Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1086 E. 2023/160 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/1086
KARAR NO : 2023/160

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 28/11/2016
KARAR TARİHİ : 23/02/2023
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 03/03/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın dava dilekçesinde özetle; Müvekkiline … nolu Ticari Risk Sigorta Poliçesi ile sigortalı ….. San. Ve Tic. A.Ş’ye ait işyerinde 05/07/2014 tarihinde hırsızlık meydana geldiğini, hadisenin meydana geldiği sitenin davalı ….. Yapı Kooperatifinin sorumluluğunda olduğunu, davaya konu olay sonucu oluşan 55.547,00 TL tutarındaki zararın, müvekkili şirket tarafından sigorta poliçesi kapsamında, 10/09/2014 tarihinde ödendiğini, yapılan ödeme ile TTK 1472 maddesi gereğince müvekkili şirket sigortalısının haklarına halef olduğunu, müvekkili şirket alacağını tahsil amacıyla Küçükçekmece ….. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile takip yaptığını, borçlunun takibe itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, bu kerre itirazın iptali ve takibin devamı için işbu davanın açılması gerektiğini, bu nedenlerle icra takibine yapılan haksız ve kötü niyetli olarak yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, alacağın asgari %20’si kadar icra inkar tazminatına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalı tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle;
Kooperatifin olayda en ufak bir kusuru olmadığını, zira buna ilişkin uygulama yönetmeliği gereklerinin tamamını yerine getirdiğini ve yasa ve yönetmelik gereği taraflarına yüklenen tüm mecburiyetleri yerine getirdiğini, tutanaklardan anlaşıldığı kadarı ile hırsızlığın yapıldığı iş yerinin alarm kutusunun parçalandığını, kablolarının kesildiği, kapı kilitlerinin kırıldığı bir olay olduğunu, böyle bir durumda yani alarma en ufak bir müdahalede ne olursa olsun bunun ortalığı ayağa kaldırmaması, ikaz zillerinin çalmamasının mümkün olmadığını, bu nedenle bu alarm tertibatının göstermelikten ibaret olduğu iş yerinin sahiplerinin alarm sistemine gereken dikkat ve itinayı göstermediklerinin gün gibi ortada olduğunu, ayrıca tutanaklardan da anlaşıldığı kadarı ile bu alarm ve görüntü sisteminin iş yeri dahilinde olmadığının da ortada olduğunu, olsa idi hırsızlığı yapanların görüntülerine ulaşmanın mümkün olduğunu, iş yeri sahiplerinin bunu da ihmal ettiklerini ve böyle bir sisteme parasal bir takım nedenlerle gerek duymadıklarını, bütün bunların davacının sigortalısının müdebbir bir tacir gibi davranmadığının en açık belirtisi olduğunu, bu nedenlerle kooperatifin bu hırsızlık olayı ile hiçbir bağlantısının olmadığı 5118 sayılı yasanın kendisine yüklediği tüm yükümlülükleri harfiyen yerine getirdiği göz önüne alınarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, Küçükçekmece ….. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali davası olup, uyuşmazlığın; dava konusu hırsızlık olayının oluşumunda tarafların kusur oranları, davacının sigorta poliçesi kapsamında davalıdan alacaklı talep edip edemeyeceği, edebelicekse miktarının ne kadar olduğu hususunda olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce alınan 12/01/2018 tarihli Bilirkişi Raporunda özetle;
Davacı yan sigortalısı dava dışı … San. Ve Tic. A.Ş sahibi riziko adresindeki işyerinde bir takım güvenlik tedbirlerini aldığı bunlar arasında güvenlik kamerası ve hırsızlık alarm sistemi kurdurduğu anlaşılmış, ancak olayın oluş biçimi değerlendirildiğinde mesai bitiminde alarm sisteminin kurulmadığı kanaatine varılmıştır. Zira kamera sistemi kurulu bulunduğu takdirde yabancıların müdahale anında sisteme tanımlanan telefonları çevirerek arıza, hat kopması ve soygun ihbarı şeklinde otomatik olarak uyarı yapması gerekmekte olup, böyle bir ihbarın yapılmadığı anlaşılmaktadır. Keza dava dışı sigortalı güvenlik şirketinin yazılı olarak “İşyerinizdeki kasanıza para ve kıymetli evrak bırakılmayacaktır.” uyarısına aykırı hareket ederek kasasında yüksek miktarda nakit para ve altın bıraktığını beyan etmiş bulunmaktadır. Davacının ticari şirketi olduğu ve basiretli bir tacir gibi davranması gerektiği, yüksek miktarda nakit para ve ziynet eşyası bırakması zorunluluk ise, işyerinde bir özel güvenlik görevlisi bulundurmasının gerektiği, ortaya çıkan maddi kayıptan en büyük kusurun kendisinde olduğu zira yüksek miktardaki para ve ziynet eşyasının kasaya konulmasına rağmen işyerinin yüksek güvenlikli bir yer olmadığının farkında olmasının gerektiği, paranın dükkanda tutulması, gün sonunda bankaya yatırılmamasının da bir tacirden beklenebilecek bir davranış olmadığı, dava dışı sigortalının hasarın/zararın artmasında ağır ihmal müterafik kusuru ve sorumluluğu bulunduğu, kusur oranının %50 oranında takdir edildiğini, davalı … Kooperatif Yönetiminin Mülki Makamlarca Sitenin korunması ve güvenliğinin sağlanması maksadıyla 15 kişilik güvenlik personel kadrosu tahsis ettiği anlaşılmış, ancak site yönetimi kadronun tamamını kullanmayarak ve aynı zamanda görev alanında güvenlik kamera sistemi ihdas etmeyerek işyerlerinin korunmasında güvenlik zafiyetine sebebiyet verdiği, zira her sokağın çeşitli yerlerine İP kamera koymak ve bu kameralardan alınan görüntülerin 24 saat kesintisiz izlendiği bir otomasyon merkezi kurarak işyerlerinin güvenliğini kesintisiz takip edilmesi gerektiği, aynı zamanda iş yerlerinden hizmet bedeli olarak güvenlik aidatı da topladığı dikkate alındığında hırsızlık olayının oluşmasında %30 oranında kusur takdir edildiğini, ihbar olunan ….. Güvenlik Hizmetleri Ltd. Şti. Yetkilisi tarafından koruma ve güvenlikle ilgili işe başlamadan veya başladıktan sonra projenin koruma ve güvenlik Risk Analizini yapmak veya yaptırmak suretiyle, yetersiz kamera sistemi, yetersiz güvenlik personel kadrosu, devriye sistemindeki eksiklik ve aksaklıklar hakkında kooperatif yönetimini yazılı olarak ikaz ederek eksiklik ve aksaklıkların giderilmesini sağlaması gerekmekle birlikte, site dahilinde koruma ve güvenlik esas ve usullerine göre yeterli hizmet verilmediği, özel güvenlik şirketinin denetim ve kontrol görevini tam olarak yapmadığından dolayı güvenlik zafiyeti yaşanmasına sebebiyet verdiği anlaşılmakla davalı güvenlik şirketine %20 oranında kusur atfedildiğini, davacı nezdinde yangın sigortası ile teminat altına alınmış iş yerinde 04/07/2014 tarihinde gerçekleşen hırsızlık rizikosunun, yangın sigortası genel şartlarına ek olarak verilen hırsızlık sigortası genel şartları ile poliçe özel hükümleri dikkate alındığında, teminat kapsamında olduğu, oluş tarihi itibariyle poliçe vadesi içinde olduğu, bu bilgilerden hareketle sigorta kuruluşunun TTK’nın m.1472 hükmünde halef olduğu kanaatine varılmış ise de, yukarıda ayrıntılı olarak açıklanan gerekçelerle heyetçe gerçek zararın ortaya konulamayacağı, heyete bir SMMM uzman bilirkişinin eklenmesini, sigortacılık mevzuatı açısından irdeleme madde altında sayılan tüm belgelerin dosyaya sunulmasının gerektiği ve yine aynı madde altında aynen alıntı yapılan hususların SMMM uzman bilirkişi tarafından irdelenmesinin gerektiği kanaatine varılmıştır.
Mahkememizce alınan 25/09/2018 tarihli Bilirkişi Ek Raporunda özetle; Dava konusunun, davacının, davalı ile olan 55.547,00 TL asıl alacağın 10.09.2014 tarihinde Ticari risk sigorta poliçesi ile ….. San. Ve Tic. A.Ş. ait iş yerinde 04.07.2014 tarihinde olan hırsızlık nedeniyle meydana gelen zararın davacı şirket tarafından tazmininin yapıldığını, bu ödeme ile ilgili davacı müvekkilinin sitenin güvenlik sorumluluğunu üstlenen …. Yapı Koop. Yönetiminden, ödenen tazminatı rücuen tahsili talebinden ibaret olduğu, davacı 10.09.2014 tarihinde dava dışı …. Servisi San. Ve Tic. A.Ş.’ye 54.547,74 TL tutarında ödeme yapmış olduğu ve bu ödeme gereği teknik değerlendirmede yapılan kusur oran tespiti neticesinde zararın paylaştırılmasının gerekeceği, yapılan hesaplamada davalı … Yapı koop’nin %30 değerinde kusurlu olduğu, bu doğrultuda yapılan hesaplamada davalı tarafa 16.364,32 TL tutarında rücu edilmesinin gerekeceği, davacının dava dışı firmaya yapmış olduğu ödeme tarihinden yola çıkarak yapılan hesaplama sonucunda 1.384,02 TL faiz alacağının hesap edildiği, bu itibarla davacının takip tarihine kadar 1.384,02 TL faiz alacağının olduğu, neticeten, kök raporda yapılan kusur oranları neticesinde yapılan hesaplamada 16.364,32 TL asıl alacak, 1.384,02 TL faiz olmak üzere toplamda 17.748,34 TL tutarındaki alacağın davalı tarafa rücu edilmesi gerektiği görüş ve kanaatine varılmıştır.
Mahkememizce alınan 30/04/2019 tarihli Bilirkişi Ek Raporunda özetle; Davalının amortisman yönünden yaptığı itirazın mahkemece kabulü halinde kusur oranların neticesinde yapılan hesaplamada 16.304,14 TL asıl alacak, 1.378,93 TL faiz olmak üzere toplamda 17.683,07 TL tutarındaki alacağın davalı tarafa rücu edilebileceği görüş ve kanaatine varılmıştır.
Mahkememizce alınan 05/04/2022 tarihli Bilirkişi Ek Raporunda özetle;
Davalı vekillerinin mali anlamda dava dışı ….. San. ve Tic. A.Ş.’nin
kasasında bulunan 50.000 TL’lik tutarın kasa kayıtlarında bulunup bulunmadığına ilişkin olarak
yapılan incelemede; dava dışı ….. San. ve Tic. A.Ş.’nin dosyaya mübrez evraklar içerisinde sunmuş olduğu Kasa Muavin defter icmalinde 04.07.2014 tarihi itibari ile 60.067,68 TL tutarında bakiye bulunmuş olduğu, ancak mezkur işlemin dava dışı ….. San. ve Tic. A.Ş.’nin resmi ticari defterlerine kayıtlı olduğu bir sayfa olmadığı, bu
itibarla Sayın Mahkemece dava dışı ….. San. ve Tic. A.Ş.’nin ticari defter
ve belgeleri üzerinde inceleme yapmak üzere yetki verilmediğinden dosya ekine sunulmuş olan Muavin Defter dökümünün ticari defterler ile uyumlu olup olmadığının kontrol edilemediği, tarafların diğer itirazları yönünden dava dışı şirketin ticari defter ve belgelerin inceleme yapılamadığından bu konuda tespit ve değerlendirme bulunulamadığı, bu itibarla nihai takdirin Sayın Mahkemeye ait olduğu görüş ve kanaatine varılmıştır.
Tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirilmesinde ;
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 22.03.1944 Tarih E. 37, K. 9, RG. 3.7.1944 sayılı kararında “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır.
Öte yandan, TTK’nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472. maddesinde “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir.
Halefiyete dayalı rücu davasında esas itibariyle sigortalının kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. Bu nedenle sigortacı tarafından açılan rücu davası aslında bir tazminat davasıdır. Her tazminat davasında olduğu gibi, sigortacının açtığı rücu davasında, davalının kusurunu ve zararı ispat etmek davacı sigortacıya düşer.
Davacı taraf her ne kadar dava dilekçesinde dava dışı sigortalısı ….. San. Ve Tic. A.Ş’ye ait işyerinde 05/07/2014 tarihinde meydana gelen hırsızlık olayında hadisenin meydana geldiği sitenin davalı ….. Yapı Kooperatifinin sorumluluğunda olduğunu ve bu kapsamda davalıdan ödediği bedelin rücuen tazmini talep etmişse de , dosya kapsamı , dosyada alınan bilirkişi raporu hep birliktede değerledirilmesinde meydana gelen dava konusu hırsızlık hadisesinde davacının sigortalısı dava dışı sigortalısı ….. San. Ve Tic. A.Ş nin %50, Davalı ….. Yapı Kooperatifinin %30, ihbar olunan ….. Güvenlik Hizmeti Ltd. Şti.’nin %20 oranında kusurunun bulunduğu anlaşılmaktaysa da davacının sigortalısının zararının bulunup bulunmadığı, bulunduysa miktarı somut olarak ispata yarar dosyaya delil sunulmadığı dikkate alındığında bu kapsamada ispat yükünü düzenleyen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ” (HMK) 190.maddesine göre “ (1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. ” hükmü dikkate alındığında davacı taraf iddiasını ispat edememiş olup açılan davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Açılan davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90-TL harcın, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 654,20-TL harçtan mahsubu ile bakiye 474,30 TL’nin talep halinde ve karar kesinleşince davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
5-Davalı taraf yargılamada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, davacı vekilinin, davalı …. İş vekilinin ve İhbar olunan ….. Güvenlik vekilinin yüzlerine karşı, yapılan yargılama neticesinde kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize müracaatla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 23/02/2023

Katip …. Hakim …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır