Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/260 E. 2018/1126 K. 20.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/260 Esas
KARAR NO : 2018/1126

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 12/07/2010
KARAR TARİHİ : 20/12/2018
Mahkememizin ( kapatılan …. ATM’nin ) ….. Esasında görülmekte olan alacak davası ve menfi tespit davasında yapılan yargılama sonucu verilen 23.01.2014 tarihli ve … karar sayılı kararının Yargıtay …. HD’nin 17.11.2014 tarih ….. E- ….. Karar sayılı bozma ilamı ile bozulması üzerine, mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile müvekkilinin davalı şirketten alacaklı olduğunu, 14.04.2009 ve 16.04.2009 tarihli irsaliyelerle davalı şirket yetkilisi ….. imzasına emanet olarak teslim edilen toplamda 17.785 adet ürünün Bakırköy ….. Noterliğinin 14.09.2009 tarih….. yevmiye numaralı ihtarnamesiyle iade istendiğini, davalının iade etmediğini, bu nedenle kendilerine fatura edilerek Eyüp ……. Noterliğinin 25.09.2009 tarih ve …. yevmiye numarasıyla faturanın davalıya gönderildiğini, davalıya ticari alışverişte bulunulmak üzere bir dizi senet ve çek verildiğini, ancak çek ve senetler karşılığında mal gönderilmediğini, herhangi bir alışveriş de gerçekleşmediğinden çek ve senetlerin bedelinin davacı müvekkilce ödenmediğini, davacı müvekkili tarafından iadeleri istendiği halde kötü niyetli iade edilmediğini ve icra takibine konulduğunu,…… Bank …..Şubesine ait 28.02.2009 keşide tarihli ….. çek numaralı 15.000 TL bedelli çek ile toplamda 85.000 USD bedelli 8 adet senetin bedelsiz olarak davalı tarafta kaldığını, ayrıca keşidecisi davacı şirket yetkilisi….. olan ….. Şubesine ait 30.04.2009, 30.05.2009, 30.06.2009 keşide tarihli 3 adet 20.000 TL bedelli çekin de davalı tarafça haksız olarak iade edilmediğini , davalıyla görüşmeye giden müvekkili şirket yetkilisinin darp, hakaret, tehdit ve zorla alıkoymaya maruz kaldığını ve davalı şirket yetkilisi aleyhine başlatılan kovuşturma sonucu Bakırköy …… Asliye Ceza Mahkemesinin …. E sayılı dosyasında yargılamanın halen sürdüğünü beyanla fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000 TL ‘nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen Bakırköy …… ATM’nin……Esas sayılı dosyasında, davacılar vekili dava dilekçesi ile müvekkilleri ile davalılar arasındaki ticari ilişki nedeniyle çek ve senetlerin davalılara verildiğini, fakat çek ve senetler karşılığında herhangi bir mal teslimi yapılmadığını, bu nedenle çek ve senetlerin bedelsiz kaldığını, davalıların söz konusu 30/05/2009 vade tarihli 10.000 USD bedelli, 30.06.2009 vade tarihli 15.000 USD bedelli 30.07.2009 vade tarihli 15.000 USD bedelli üç adet bonoya ilişkin olarak İstanbu…… İcra Müdürlüğü …… Esas nolu dosyasında; 30.04.2009 vade tarihli 20.000 TL bedelli, 30.05.2009 vade tarihli 20.000 TL bedelli 30.05.2009 vade tarihli 20.000 TL bedelli 3 adet çeke dayalı olarak İstanbul …… İcra Müdürlüğünün……. Esas nolu dosyasında; 28.02.2009 vade tarihli 15.000 TL bedelli bir adet çeke dayalı olarak İstanbul ….. İcra Müdürlüğü …… Esas nolu dosyasında haksız ve kötü niyetli olarak icra takibi başlattıklarını; müvekkilinin borcun aksine davalı şirket yetkilisi ….. imzasına emanet olarak 17.785 adet tekstil ürünü teslim edildiğinden alacaklı olduğunu, bu ürünlerin iadesi için Bakırköy …… Noterliğinden ihtarname çekilmesine rağmen ürünlerin iade edilmediğini beyanla müvekkilinin davalılara borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemenin 03.02.2011 tarih….. Esas ….. Karar sayılı kararı ile dosyanın mahkememiz dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir.
Asıl davada davalının talebi üzerine mahkememizce cevap verme süresinin uzatılmasına karar verilmiş; ancak davalı cevap dilekçesi sunmamıştır.
