Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/831 E. 2019/297 K. 20.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/831
KARAR NO : 2019/297

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/09/2014
KARAR TARİHİ : 20/03/2019
KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 25/03/2019

DAVA; Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın dava dilekçesinde özetle; 01.06.2011 tarihli ve yasalara uygun olarak hazırlanmış olan ve … ürünlerin bayilik, alt bayilik, doğrudan ve/veya dolaylı satışına ilişkin “Distribütörlük Sözleşmesi”nin imzalandığını, bu sözleşme kapsamında üretilen ürünlerin sağlık mevzuatına uygun olması gerektiğini ve bunun davalının sorumluluğunda ve satışa hazır bir şekilde üretilmesinin davalının sorumluluğunda bulunduğunu,davalı Şirket tarafından üretildiği taahhüt edilen ürünlerin satışı ile ilgili olarak da … Ltd. Şti. şirketine de yetki verildiğini davalı şirket tarafından …. firmasına satılan “….İsimli ürünlerin satın alınarak ….Ltd. Şti. ye satıldığı halde T.C. Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Kurumu yetkilileri tarafından yapılan denetim neticesinde, davalı şirket tarafından üretilmiş olan ürünlerin satışı tehlikeli bir ürün olması nedeniyle idari para cezası verilerek söz konusu ürünlerin imhasına karar verildiğini,bu ürünlerin halk sağlığını tehdit etmesi nedeniyle satışı yasak bir ürün olduğu açık olduğundan davalı şirket tarafından verilen ürün ile ilgili taahhütlerin asılsız olması ve ayrıca ürünün satışa arzı için gerekli analiz sertifikaları ve test raporlarının davacıya verilmemiş olması nedenleriyle imzalanan sözleşmenin davacı tarafından Beşiktaş … Noterliğinin 20.09.2013 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile feshedildiğini,davalıya ihtarname gönderildiği halde ödeme yapmadığından bahisle Bakırköy … İcra Müdürlüğü nün …. Esas sayılı dosyası kapsamından icra takibine geçildiğini, davalı Şirkete tebliğ edilen ödeme emrine davalı şirket vekili tarafından itiraz edilerek icra takibinin durdurulduğundan bahisle icra takibine ilişkin itirazı haksız ve kötü niyetli olduğundan iptali ile takibin devamına, takip konusu alacak tutarının %20’sinden aşağı olmamak üzere davacının icra nkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalı tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; Takibin yetkisiz icra dairesinde yapıldığını, davacı şirketin 10 yıl boyunca her ay 1.000 kg ürün satan almayı taahhüt ettiğini, almasa dahi ürün bedelinin davalı şirkete ödemekle mükellef olduğunu,bu durumun sözleşmede belirlendiği halde bir kere bile ürün alımı yapılmadığı gibi sadece bir kez tam ödeme bir kaç kez de natamam ödeme yaptığını, bu yüzden ana tedarikçi firma …ile yaptıkları ithalat kotasını yerine getiremeyerek temerrüde düştüklerini, sözleşmeyi ihlal eden tarafın davacı taraf olduğunu, piyasaya arz için gerekli olan prosedürü tamamlayamadığı için ürünü piyasaya süremeyerek tüm şirketleri tasfiye aşamasına geldiğini, buna rağmen Beşiktaş …. Noterliğinin 20.09.2013 tarih ve …. yevmiye numaralı ihtarnamesiyle sözleşmeyi haksız nedenle feshettiğini, buna karşı Aliağa …. Noterliğinden 30.09.2013 tarih ve …. yevmiye nolu ihtarnamesiyle cevap verdiklerini,Sözleşme konusu ürünün dünya çapında ilk olduğunu prestij kaybına uğradıklarını, davacı şirketin ürüne gereken önemi vermeyerek, gerekli izinleri