Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1150 E. 2019/1036 K. 07.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/1150 Esas
KARAR NO : 2019/1036

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 04/12/2015
KARAR TARİHİ : 07/10/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 23/10/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; olay tarihi olan 21/06/2015 tarihinde davacı müvekkilin sevk ve idaresindeki….. plakalı araç ile seyir halinde iken karşı yönden gelen davalı ……. sevk ve idaresindeki …. plakalı aracın şerit ihlali yaparak müvekkilin bulunduğu araca çarptığını, çarpma neticesinde davacı müvekkilin ağır şekilde yaralandığını, davacının kalıcı zarar ile karşılaştığını, ayak ve bacaklarında hasar oluştuğunu, ticari taksi şoförlüğü yapma imkanının kalmadığını, trafik kazası tespit tutanağında davalının % 100 kusurlu olduğunun tespit edildiğini, olaya ilişkin yargılamanın Bakırköy ….Asliye Ceza Mahkemesinin … esasına kayıtlı olarak devam ettiğini, davacının olay nedeniyle kalıcı işgücü kaybına uğradığını, kendisi ve eşi ….’ın manevi yönden zarara uğramasına sebebiyet verdiğini, tedavi süresince ve halen tedavi giderlerinin devam ettiğini belirterek öncelikle araç üzerine tedbir konulmasına, davanın kabulü ile sürekli ve geçici işgücü kaybına uğraması nedeniyle 9000,00 TL maddi tazminatın, tedavi harcamaları nedeniyle 1000,00 TL maddi tazminatın, … için 70.000,00 TL, davacı …. için 20.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı…. vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; Polis Merkezinde olayla ilgili alınan ifadelerde kazaya sebebiyet verenin ….. plakalı araç sürücüsü dava dışı …..’in olduğunu ve kazanın oluşumunda davacının da katkısı olduğunun açık olduğunu, davacının taksi şoförü olduğuna dair sunduğu belgenin kazadan sonra düzenlenmiş olduğunu itibar edilmemesi gerektiğini, kazanın nitelik itibariyle iş kazası olduğundan bu yönüyle de inceleme ve araştırma yapılması gerektiğini, davacının takside şoför olarak çalıştığını iddia ettiğine göre, olayın iş kazası olarak değerlendirilmesinin mümkün olduğunu, davacının kazanın meydana gelmesinde kusuru bulunduğunu, zira davacının yolda dikkatsizce hareket ettiğinin ve aşırı hızlı olduğunun açık olduğunu, hiç kimse kendi kusurundan yaralanamaz ilkesi gereği davacının manevi tazminat talep etme hakkı bulunmadığını, diğer davacı …. ….’ın ise yaralının eşi olduğu iddiasıyla manevi tazminat talep ettiğini, oysa kazada herhangi bir zararı olmadığından manevi tazminat talep etme hakkı olmadığını, dava konusu trafik kazası kapsamında Bakırköy …. Asliye Ceza Mahkemesi’nin…. Esas sayılı dosyada açılan davanın derdest olduğunu bu nedenle ceza dosyasının sonuçlanmasının beklenmesi gerektiğini belirterek; ceza davasının bekletici mesele yapılmasına, husumet itirazının kabulüne, davanın reddine, vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin davacılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …. Sigorta Şirketi vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; …. plakalı aracın sigortacısı şirket tarafından tanzim edilen 29.05.2015-29.08.2015 vadeli …. poliçe nolu zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, Trafik Poliçesinde manevi tazminat taleplerine ilişkin teminat bulunmadığını, bu nedenle manevi tazminat talepleri yönünden müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun söz konusu olmadığını, Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortasının meblağ sigortası olmadığını zarar sigortası olduğundan, davacı tarafın uğradığını iddia ettiği zararları aynı zamanda ispat etmesi gerektiğini, ayrıca davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte, müvekkili şirketin sorumluğunun trafik poliçesindeki limitler ve sigortalının kusuru ile sınırlı olduğunu, dava konusu kazada kusur durumlarının tespiti için dosyanın ATK ‘ya sevk edilmesini talep ettiklerini, davacı yanın kazaya ilişkin maluliyet iddialarının değerlendirilebilmesi için ATK ‘ya sevk edilerek maluliyet durumu ve maluliyetin kaza ile illiyeti hakkında rapor alınmasını talep ettiklerini, 25.02.2011 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 13.02.2011 tarih 6111 sayılı yasanın 59.maddesi ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun değişen 98.maddesindeki Trafik kazalarındaki acil sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumundan karşılanacağı hükmü nedeni ile tedavi masraflarından SGK’nın sorumlu olduğunu zararın sigorta tazminatı kapsamında yer alıp almadığının, kusur durumunun yani ödemeye esas alınabilecek tüm belgelerin toplanmasından önce Sigorta şirketinin temerrüdünün gerçekleşmeyeceğini belirterek; davanın reddine, mahkeme masraf ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ….. vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; iş bu davanın kazaya karışan aracın ruhsat sahibi ve işleteni olduğu ididasıyla müvekkiline yöneltilmiş olduğnuu, müvekkilinin diğer davalı sürücü….’un abisinin eşi olduğunu, aracın sevk ve idaresinin ….. ‘a ait olduğunu, müvekkilinin araçtan yararlanmasının söz konusu olmadığını, zira ehliyetinin olmadığı gibi araç kullanmasını da bilmediğini, aracın kullanımı sırasında tüm tamir, yakıt vs… Her türlü masraf ve giderlerini bizzat….’un kendisinin karşılamakta olduğunu, bu sebeple müvekkilinin işleten sıfatının olduğundan söz edilemeyeceğini, dava konusu trafik kazası kapsamında Bakırköy …. Asliye Ceza Mahkemesi’nin ….. Esas sayılı dosyada açılan davanın derdest olduğunu bu nedenle ceza dosyasının sonuçlanmasının beklenmesi gerektiğini belirterek; ceza davasının bekletici mesele yapılmasına, davanın reddine, vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin davacılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Dava, trafik kazası nedeniyle kalıcı iş gücü kaybı ve geçici işgöremezlik nedeniyle maddi tazminat, tedavi giderleri ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacının Adli Tıp Kurumu ….İhtisas Kuruluna sevki ile olay nedeniyle kalıcı iş gücü kaybı bulunup bulunmadığı, bulunmakta ise oranı ve tıbbi iyileşme süresinin tespiti ile rapor tanziminin istenmesine karar verilmiş olup; ATK … İhtisas Kurulu 04/04/2018 tarih ve …. karar nolu raporda özetle; davacının 21/06/2015 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı tibia-fibula kırığı arızası sebebiyle 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak ve meslek grup numarası Grup 22 kabul olunarak: Gr 22 XII (32a……1)K % 2, E cetveline göre %2,2 oranıda meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, İyileşme (iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 12 aya kadar uzayabileceği bildirilmiştir.
Dosya kapsamı ve toplanan deliller hep birlikte değerlendirildiğinde, Ceza davasında alınan kusur raporunda tespit edildiği üzere;
Maddi tazminat yönünden yapılan değerlendirmede, Davacı taraf 27/02/2017 tarihli dilekçesi ile davada sulh olduğunu belirtmiş olmakla, sulh protokolü incelendiğinde feragat yönünde ibraname imzalandığı, yargılama gideri taleplerinin protokolde bulunmadığı görülmüştür. Davacının sulh nedenli davasından vazgeçtiği anlaşılmakla, maddi tazminat yönünden sulh nedenli karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş, yargılama giderlerinin sulh protokolü uyarınca davacı üzerinde bırakılmasına karar vermek gerekmiştir.
Manevi tazminat yönünden yapılan değerlendirmede ise, B.K’nun 56.. maddesine göre hâkim; bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Manevi zarar mal varlığında bir azalmayı değil, kişilik haklarına vaki tecavüz nedeniyle bir kimsenin duyduğu cismani ve manevi acı ve ızdırabı, elemi ve böylece yaşama zevkinde bir azalmayı ifade ettiği, 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 49. (TBK 58) maddesine göre, “şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namıyla bir miktar para ödenmesini dava edebilir” hükmünün yer aldığı, şahsiyet haklarına saldırıda, manevi tazminat istenebilmesi için 818 sayılı BK 49. (TBK 58) maddede belirtilen şartların gerçekleşmesi gerektiği, bu şartların ise şahsiyet haklarına saldırı olması, saldırının haksız olması, manevi zarara uğranılması, kusurlu olunması ve illiyet bağı bulunması olduğu, hakimin manevi zarar adı ile karar vereceği para tutarının adalete uygun olması gerektiği, hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşıdığı, bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmediği, bu tazminatın sınırının bu amacına göre belirlenmesi gerektiği, 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterildiği, manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmış ise de, hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici olması gerektiği, hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması gerektiği (HGK 23.6.2004, 13/291-370) dolayısıyla manevi tazminatın zenginleştirici olmayan özelliği ile tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusur oranları, olayın oluş şekli, yaralanmanın derecesi nazara alınarak, davacı …….. yönünden 5000,00 TL, bakım hizmeti ve olayın üzüntüsü nedeniyle davacı …. …. yönünden 2000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden işleyecek yasal faiz ile Davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davalılar adına açılan maddi tazminat davası yönünden sulh nedeniyle karar verilmesine yer OLMADIĞINA,
2-Manevi tazminat talebi yönünden açılan davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE, Davacı …. yönünden 5.000,00 TL, davacı …. …. yönünedn 2.000,00 TL olmak üzere toplam 7.000,00 TL manevi tazminatın 21/06/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile davalılar…. ve …..’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
3-Alınması gereken 478,17 TL harçtan peşin alınan 341,55 TL’nin mahsubu ile bakiye 136,62 TL harcın davalılar ….. ve….’tan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir KAYDINA,
4-Davacılar tarafından yapılan ilk dava açılış harç gideri 369,25 TL’nin davalılar ….. ve….’tan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara VERİLMESİNE,
5-Davacılar tarafınan yapılan ATK masrafı, tebligat ve posta masrafı 1.166,75 TL yargılama gedirinin kabul oranı (%7,77) ret oranı (%92,23) dikkate alınarak hesaplanan 90,66TL’sinin davalılar ….. ve….’tan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara VERİLMESİNE, bakiye kısmın davacılar üzerinde BIRAKILMASINA,
6-Davacılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden davacılar yararına A.A.Ü.T. gereğince 2.725,00 TL ücreti vekaletin davalılar ….. ve….’tan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara VERİLMESİNE,
7-Davalılar ….. ve…. kendisini vekille temsil ettirdiğinden bu davalılar yararına A.A.Ü.T. gereğince 2.725,00 TL ücreti vekaletin davacılardan alınarak iş bu davalılara VERİLMESİNE,
8-Davacılar tarafından yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara İADESİNE,
9-Maddi tazminat yönünden tarafların vekalet ücreti talebi bulunmadığından, vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda 35 sayılı Kanunun geçici 2’inci maddesine göre Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20/07/2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmi Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ıncı madde hükümleri uyarınca, karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veye istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 07/10/2019

Katip …
¸

Hakim….
¸

İş bu evrak 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümleri uyarınca imzalanmış olup HMK Yönt. 8/5 maddesi gereği fiziki olarak imzalanmayacaktır