Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/734 E. 2018/456 K. 03.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/734 Esas
KARAR NO : 2018/456

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 24/07/2015
KARAR TARİHİ : 03/05/2018

Mahkememizde açılan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Marmara Ereğlisi – Tekirdağ adresinde bulunan … tesislerinde demir çelik üretimi yapan bir kuruluş olduğunu, müvekkili şirketin 2011 ve 2012 yıllarında ve diğer birçok dönemde davalıdan elektrik ihtiyacını karşılamak için elektrik temin edildiğini, müvekkilinin her ay fatura bedellerini aksatmadan düzenli bir şekilde ödediğini ödemeye de devam ettiğini, ancak elektrik enerjisinin kullanım bedeli dışında kayıp kaçak bedelleri ve diğer ad altında birçok bedel açık veya aktif enerji bedeli içinde gizlenmiş bir şekilde hukuka aykırı olarak kullanıcılara yansıtıldığını, oluşan Yargıtay içtihatları doğrudan kullanıcıya yansıtılan bu bedellerin hukuka aykırı olduğu ve iadesi gerektiği yönünde olduğunu, özel şirketlerden elektrik tedarik edilmesinden önceki ve sonraki dönemler bakımından dava tarihinden geriye doğru 10 yıllık zaman aşımı süresinden davalının sorumlu olduğunu beyanla her türlü fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla dava tarihinden geriye doğru 10 yıllık süre için müvekkili şirkete ait tüm aboneliklerden her ne ad altında olursa olsun faturalandırılarak gizliden veya açıktan haksız olarak tahsil edilen kayıp- kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, PSH bedeli ile bu bedellere uygulanan TRT Yapı, Enerji Fon bedeli, Belediye Tüketim Vergisi ile KDV dahil saptanacak bedellerin şimdilik kaydı ile 10.000 TL’nin her bir faturanın ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte davalıdan istirdatı ile müvekkili şirkete ödenmesini yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin ihtilaf konusu ticari ilişkide elektrik tedarikçisi olduğunu, müvekkili şirketin Bedaş adına tahsilat yaparak tahsil ettiği bedelleri bu şirkete aktardığını, sadece tahsilatçılık yapan müvekkili şirketin açılan dava da taraf sıfatının olmadığını ve müvekkile husumet yöneltilemeyeceğini, bu nedenle … AŞ’ye husumet yöneltilmesi gerektiğini, EPDK hasım gösterilerek Danıştay nezdinde dava açılması gerektiğini, bu ihtilafın çözüm yerinin idari Yargı olduğunu, Adli Yargıda açılan iş bu dava nedeniyle yargı yolu itirazında bulunduğunu, EPDK tarafından düzenlenmiş tarife kalemleri dışında bir unsurun davacıya yansıtılamayacağı gibi EPDK tarafından belirlenmiş bir tarife kaleminin uygulanmaması seçeneğinin de olmadığını, EPDK tarafından her bir dağıtım şirketi için kayıp kaçak azamı oranlarının tespit edilmediğini, bu oranların EPDK tarafından yayımlanan 2932 sayılı 16.12.2010 tarihli Kurul Kararı ile tespit edildiğini, bu oranların baz alınarak fiyatlandırma yapıldığını beyanla öncelikle davanın dağıtıcı şirket olan …. ‘ye ihbarına, husumet ve yargı yolu itirazlarının kabulü ile davanın usulden reddini , hukuki mesnedi olmayanın davanın esastan reddini yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, elektrik tüketim faturaları kapsamında tahsil edilen kayıp- kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, PSH bedeli ile bu bedellere uygulanan TRT Yapı, Enerji Fon bedeli, Belediye Tüketim Vergisi ile KDV dahil bedellerin iadesi talebinden kaynaklanan alacak davasıdır.
Mahkememizce dosya üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda alınan raporda; dava dosyasına sunulmuş olan 5 adet faturanın İncelenmesi ile bu faturalarda Kayıp Kaçak Bedeli. Dağıtım Bedeli, İletim Bedeli ve PSH bedeli bulunmadığı, dolayısıyla da davacıdan bu bedellerin davalı tarafından tahsil edilmediğinin anlaşıldığı, bu açıdan davacının davası dayanaklı durmadığı, ancak ek rapor ihtimalini ortadan kaldırmak ve ayrıca bütünlüklü bir rapor sunmak açısından bu husus dikkate alınmadan da değerlendirme yapıldığı, buna göre, EPK da 6719 Sayılı Kanun İle yapılan değişiklikler neticesinde işbu davadaki hukuki sorunun değerlendirmesi açısından yeni bir hukuki durum meydana geldiği, bu yeni düzenleme ile EPK ’nun 17, maddesinde, söz konusu uygulamalarda adı geçen kalemlere doğrudan şekli anlamda kanun İle bir temel yaratılmaya çalışıldığı, bununla da yetinilmeyip bu yeni kuralların geçmişe etkili olduğu yönünde bir düzenleme getirilerek ayrıca mahkemelerin söz konusu düzenlemelerin değerlendirme yetkileri de kısıtlanmış gözüktüğü, bu yeni düzenlemenin gerek geçmişe etki ve gerekse içeriği itibariyle Anayasaya uygunluğu sorunu bir tarafa bırakılır ve bunların geçmişe etkili olduğundan hareket edilir ise davacının davasının hukuki temelinin bulunmadığı değerlendirmesi yapılabileceği, bu konuda farklı değerlendirme yapılabilmesi ihtimali dikkate alınarak ve hem de raporun ek rapora gelmesi ihtimalini bertaraf etmek için, söz konusu yeni düzenlemelerin geçmişe etkili olmaması ihtimaline binaen de alternatif değerlendirme yapıldığı, buna göre ise: Yargıtay H.G. Kurulu ‘nun ve 3. H.D. ’nin bu konularda yerleşmiş uygulamasında sabit olduğu üzere davaya konu bedellerin kullanıcıya yansıtılması bir tür örtülü vergi olduğundan vc bunun da yeterli bir hukuki dayanağı olmadığından bunların iadesi gerektiği, güncel olarak bu konuda yukarıda ifade edilen yeni düzenlemelerin yapılmış olması da buna bir dayanak olarak görülebileceği, davalının idare ve/veya diğer ilgili şirketler ie olan iç ilişkisinde söz konusu tutarları tahsil etmek zorunda olması davalı ile olan ilişkisi açısından hukuki durumu değiştirmediği, Yüksek yargı kararlarında ifade edilen gerekçeler bu uygulamanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu yeterince açık bir şekilde ortaya koyduğu, ayrıca bu tür bedellerin taraflar arasında ayrıca kararlaştırılmış olması da bu uygulamaya uygun bir hukuki temel sağlamayacağı, bu şekildeki ve GİŞ mahiyetindeki bu tür kuralların en azından içerik denetimine takılması pek muhtemel olduğu, bu durumda da söz konusu uygulamaya taraf iradelerine dayalı bir hukuki temel bulunamayacağı, davalıya husumet yöneltilmesi taraflar arasında abonelik sözleşmesi olmasına binaen dayanaklı olduğu, davalının rücu imkanının olması ayrı bir husus olduğu, Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına göre söz konusu tutarların iadesinde davalının temerrüde düşmesi için ayrıca bir temerrüd ihtarı arandığından ve dava dosyasında bu şekilde bir temerrüd ihtarı bulunmadığından, davalının dava tarihi itibariyle temerrüde düştüğü değerlendirmesi yapılması gerektiği belirtilmiştir.
Rapora itiraz sonucu aynı bilirkişi heyetinden alınan ek raporda, dava dosyasına hem davalı tarafından, hem de davacı tarafından, davacının talebi olan dava konusu kalemlerin birim fiyatlarının yazılı olduğu faturaların dava dosyasına sunulmamış olduğunun görüldügü, davacının talebi olan dava konusu kalemlerin birim fiyatlarının yazılı olduğu faturaların dava dosyasına sunulması durumunda, faturalarda belirtilen ve davacının talebi olan Kayıp Kaçak Bedeli, Perakende satış hizmeti bedeli, dağıtım ve iletim bedelinin, her fatura dönemindeki faturaya yansıtılan birim fiyatlarının, EPDK tarafından yayınlanmış olan Ulusal Tarife Birim fiyatları ile karşılaştırılarak, tarifeye uygun olarak birim fiyatların faturaya yansıtılıp yansıtılmadığının kontrolü yapılarak tarifeye uygunluğunun kontrolünün yapılması gerektiği, davacının talebi olan Kayıp Kaçak Bedeli, Perakende satış hizmeti bedeli, dağıtım ve iletim bedelinin birim fiyatlarının, tarifeye uygun olarak faturalara yansıtılmış olduğunun tespiti halinde, bu kalemlerin tahsilinin EPDK ‘nın Kurul düzenleyici işlemlerine uygunluğu bulunduğu ve EPDK Kurul kararları gereği davalının tahsil etmek zorunda olduğu, yeni düzenleme ile getirilen hükümlerin geçmişe etkili oldukları kabul edildiğinde, söz konusu tutarların hukuka uygun olarak alındığı kanaati belirtilmiştir.
İtiraz sonucu aynı heyetten alınan ikinci ek raporda; kök ve birinci ek raporda da belirtildiği üzere, davalı tarafından davacı adına düzenlenmiş olan ve dosyasına sunulmuş olan faturalar incelendiğinde, davacının tarife grubunun; nakil tarifeleri uygulanan Dağıtım Şirketinden Enerji alan iletim sistemi kullanıcısı – Orta Gerilim – Tek Terim – Tek Zamanlı olduğu anlaşılmakta olup, EPDK tarafından onaylanan ve …. tarafından her üç ayda bir Mayınlanan Ulusal fiyat tarifesi tablosunda da görüleceği üzere; nakil tarifeleri uygulanan Dağıtım Şirketinden Enerji alan iletim sistemi kullanıcısı grubu için, Dağıtım Bedeli, İletim Bedeli, Kayıp Kaçak Bedeli ve PSH Sayaç Okuma Bedeli uygulanmadığının görüldüğü, bununla da paralel şekilde davalı tarafından davacı adına düzenlenmiş olan ve dava dosyasında mevcut olan dava konusu tüm faturalarda, Dağıtım Bedeli, İletim Bedeli, PSH Sayaç Okuma Bedeli ve Kayıp Kaçak Bedelinin bulunmadığının görüldüğü, PSH Bedelinin ise fiyat tarifesinde yer almasına rağmen taraflar arasında yapılmış olan elektrik enerjisi alım – satım protokolü ‘nde alınmayacağı belirtildiği üzere faturaya yansıtılmadığı görüldüğü, ayrıca bu dokuz adet faturada yer alan ve davacının tarife grubuna ait aktif enerji bedeli birim fiyatının ise … AŞ tarafından yayınlanmış olan ve fatura dönemlerine ait fiyat tarifesindeki aktif enerji birim fiyatı ile karşılaştırıldığında, faturaya yansıtılan aktif enerji birim fiyatının, tarifede yer alan aktif eneıji birim fiyatından daha düşük olduğu, yani ayrıştırılmış tarifede aktif eneıji birim fiyatının içerisine, davacımn talebi olan kalemlerin birim fiyatları da eklense dahi faturaya yansıtılan aktif enerji birim fiyatının, bu toplam birim fiyattan daha düşük olduğunun görüldüğü, bunun sebebinin ise her ne kadar dava dosyasında bulunmasa da taraflar arasında yapılan sözleşme de kararlaştırılan indirim oranından kaynaklandığı, sonuç olarak davacının tarife grubu gereği, EPDK tarafından üçer aylık dönemler halinde yayınlanmış olan ve Elektrik Dağıtım ve Özel Tedarik Şirketleri tarafından abonelere uygulanmasının zorunlu olduğu Ulusal Tarifede, davacının Tarife Gurubuna ait uygulanması gereken Kayıp/Kaçak Bedeli, İletim Bedeli, Dağıtım Bedeli ve PSH Sayaç Okuma Bedelinin olmadığı ve bu nedenle davacının dava konusu ettiği ve davalıdan talepte bulunduğu dava konusu kalemlerin, davalı tarafından davacıdan tahsil edilmemiş olduğu belirtilmiştir.
Dava tarihinden sonra 17.06.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ‘un Geçici 19. maddesi ” Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe giren mevcut yönetmelik , tebliğ ve Kurul kararlarının bu kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. ” Geçici 20. Maddesi ” Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım , sayaç okuma , perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurma hakkında 17. Madde hükümleri uygulanır ” hükümleri getirilmiştir.
Söz konusu yasa maddeleri ile, 6719 sayılı yasa yürürlüğe girmeden evvel açılmış olan dağıtım , sayaç okuma , perakende satış hizmeti , iletim ve kayıp kaçak bedellerine ilişkin davalarda 6719 sayılı yasanın 21. Maddesi ile değiştirilen 6446 sayılı Kanunun 17. Maddesinin uygulanacağı belirtilmiş olup, 6446 sayılı yasanın değişik 17. Maddesinde ise söz konusu bedellerin tahsil edilmesinin haklı olduğu yasal hale getirilmiştir. Geçici 19 ve 20. Maddeler uyarınca yasanın geçmişe etkili olmak üzere uygulanacağı tartışmasız hale gelmiştir.
6719 sayılı Kanunda yer alan söz konusu düzenlemelerin anayasaya aykırı olduğu iddiasıyla aynı mahiyetteki davalarda başkaca mahkemelerce Anayasa Mahkemesine iptal başvurusunda bulunulmuş, mahkememizce Anayasa Mahkemesi tarafından verilecek karar beklenmiş, fakat 6719 sayılı kanun ile 6446 sayılı kanunda yapılan değişikliğin anayasaya aykırılığı iddiaasıyla yapılan başvuru da Anayasa Mahkemesi tarafından 15.02.2018 tarihli kararla ilgili hükümlerin iptal talebi reddedilmiştir. Böylece yürürlükte olan, 6719 sayılı yasanın Geçici 20. Maddesine göre dava 6719 sayılı yasa ile değişik 6446 sayılı yasa hükümlerine göre değerlendirilmesi gerekmiştir.
İş bu davaya konu uyuşmazlığa benzer uyuşmazlıklarda, dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın Geçici 19 , 20. Maddeleri ve Geçici 21. Maddesi ile değişik 6446 sayılı Kanunun 17. Maddesi ile söz konusu bedellerin tahsil edilmesinin haklı olduğu yasal hale geldiğinden ve bu davalarda mahkemelerin yetkisi kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı hale getirildiğinden davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmekteyse de; somut olayımızda bilirkişi raporu ve ek raporlarda tespit edildiği üzere; davacının dava konusu ettiği faturalarda, davalı tarafça davalının iddia ettiği kayıp- kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, PSH bedeli ile bu bedellere uygulanan TRT Yapı, Enerji Fon bedeli, Belediye Tüketim Vergisi ile KDV dahil bedellerin davacıdan tahsil edilmediği anlaşılmıştır. Bu durumda davanın esastan reddi gerekmekle, davanın reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın esastan REDDİNE,
2-Alınması gereken 35,90 TL harçtan, peşin alınan 170,78 TL harcın mahsubu ile bakiye 134,88 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT’ne göre takdir olunan 2.180 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine ,
5-6100 Sayılı HMK’nun 333. Maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonramahkemece kendiliğinden, davacı tarafından yatırılmış olan gider avansının kullanılmayan kısmının davacıya iadesine, bu kararın tebliğ giderinin iade edilecek avanstan karşılanmasına
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı 03/05/2018
Katip …
E-imzalı

Hakim …
E-imzalı