli hisse devri protokolü ile …, …. ve davacı …’un şirketteki her biri için 11,112 pay adedine denk gelen 3.000.240,00 TL olmak üzere toplam 9.000.720,00 TL nominal değerli 33.336 adet hisselerini 20.000.000,00 TL bedel ile davalılara devrettikleri anlaşılmıştır.
Davacı taraf, özetle; dava konusu şirket hisselerinin değeri ve şirketin mali ve finansal durumu konusunda dava dışı ağabeylerinin ve davalıların sistematik ve bilinçli olarak yanlış bilgilendirmesi ve yönlendirmesi nedeniyle şirketteki hisselerini piyasa değerinin çok altında davalılara devrettiğini, ağabeylerinin kendi hisselerini de aynı bedelle sattıktan sonra yüksek bedellerle otel satın alma girişiminde bulunmaları ve şirketteki aylık maaşı yüksek olan ağabeyinin hissesini bu bedelle satması nedeniyle kendisinde şüphe uyandığını, buna göre davalıların dava dışı ağabeyleri ile ortak hareket ederek ve ağabeylerine gayri resmi olarak belirtilen miktarın çok üzerinde para vererek hep birlikte kendisini aldattığını ve dava konusu hisse devrini sağladıklarını, bu şekilde davalılar ve ağabeyleri tarafından kandırıldığını, iradesinin hile yoluyla fesada uğratıldığını iddia ederek şirketin hisse devir tarihindeki gerçek değerinin tespit edilip, aradaki farkın tazminini talep etmiştir.
Taraflar arasında hisse devir sözleşmesine yönelik aldatma iddiası mevcut olup, geçerli bir sözleşmenin kurulabilmesi için sözleşme ehliyeti, hukuka, ahlaka, adaba uygunluk, ifa imkansızlığının bulunmaması, irade ile beyan arasında uyum, geçerlilik şeklinin arandığı hallerde bu şekle uygunluk gerekmekte olup, bu unsurlardan birinin eksikliği halinde ortada irade açıklaması bulunmasına rağmen, bu irade bir borç doğurmayacaktır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 36. maddesine göre yanılma (hile), diğer tarafta sözleşme yapma düşüncesini uyandıran ya da bu düşünceyi güçlendiren gerçeğe aykırı eylem ve davranışları ifade eder. Hile nedeniyle sözleşmenin geçersiz sayılabilmesi için kişide aldatma kastının bulunması gerekir. Buna göre kişinin ileri sürdüğü ya da açıklama zorunluluğu bulunmadığı halde susmuş olduğu nitelikler, karşı tarafı sözleşme yapmaya ikna etme veya sözleşme düşüncesini pekiştirme amacıyla ortaya konulmuş olmaktadır. Kişi bu eylem ve davranışlarda bulunmasaydı diğer tarafın bu sözleşmeyi yapmayacağı bilinç ve düşüncesinde olmalıdır. Aldatma kastında, kişiyi gerçek dışı eylem ve davranışlarda bulunmak suretiyle sözleşme yapmaya ikna etme düşüncesi vardır. Bir başka ifadeyle, sözleşmenin yapılması ile aldatma eylemi arasında illiyet bağı bulunmalıdır. Hileye uğrayan kişinin iradesi sakatlanmıştır. Bu nedenle sözleşmeyi iptal etme hakkına sahiptir. Sözleşmenin iptali halinde tarafların aldıklarını iade yükümlülüğü doğacaktır.