Birleşen davada da davalı cevap dilekçesi sunmamıştır.
Davacılar vekili 11.04.2011 tarihli ıslah dilekçesinde;
Davacı şirket ve yöneticisi…..’nin davalı şirket ve yöneticileri ….. ve…..’tan aralarındaki ticari ilişkiye dayalı olarak 37.000.TL değerinde kumaş aldığını, bu kumaşlarla beraber kendi bünyesinde bulunan kumaşlardan 17.785 adet ürün imalatı yaptığını, davalılardan aldığı kumaş bedeli 37.000 TL.yi de piyasadaki kriz ve ürettiği mallarını satamamasından dolayı ödeyemeyince davalı tarafın bu borcun ödenmemesini bahane ederek üstelik müvekkiline ait ortalama değeri 205.000 TL’lik teminat olarak verilmiş çek ve senetler varken müvekkil şirketten 201.681.90 TL tutarındaki 17.785 adet ürünü kaldırarak kendi şirketlerine götürdüğünü ve bir daha iade etmediğini, ayrıca taraflar arasında süregelen ticari ilişki nedeniyle davacının davalı tarafa teminat olarak verdiği…… Bank …..şubesine ait 28.02.2009 keşide tarihli ….. çek numaralı 15.000 meblağlı çek, toplam bedeli 85.000 USD’lik (TL olarak değeri yaklaşık 130.000 TL kabul edilen) 8 adet senet ve keşidecisi müvekkil….. olan ….. şubesine ait 30.04.2009, 30.05.2009, 30.06.2009 keşide tarihli 3 adet 20.000’şer TL bedelli çekleri davalının kötü niyetli olarak iade etmeyip İstanbul ….. İcra Müdürlüğü’nün ……-….. Esas sayılı icra dosyalarında takibe koyduğunu, davaya konu bu çek ve bonolar karşılığında davacıya hiçbir mal verilmediğini yani çek ve senetlerin karşılıksız kaldığını beyanla davalı tarafın alacağı 37.000 TL’nin ürün karşılığı olan 201.681,90 TL’den düşüldüğünde geriye kalan 164.681,90 TL’nin; ayrıca bedelsiz kalan takibe konu ortalama toplam değeri 205.000 TL olan çek ve bononun iptali veya aynı miktarda tahsili sonucu 164.681,90 TL + 205.000 TL = 369.681.90 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari banka faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl ve birleşen davalı vekili ıslah dilekçesine karşı sunduğu 02.06.2011 tarihli cevap dilekçesi ile davacı vekilinin dava dilekçesi ile 10.000 TL’lik alacak davası ikame etmişken son vermiş olduğu 11.04.2011 tarihli dilekçe ile 205.000 TL’lik çek ve senetlerin iptalini ve toplamda 369.681,90 TL alacak talep ettiğini, davacının ıslah dilekçesi ile davanın konusunu ve davanın seyrini değiştirmesine muvafakat etmediklerini, dava dilekçesinde hiçbir şekilde bahsi geçmeyen ve söz konusu icra takipleri ile de alakası bulunmayan müvekkili ….. hakkında husumet yokluğu sebebi ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiş, esasa ilişkin itirazlarında ise davacıların çekler karşılığında mal almadıkları, çek ve senetlerin bedelsiz kaldığı, icraya konulması nedeniyle haksız bir şekilde zarar gördükleri beyanlarının tamamen yalan olduğunu, davacıların müvekkili şirketle uzun süre ticari alış veriş yaptıklarını, bu sebeple çek ve senetler verdiğini ve bu evrakların süresi içinde ödenmemesi üzerinde icra takipleri başlatıldığını, davacıların bu icra takiplerine karşı hiçbir itirazda bulunmadıklarını, takiplerin kesinleştiğini, bu icra takipleri ile talep edilen bedeller süresi içinde ödenmediği için borçlu şirketin adresinde menkul haczi ve muhafaza yapıldığını , yapılan işlemlerin tamamen usul ve kanuna uygun olup bu işlemler sebebi ile zarar gördüğünden bahisle tazminat talep edilemeyeceğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
Dava asıl davada davalı tarafından davacıya iade edilmeyen malların bedeline ilişkin alacak; birleşen davada ise bedelsiz kalan çek ve bonolar nedeniyle davacıların davalılara borçlu olmadığının tespiti veya bedellerinin tahsili istemine ilişkindir.
Dava konusu icra dosyaları, ihtarnameler, fatura ve sevk irsaliyeleri celp olunmuş, dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
İstanbul ….. İcra Müdürlüğünün …… Esas sayılı dosyası incelendiğinde 30/05/2009 vade tarihli 10.000 USD bedelli, 30.06.2009 vade tarihli 15.000 USD bedelli, 30.07.2009 vade tarihli 15.000 USD bedelli üç adet bonoya istinaden 59.984,00 TL asıl alacak ile ferileri toplamı 62.060,38 TL üzerinden kambiyo senetlerine özgü icra takibi yapıldığı, takip alacaklısının bono lehtarı olan davalı ….., takip borçlularının bono keşidecileri olan davacılar ……Tekstil ve….. ile bono kefili olan dava dışı …… olduğu görülmüştür.
İstanbul ….. İcra Müdürlüğünün …… Esas sayılı dosya fotokopisi incelendiğinde 30.04.2009 keşide tarihli 20.000 TL bedelli, 30.05.2009 keşide tarihli 20.000 TL bedelli, 30.05.2009 keşide tarihli 20.000 TL bedelli 3 adet çeke dayalı olarak 58.590,00 TL asıl alacak ile ferileri toplamı 65.292,54 TL üzerinden takip yapıldığı, takip alacaklısının çek hamili olan davalı….., takip borçlusunun çekin keşidecisi olan davacı….. olduğu görülmüştür.
İstanbul….. İcra Müdürlüğünün ….. Esas sayılı dosya fotokopisi incelendiğinde 28.02.2009 vade tarihli 15.000 TL bedelli çeke dayalı olarak 15.000 TL asıl alacak ile ferileri toplamı 17.614,73 TL üzerinden ilamsız takip yapıldığı, takip alacaklısının hamil olan davalılardan……. Şirketi, takip borçlusunun keşideci olan dosyamız davacısı …… Şirketi olduğu görülmüştür.
Mahkememizce tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Bilirkişiler Yrd. Doç Dr. ….. ile SMMM bilirkişisi …., Prof. Dr. ….. tarafından tanzim edilen 10.12.2012 tarihli kök raporda davacı şirketin ticari defterlerinin noter açılış ve kapanış tasdiklerinin bulunduğu, defterlerin usulüne uygun tutulduğu; davalı şirketin ticari defterlerinden 2008 yılı yevmiye defteri kapanış onayı görülmediğinden kesin delil niteliği taşımadığı belirtilmiştir.
Raporda asıl davada davacı tarafından davalı şirkete teslim edildiği belirtilen 17.785 adet tekstil malzemesinin sevk irsaliyelerinin davacı defterlerinde kayıtlı olup söz konusu malların toplam bedelinin 201.681,90 TL olduğu, söz konusu mallara ilişkin faturanın davalı tarafça iade edilmesi nedeniyle davalı şirketin bu fatura bedelinden sorumlu tutulup tutulmayacağı hususunun mahkemenin takdirinde olduğu, davacının kendi defterlerinde davalıya 47.794,21 TL borçlu görülmesine karşın davalı kayıtlarında davacı şirketten 10.794,21 TL alacaklı görüldüğü, davalı şirketin oluşturduğu avans hesabında 123.268 TL tutar olmasına karşın bu avans ödemelerine ilişkin davalı şirket ve diğer davalılarla yapılmış herhangi bir sipariş sözleşmesi veya yazışmasının dosyaya sunulmaması ve düzenlenen belgelerin kıymetli evrak olması nedeniyle davacı şirketin davalı şirketten herhangi bir alacağının bulunmadığı,
Birleşen davada davacı…..’nin kefil sıfatıyla davalı ….. lehine toplam 85.000 USD’lik iki adet emre yazılı senet imzaladığı, senetlerin ödenmemesi sonucu 40.000 USD’lik senedin TL karşılığı üzerinden; 45.000 USD’lik senedin ise Amerikan Doları üzerinden takip konusu yapıldığı, bu senetlerle ilgili olarak davacı ve davalı şirketlerin ticari defterlerinde herhangi bir muhasebe kaydı bulunmadığından aralarında herhangi bir alacak-borç ilişkisinin söz konusu olmadığı, işlemin kayıt dışı olduğu, senetler üzerinde imzaları olan davacı şirket müdürü….. ile dava dışı ……’ün davalı …..’a 85.000 USD borçlu olduklarının anlaşıldığı, ayrıca davacı şirket müdürü….. tarafından hamiline olarak keşide edilen 3 adet de toplam 60.000 TL’lik çeklerin karşılıksız kaldığı, söz konusu çekler hakkında da davacı ve davalı şirketin ticari defterlerinde herhangi bir muhasebe kaydının bulunmadığı, şirketler arasında borç-alacak ilişkisinin doğmadığı, toplam 60.000 TL tutarlı çeklerden dolayı davacı…..’nin davalı …..’a borçlu olduğu belirtilmiştir.
