Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1021 E. 2021/438 K. 20.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/1021 Esas
KARAR NO : 2021/438

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 08/11/2016

MAHKEMEMİZ DOSYASI İLE BİRLEŞEN BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET
MAHKEMESİ’NİN 2016/1051 ESAS 2017/625 KARAR SAYILI DOSYASI

DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 24/11/2016
KARAR TARİHİ : 20/04/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 10/05/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVA: Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili …..’ın eşi ….. 06.08.2016 günü saat 14:00 sıralarında …. Sokakta bisiklet ile hareket halindeyken …..’nin sevk ve idaresindeki ….. sayılı kamyonun çarpması neticesinde vefat etmiş olduğunu, kaza sonrası polis tarafından kaza tespit tutanağı tanzim edilmiş, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nan ….. sayılı dosyası ile soruşturma açılmış olduğunu, kaza tespit tutağında hem kamyon sürücüsüne hem de bisiklet sürücüne kusur atfedilmiş olduğunu, polis tarafından belirlenen kusur durumunu kabul etmediklerini, kusur durumunun mahkememizce yapılacak inceleme ile tespitini talep ettiklerini, müteveffa …..’un 20 yaşında vefat etmiş olduğunu, geriye eşi müvekkili …..’ın kalmış olduğunu, müteveffanın …’den savaş nedeniyle kaçarak ülkede sığınmış olduğunu, bir atölyede 1.500,00TL maaşla işçi olarak çalışmış ve ailesinin geçimini sağlamış olduğunu, müvekkilinin eşinin ölümü ile eşinin maddi desteğinden yoksun kalmış olduğunu, müvekkilinin kaza sebebiyle uğradığı destekten yoksunluk zararından davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını, müvekkilinin 18 yaşında dul kalmış olduğunu, savaş sığınmacısı olarak bulunduğu yabancı bir ülkede yaşarken maddi ve manevi olarak tek destekçisi olan eşini kaybetmiş olduğunu, müvekkilinin içinde bulunduğu hayat şartlarında eşinin yokluğunu gidermesi, yeni bir hayat kurması veya evlenmesinin söz konusu dahi olmadığını, müvekkilinin can ve namus güvenliğinin dahi eşinin ölümüyle tehlikeye girmiş olduğunu, bu nedenle müvekkilinin manevi zararının doğmuş olduğunu, müvekkilinin manevi zararından davalı araç sürücüsü ve işleteninin müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını, maddi zararının tazmini için gönderilen yazılı talep dilekçesinin 23.08.2016 tarihinde davalı ….. Sigorta A.Ş.’ye tebliğ edilmiş olduğunu, aradan geçen süreye rağmen sigorta şirketinin kendilerine müsbet veya menfi bir cevap vermemiş olduğunu beyanla; 20.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının tüm davalılardan kaza tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, 100.000,00 TL manevi tazminatın davalı ….. ve davalı ….. Beton San. ve Tic. A.Ş.’den kaza tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte müştereken ve mütesilsilen tahsiline, alacağın teminat altına alınabilmesi bakımından davalı ….. Beton San. ve Tic. AŞ. adına kayıtlı araçların üçüncü kişilere devrinin önlenmesi için İHTİYATİ TEDBİR konulmasına, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ASIL DAVA: Davalı ….. Beton San. ve Tic. A.Ş. ve ….. vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunun 48. Maddesi gereğince davacının teminat gösterme zorunluluğu olduğunu, davacının teminat göstermemiş olduğunu, öncelikle anılan kanun maddesi amir hükmü gereğince mahkememizce belirlenecek teminatın davacı tarafından dosyaya yatırılmasını, teminat yatırılmadığı takdirde davanın usulden reddini talep ettiklerini, davacı yanın taleplerinin zamanaşımına uğramış olduğunu, bu nedenle davanın zamanaşımı nedeniyle reddini talep ettiklerini, dava konusu kazanın İstanbul’un Bakırköy İlçesinde meydana gelmiş olduğunu ve Bakırköy CBS’nin ….. soruşturma sayılı dosyası ile tahkikat başlatılmış olduğunu, bu dosyanın huzurda açılan iş bu tazminat davasında bekletici mesele yapılmasını talep ettiklerini, müvekkilinin meydana gelen kazada hiçbir kusuru bulunmadığını, kaza tutanağı incelendiğinde ve yapılacak olan keşif ve bilirkişi incelemesiyle de sabit hale geleceği üzere söz konusu ölümlü kazanın meydana gelmesine müteveffa ….. ve diğer müteveffa …..’un sebebiyet vermiş olduğunu, müvekkili …’in tüm trafik kurallarına uymak sureti ile seyir halinde iken, şantiyeye girmek için hızını yavaşlatmış (10 km), sinyalini vermiş ve arabanın ön tarafını şantiyeye sokmuş olduğunu, tam bu esnada müteveffa …..’un kullanmakta olduğu bisikletin müvekkilinin kullandığı aracın dorsesine yandan çarpmış olduğunu, müvekkili her ne önlemi alırsa alsın söz konusu kazanın olacağını, dikkatsizce ve tedbirsizce ve ana yolda bisikletle fırlayan müteveffayı fark etmesinin mümkün olmayıp kazanın meydana gelmesinde kaçınılmazlık durumu mevcut olduğunu, bu sebeple de meydana gelen kazada müvekkillerine kusur izafe edilmesinin mümkün olmadığını, müvekkili şirketin meydana gelen kazada herhangi bir kusuru bulunmadığını, davacıların lehine Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından bağlanan herhangi bir gelir varsa yada davacılara sigorta şirketi, trafik sigortası ve Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından ödenen başkaca bir bedel varsa bunların ne kadar olduğunun belirlenmesi ve bu ödenen tutarların da dikkate alınarak davacıların maddi tazminata hak kazanıp kazanmadıklarının hesaplanması gerektiğini, iş bu nedenden dolayı davacıların davaya konu olayla ilgili kurum ya da şirketlerden aldıkları ödemelerin tespitini talep ettiklerini, maddi tazminata hak kazanabilmek için müteveffanın mirasçılarının destekten yoksun kaldıklarını ispat etmeleri gerektiğini, dosyada davacının çalıştığına ve aldığı maaşa ilişkin olarak herhangi bir belge bulunmadığını, iş bu nedenden dolayı öncelikle davacının müteveffa …..’un çalıştığını ve aldığı maaşı ispat etmesi gerektiğini, müteveffanın geride bırakmış olduğu mirasçılarının destekten yoksun kalıp kalmadıklarının ispatı gerektiğini, davacının söz konusu olay sebebi ile toplam 100.000,00 TL manevi tazminat talebinde bulunduğunu, ancak yerleşik Yargıtay İçtihatları ile de sabit olduğu üzere bu hususun başlı başına tazminat talep etmeye yeterli olmadığını, davacıların uğradığı ruhsal yıkım ve üzüntünün uzman bilirkişiler tarafından tespit edilmesi gerektiğini, davacının istemiş olduğu manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu, dava konusu olaya karışan ….. plakalı araç ile ilgili olarak müvekkili şirket ile ….. Sigorta A.Ş. Arasında imza edilmiş bulunan ve dava konusu kazayı kapsayan sigorta poliçeleri mevcut olduğunu, bu poliçeler kapsamında ilgili sigorta şirketinin hukuki sorumluluğu ve ödeme yükümlülüğü bulunduğunu, bu sigortalara davacı tarafın da başvuru hakkı olduğunu, kendilerine ödeme yapılması da söz konusu olabildiğini, bundan dolayı işbu davanın ilgili ….. Sigorta A.Ş.’ye ihbar edilmesini talep ettiklerini beyanla; davanın zamanaşımı yönünden reddine, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ….. soruşturma sayılı evrakının bekletici mesele yapılmasına, davanın ….. Sigorta A.Ş.’ye ihbarına, davanın reddine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
ASIL DAVA: Davalı ….. Sigorta A.Ş. vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davaya konu kazaya karışan ….. plakala araca ait müvekkili şirket nezdinde …. nolu Trafik Sigorta Poliçesi ile 18.11.2015-18.11.2016 tarihleri arasıda sigortalı bulunduğunu, anılan poliçe gereğince, müvekkili şirketin sorumluluğunu, Sakatlanma ve Ölüm Kişi Başına 290.000,00 TL limit ile sınırlı olup, sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve zarar nispetinde olduğunu, poliçe limitinin maktuen ödenecek rakam olmadığını, poliçe limiti üzerindeki zararlardan müvekkili şirketin sorumluluğu bulunmadığını, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte, davacı yanın müteveffanın ölmeden önceki sürekli ve düzenli desteğini maddi olgularla ispat etmesi gerektiğini, yine aktüerya hesaplamasında dikkat edilmesi gereken hususun ölüm tarihi itibariyle müteveffanın yaşı olduğunu, müteveffanın gelir durumunun ispatının ise davacılara düştüğünü, müteveffanın herhangi bir sosyal sigorta kuruman bağlı olup olmadığının araştırılması gerektiğini, müteveffanın bir sosyal sigorta kurumuna bağlı olması halinde bu kurum tarafından yapılan ödemeler şirketlerinden talep edilemeyeceğinden dolayı mükerrer ödemeden imtina amacıyla bu hususun tespiti gerektiğini, kabul anlamına gelememekle birlikte, davacı yanın ölünen gelir durumunu ispat etmesi gerektiğini, davacı yanın müvekkili şirketten kaza tarihinden itibaren faiz talebi haksız olup kabul edilebilir nitelikte olmadığını beyanla; davanın reddi ile, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davacı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA: Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin oğlunun 06/08/2016 tarihinde bisiklet ile hareket halinde iken davalı ….’in kullandığı, davalı ….. Beton San. Şti.’ye ait olan ve diğer davalıca karayolları zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigorta örtüsü altına alınmış olan ….. plaka sayılı aracın çarpması sonucu öldüğünü kaza nedeni ile Cumhariyet Savcılığın’ca soruşturma başlatıldığını, kaza sonrası düzenlenen kaza tespit tutanağının usulsüz olduğunu, müvekkilinin oğlunun ölmesi nedeni ile destekten yoksun kaldığını ileri sürerek şimdilik 20.000,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, 100.000,00-TL manevi tazminatın sürücü ve malikten müteselsilen karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA: Davalı ….. San. ve Tic. A.ş. ile ….. vekilinin cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davayı ve iddiaları kabul anlamına gelmemek kaydı ile, davacı yanın dava dilekçesi ite talep etmiş olduğu alacaklar bakımından belirsiz alacak davası açma hakkı olmadığını, Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunun (MÖHUK) 48. Maddesi gereğince davacının teminat gösterme zorunluluğu olduğunu, davacının teminat göstermemiş olup, öncelikle anılan kanun maddesi amir hükmü gereğince mahkemece belirlenecek teminatın davacı tarafından dosyaya yatmlmasını, teminat yatırılmadığı takdirde davanın usulden reddini talep ettiklerini, davacı yanın taleplerinin zamanaşımına uğramış olduğunu, bu nedenle davanın zamanaşımı nedeniyle reddini talep ettiklerini, müvekkillerinin dava konusu kazada herhangi bir kusuru bulunmadığını, kaza tutanağı incelendiğinde