alamadığını, buna rağmen reklam yaptıklarını, ürünün piyasadaki itibarını zedelediklerini, bu konuda maddi manevi tahribatlarının büyük olduğunu bu hususta dava ve şikayet haklarını saklı tuttuklarını, sözleşme konusu ürünün son mamul olmayıp hammadde olduğunu, ürünün nihai haline getirerek piyasaya sürecek olanın davacı şirket olduğunu, dava konusu ürünün kullanıma hazır olmamasının çok önemli sonuçlarının bulunduğunu ve ürünün Biyosidal ürünler yönetmeliğine tabi olduğunu, anılan yönetmeliğin 4/1-c maddesinde Biyosidal ürünün piyasaya arzı 5. Maddede ruhsat ve izne tabi tutulduğunu, el konulan (idari yaptırıma konu) nihai ürünün dava dışı …. şirketine teslim edilen hammaddeden üretilip üretilmediğinin anlaşılamadığı, el koyma gerekçesinin ürün niteliği olmayıp izinsiz arzı olduğu, ürünün halk sağlığını tehdit etmesi, yasaklı olması gibi bir durumun var olmadığını, davacının geçmiş gün isteyemeyeceğinı, faiz oranı ve miktarının usul ve yasaya aykırı olduğundan bahisle asıl davarım reddine, davacının %20’den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine,davacının satın almayı taahhüt ettiği ürün bedelinin ödemediği kısmı, bakiye kısmı, sözleşmeyi haksız feshetmesi nedeniyle müvekkili şirketin kar yoksunluğu zararına karşılık şimdilik kaydiyla 20.000,00 TL- alacağın yasal faiziyle birlikte davacı şirketten tahsiline, yargılama giderleriyle vekalet ücretinin davacı tarafça ödenmesine karar verilmesini talep etmektedir.
KARŞI DAVADA;
Davalı vekili tarafından sunulan cevap/karşı dava dilekçesinde; davacının aylık almayı taahhüt ettiği, ürün miktarı bedelinin tamamını ödemediği, yani taahhütü kadar ürün de almadığı nedeniyel uğranılan doğrudan zararla, sözleşmeyi haksız fesh etmesi nedeniyle yoksun kalınan kar mahrumiyeti zararlarının doğduğu iddiasına dayalı şimlidik fazlaya ilişkin talep saklı kalmak kaydıyla 20.000-TL zararın avanst faizi ile birlikte tahsili talebinden ibaret olduğu;

Davacı vekili tarafından sunulan Karşı davaya cevap ve cevaba cevap dilekçesinde, distribitörlük sözleşmesi ile Bakırköy İcra Dairelerinin ve mahkemelerinin yetkili kılındığını, üretici fimanın davacı olmadığını, ürünleri mevzuata uygun olarak davalının üretmediğini, dolayısıyla sağlığı tehdit ettiğini, cevap dilekçesine göre davalının gerekli ruhsatları almadığının anlaşıldığını, bu durumu davalının kabul ettiğini zira üretim ruhsatını davalının alması gerektiğini, yapılan ödeme karşılğı ürün tesliminin de davalının yapmadığını, davalı ruhsatı olmayan ürününü davacıya satma taahüdünde bulunduğunun sabit olduğunu, olay nedeniyle davacının reklam vs den de zararının doğduğunu ileri sürerek karşı davanın reddinin istendiği anlaşıldı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın tek satıcılık sözleşmesinin davacı distribütör tarafından fesh edilmesi ve davacı tarafından yapılan icra takibine davalının itiraz etmesi üzerine icra takibinin durmasından kaynaklandığı görülmüştür.
Mahkememizce ticaret sicil müdürlüklerine yazılan müzekkerelere cevap verdildiği cevapta ilgili şirketlerin ortaklarının kurucularının ve yöneticilerinin bildirildiği, davacı şirket ortaklarından birinin …. Ltd şti ünvanlı tüzel kişi olduğu anlaşıldı.
Sağlık Bakanlığı İstanbul İl Müdürlüğüne ve İstanbul Halk Sağlığı Müdürlüğüne, Beşiktaş Kaymakamlığı Toplum Sağlık Merkezine yazılan yazılara cevap verildiği görüldü.
Dava dosyası davalı karşı davacı tarafından satılan ürünlerin sözleşmeye uygun olup olmadığı ve tıbbı olarak taşıması gereken niteliklere sahip olup olmadığı, davacının ne kadar ödeme yaptığı ve ne kadar ürün aldığı, sözleşme gereğince davacı tarafın alması gereken ürün taahhütü olup olmadığı ve miktarı ile bedeli, sözleşmenin davacı karşı davalı tarafından fesih durumu, fesih nedeniyle feshin haksız olması halinde sözleşmeye göre kalan süre yönünden mahrum kalınan kar ile ilgili tazminat talepleri hususunda Bio Medikal Uzmanı, SMM ve Sözleşmeler Uzmanı bilirkişi tayin edilerek rapor düzenlenmesi için mahkememiz kaleminde bilirkişi incelemesi yapılarak dosyanın bilirkişi heyetine tevdiine karar verilmiştir.
Mali müşavir …., Sözleşme uzmanı Yar, Doç. Dr. ….ve Yard. Doç. Dr… tarafından 08/03/2017 tarihinde rapor sunulduğu; sunulan rapor ile ;Davacının 2011-2012-2013 yılı ticari defterlerinin tutulduğu, usulüne uygun süresinde açılış tasdiklerinin yaptırıldığı, ancak 2011 yılında zorunlu olan Yevmiye ve Envanter defterinin kapanış tasdiklerinin yaptırılmadığı, yine 2012 ve 2013 yılında zorunlu olan Yevmiye defterinin kapanış tasdiklerinin yaptırılmadığı,Ticari defterlerinin HMK 222. Mad. gereği davacı lehine delil vasfının taşımadığı, 2011 yılında davalıya toplam 50.500,00 EUR havale gönderildiği, 2 ad. çekle 47.000,00 USD ödeme yapıldığı, 2012 Yılında davalıya toplam 18.300,00 EUR havale gönderildiği ve davalı borcuna kaydedildiği, davacı ticari defterlerinde 259.10.001 hes. kodu ile Verilen Sipariş Avansları hesaplarında davalının 68.800,00 EUR ve 47.000,00 USD karşılığı 251.885,96 TL Borçlu gözüktüğü tespit edildiği,
Teknik incelemede; İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalının 06/09/2011 tarih ve … sayılı raporunun sonuç bölümünde; 2 x 109 / mİ mikroorganizma süspansiyonu ile kirletilen metal parçaların üzerine …. dezenfektanın etkisinin deneysel olarak yapılan çalışmada oldukça başardı olduğunun tespit edildiği, Serumun dezenfektan üzerine negatif etkisinin görülmediğini, % 9’luk dezenfektan süspansiyonu de 3. ve 5. dakikalarda sadece … tespit edildiği, ürünün üst düzey dezenfektan özelliği gösterdiği, Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Egemikal Çevre Sağlığı Laboratuannın ürün sahibi …. Ltd. Şti. e ait …’un 04/09/2012 tarih ve …sayılı Kimyasal Analiz Raporunda;Aktif madde miktarının ürünün etiket bilgisinde verilenden çok daha düşük (0.63 mg/L) olduğu, yine ölçülen pH değerinin etiket bilgisinde verilen pH değerinden çok daha düşük (pH=1.43) olduğu,Kimyasal Dezenfektanlar ve Antiseptikler – Gıda Sanayi, Ev ve Kuruluşlarda Kullanılan Kimyasal Dezenfektanlar ve Antiseptiklerin Bakterisidal Aktivitelerinin Değerlendirilmesi için Nicel Süspansiyon Deneyi metoduna göre değerlendirme yapıldığında sonucun uygun olarak görülmekle birlikte bu durumun ürünün pH’sının çok asidik (pH=1.43) olmasından kaynaklandığı,ürün çalışılan konsantrasyonda 5 log’luk düşüş gösterdiğinden P.aeruginosa bakterisine,5 log’luk düşüş gösterdiğinden E.coli bakterisine,5 log’luk düşüş gösterdiğinden S.aereus bakterisine,5 log’luk düşüş gösterdiğinden E.hirae bakterisine karşı etkili olduğu,analiz sonucunda, aktif madde miktarının %25.39 oranında değişime uğradığı, bu değerin metotta verilen kabul edilebilir değişimden (+/- % 15) büyük olduğunun tespit edildiği, İstanbul Üniversitesinden ….tarafından kaleme alınan “kalp damar cerrahi ameliyathanesi ve adli tıp kurumu kritik alanlarında nano teknoloji ile su bazlı antibakteryal nano gümüşün dezenfektan etkisinin gösterilmesi” başlıklı yazıda …. uygulamasının antiseptik etkisinin araştırıldığı, %5 lik Nano gümüş solüsyonunun ön uygulama koşullarına dikkat etmek kaydı ile T.C. Adli Tıp kurumunda seçilen yoğun bakteri bulunan alanlarda ancak 30 güne kadar etkili olduğu, ancak kardiyoloji ameliyathane, yoğun bakım üniteleri ve mikrobiyoloji laboratuarları gibi kritik alanlarda uzun etkili bir dezenfektan özelliğinde olduğu görüldüğü belirtilmesine rağmen, tıp biliminin en yaygın arama motoru olan …. de bu yazının yayınlandığına dair bir kayda rastlanılmadığı, dosya içeriğinde mevcut tıbbi dokümanların (mikrobiyolojik ve kimyasal analizler) incelenmesinde analiz edilen ürünün halk sağlığını, tehdit eden bir etkisine rastlanmadığı, rastlanılmışsa da etkinliğinin standart altında olduğu ve mevcut etkinliğinin de nano-teknolojiye değil asidik özelliğine dayandığı kanaatine varıldığı görülmekle;dava konusu olayda, taraflar arasında bir tek satıcılık sözleşmesinin imzalanmış olduğunun görüldüğü, Davacı şirket tarafından davalıya gönderilen, Beşiktaş …Noterliği 20.09.2013 tarih …. Yevmiyenolu ihtarnamesi ile tek satıcı tarafından satılan ürünlerin halk sağlığını tehdit etmesi nedeniyle satışı yasak bir ürün olması ve ürünlere ikşkin sertifika, rapor vb’nin davalı şirket tarafından verilmemesi haklı neden olarak gösterilerek tek satıcılık sözleşmesi feshedildiği,Sözleşmenin haklı sebeple feshi için, sebebin hem objektif hem de subjekfif açıdan belli bir ağırlık taşıması, yani belirli bir önem derecesine sahip olmasının gerektiği,Dava konusu olay bu açıklamalar açısından değerlendirildiğinde yapılan teknik incelemede ürünün halk sağlığını tehdit eder bir nitelik taşımadığı belirtildiği,bu durumda davacı şirket tarafından yapılan feshin sözleşmeye devamı çekilmez kılan bir nitelikte sebebe dayanmadığından davacı şirketçe yapılan feshin haksız nitelikte olduğu tespit edilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş ve taraf vekillerince rapora karşı beyan ve itiraz dilekçeleri sunulmuş olup davacı-karşı davalı vekilinin bilirkişi heyetine biomedikal uzmanı atanarak yeni bir rapor alınmasını talep ettiği, buna müteakip bilirkişi heyetine biomedikal uzmanı …. mahkememizce atanmış ve dosya yeniden rapor düzenlenmesi için bilirkişi heyetine tevdii edilmiştir.
Bilirkişi heyetince sunulan 24/04/2018 tarihli ek rapor ile; Ek rapor kapsamında bilirkişi heyetine atanan Biomedikal Uzmanı Sn. … tarafından yapılan Teknik inceleme ve değerlendirmede; dosya içeriğinde mevcut olan mikrobiyolojik ve kimyasal analizlerin incelenmesinde analiz edilen ürünün halk sağlığını tehdit eden bir etkisine rastlanmadığı etkinliğinin standart altında olduğu ve mevcut etkinliğinin nano teknolojiye değil, asidik özelliğine dayandığı, davacı Şirketçe yapılan feshin on yıllardır bakterisidal ve dezenfektan etkisi bilinen katyonik ajan içerikli kimyasal hammaddenin, çözücü ve tampon içerikli matriksin hazırlanması süreçlerinin tümünün belirleyeceği nihai etkilerinin niçin ortaya çıkmadığının tüm teknik ve kimyasal ara işlem basamaklarının bilimsel yöntemlerle irdelenmesini sağlamak yerine “Halk sağlığını tehdit” ettiğinden bahisle tek taraflı fesih kararı alarak yaptığı ödemeleri geri talep etmesinin haksız nitelikte olduğu,dolayısıyla, kök raporda varılan sonuçları değiştirecek herhangi bir yeni bilgi ve belge de sunulmadığı ve kök raporda görüşlerin aynen korunduğu şeklinde görüş bildirdiği görülmüştür.