Somut olaydaki iddiaların yukarıda belirtilen açıklamalara göre değerlendirilmesi gerekmektedir. Taraflar iddia ve savunmalarının ispatı açısından tanık dinlenmesi talebinde bulunmuş, dava konusu uyuşmazlık sözleşme kurulurken aldatma (hile) iddiasına dayandığı için hukuki nitelik itibariyle bir maddi vaka olan aldatma iddiasının tanıkla ispatı mümkün olduğundan tarafların tanıkları dinlenmiştir. Davalıların tanıklarından … beyanında özetle; tarafları dava konusu şirketin iştigal alanı olan hırdavat piyasasından arkadaşları olması nedeniyle tanıdığını, şirkette …. ailesi, …. ailesi ve ….ailesi olmak üzere 3 ailenin hisseleri olduğunu, şirket yönetimindeki …. ve ….’un anlaşamamaları nedeniyle önce …. ailesi’nin, …. ailesi ile birlikte …. ailesinin hisselerini almak istediğini, hatta hisselerin 16.000.000,00 TL’ye alınacağı hususunda anlaştıklarını duyduğunu, daha sonra …. ve …. ailesinin vazgeçtiklerini duyduğunu, sonraki gelişmeleri tam bilmediğini fakat her nasılsa sonuçta …. ailesinin hisselerini 20.000.000,00 TL’ye ….ve …. ailesine sattığını duyduğunu, davacının Giresun’da ikamet ettiğini, kardeşleri ….ve …. İstanbul’da olduğunu, kardeşlerinin davacıyı süreçle ilgili bilgilendirdiklerini, davacının kendisinin de Giresun’da hırdavatçılık yaptığını ve dava konusu …. A.Ş’nin bayisi olduğunu, bu nedenle davacının piyasayı ve dava konusu şirketin durumunu bilmemesinin mümkün olmadığını beyan etmiştir. Davalıların diğer tanığı … beyanında özetle; dava konusu …. Şirketi’nin 2013-2016 yılları arasında yeminli mali müşaviri olduğunu, …. ailesi ile …. ailesi arasında anlaşmazlık olması üzerine … ailesinin hisselerini 20.000.000,00 TL’ye satabileceğini söylediğini, ,…. ailesinin 16.000.000,00 TL teklif ederek kendi hissesini de bu fiyata satabileceğini söylediğini, bu esnada …. ailesinin de … ailesi kendi hissesini 16.000.000,00 TL’ye satıyorsa kendilerinin de bu fiyata hisselerini satabileceklerini söylediklerini, …. ailesinin her iki hisseyi birden alamayacağını, sadece ….ailesinin hissesini alabileceğini söylediğini, bunun üzerine tarafların anlaşamadığını, aradan 1,5 ay geçtikten sonra tekrar görüşmelere başlandığını, en son … ailesi ve …ailesinin, … ailesinin bu hisselerini 20.000.000,00 TL’ye almayı kabul ettiklerini, kendisinin de tarafları anlaşmaları için arabuluculuk yaptığını, bütün bu süreçte …’a, ….’un bilgi verdiğini, telefon görüşmelerine bizzat şahit olduğunu, anlaşma sağlandıktan sonra tüm ortakların şirket merkezinde toplanarak devir sözleşmesinin hazırlandığını, belgeleri bizzat kendisinin hazırlayarak imzaya sunduğunu, davacının bütün pazarlık aşamalarında…. Bey tarafından bilgilendirildiğini, ….’in Giresun’da aynı zamanda …. A.Ş. müşterisi olduğunu, taraflar arasında görüşmelere devam ederken hisse fiyatlarının 18.000.000,00 TL olarak teklif edildiğinde, …. ailesinin diğer her iki ailenin hissesini almak için yanına ortak aradığını, Giresun eşrafından bir aile ile görüştüklerini fakat uzlaşamadıklarını, satışın son aşamasında davacıya şirketin son mali durumu ile ilgili bilançoların da verildiğini beyan etmiştir. Davacı tanığı olarak dinlenen davacının eşi … beyanında özetle; kendilerinin Giresun’da ikamet ettiğini, o yüzden şirket işleriyle çok ilgilenemediklerini, davacının kardeşlerinin takip ettiğini, davacının kardeşlerine güvendiğini, kaynı …. ile şirket ortaklarından ….lar arasında anlaşmazlık bulunduğunu, kardeşlerinin …. ailesine ait hisselerin …. ailesine satışını tekit ettiklerini , eşinin bu sürede bir kaç kez İstanbul’a gidip geldiğini, eşinin kardeşlerine diğer ailelerinin hisselerini almayı teklif ettiğini, hatta yanına ortak da bulduğunu fakat kardeşlerinin bunu kabul etmediklerini, “şirket iflasa gidiyor, zarar eder hiçbir şey alamayız.” dediklerini, öbür tarafın da hisselerini satmak istemediklerini, kardeşlerinin ikna etmesi üzerine davalılara hisselerini sattıklarını, eşinin kardeşlerinin satış yapılana kadar eşi ile iyi olduklarını, daha sonra eşi ile görüşmemeye başladıklarını, şirketin ödemelerini yapıp daha sonra yeni fabrikalar açması, durumunun iyileşmesi nedeniyle kandırıldıklarını düşündüğünü, eşinin Giresun’da hırdavat işiyle uğraştığını, dava konusu …. Şirketinin de aynı işle uğraştığını, eşinin 50 yıllık iyi bir tacir olduğunu beyan etmiştir. Tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde; davalı tanıklarının belanlarından; şirkette hisse sahibi 3 ailenin hisse devri konusunda görüşmeler yaptıkları, davacının dahil olduğu …. ailesinin, diğer ailelerin hisselerini satın alması hususunda da görüşmeler yapıldığı, fiyat tekliflerinde bulunulduğu, davacının yıllardır aynı işi yapması nedeniyle piyasayı bildiği, davacı şirketin işleyiş ve mali durumu hakkında bilgi sahibi olduğu anlaşılmaktadır. Davacı tanığı beyanında; davacının iradesinin davalılar tarafından hile ile fesada uğratıldığı yönünde somut bir beyan bulunmamış olup, davacının kardeşlerinin davacıyı hisse devri konusunda ikna ettikleri ve davacının diğer ailelerin hisselerinin satın alınması teklifini kabul etmedikleri yönünde beyanı bulunmakta ise de, davacının dava dışı kardeşlerinin hisse devri konusunda davacının iradesini fesada uğrattıkları yönünde de somut bir beyanda bulunmamıştır. Hakeza davacı tanığı, davalılar ile davacının kardeşleri arasında davacıya karşı hile yapılmasına ilişkin irtibat bulunduğuna yönelik somut bir beyanda da bulunmamıştır. Davacının dava konusu …. … AŞ.’nin iştigal alanıyla aynı alanda ticari faaliyette bulunduğu, hatta dava konusu şirketle de ticari alış verişinini bulunduğu anlaşılmaktadır. Davacı şirketin iştigal alanıyla aynı piyasada ticaret yapmakta olup şirket hisselerinin devir tarihindeki değerini tespit edebilecek durumda olup, hisse devrininin ortaklar arsında görüşüldüğü süreçte davacı ve ağabeylerinin diğer ortakların hisselerini daha az bedelle alma yönünde girişimde bulundukları da tanık beyanları ile anlaşılmaktadır.Hal böyleyken davacının dava dışı ağabeyleri tarafından ve davalılar tarafından aldatıldığı iddiasını somut bir delille ispatlayamadığı anlaşılmıştır. Mahkememizce yukarıda belirtilen tespitler ışığında aldatma iddiası ispatlanamadığından, davacı tarafın şirket hisselerinin devir tarihindeki değerinin tespiti yönündeki talebi de gelinen aşamada uygun görülmemiş, ispatlanamayan asıl davanın ve birleşen davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
I- Asıl davanın reddine,
1-Alınması gereken 35,90 TL harçtan, peşin alınan 1.707,75TL harcın mahsubu ile bakiye 1.671,85 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
2-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin yine davacı üzerinde bırakılmasına,
3-Davalılar tarafınca sarf edilen tebligat ve posta gideri 11 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4- Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davalılar yararına takdir edilen 10.750 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
II-Birleşen Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesinin…. E sayılı dosyasıda açılan davanın reddine ,
1-Alınması gereken 35,90 TL harçtan, peşin alınan 1.707,75TL harcın mahsubu ile bakiye 1671,85 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
2-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin yine davacı üzerinde bırakılmasına,
3-Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davalılar yararına takdir edilen 10.750 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı
01/11/2018Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim ….
¸e-imzalıdır