ve yapılacak olan keşif ve bilirkişi incelemesiyle de sabit hale geleceği üzere, söz konusu ölümlü kazanın meydana gelmesine müteveffa ….. ve diğer müteveffa …..’un sebebiyet vermiş olduğunu, müvekkili …..’nin trafik kurallarına riayet etmesine, tüm dikkat ve özen yükümlülüklerini yerine getirmesine rağmen kazanın meydana gelmiş olduğunu, öncelikle kaza tespit tutanağında müvekkil …ile ilgili olarak sağa dönüş kuralına riayet etmediği yönündeki tespiti kabul etmediklerini, müvekkili …..’nin tüm trafik kurallarına uymak sureti ite seyir halinde iken, şantiyeye girmek için hızını yavaşlatmış (10 km), sinyalini vermiş ve arabanın ön tarafını şantiyeye sokmuş olduğunu, tam bu esnada müteveffa …..’un kullanmakta olduğu ve müteveffa …..’un arkasında oturduğu bisikletin müvekkilinin kullandığı aracın dorsesıne yandan çarpmış olduğunu, müvekkili her ne önlemi alırsa alsın söz konusu kazanın olacağını, dikkatsizce ve tedbirsizce ve ana yolda bisikletle fırlayan müteveffayı fark etmesinin mümkün olmayıp kazanın meydana gelmesinde kaçınılmazlık durumu mevcut olduğunu, bu sebeple de meydana gelen kazada müvekkillerine kusur İzafe edilmesinin mümkün olmadığını, müvekkili şirketin meydana gelen kazada herhangi bir kusuru bulunmadığını, kaldı ki araç şoförünün olayda kusurlu olup olmadığı hususlarının da ehil bilirkişiler tarafından tespiti gerektiğini, olayda müvekkili şirkete İzafe edilebilecek herhangi bir kusur bulunmadığını, müvekkili şirketin bu kazanın olmaması için her türlü önlemi almış, araçların bakımını yapmış aracı kullanan şoförü titizlikte seçmiş olduğunu, ancak müvekkili şirket tarafından her türlü önlem alınmasına rağmen söz konusu kazanın meydana gelmiş olduğunu, iş bu nedenden dolayı bu olayda müvekkili şirketin sorumluluğuna gidilemeyeceğini, kazanın meydana gelmesine müteveffanın sebebiyet vermiş olduğunu, dava ve iddiaları kabul ettikleri anlamına gelmemek kaydıyla davacının maddi tazminat talebinde bulunabilmesi için öncelikle maddi tazminat talebine dayanak olan masraflarını kalem kalem belirtmesi ve belgelendirmesi gerektiğini, oysa ki dava dosyasında tazminat talebine dayanak herhangi bir belgeye rastlanmadığını, ayrıca davacı lehine Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından bağlanan herhangi bir gelir varsa yada davacıya sigorta şirketi, trafik sigortası ve Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından ödenen başkaca bir bedel varsa bunların ne kadar olduğunun belirlenmesi ve bu ödenen tutarların da dikkate alınarak davacının maddi tazminata hak kazanıp kazanmadıklarının hesaplanması gerektiğini, maddi tazminata hak kazanabilmek için müteveffanın mirasçılarının destekten yoksun kaldıklarını ispat etmeleri gerektiğini, davacı müteveffanın 1.500,00 TL net maaş ile çalıştığının iddia edildiğini, ancak davacının bu iddiasının gerçeği yansıtmadığın, dosyada davacının çalıştığına ve aldığı maaşa ilişkin olarak herhangi bir belge bulunmadığını, iş bu nedenden dolayı öncelikle davacının, müteveffa …..’un çalıştığını ve aldığı maaşı ispat etmesi gerektiğini, kaldı ki, …’de işsizlik oranının çok yüksek olduğunu, asgari ücretin de 1.300,00TL olduğu düşünüldüğünde 17 yaşında yabancı uyruklu müteveffanın herhangi bir işte ve asgari ücretin üzerinde çalışıyor olmasının mümkün olmadığını, davacının manevi tazminat taleplerinin haklı bir hukuki dayağını bulunmadığı gibi talep edilen miktarın da fahiş olduğunu, davayı kabul anlamına gelmemek kaydı ile tazminat miktarı belirlenirken denkleştirme kuralı gereğince hesap yapılması ve davacının malvarlığında meydana gelen her türlü kazancın manevi tazminat oranından düşülmesi gerektiğini, dava konusu olaya karışan ….. plakalı araç ile ilgili olarak müvekkili şirket ile ….. SİGORTA A.Ş arasında imza edilmiş bulunan ve dava konusu kazayı kapsayan sigorta poliçeleri mevcut olup, bu poliçeler kapsamında ilgili sigorta şirketinin hukuki sorumluluğu ve ödeme yükümlülüğü bulunduğunu, bu sigortalara davacı tarafın da başvuru hakkı olup, kendilerine ödeme yapılmasının da söz konusu olabildiğini, bundan dolayı işbu davanın ilgili ….. SİGORTA A.Ş’ye İhbar edilmesini talep ettiklerini, davacı yanın dilekçesinde müvekkili şirkete ait araca ihtiyati tedbîr konulmasını talep ettiğini, iş bu dava belirsiz ve dayanağı olmayan bir tazminat davası olup, varlığı kesin ispatlanmamış bir alacak için tedbîr talep edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğundan tedbir talebinin reddini talep ettiklerini, dava konusu kaza ile ilgili Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının ….. soruşturma numaralı dosyası ile tahkikat başlatılmış olduğunu, bu dosyanın huzurda açılan iş bu tazminat davasında bekletici mesele yapılmasını talep ettiklerini beyanla; teminat şartı yerine getirilmediğinden davanın usulden reddine, belirsiz alacak davası açma hakkı bulunmadığından davanın usulden reddine, zamanaşımı itirazlarının kabulü ile davanın zamanaşımı yönünden reddine, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının ….. Soruşturma numaralı evrakının bekletici mesele yapılmasına, davanın ….. Sigorta A.Ş.’ ye ihbarına, davanın reddine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA: Davalı ….. Sigorta vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davaya konu kazaya karışan ….. plaka sayılı aracın müvekkili sigorta şirketi nezdined … numaralı Trafik Sigorta Poliçesi Karayolu Motorlu Araçlar Zorunla Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile 18.11.2015-18.11.2016 tarihleri arasında sigortalı bulunduğunu, müvekkili şirketin sigorta poliçesi gereğince dava konusu zararlara ilişkin olarak sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olup sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve zarar nispetinde olduğunu, kabul anlamına gelmemekle beraber kazaya sebep olan olayda öncelikle kusur durumunun tespiti gerektiğini, davacının sigortalı araç sürücüsüne raci kusur ve zararı kanıtlaması gerektiğini, zararın kanıtlanamaması halinde müvekkili şirketin sorumluluğu bulunmadığını, davacının müteveffanın ölmeden önceki sürekli ve düzenli desteğini maddi olgularla ispat etmesi gerektiğini, yine aktüerya hesaplamasında dikkat edilmesi gereken hususun ölüm tarihi itibariyle müteveffanın yaşı olduğunu, mütevefaanın gelir durumunun ispatının ise davacı tarafa düştüğünü, kesinlikle kabul anlamına gelmemek kaydı ile mahkememizce tazminat hesaplaması yapılmasına karar verilmesi halinde TRH 2010 tablosuna göre hesap yapılması gerektiğini, davacının müvekkili şirketten olay tarihinden itibaren faiz talebinin hukuka aykırı olduğunu reddi gerektiğini beyanla; davanın reddine, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Dava, trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Dosyanın ATK Trafik İhtisas Dairesi’ne gönderilerek tarafların kusur durumlarının tespiti ve rapor tanziminin istenmesine karar verilmiş olup, ATK Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 14/06/2018 tarih ve .. sayılı raporda özetle; olayın; 06.08.2016 günü saat 14.00 sıralarında sürücü …..’nin sevk ve idaresindeki … plakalı kamyon ile … istikametinden … caddesini takiben … istikametine seyir halinde iken olay mahalli kavşağa geldiğinde yolun sağında bulunan şantiyeye girmek üzere sağa manevra yaptığı esnada aracının kasa sağ ön teker kısımları ile sağ tarafından gelip kamyonun hareket alanına giren müteveffa …..’un ve müteveffa …’un bulunduğu bisiklet ile çarpışması ve kamyonun hareketine devam edip müteveffaların üzerinden geçmesi ve ölümle neticelenen dava konusu kazanın meydana gelmiş olduğu, olay mahallinde yolun; bölünmüş, zeminin asfalt kuru, yatay güzergahın düz, düşey güzergahın eğimsiz, vaktin gündüz, havanın açık, mahalin meskun olduğu, Adli Tıp Kurumu, İstanbul Trafik İhtisas Dairesi tarafından Bakırköy … Ağır Ceza Mahkemesine sunulmak üzere tanzim edilen 06.03.2017 tarihli müşterek raporunda kazanın oluşumunda sürücü …..’nin tali kusurlu olduğu, müteveffa bisiklet sürücüsünün kendi ve yolcusunun ölümünde asli kusurlu olduğu, müteveffa bisiklet yolcusunun kendi ölümünde alt düzeyde tali kusurlu olduğu kanaatinin belirtilmiş olduğu, tüm dosya kapsamı, mahkememiz dosyası ve ekli birleşen dava dosyaları ile gönderilen belgeler, dava ve cevap dilekçeleri, iddianame, kaza tespit tutanağı ve kaza yeri krokileri, tüm beyanlar, olay yeri inceleme raporu, olay yeri basit krokisi, dosya tümüyle incelendiğinde kazanın yukarda “OLAY” kısmında açıklandığı biçimde gerçekleştiğinin anlaşılmış olup kazada bisiklet sürücüsü ve yolcusunun kim olduğunun takdiri mahkemeye bırakılarak kusur dağılımı yapılmış olduğu, mevcut verilere göre; Sürücü …..’nin sevk ve idaresindeki kamyon ile olay mahallinde yolun sağında bulunan şantiyeye dönüş için sağa manevrası sırasında mevcut görüş ve hareket alanını, aracının teknik özellikleri ile mahal özelliklerini dikkate alarak müteyakkız şekilde dönüşe geçmesi ve dönüş manevrasını kontrollü sürdürmesi gerekirken bu hususlara riayet etmeyip, sağ tarafından gelip hareket alanına giren bisikletliyi zamanında fark etmeyip etkili tedbir almadan çarptığı devamında üzerinden geçtiği olayda meydana gelen kazanın oluşumunda tali kusurlu olduğu, Müteveffa bisiklet sürücüsünün sevk ve idaresindeki bisiklet ile seyri sırasında olay mahallinde dönüş manevrası yapmakta olan kamyonu dikkate alıp kamyonun hareket alanına girmemesi ve zamanında etkili tedbir alması gerekirken bu hususlara riayet etmeyip kamyonun hareket alanına girdiği, nizamlara aykırı şekilde bisiklet üzerinde yolcu taşıyıp kendi can güvenliğini ve yolcunun can güvenliğini tehlikeye düşürdüğü, anlaşılmakla kendi ölümü ve taşıdığı yolcunun ölümüyle neticelenen kazanın oluşumunda asli kusurlu olduğu, Müteveffa bisiklet yolcusunun nizamlara aykırı şekilde müteveffa sürücü sevk ve idaresindeki bisiklet üzerinde yolculuk ederek kendi can güvenliğini tehlikeye düşürdüğü anlaşılmakla kendi ölümüyle neticelenen kazanın oluşumunda alt düzeyde tali kusurlu olduğu
SONUÇ olarak; Müteveffa bisiklet sürücüsünün ölümünde; sürücü …..’nin %30 (yüzde otuz)oranında kusurlu olduğu, Müteveffa bisiklet sürücüsü’nün %70 (yüzde yetmiş)oranında kusurlu olduğu, Müteveffa bisiklet yolcusunun ölümünde; Sürücü …..’nin %20 (yüzde yirmi)oranında kusurlu olduğu, Müteveffa bisiklet sürücüsü’nün %70 (yüzde yetmiş)oranında kusurlu olduğu, Müteveffa bisiklet yolcusu’nun %10 (yüzde on)oranında kusurlu olduğu bildirilmiştir.
Dosya üzerinden GÜNSÜZ bilirkişi incelemesi yapılarak dosya kapsamı, toplanan deliller hep birlikte değerlendirilmek suretiyle dava konusu trafik kazasında tarafların kusur durumları ve davacıların talep ettikleri destekten yoksun kalma tazminatları değerlendirilmesi ve hesaplanması için dosyanın aktüerya bilirkişisi …’a tevdine karar verilmiş olup, Tazminat Hesap Uzmanı bilirkişi … 03/10/2019 tarihli raporunda özetle; Müteveffanın bisiklette sürücü/yolcu olma durumu bilinmediğinden davalı tarafın kusur sorumluluğunun %30 oranında ve %20 oranında olması haline göre 2 SEÇENEKLİ değerlendirme yapılacak olduğunu, hak sahibi davacı eşin kaza tarihi itibarı ile (19) yaşında olup, AYİM tarafından yapılan araştırmada (22) yaşında dul bir kadın için yeniden evlenme şansının %52 olarak belirlenmiş olduğunu, buna göre; davacı eş yönünden hesaplanan maddi zarar tutarından evlenme şansı %52 oranında indirimi yapılacak olduğunu, SGK tarafından davacı hak sahiplerine gelir bağlanıp bağlanmadığına ilişkin belge bulunmadığını, ancak; somut olayın trafik-iş kazası olmadığını ve müteveffanın yabancı … uyruklu olduğu hususununu sabit olduğunu, bu nedenle hak sahiplerine iş kazası sigortasından gelir bağlanmasının mümkün olmadığını, davacı hak sahibi eşe ödeme yapıldığına dair dosyada belge olmadığından ödeme tenziline yer bulunmadığını, davacı ….’ın nihai ve gerçek zararının 1. SEÇENEK: Müteveffanın bisiklette sürücü olduğu ve davalıların kusur sorumluluğunun %20 oranında olduğu durum. Davacı …’ ın nihai ve gerçek maddi zararı = 331.587,50 TL %20 kusur x %48 evlenme şansı bakiyesi = 31.832,40 TL olduğunu, 2. SEÇENEK: Müteveffanın bisiklette yolcu olduğu ve davalıların kusur sorumluluğunun %30 oranında olduğu durum. davacı …’ m nihai ve gerçek maddi zararı = 331.587,50 TL %30 kusur x %48 evlenme şansı bakiyesi = 47.748,60 TL olduğunu sonuç olarak; müteveffanın yaşı dikkate alındığında, mütevveffanın anne-babasının hayatta olmasının kuvvetli olasılık olduğunu; dosyada veraset ilamı bulunmakla birlikte, anılan ilamın kazada vefat eden bir başka şahısa ait olduğunun anlaşıldığını, müteveffanınanne-babasmın hayatta olup olmadığının ispat gerektirmekte olduğunu, ancak işbu raporda mevcut belgelere göre değerlendirme yapıldığını, davacı eşin kazada 18 yaşında ve çocuksuz olduğu dikkate alındığında, yeniden evlenip evlenmediğine ilişkin belge olmadığı ve bu nedenle bizzarur dosyadaki belgelere göre hesaplama yapıldığını, davacı …’ın nihai ve gerçek maddi zararının; 1. SEÇENEKTE : 31.832,40 TL, 2. SEÇENEKTE : 47.748,60 TL olarak tespit edildiğini, temerrüt başlangıcının davalı sigorta şirketi yönünden 08.11.2016 dava tarihi, davalı sürücü ve işleten yönünden 06.08.2016 kaza tarihi ve faiz nev’inin yasal faiz olduğunu bildirmiştir.
Ceza dsosyadında ve iddianamede bisiklet sürücüs ….. olduğu anlaşılmakla, ayrıca birleşen dosya … yönünden bilirkişi raporunun değerlendirimediği, bilirkişi raporunn yanlış hazırlandığı görülmekle, dosyanın …raporda davalının %20 kusur oranı kabul edilerek değerlendirme yapılmak üzere akteürya bilirkişisine gönderilmesine karar verilmiş olup, kök raporu hazırlayan bilirkişi 06/01/2020 tarihli ek raporunda özetle; davacı vekilince sunulan beyan dilekçesi dikkate alındığında müteveffa ….’ un en azından hak sahibi babasının hayatta olduğunun anlaşıldığını, davacı vekilinin ikrar ve beyan ettiği gibi dava dışı babaya ödeme yapılmış ise; en azından dava dışı babanın ve muhtemelen de dava dışı annenin halen hayatta olması kuvvetli olasılık olduğunu, hal böyle olunca, dava dışı anne ve babaya pay ayırılması gerekeceği hususu izahtan vareste olduğunu, müteveffa …’ un anne ve babasının da yer aldığı nüfus kayıt örneğinin dosyaya celbi veya davalı sigorta şirketi, davacı tarafın ikrar ettiği gibi ödeme yapmış ise hak sahipleri gösteren belgeyi ibraz ettikten sonra davacı eş …’ ın destekten yoksun kalma maddi tazminat hesabının yapılabileceğini, davacı …in nihai ve gerçek maddi zararının 24.272,14 TL olduğunu, temerrüt başlangıcının davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihi, davalı sürücü ve işleten yönünden 06.08.2016 kaza tarihi ve faiz nev’inin yasal faiz olduğunu bildirmiştir.
…’nun anne ve babaasının kaza tarihi itibariyle henüz yaşauyıp yaşamadığının, bilirkişi raporunda değerlendirme yapılması açısında ngerekli olduğpu anlaşılmakla, davacı tarafa bu konuda beyanda bulunmak üzere süre verilmesine, beyanda bulunulduğunda gerekli görülmesi halinde dosyanın ek rapora gönderilmesine karar verilmiş olup, kök ve ek raporu hazırlayan bilirkişi … 15/06/2020 tarihli ek raporunda özetle; 15.01.1996 doğumlu olan müteveffa …’un 15.06.2020 rapor tarihi itibariyle (24) yıl (5) aylık olup (24) yaşında kabul edilerek, TRH-2010 Erkek Yaşam Tablosuna göre muhtemel bakiye ömrünün (50) yıl olduğunu, müteveffanın (24) yaşından (60) yaşına kadar işleyecek aktif devresinin; (36) yıl ve (60-74) yaşları arasındaki pasif devresinin (14) yıl olduğunu, davacı vekilinin 16.01.2020 havale tarihli beyan dilekçesinde mütevveffanın anne-babasının hayatta beyan edilmekte olup, her ne kadar hayatta olan anne-baba dava dışı iseler de; dava dışı anne-babanın destek süreleri belirlenerek dava dışı anne-babaya destek payı ayırılacak olduğunu, davacı hak sahibi anneye ödeme yapıldığına dair dosyada belge olmadığından ödeme tenziline yer bulunmadığını, müteveffanın kaza tarihi itibarı ile 1.500,00 TL ücret ile çalıştığı beyan edilmekte ise de; dosyada bordro mevcut olmadığından 01.06.2015 tarihli Sigorta Genel Şartları gereği bekar çalışanlar için uygulanan yasal asgari ücretlerin hesaplamada kullanılacak olduğunu, ….. plakalı aracın 18.11.2015-18.11.2016 vadeli ZMSS poliçesi ile davalı sigorta şirketi tarafından zeyilnameye bakılmaksızın ölüm halinde ve şahıs başına 310.000,00 TL teminatla sigortalanmış olduğunu, müteveffa …’un hak sahibine yapılan ödeme neticesinde …. yönünden bakiye teminat limitinin 272.822,83 TL, … hak sahiplerine yapılan ödeme neticesinde ise davacı … yönünden bakiye temimat limitinin 280.638,00 TL olduğunu, her iki davacının da maddi zararlarının bakiye teminat limitinin altında kaldığını, ….’ in nihai ve gerçek maddi zararının 24.272,14 TL olup, 310.000,00 TL tutarındaki teminat limitinin altında kaldığını, her iki davacının da davalı sigorta şirketine dava öncesinde tazminat ödemesi için davalı sigorta şirketine ihtar edildiği ancak, maddi zarar hesabı yapılabilmesi için önemli ve gerekli belgelerin eksik olduğunun anlaşıldığını, hal böyle olunca; davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihlerinin temerrüt başlangıcını teşkil edecek olduğunu, diğer davalılar olan sürücü ve işleten yönünden ise temerrüt başlangıcının haksız fiilin başlangıcı olan 06.08.2016 kaza tarihi olduğunu, işleyecek faiz nev’inin talep ile bağlı kalınarak yasal faiz olduğunu sonuç olarak; davacı ….’ ın nihai ve gerçek maddi zararının 48.504,30 TL olduğunu, davacının davalı sigorta şirketinden asıl davanın dava tarihi olan 08.11.2016 tarihinden, davalı sürücü ve işletenden ise; 06.08.2016 kaza tarihinden itibaren yasal faiz talep edebileceğini, davacı …’ in nihai ve gerçek maddi zararının 24.358,03 TL olduğunu, davacının davalı sigorta şirketinden birleşen davanın dava tarihi olan 24.11.2016 tarihinden, davalı sürücü ve işletenden ise; 06.08.2016 kaza tarihinden itibaren yasal faiz talep edebileceğini bildirmiştir.
Davacılar vekili 07/04/2021 ve 20/04/2021 tarihli dilekçeleri ile; davacı ….. ve … adına davalı ….. Sigorta A.Ş. tarafından olan ZMMS ye ilişkin tüm hak ve taleplerinden davacılar adına feragat ettiklerini beyan etmiş, davalı ….. Sigorta A.Ş. vekili 08/12/2020 ve 26/02/2021 tarihli dilekçeleri ile; dava konusu kaza nedeniyle davacılardan … maddi tazminat taleplerine ilişkin olarak alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davacı vekili adına asıl alacak ve fer’ileriyle birlikte 33.909,67 TL ödeme yapılmış olduğunu, yine davacılardan … maddi tazminat taleplerine ilişkin olarak alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davacı vekili adına asıl alacak ve fer’ileriyle birlikte 69.809,39 TL ödeme yapılmış olduğunu, iş bu ödemeyi almakla davacı vekilinin sözü geçen kazaya müteallik her türlü hak, dava ve alacaktan şirketlerini tamamen, kesin olarak ibra etmiş olduğunu, dava konusu olay nedeni ile müvekkili şirket aleyhine açılan davadan ve fazlaya ilişkin haklarından feragat ettiklerini, yapılan bu ödemeler neticesinde müvekkili şirketin başkaca sorumluluğu kalmadığını, davaya ilişkin icra dosyasına ilişkin takip yapılmayacağını, masraf ve vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığını beyan etmiş, yine davacılar vekili 20/04/2021 tarihli celsede açmış oldukları esas ve birleşen davada maddi tazminat taleplerinden feragat ettiklerini, davanın manevi tazminat yönünden devam ettiğini beyan etmiştir.
Esas davada maddi tazminat yönünden yapılan değerlendirmede, Davaya son veren taraf işlemlerinden olan davadan feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir.(HMK.307/1) Feragat, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır. (HMK.309/1) Feragatin hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir. (HMK.309/2) Davacı taraf 10/12/2018 tarihli dilekçesi ile davadan feragat ettiğini belirtmiş olmakla, davacı vekilinin feragat yetkisinin bulunduğu, feragatın 6100 Sayılı HMK 307-309 devamı maddeleri gereğince davayı sona erdiren taraf işlemi olarak düzenlediği, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı olmadığı ve şekli anlamda kesin hüküm gibi sonuç doğurduğundan, HMK’nun 307. maddesi de göz önüne alınarak davacı tarafın vaki feragatı nedeniyle davanın reddine, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar vermek gerekmiştir.
Esas davada manevi tazminat yönünden yapılan değerlendirmede ise, B.K’nun 56.. maddesine göre hâkim; bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Manevi zarar mal varlığında bir azalmayı değil, kişilik haklarına vaki tecavüz nedeniyle bir kimsenin duyduğu cismani ve manevi acı ve ızdırabı, elemi ve böylece yaşama zevkinde bir azalmayı ifade ettiği, 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 49. (TBK 58) maddesine göre, “şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namıyla bir miktar para ödenmesini dava edebilir” hükmünün yer aldığı, şahsiyet haklarına saldırıda, manevi tazminat istenebilmesi için 818 sayılı BK 49. (TBK 58) maddede belirtilen şartların gerçekleşmesi gerektiği, bu şartların ise şahsiyet haklarına saldırı olması, saldırının haksız olması, manevi zarara uğranılması, kusurlu olunması ve illiyet bağı bulunması olduğu, hakimin manevi zarar adı ile karar vereceği para tutarının adalete uygun olması gerektiği, hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşıdığı, bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmediği, bu tazminatın sınırının bu amacına göre belirlenmesi gerektiği, 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterildiği, manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmış ise de, hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici olması gerektiği, hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması gerektiği (HGK 23.6.2004, 13/291-370) dolayısıyla manevi tazminatın zenginleştirici olmayan özelliği ile tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusur oranları, olayın oluş şekli, yaralanmanın derecesi nazara alınarak, 30.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden işleyecek yasal faiz iledavalılar ….. ve ….. Beton Sanayi ve Tic. A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Birleşen davada maddi tazminat yönünden yapılan değerlendirmede, Davaya son veren taraf işlemlerinden olan davadan feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir.(HMK.307/1) Feragat, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır. (HMK.309/1) Feragatin hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir. (HMK.309/2) Davacı taraf 10/12/2018 tarihli dilekçesi ile davadan feragat ettiğini belirtmiş olmakla, davacı vekilinin feragat yetkisinin bulunduğu, feragatın 6100 Sayılı HMK 307-309 devamı maddeleri gereğince davayı sona erdiren taraf işlemi olarak düzenlediği, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı olmadığı ve şekli anlamda kesin hüküm gibi sonuç doğurduğundan, HMK’nun 307. maddesi de göz önüne alınarak davacı tarafın vaki feragatı nedeniyle davanın reddine, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar vermek gerekmiştir.
Birleşen davada manevi tazminat yönünden yapılan değerlendirmede ise, B.K’nun 56.. maddesine göre hâkim; bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Manevi zarar mal varlığında bir azalmayı değil, kişilik haklarına vaki tecavüz nedeniyle bir kimsenin duyduğu cismani ve manevi acı ve ızdırabı, elemi ve böylece yaşama zevkinde bir azalmayı ifade ettiği, 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 49. (TBK 58) maddesine göre, “şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namıyla bir miktar para ödenmesini dava edebilir” hükmünün yer aldığı, şahsiyet haklarına saldırıda, manevi tazminat istenebilmesi için 818 sayılı BK 49. (TBK 58) maddede belirtilen şartların gerçekleşmesi gerektiği, bu şartların ise şahsiyet haklarına saldırı olması, saldırının haksız olması, manevi zarara uğranılması, kusurlu olunması ve illiyet bağı bulunması olduğu, hakimin manevi zarar adı ile karar vereceği para tutarının adalete uygun olması gerektiği, hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşıdığı, bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmediği, bu tazminatın sınırının bu amacına göre belirlenmesi gerektiği, 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterildiği, manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmış ise de, hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici olması gerektiği, hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması gerektiği (HGK 23.6.2004, 13/291-370) dolayısıyla manevi tazminatın zenginleştirici olmayan özelliği ile tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusur oranları, olayın oluş şekli, yaralanmanın derecesi nazara alınarak, 20.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden işleyecek yasal faiz ile davalılar ….. ve ….. Beton Sanayi ve Tic. A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
A)Esas … E. sayılı dosya yönünden;
1-Maddi Tazminata İlişkin Davanın FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE,
2-Manevi Tazminata İlişkin Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE,
-30.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 06/08/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar ….. ve ….. Beton Sanayi ve Tic. A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı ….. VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
3-Maddi tazminat davası yönünden alınması gereken 59,30-TL harç ile manevi tazminat davası yönünden alınması gereken 2.049,30-TL harçtan, peşin alınan 409,86-TL harcın mahsubu ile eksik 1.698,74-TL harcın davalılar ….. ve ….. Beton Sanayi ve Tic. A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir KAYDINA,
4-Davacı tarafından dava ilk açılışta yatırılan 409,86-TL’den maddi tazminat davası yönünden alınması gereken 59,30-TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 350,56-TL peşin harç ile 29,20-TL başvurma harcı olmak üzere toplam 379,76-TL’nin davalılar ….. ve ….. Beton Sanayi ve Tic. A.Ş.’den alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Maddi tazminata ilişkin olarak davalılar ….. ve ….. Beton Sanayi ve Tic. A.Ş. kendilerini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir olunan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalılara VERİLMESİNE,
6-Maddi tazminata ilişkin davalı sigorta şirketi kendisini vekil ile temsil ettirmiş ise de talebi olmadığından lehine vekalet ücreti takdirine yer OLMADIĞINA,
7-Manevi tazminata ilişkin davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir olunan 4.500,00-TL vekalet ücretinin davalılar ….. ve ….. Beton Sanayi ve Tic. A.Ş.’den alınarak davacıya VERİLMESİNE,
8-Manevi tazminata ilişkin olarak davalılar ….. ve ….. Beton Sanayi ve Tic. A.Ş. kendilerini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir olunan 4.500,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalılara VERİLMESİNE,
B)Birleşen Bakırköy ..Asliye Ticaret Mahkemesi … E. Sayılı dosya yönünden;
1-Maddi Tazminata İlişkin Davanın FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE,
2-Manevi Tazminata İlişkin Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE,
-20.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 06/08/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar ….. ve ….. Beton Sanayi ve Tic. A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı … VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
3-Maddi tazminat davası yönünden alınması gereken 59,30-TL harç ile manevi tazminat davası yönünden alınması gereken 1.366,20-TL harçtan, peşin alınan 409,86-TL harcın mahsubu ile eksik 1.015,64-TL harcın davalılar ….. ve ….. Beton Sanayi ve Tic. A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen tahsili hazineye gelir KAYDINA,
4-Davacı tarafından dava ilk açılışta yatırılan 409,86-TL’den maddi tazminat davası yönünden alınması gereken 59,30-TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 350,56-TL peşin harç ile 29,20-TL başvurma harcı olmak üzere toplam 379,76-TL’nin davalılar ….. ve ….. Beton Sanayi ve Tic. A.Ş.’den alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Maddi tazminata ilişkin olarak davalılar ….. ve ….. Beton Sanayi ve Tic. A.Ş. kendilerini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir olunan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalılara VERİLMESİNE,
6-Maddi tazminata ilişkin davalı sigorta şirketi kendisini vekil ile temsil ettirmiş ise de talebi olmadığından lehine vekalet ücreti takdirine yer OLMADIĞINA,
7-Manevi tazminata ilişkin davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir olunan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalılar ….. ve ….. Beton Sanayi ve Tic. A.Ş.’den alınarak davacıya VERİLMESİNE,
8-Manevi tazminata ilişkin olarak davalılar ….. ve ….. Beton Sanayi ve Tic. A.Ş. kendilerini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir olunan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalılara VERİLMESİNE,
C)YARGILAMA GİDERİ YÖNÜNDEN;
1-Yapılan yargılama gideri olarak toplam 1.711,35-TL’den kabul oranına göre(%20,83) hesaplanan 356,47 TL’sinin davalılar ….. ve ….. Beton Sanayi ve Tic. A.Ş. alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiye kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
2-Davalı ….. Beton Sanayi ve Tic.A.Ş. tarafından yapılan yargılama gideri olarak toplam 100,00-TL’den kabul oranına göre(%79,17) hesaplanan 79,17-TL’nin davacıdan alınarak davalı ….. Beton Sanayi ve Tic. A.Ş.’ye VERİLMESİNE, bakiye kısmın Davalı ….. Beton Sanayi ve Tic.A.Ş. üzerinde BIRAKILMASINA,
3-Davalı ….. Sigorta A.Ş. yargılama gideri talebinde bulunmadığından bu davalı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa İADESİNE,
Dair davacılar vekilinin yüzüne karşı, davalıların yokluğunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 20/04/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