Aynı bilirkişi heyetinden alınan 12.11.2013 tarihli ek raporda ise davalı şirket yetkilisi tarafından 17.785 adette 201.681,90 TL’lik malların beş ayrı sevk irsaliye belgesi ile davalı şirket yetkilisi …..’a teslim edildiği; …..’ın şirket adına hareket ettiğinin kabulü halinde:
Davacı tarafından birim fiyatı 10,50 TL’den 17.785 adet mal x 10,5 TL. birim fiyatından = 186,742,50 TL mal bedeli etmekte olup ayrıca % 8 KDV bedeli 14.939,40 ilavesiyle = 201,681,90 TL üzerinden davalı şirkete fatura düzenleyerek davalı şirkete gönderdiği, davalının noter ihtarnamesi ile söz konusu faturayı iade ettiği ve davacı şirketin kendilerine yaklaşık 135.000 USD borçlu olduğu, davacı şirketin bu borca karşılık verdiği çek ve senetlerin ödenmediği belirtilmek suretiyle faturanın iade edildiği, davalı şirket defterlerinde yapılan incelemeye göre davalının davacı şirketten 10.794,21 TL tutarında alacaklı göründüğü, daha önce verilen 15.000 TL’lık çekin karşılıksız çıkması nedeniyle İstanbul ….İcra Müdürlüğü ….. Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığı ve bu çek tutarının da ilavesi ile davalı şirketin davacı şirketten alacağının 25.794,21 TL olduğu, davalıya teslim edilen malların davacıya iade edilmemesi dikkate alındığında davacının fatura bedeli kadar davalı şirketten alacaklı olduğu,
Teslim alan …..’ın kendi adına işlem yapan ayrı bir kişilik olduğunun kabulü halinde ise 201.681,90 TL’lik fatura bedelinin davalı …..’tan talep edilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Ek raporda birleşen dava açısından:
Davacı şirketin borçlu ve davacı şirket müdürü olan…..’nin kefil sıfatıyla davalı ….. lehine 30.05.2008 tarihinde toplam 85.000 USD’lik altı adet …. senet imzaladığı, senetlerin ödenmemesi sonucu 40.000.USD’lik senedin TL karşılığı üzerinden 45.000 USD’lik senedin ise Amerikan Doları üzerinden davalı şirket ve davalı ….. tarafından davacılar aleyhine iki ayrı takip yapıldığı, bu senetlerle ilgili olarak davacı şirketin ticari defterlerinde davalıya 40.000 USD üç adet senet karşılığı avans verildiğine ilişkin kayıt tesis edildiği, ancak taraflar arasında mal alışverişine ilişkin bir belge sunulmadığı, İstanbul ….. lcra Müdürlüğü ….. Esas dosyasında 40.000 USD’lik üç adet senet karşılığı 62.060,38 TL asıl alacak ve faiz toplamından dolayı davacı…..’nin davalı şirket ile davalı…..’a borçlu olmadığının anlaşıldığı, buna karşılık davalıların davacıya herhangi bir mal teslimi görülmemekle birlikte davacı şirketin imzalamış olduğu kambiyo senetlerinden dolayı davalı …..’a 62.060,38 TL borçlu olduğu tespit edilmekle birlikte bu konudaki takdir ve kararın mahkemeye ait olduğu,
Aynı şekilde davacı şirket Müdürü….. tarafından hamiline olarak üç adette düzenlenen toplam 60.000.00 TL’lik çekin hamil olarak davalı ….. tarafından ciro edilerek bankaya ibraz edildiği, çeklerin karşılıksız kalması nedeniyle İstanbul …..lcra Müdürlüğü ….. Esas dosyasında icra takibi yapıldığı, ancak söz konusu çekler hakkında davacı şirket ticari defterlerinde davalı şirkete avans verildiğine ilişkin muhasebe kaydı tesis edilmekle birlikte herhangi bir mal alışverişinin olmaması nedeniyle davacı şirketin davalılara herhangi bir borcunun doğmadığı, bu takipten dolayı belgenin kambiyo senedi olması nedeniyle davacı…..’nin davalı …..’a takip tutarı olan toplam 65.292,54 TL borçlu olduğunun anlaşıldığı,
Aynı şekilde davacı şirketin keşide ederek davalı şirkete teslim ettiği 15.000 TL’lik çekin bankaya ibrazı sonucu karşılıksız kalması nedeniyle İstanbul ……İcra Müdürlüğü ….. Esas dosyasında davacı şirket aleyhinde icra takibi yapıldığı, söz konusu çekin taraf kayıtlarında yer alması nedeniyle davacı şirketin davalı şirkete 17.614,73 TL toplam takip tutarı üzerinden borçlu olduğunun anlaşıldığı belirtilmiştir.
Bozma öncesi; mahkememizin ( kapatılan …..ATM’nin ) ……. Esasında yapılan yargılamada 23.01.2014 tarihli ve 2014/11 karar sayılı kararı ile ;
Dosya kapsamı ve toplanan deliller hep birlikte değerlendirildiğinde asıl davaya konu 17.785 adet ürünün davacı şirket tarafından davalı şirket temsilcisi …..’a teslim edildiği, söz konusu ürünlerle ilgili sevk irsaliyelerinde teslim alan kısmında …..’ın isim ve imzasının bulunduğu, anılan ürünlerin toplam değerinin 201.681,90 TL olup sevk irsaliyelerinin ve bu ürünlere ilişkin faturanın davacı ticari defterlerinde kayıtlı olduğunun anlaşıldığı, söz konusu faturanın davalı şirket tarafından iade edildiği, davalının iade gerekçesi olarak davacı şirketin kendilerine yaklaşık 135.000 USD borçlu olduğunu, davacı şirketin bu borca karşılık verdiği çek ve senetlerin ödenmediğini ileri sürdüğü, davalı şirketin defterlerindeki kayda göre davacının davalıya 10.794,21 TL tutarında borçlu göründüğü, daha önce verilen 15.000 TL’lık çekin karşılıksız çıkması nedeniyle toplam borcun 25.794,21 TL olduğu dikkate alındığında davalının faturanın iadesine gerekçe gösterdiği davacıdan 135.000 USD alacaklı olduğu yönündeki beyanına itibar edilmediği, davalı şirketin söz konusu malları davacıya iade etmediği dikkate alındığında davacının davalı şirketten 201.681,90 TL tutarında alacaklı olduğu kanaatine varıldığı belirtilerek, davacının 164,681,90 TL talep etmesi nedeniyle taleple bağlı kalınarak 164.681,90 TL üzerinden asıl davanın kabulüne karar verilmiştir.
Birleşen dosyada davacılar İstanbul ….. İcra Müdürlüğü’nün ……… Esas sayılı dosyalarına konu olan çek ve senetler nedeniyle davalılara borçlu olmadıklarının tespitini talep etmişler, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davayı 150.000 TL üzerinden açmışlar,ıslah dilekçeleri ile toplam tutarı 205.000 TL olan çek ve bonoların iptalini veya bedellerinin tahsilini talep etmişlerdir .Davacılar söz konusu senetlerin davalılar ile aralarındaki ticari ilişki nedeniyle verildiğini, fakat karşılığında herhangi bir mal gönderilmediğini, dolayısıyla söz konusu çek ve senetlerin bedelsiz kaldığını iddia etmişlerdir.
Kural olarak çek bir ödeme vasıtası olup mevcut bir borcun ifası amacıyla verildiğinin kabulü gerekmektedir. Bu kuralın aksinin yani dava konusu çeklerin avans olarak verildiğinin davacılar tarafından yazılı delillerle ispatlanması gerekmektedir.Bunun yanısıra dava konusu olan bonolarda da malen kaydı bulunmakta olup davacıların sözkonusu bonoların mal karşılığında düzenlendiğini ve malların teslim edilmediğini aynı şekilde yazılı delillerle ispatlamaları gerekmektedir.Tarafların ticari defterlerindeki kayıtlar ve toplanan deliller dikkate alındığında davacılar bu iddialarını yazılı delille ispatlayamadıkları gibi davacılar vekili 31.12.2013 tarihli duruşmada karşı tarafa yemin teklif etmeyeceklerini de beyan ettiğinden birleşen Menfi Tespit davasının reddine karar verilmiştir.
Asıl dava dosyasına ilişkin hüküm davalı……… San. Tic.Ltd.Şti. vekilince temyiz edilmesi üzerine; Yargıtay ….. HD’nin 17.11.2014 tarih ….E- ….. Karar sayılı bozma ilamı ile; “Davacı davalıya teslim ettiği mal bedellerinin davalıdan tahsilini istemektedir.Davalı malların kendisine teslim edilmediğini, irsaliyelerdeki imzaların da kendilerine ait olmadığını savunmuştur.
Satım sözleşmesinde satıcı mal teslimini kanıtlamak zorundadır. Davacı mahkemeye üzerinde imza bulunan irsaliyeli fatura örnekleri sunmuştur. Mahkemece davacıdan bu irsaliyelerin asılları istenerek, teslim alan imzalarının davalı şirket yetkilisine ait olup olmadığı yönünden inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. …” gerekçesiyle hükmün bozulmasına” karar verilmiştir.
Mahkememizce bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuştur.
Davalı şirket yetkilisi …..’ın imzalarını içerir; 13.10.2016 tarihli duruşma tutanağı, 4 sayfa istiktab zabtı asılları, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün 25.12.2017 tarihli yazısı ekinde gönderilen Eyüp ….. Noterliğine ait 24.09.1998 tarihli, …. yevmiye nolu beyannamesi, Zeytinburnu ….. Noterliğinin 14.05.2007 tarihli ….. yevmiye nolu sirküler aslı, ….. Bankası…… Şubesine ait 13.12.2007 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi Aslı ve Zeytinburnu ….. Noterliğinin 22.08.2008 tarihli ….. yevmiye nolu vekaletname aslı ve ekinde ….. yevmiye nolu sirküler tasdikli fotokopisi celp ve tetkik olunmuş, anılan belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Grafolog …… tarafından düzenleen raporda, 14.04.2009 tarihli üç adet 16.04.2009 tarihli iki adet olmak üzere toplam beş adet sevk irsaliyesi asıllarında “Teslim Alan ….. ” yazıları altında yer alan imzaların mevcut mukayese imzalarına kıyasla davalı şirket yetkilisi …..’ın eli ürünü olmadığı belirtilmiştir.
Davacı taraf bilirkişi raporuna itiraz etmiş, dava konusu sevk irsaliyeleri üzerindeki imzanın davalı şirket yetkilisi …..’a ait paraf imza olduğunu, paraf imzası alınarak imza incelemesi yapılmasını, irsaliyeler üzerindeki yazıların davalının yetkilisine ait olduğunu, yapılacak incelemede yazılar üstünde de inceleme yapılmasını talep ettiğini, ayrıca mal teslimi sırasında hazır bulunan tanığın da dinlenilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce 17/08/2018 tarihli ara kararla yapılan değerlendirmede;
1-davacı tarafın tanık dinletme talebinin dava değerinin tanıkla ispat sınırının üzerinde olması ve yazılı delillerle ispat kuralı nazara alınarak reddine,
2-Davacı taraf imzaları üzerinde inceleme yapılması talebinin kabulü ile davacı vekiline davacıyı imza incelemesi esas paraf imzaları alınmak üzere önümüzdeki celseye kadar mahkememiz kaleminde hazır etmesinin istenmesine,
3-Taraf vekillerine davacının 14/04/2009 tarihlerde düzenlenen ve davalı yetkilisi …..’ın paraf imzalarını içeren belgeleri(özellikle taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında düzenlenen ve …..’ın paraf imzalarını içeren belgeler) bildirmeleri için gelecek celseye kadar süre verilmesine,
4-2 ve 3 no’lu ara kararlar yerine getirildiğinde bilirkişi incelemesine ilişkin ara karar oluşturulmasına karar verilmiş, Fakat;
Davalı …..’ın ara karar gereğince mahkeme kalemine başvurarak istiktap tutanağına gerekli imzaları attığı fakat söz konusu imzaların daha önceki bilirkişi incelemesine esas alınan imzalarla aynı olduğu görülmüştür. Bunun yanında ara karar gereğince davalı şirket yetkilisi …..’ın paraf imzalarının bulunduğu belgelerinin bildirilmemiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin mahkememize sunduğu imzalar dışında kullandığı paraf imzası bulunmadığını, mevcut imzalar üzerinde de daha önce bilirkiş incelemesi yapıldığını beyan etmiştir.
Taraflarca paraf imzaların bulunduğu belgeler bildirilmediği ve davalı tarafça ara karar sonrası mahkememize verilen imzaların daha önce bilirkişi incelemesine esas imzaların aynı olduuğu görülmekle yeniden bilirkişi incelemesi yapılmasına ilişkin ara karardan rücu edimesine karar verilmiştir.
Gelinen aşamada bozma ilamında bahsedilen dava konusu irsaliyeler üzerindeki imzaların davalı yetkilisine ait olduğu imza incelemesiyle ispatlanamadığından, ve imzaların davalıya ait olduğu ispatlanamadığından sevk irsaliyelerindeki yazılar üzerinde inceleme yapılmasının ispat için tek başına yeterli olmayacağı değerlendirildiğinden; her ne kadar, dosyanın incelemesinde bozma öncesi 20. Celsede davacı vekiline hem asıl davada hem de birlkeşen davada karşı tarafa yemin teklifi edilip edilmeyeceğinin sorulduğu, davacı vekilinin yemin teklif etmeyeceği beyan ettiği görülmüşse de, bozma sonrasında dava konusu ürünlerin davalıya teslimi noktasındaki uyuşmazlık yönünden yargılamanın devam ettiği görülmekle, davacı tarafa dava konusu ürünlerin davalıya teslimi hususunda yemin teklif edip etmeyeceği sorulmuş, davacı asil duruşmadaki beyanında, davalı tarafın, imzasını dahi inkar etttiğini, bu nedenle doğru yemin etmeyeceğini düşündüğü için kendisine yemin teklifinde bulunmadığını beyan etmiştir.
Dosya kapsamı ve toplanan deliller hep birlikte değerlendirildiğinde, her ne kadar bozma öncesi verilen mahkememiz kararında 17.785 adet ürünün davacı şirket tarafından davalı şirket temsilcisi …..’a teslim edildiği, söz konusu ürünlerle ilgili sevk irsaliyelerinde teslim alan kısmında …..’ın isim ve imzasının bulunduğu, anılan ürünlerin toplam değerinin 201.681,90 TL olup sevk irsaliyelerinin ve bu ürünlere ilişkin faturanın davacı ticari defterlerinde kayıtlı olduğunun anlaşıldığından bahisle asıl davanın kabulüne karar verilmişse de, sevk irsaliyelerindeki imzaların davalı şirket yetkilisine ait olup olmadığının incelenmesi gerektiği yönündeki yargıtay bozma ilamına uyularak yapılan bilirkişi incelemesinde imzaların davalı şirket yetkilisine ait olmadığı anlaşılmakla, başka bir delille de sevk irsaliyelerine konu malların davalıya teslimi ispatlanamadığından asıl davanın reddine karar vermek gerekmiştir. Ayrıca, birleşen dava, mahkememizin …. esas ve …. karar sayılı ilamıyla daha önce reddedilmiş ve birleşen dava yönünden tarafların temyizi olmadığından karar kesinleşmiş olmakla, infazda tereddüt oluşmaması için birleşen dava ile ilgili yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerelere istinaden,
A- 1- Asıl Davanın REDDİNE,
2-Karar ve ilam harcı olan 35,90 TL ‘nin peşin yatırılan 135,00 TL ‘den mahsubuna, fazla yatırılan 99,10 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan 29,10 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT’ne göre takdir olunan 15.830,91 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-6100 Sayılı HMK’nun 333. Maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra mahkemece kendiliğinden, davacı tarafından yatırılmış olan gider avansının kullanılmayan kısmının davacıya iadesine, bu kararın tebliğ giderinin iade edilecek avanstan karşılanmasına,
B- Birleşen dava, mahkememizin ….esas ve …… karar sayılı ilamıyla daha önce reddedilmiş ve birleşen dava yönünden tarafların temyizi olmadığından karar kesinleşmiş olmakla, infazda tereddüt oluşmaması için birleşen dava ile ilgili yeniden karar verilmesine yer olmadığına
Dair taraf vekillerinin ve asilin yüzlerine karşı, 6100 sayılı HMK’nun geçici 3/2 ve 1086 sayılı kanunun 26/09/2004 tarihli ve 5230 sayılı kanunla yapılan değişiklikten önceki 427-454 madde hükümleri uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı 20/12/2018

Katip ……
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır