Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/95 E. 2018/202 K. 08.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/95 Esas
KARAR NO : 2018/202

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/02/2015
KARAR TARİHİ : 08/03/2018
Mahkememizde açılan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde, davalı ….AŞ ile davacı arasında imzalanan 06.12.2014 tarihli sözleşmeye göre …. Ltd. Şti’nin serbest tüketici statüsünde elektrik enerji alımı yaptığını, ayrıca 06.12.2014 tarihinde Ek Protokol imzalandığını, bazı ayların fiilen tüketilen enerji bedelinin % 38’i kadar kayıp kaçak bedelinin tahakkuk ve tahsil edilmesinin haksız ve dayanaksız olduğunu, hukuka aykırı olduğunu beyanla Borçlar Kanunun ” genel işlem ” koşullarına ilişkin hükümlerin ve Enerji Piyasası Mevuzatına aykırı biçimde elektrik kayıp/ kaçak bedellerinin tüketim faturalarına yansıtılarak tahsil edilmesine ilişkin sözleşme hükmünün geçersizliğinin tespiti ile davalı tarafnıdan bu xşekilde tahsil edilen elektrik kakyıp kaçak bedellerinin 6100 sayılı Hukuk Muhakameleri Kanunun 107/1 hükmü uyarınca miktarı ve değeri tahkikat sonucu tam ve kesin olarak belirlenmek suretiyle dava tarihinden itibaren 3095 s. k. m. 2/2 uyarınca işleyecek faizi ile birlikte davalardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …. AŞ vekili cevap dilekçesi ile davacının ödemiş olduğu faturalarda yer alan miktarların toplanması ilebirlikte dava değeri belirlenecekken bu şekilde belirsiz alacak davası açılmasının kabul etmediklerini, davöacının bu yöndeki talebine itiraz ettiklerini, daacının talep ettiği bedelleri ödediğine dair herhangi bir delil sunmadığını, müvekkili şirketin elektrik dağıtım şirketi olmayıp özel sektör mensubu elektrik satış şirketi olduğunu, bu nedenle kendi adına tahsil etmediği kayıp bedellerin müvekkilerinden talep ve tahsil edilmesinin mümkün olmadığını, elektrik faturalarına yansıtılan kayıp bedeli mevzuat gereğince ve kapsamında tahsil edilmekte olup keyfi bir uygulama olmadığını, kayıp bedeli elektrik sistem altyapı ve iletimi esnasında doğan kayıpların telefaisi anlamına gelmediğini, davacının sözleşme ile yükümlenidği taahhüdü ifadan kaçınmasının hukuken mümkün olmadığnı beyanla davanın esastan reddini savunmuştur.
Davalı …. vekili cevap dilekçesi ile davacının aynı alacak için daha önceden dava açmış olma ihtimalinin bulunduğunu, mahkemece aynı konuda dava açıklığının tespiti ve açılmış olması halinde davanın derdestlikten reddine karar verilmesini,i aynı kounda verilmiş kesin hüküm olması durumunda bu yönden davanın reddine karar verilmesi talep ettiklerini, davanın yasal süresi içinde açılmadığını, müvekkili kurum …. Genel Müdürlüğünün iş bu davada herhangi bir hasım rolünün bulunmadığını, zira faturaları düzenleyen kurum olmadığını, Dağıtım Şirketi/ Perakende Şirketi olduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkememizce dosya üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda SMMM …., elektrik mühendisi ….ve Prof. Dr. …. tarafından düzenlenen raporda, davacıdan haksız şekilde Ocak /2015 döneminde tahsil edilen 31.511,95 TL tutarındaki alacağın kendisine iade edilmesine hükmedilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Dava tarihinden sonra 17.06.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ‘un Geçici 19. maddesi ” Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe giren mevcut yönetmelik , tebliğ ve Kurul kararlarının bu kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. ” Geçici 20. Maddesi ” Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım , sayaç okuma , perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurma hakkında 17. Madde hükümleri uygulanır ” hükümleri getirilmiştir.
Söz konusu yasa maddeleri ile, 6719 sayılı yasa yürürlüğe girmeden evvel açılmış olan dağıtım , sayaç okuma , perakende satış hizmeti , iletim ve kayıp kaçak bedellerine ilişkin davalarda 6719 sayılı yasanın 21. Maddesi ile değiştirilen 6446 sayılı Kanunun 17. Maddesinin uygulanacağı belirtilmiş olup, 6446 sayılı yasanın değişik 17. Maddesinde ise söz konusu bedellerin tahsil edilmesinin haklı olduğu yasal hale getirilmiştir. Geçici 19 ve 20. Maddeler uyarınca yasanın geçmişe etkili olmak üzere uygulanacağı tartışmasız hale gelmiştir.
6719 sayılı Kanunda yer alan söz konusu düzenlemelerin anayasaya aykırı olduğu iddiasıyla aynı mahiyetteki davalarda başkaca mahkemelerce Anayasa Mahkemesine iptal başvurusunda bulunulmuş, mahkememizce Anayasa Mahkemesi tarafından verilecek karar beklenmiş, fakat 6719 sayılı kanun ile 6446 sayılı kanunda yapılan değişikliğin anayasaya aykırılığı iddiaasıyla yapılan başvuru da Anayasa Mahkemesi tarafından 15.02.2018 tarihli kararla ilgili hükümlerin iptal talebi reddedilmiştir. Böylece yürürlükte olan, 6719 sayılı yasanın Geçici 20. Maddesine göre dava 6719 sayılı yasa ile değişik 6446 sayılı yasa hükümlerine göre değerlendirilerek sonuçlandırılmıştır.
Davacının talebi içerik itibariyle dava konusu kayıp kaçak bedellerinin EPDK’nun bu konudaki düzenleyici işlemlerine ve tarife yönetmeliklerine aykırı şekilde, hizmet verilmeden haksız ve hukuka aykırı alındığı iddiasına ilişkindir. Yani talep edilen bedellerin söz konusu EPDK düzenleyici işlemlerine ve tarife yönetmeliklerine göre alınması gerekenin üzerinde olacak şekilde fazlaca alındığı iddiasına dayanmamaktadır. Bu nedenle mahkememizce dosyada bilirkişi incelemesi yaptırılmamıştır. Davacı vekilinin dava konusu bedellerin haksız ve hukuka aykırı alındığı iddiasıyla açmış olduğu iş bu davada, dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın Geçici 19 , 20. Maddeleri ve Geçici 21. Maddesi ile değişik 6446 sayılı Kanunun 17. Maddesi ile söz konusu bedellerin tahsil edilmesinin haklı olduğu yasal hale geldiğinden ve bu davalarda mahkemelerin yetkisi kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı hale getirildiğinden davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmek gerekmiştir. ( İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 28.06.2017 tarih 2017/887 Esas – 2017/727 Karar ; 16.06.2017 tarih 2017/683 Esas- 2017/670 Karar; 28.06.2017 tarih 2017/687 Esas- 2017/729 Karar ; 23.06.2017 tarih 2017/769 Esas- 2017/712 Karar sayılı kararları da bu doğrultudadır. ) Her ne kadar dava konusu bedeller 6719 sayılı yasa ile yasal hale gelmiş ise de dava tarihinde geçerli olan Yargıtay içtihatlarına göre davacı dava açmakta haklı bulunmaktadır.
6100 sayılı HMK’nun 331. Maddesi ” Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde, hakim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumlarına göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder.” hükmünü taşımaktadır. Yargılama giderlerine ilişkin bu madde 1086 sayılı HUMK’nun 425. Maddesinde sadece iki durum için yani sınırlayıcı şekilde düzenlenmiş iken yeni getirilen 6100 sayılı HMK’nun 331. Maddesi ile davanın konusuz kalmasına yol açan tüm haller için düzenlenmiştir. Keza Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.11.2009 gün, 2009/18-421 E., 2009/526 K. Sayılı ilamında ” Dava tarihinde davasında haklı olan davacının sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmadığından, davacı lehine masraf ve vekalet ücretine ” hükmedilmesi gerektiği de düzenlenmiştir.
Somut davada; dava açıldığı tarihte davacının, dava açmakta haklı olduğu, HMK’nun 331. Maddesi ve Yargıtay HGK’nin yukarıda yazılı içtihadı dikkate alındığında yargılama harç ve giderinin haksız çıkan tarafa yükletileceği kuralı karşısında, davacı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmolunmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan gerekçeye istinaden,
1- Davanın reddine,
2-Karar ve ilam harcı olan 35,90 TL’nin peşin yatırılan 170,78 TL’den mahsubu ile fazla yatırılan 134,88 04 TL’nin hüküm kesinleştikten sonra talebi halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan 29,20 TL BVH, 35,90 TL PH, 220,60TL davetiye ve müzekkere gideri ve 2.100 TL bilirkişi gideri olmak üzere toplam 2.392,40 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT’ne göre takdir olunan 2.180 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine ,
5-Davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davalılar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-6100 Sayılı HMK’nun 333. Maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonramahkemece kendiliğinden, davacı tarafından yatırılmış olan gider avansının kullanılmayan kısmının davacıya iadesine, bu kararın tebliğ giderinin iade edilecek avanstan karşılanmasına
Dair, davalı …. vekilinin yüzüne karşı, davacı vekili ile diğer davalıların yokluğunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen 08/03/2018

Katip …
E-imzalı

Hakim …
E-imzalı