Sunulan rapora davacı karşı davalı vekilinin itiraz etmesi üzerine heyete farmakoloji uzmanı bilirkişi dahil edilerek yeniden ek rapor alınmasına karar verildiği farmakoloji uzmanı ….’ün bilirkişi heyetine dahil edildiği; bilirkişi heyetince 19/02/2019 tarihli raporun sunulduğu, sunulan rapor ile; Ek rapor kapsamında bilirkişi heyetine dahil edilen Farmakoloji Uzmanı Sn. ….tarafından yapılan Teknik inceleme ve değerlendirmede;davaya konu ürünlerin analiz raporlarının incelendiğini,İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalının 06/09/2011 tarih ve …. sayılı raporu ile ürünün etkinliğinin gerektiği gibi olduğu, Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Egemikal Çevre Sağlığı Laboratuarının ürün sahibi ….Lid. Şti. e ait….’un 04/09/2012 tarih ve ….sayılı Kimyasal Analiz Raporu ile ürünün pH değerinin etiket bilgisinden farklı olmakla beraber bükte riski erkinliğinin bulunduğunun belirtildiği, 05/06/20l2 tarihinde İl Sağlık Müdürlüğü ekibince …. l.td, Şirketinde mahallen yapılan denetimde …. tarih vc …. sayılı (4. mükerrer) Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Biyosidal ürünler yönetmeliğinin 5. Maddesine aykırılık olduğundan ve Umumi Hıfzısıhha kanununun 282, maddesi hükmü gereğince 250.00 TL idari para cezası kesildiği, İdari Para Cezası Kararnını tebliğ edildiği ve bu cezanın 08/07/20E3 tarihinde … Medikal tarafından Bağcılar Mal Müdürlüğüne ödendiğinin görüldüğü, şirkete kesilen bu cezanın ürünün halk sağlığını tehdit etmesi veya etkinliği ile ilgili problem oluşu ile ilgili olmayıp gerekli resmi prosedürlerin yerine getirilerek bakanlıktan ruhsatının alınmamış olmasından kaynaklandığı görülmekle ürünün halk sağlığını tehdit eder bir niteliğinin bulunmadığı, fakat gerekli resmi prosedürler yerine getirilerek bakanlıktan ruhsatının alınmadığı,bu nedenle asıl dava açısından, davacı şirketçe yapılan feshin haksız nitelikte olduğu dolayısıyla, kök raporda varılan sonuçları değiştirecek herhangi bir yeni bilgi ve belge de sunulmadığı ve kök raporda görüşlerin aynen korunduğu şeklinde görüş ve kanaat bildirildikleri görülmüştür.
Asıl dava, taraflar arasında imzalanan 01/06/2011 tarihli distrübütörlük sözleşmesi ile öngörülen taahhütlere uygun yerine getirilmediğinden sözleşmenin feshedildiğinden bahisle sözleşmenin feshi nedeniyle sebepsiz zenginleşildiği iddia olunan kısma istinaden başlatılan ilamsız icra takibine itirazın iptali, karşı dava ise, davacı tarafça taahhüt edilen miktar kadar ürün alınmadığı, ürün miktarı bedelinin tamamının ödenmediği, sözleşmenin haksız feshi nedeniyle kar mahrumiyetine ilişkin alacak davasıdır.
Taraflar arasında 01/06/2011 tarihli distrübütörlük sözleşmesi aktedilmiş olup, sözleşme gereğince davacının veya davacının grup şirketlerinin davalıdan her ay 1000 kg gümüşsuyu alacağı kararlaştırılmıştır. Taraflar arasındaki sözleşme niteliği itibariyle tek satıcılık sözleşmesi olup, ihtilaf sözleşmenin davacı tarafından feshedilmesinden kaynaklanmaktadır.
Tek satıcılık sözleşmesi; üretici ile tek satıcı arasındaki ilişkileri düzenleyen, üreticinin mallarını belirli bir bölgede tekel şeklinde satmak üzere tek satıcıya göndermeyi üstlendiği, tek satıcının da kendisine gönderilen malların sürümünü artırmak için kendi adına ve hesabına faaliyette bulunduğu, taraflar arasında sürekli borç ilişkisi doğuran isimsiz bir sözleşmedir. Belirsiz süreli tek satıcılık sözleşmesinin TMK’nun 23. maddesi ve TMK’nun 2. maddesi gereğince dürüstlük kuralına uymak suretiyle taraflarca tek taraflı irade beyanıyla ve herhangi bir sebebe dayanmak zorunda olmaksızın ileriye dönük olarak feshi mümkündür. Bu yola olağan fesih yolu denilmektedir. Olağan fesih hakkının nasıl kullanılacağı ve ihbar süresinin nasıl belirleneceği kanunda düzenlenmediğinden, bu konuda sözleşmede de bir hüküm yoksa, süre hakim tarafından belirlenecektir. Tek satıcılık sözleşmesinin adi ortaklığa bazı yönlerden benzerliğine dayanılarak TBK’nun 640. maddesindeki 6 aylık feshi ihbar süresinin bu ilişkide de uygulanması mümkün ise de bu süre somut olayın özelliği bakımından daha da uzun olabilir. Belirsiz süreli tek satıcılık sözleşmesini fesheden tarafın karşı tarafa fesih ihbar süresi olarak verdiği sürenin, verilmesi gereken süreden kısa olması halinde fesih haksız hale gelir ve sözleşme hemen sona ermiş olur.
Tek satıcılık sözleşmesinin olağanüstü feshi ise, belirli veya belirsiz süreli sözleşmelerin haklı sebeplere dayanılarak ileriye etkili şekilde ve ihbar süresi verilmeden derhal sona erdirilmesidir. Ancak taraflar arasında ortaya çıkan her sorun haklı sebep sayılamaz. Bu konuda haklı sebebin yerinde olup olmadığını takdir yetkisi TMK’nun 4. maddesi gereğince hukuka ve hakkaniyete göre hakime aittir. Haklı sebebin takdirinde sözleşmenin tarafları arasında çıkan sorun ile buna uygulanacak yaptırım arasında orantılılık ilkesine riayet edilmeli ve olağanüstü fesih son çare olarak düşünülmelidir.
Olağan fesih yolunu kullanırken yeterli ihbar süresini vermeyerek veya olağanüstü fesih yolunu kullanırken dayandığı sebep haklı bulunmadığı için sözleşmeyi haksız olarak feshetmiş olan taraf diğer tarafın fiili zararı ve kar mahrumiyeti zararından sorumlu olur.Öte yandan fesih; sürekli bir borç ilişkisini ileriye etkili olarak sona erdiren bozucu yenilik doğuran bir haktır.Kullanılmalarıyla yeni bir hukuki durumun ortaya çıkmasına yol açan haklara yenilik doğuran haklar denir. Yenilik doğuran haklar; kurucu, değiştirici ve bozucu yenilik doğuran haklar olarak kısımlara ayrılır. Yenilik doğuran haklar kullanılmakla tükenen haklardır ve kullanılmalarından sonra bu hakkın kullanılmasına ilişkin işlemin geri alınması mümkün değildir. Yenilik doğuran hakkın kullanılmasıyla ortaya çıkan hukuki sonuç herkes için geri dönülmez bir biçimde meydana gelir. Bu nedenle fesih beyanı da karşı tarafa ulaştıktan sonra artık geri alınamaz. İhbar süreli fesih bakımından da fesih hakkı, fesih beyanı karşı tarafa ulaştığı andan itibaren geçerli olmak üzere kullanılmıştır. Artık geriye alınamaz ancak bu hakkın etkilerini meydana getirmesi belli bir süre sonraya bırakılmıştır.
Bu genel açıklamalardan sonra somut olaya gelecek olursak; taraflar arasında 01/06/2011 tarihinde başlayan tek satıcılık sözleşmesi davacı tarafından Beşiktaş …Noterliği’nin 20/09/2013 tarih, …. yevmiye no’lu ihtarnamesi ile ürün ile ilgili taahhütlerin asılsız olması, ürünün satışa arzı için gerekli raporların verilmemiş olması nedeniyle feshedilmiş, ödemelerin yapılması için davalı tarafa 3 gün süre verilmiştir. Davacı tarafça olağanüstü fesih yolu ile sözleşme feshedilmiştir. Sözleşmenin haklı sebeple feshi için, sebebin hem objektif hem de subjektif açıdan belli bir ağırlık taşıması, yani belirli bir önem derecesine sahip olması gerekmektedir. Bunun anlamı, ortaya çıkan sebebin hem dürüstlük kuralına hem de somut olayda fesih hakkını kullanmak isteyen taraf açısından derhal feshi haklı kılacak nitelikte olması gerekmektedir. Sebebin objektif ağırlığı dürüstlük kuralı çerçevesinde, haklı sebebin varlığını iddia eden taraftan, sözleşme süresinin sonuna ya da en yakın olağan fesih dönemine kadar devamının beklenemediği hallerde mevcuttur. Ortaya çıkan şartların objektif açıdan belli bir ağırlık taşıyıp taşımadığı, aynı şartlar altında makul bir insanın o şartlar karşısında sözleşmeyi haklı sebeple fesih hakkının olup olmayacağına bakılarak tespit edilir. Ortaya çıkan sebeplerin, yalnızca sözleşmenin karşı tarafına göre sözleşmeye devamı çekilmez hale getirmiş olması haklı sebebin değerlendirilmesinde yeterli olmadığı için objektif bir değerlendirme yapılmaktadır.Gerek 08/03/2017 tarihli raporda, gerekse farmakoloji uzmanı eklenmek suretiyle oluşturulan heyet tarafından tanzim olunan 06/02/2019 tarihli raporda ürün etkinliğinin gerektiği gibi olduğu, ürünlerin halk sağlığını tehdit eder niteliğinin bulunmadığı, kesilen cezaların ürünlerin bakanlık ruhsatlarının alınmamasından kaynaklandığı, dolayısıyla feshin haksız olduğu sonucuna varılmış olmakla açılan asıl davanın reddine karar verilmiştir.
Karşı dava bakımından yapılan değerlendirmede, karşı dava ile mahrum kalınan kazanç kaybı talep edilmiş ise de, bu hususun tespitine yönelik somut delil ibraz edilmediği, kar kaybı talebine ilişkin olarak ayrıntılı gelir gider listelerinin sunulmadığı, bu sebeple davalının kazanç kaybı olup olmadığının, kazanç kaybı bulunmakta ise tespitinin mümkün olmadığı, tanzim olunan bilirkişi raporuna da davalı tarafça bir itirazın bulunmadığı anlaşılmakla karşı davanın reddine karar verilerek aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
AÇILAN DAVANIN VE KARŞI DAVANIN REDDİNE,
1-)Asıl davada-Alınması gereken 44,40-TL’nin harcın davacı karşı davalı tarafından peşin olarak yatırılan 3.831,30 TL peşin harç ve 1612,70 TL icra veznesine yatırılan harçtan harçtan mahsubu ile bakiye kalan 5399,6 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı karşı davalıya iadesine,
2-Davalı karşı davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir olunan 25.111,92 TL vekalet ücretinin davacı karşı davalıdan alınarak davalı karşı davacıya verilmesine,
3-Davacı karşı davalı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı karşı davalı tarafça dosyaya yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgilisine iadesine,
5- Karşı davada-Alınması gereken 44,40-TL’nin harcın davalı karşı davacı tarafından peşin olarak yatırılan 341,55TL karşı dava harcından mahsubu ile bakiye kalan 297,15TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalı karşı davacıya iadesine,
2-Davacı karşı davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir olunan 2725,00 TL vekalet ücretinin davalı karşı davacıdan alınarak Davacı karşı davalıya verilmesine,
3-Davalı karşı davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı karşı davacı tarafından dosyaya yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgilisine iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, yapılan yargılama neticesinde kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize müracaatla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi istinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup, anlatıldı. 20/03/2019

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır