Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/515 E. 2018/407 K. 19.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/515 Esas
KARAR NO : 2018/407

DAVA : Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
DAVA TARİHİ : 27/03/2014
KARAR TARİHİ : 19/04/2018

Mahkememizde açılan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;
17.03.1981 tarihinde İTO’ya kaydolan davalı şirketin, Karayolu Taşıma Yönetmeliği kapsamındaki faaliyetlerde bulunmak, karayoluyla şehirlerarası ve uluslar arası eşya taşımacılığı acenteliği yapmak ve 05.01.2005 tarihinde tescil edilen Ortaklar Kurulu karasında yazılı olan diğer işler ile iştigal ettiğini, davalı şirketin sermayesinin 60.000,00 TL olup, müvekkilin 12.000,00 TL sermayeye sahip olduğunu, davalı şirketin diğer hissedarları olan ….ve ….münferiden müdür göreviyle 15.04.2017 tarihine kadar yetkili kılındıklarını, davalı şirketin diğer hissedarı olan …. ve ….tarafından davalı şirketin yönetildiğini ancak diğer hissedarların yaptıkları zararlandıncı işlemlerin müvekkilden gizlendiğini, müvekkile uzun yıllardır şirket ile ilgili hiçbir bilgi verilmediğini, şirketten çıkarılması istemiyle müvekkile karşı İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. sayılı dosyası ile dava açıldığını, müvekkilin şeklen hissedar olarak kaldığını, şirket yönetiminde ortaklıktan kaynaklanan hiçbir hakkını kullanma durumunun olmadığını, davalı şirketin müvekkilin ortaklıktan çıkarılması talebiyle açtığı davanın, talepleri gibi lehlerine sonuçlanmış iken, bu kez davalı şirketin kötü niyetle şirketin ekonomik yapısının bozulduğu ve ortaklıktan çıkarılma talebinin mesnetsiz kaldığından bahisle davasından 02.08.2013 tarihli dilekçesi ile feragat ettiğini, anılan dosyada müvekkilin şirket faaliyetlerine katılamadığını, diğer şirket hissedarlarının şirketi zararlandıncı faaliyetlerine rastladığını ve ortaklık ilişkisinin de çekilmez hale geldiğini, bu durumun anılan mahkeme karan ile tespit edilmiş iken, müvekkilin ortaklıktan çıkmasının doğru olduğu kanaatiyle hükmün icra edilmesini beklerken, davalılann kötü niyetle dava sonucu hükmedilen bedelin ödenmesinden kaçınmak amacıyla davadan feragat ettiğini, senelerce süren yargılama neticesinde davacı tarafın davalannın kabul edilmesi ve talepleri doğrultusunda müvekkilin ortaklıkta çıkartılmasına karar verilmesine karşılık müvekkilin hak kazandığı hisse payına tekabül eden bedelleri ödememek amacıyla kötü niyetle hareket ederek, davalanndan feragat ettiğini ve mahkeme kararlannı sonuçsuz bırakmayı başardığını, müvekkil tarafından tespit edilen zararlandıncı faaliyetler ile ilgili olarak, müvekkilin hiçbir şekilde onay vermediği , dahli olmayan ve iradesi dışında gerçekleşen zararlandıncı fiillere ilişkin olarak şirketin kar paylannın hukuka aykın şekilde dağıtılmadığını, şirket gelirleri ile şahsi malvarlığı edindikleri, şirket hissedarlannın şirketin elde ettiği kar paylannı resmi kayıtlara işlemediğini, kar paylannın dağıtılmadığım, şirketin malvarlığını ve kaynaklannı şahsi ve yakmlannın zimmetine geçirerek kendi malvarlıklanna aktardıklannı, usule aykın ve sahtecilikle alınan ortaklar kurulu kararlan ile şirketin elde ettiği karlann dağıtılmaması sonucunda elde edilen gelirler ile şirket hissedarlannın davalı şirket ile yanı iştigal konusuna haiz …. sicil numaralı ….Ltd. Şti.’ni kurduklannı, belirtildiği üzere şirketin diğer hissedan ve aynı zamanda müdürleri olan davalılann, davalı şirket bünyesinde usulsüz alman ortaklar kurulu kararlan sonucu sermaye artışlanndan ve aynca diğer usulsüzler neticesinde elde etti haksız kazançlan zimmetine geçirerek, rekabet yasağına aykın davranmayı göze alarak anılan şirketi kurduklannı, şirket ortaklannın işbu şirket bünyesinde yapılan taşımalarda fiktif faturalar ile müvekkilin hissedan olduğu davalı şirket adına düzenleyerek mevcut taşımalan yasal hale getirmeye çalıştığını, müvekkil aleyhine şirket ortaklığından çıkanlma davası açılması ve şirket müdürlerinin şirketi zararlandırıcı fiilleri, müvekkilin şirket alacaklarına ulaşamaması olmak üzere yıllardır müvekkilin şeklen hissedar olarak kalmasının, ortaklık kurumunun çekilemez hale gelmesine sebep olduğundan, davanın TTK madde 638 vd. hükümleri gereği kabulüne karar verilmesi gerektiğini, Neticeten; davanın kabulüne, müvekkilin tüm taleplerine rağmen kendisine şirket faaliyetleri, gelirleri ve hesaplan hakkında bilgi verilmemesi, sürekli oyalanarak şirketin diğer hıssedarlan tarafından şirketin mal varlığını azaltıcı işlemlerin yapılmış olması ve nihayetinde müvekkilin kazandığı haklara ulaşamaması ve gelinen bu aşamada artık ortaklık ilişkisinin çekilmez hale gelmesi necitesinde, müvekkilin hissedan olduğu davalı şirketten, haklı nedenle çıkmasına, ve uzman bilirkişi heyeti marifetiyle belirlenecek olan müvekkilin davalı şirketteki hisse bedeli ile bugüne kadar doğan hissedarlık haklannın tamamının karar tarihine en yakın tarihindeki gerçek bedelinin şimdilik 40.000 TL’sinin, davacı tarafından kabul edilen 25.000 TL’sine kabul tarihi olan 31.10.2007 tarihinden ve geri kalan alacak bedeline ise dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte davalılardan tahsiline, alacağın tahsilini sağlamak amacıyla daha önce bu konuda açılmış bulunan davadaki karar ile ….bank …. Şubesi nezdinde müvekkil lehine açılan ….hesapta depo edilmesi hükmedilen, müvekkilin ortaklık payına düşen 18.423,21 TL’ye ve aynca davalılann menkul ve gayrimenkulleri ile 3. Kişilerdeki hak ve alacaklan ile mal kaçırma amacıyla 3. Kişiler üzerine devrettikleri mal varlıklanna TTK madde 638/2 ve HMK madde 389 vd. hükümleri gereği teminatsız ve karar kesinleşinceye kadar ihtiyati tedbir konulmasına, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalılar üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar ….Ltd. Şti ile … vekilinin 21.02.2014 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle;
Davanın ortaklıktan çıkma davası olup, çıkma davasının davacısının çıkma talep eden ortak, davalısının ise ortaklığından çıkma talep olunan şirket olduğunu, davacı tarafın karmaşık ve yersiz ithamlarla kargaşa yaratarak müvekkil şirket aleyhine ihtiyati tedbir sadır etme ve bu suretle zarar verme gayreti içinde olduğunu, davacı tarafın beyanlan içinde hangi menfaatlerinin tehlikede olduğunu ve tedbir ile koruması gerektiğini açıklamadığını, davacının delilleri arasında davacının şirket aleyhine açılan ve daha sonra açılmamış sayılmasına karar verilen bir davadan hiç söz edilmediğini, oysa bu dava davacının haksız ve yersiz tasarruflanna iyi bir örnek teşkil etmekte olup, o davadaki isnat ve taleplerin iş bu davada da tekrarlandığım, çıkma talep eden ortağın, çıkmayı gerektiren ortam ve olaylann doğumunu bizzat yaratmamış olmasının gerektiğini, davacının işbu dosyada şimdi talep ettiği inceleme talepleri ve isnatlannı öne sürmüş ve müvekkil şirketi aylarca gereksiz kayıt, belge ve defter ibrazı ile meşgul ettiğini, şimdi aynı şeyi işbu dosyada tekrarlayarak eski tacizlerine devam etmek istediğini, neticeten; çıkma hususunda muhik sebebin var olup olmadığının eldeki deliller muvacehesinde sayın mahkemece takdir edilerek, yapılacak inceleme sonucunda karar tarihine en yakın tarihte elde edilecek kıymetlerin nazara alınmasına, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekilinin 21.02.2014 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle;
Davacının, söz konusu davayı ortağı bulunduğu şirketle birlikte müvekkile karşı da açtığını, oysaki söz konusu davanın TTK’nın 638. Maddesi uyannca ortaklıktan çıkma davası olduğunu, bu davanın yöneltilmesi gereken davalının ise şirketin tüzel kişiliğinin kendisinin olduğunu, dava dilekçesinde ileri sürülen hususlarla müvekkile karşı dava açılmasının hukuka aykın olduğunu, neticeten; davanın esasa girilmeden müvekkil bakımından husumetten reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesi ile davalı … Ltd Şti ünvanlı şirkette hissedar olduğunu, şirketin diğer hissedarlarından … ‘in Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesinin…. Esas sayılı dosyası ile kendisine şirket faaliyetleri, gelirleri ve hesapları hakkında bilgi verilmediğini, şirketin malvarlığını azaltıcı işlemler yapıldığını, ortaklık ilişkisinin çekilmez hal aldığını beyan ederek şirket ortaklığından çıkmayı talep ettiğini, müvekkil TTK madde 639 ‘da yer alan çıkmaya katılma hakkını kullanmak istediğini, çıkma talep eden diğer hissedar ile müvekkilinin eşit işleme tabi tutulmasına ve davalı şirkette sahip olduğu hisselerin bedelinin hesaplanarak müvekkile ödenmesini ve ortaklıktan çıkmaya katılmasına karar verilmesini talep ettiklerini belirterek, usül ekonomisi bakımından Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesinin …. esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl dava davacının haklı nedenle ortaklıktan çıkma ve hissedarlık haklarının tahsili istemine ilişkin, birleşen dava ise ortaklıktan çıkmaya katılma davasıdır.
Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre; TTK’nun 638 vd maddeleri hükmü uyarınca limited şirket ortağının şirket ortaklığından çıkmasına izin verilmesine dair verilen karar inşai nitelikte olduğundan kesinleşme tarihinde hüküm ifade edecektir. Bu durumda çıkarılan ortağın sermaye payı hesaplanırken, şirketin hüküm tarihine en yakın bir tarihteki sermayesinin rayiç değerinin belirlenmesi gerekecektir.
Bakırköy …. ATM’nin … E sayılı dosyası, davalı … ile dava dışı… sicil numaralı ….Şti’ nin sicil kayıtları , davacının banka hesap bilgileri celp ve tetkik olunmuştur.
Bakırköy …. ATM’nin …. esas sayılı dosyasının incelenmesinde; dosyamız davalısı …’in şirket ortaklığından çıkarılmasını, bu talebin uygun görülmesi halinde davalıya ait payların dava tarihindeki gerçek değerinin belirlenerek davalı dışındaki paydaşların payları oranındaki pay bedelini ödemelerine karar verilmesi talebine ilişkin olup, mahkemece bozma öncesi …. Esas …. karar sayılı ilamı ile, davanın kabulü ile davalı …’in ….Ltd.Şti. ortaklığından çıkarılmasına, % 20 ortaklık payına isabet eden 18.423,21 TL’nın ortaklıkta %65 pay sahibi ….’un 14.968,85 TL’sını; ortaklıkta % 15 pay sahibi olan….’nın da 3.454,35 TL’sını davalı … adına açılacak hesaba yatırmalarına, yatırılan bedelin davalı …’e ödenmesine, ticaret siciline ortaklıktan çıkarıldığına ilişkin olarak kayıt ve tescil ilanının yaptırılmasına karar veriliği, kararın … vekilince temyiz edilmesi üzerine; Yargıtay …. Hukuk Dairesi’nin 20/09/2012 tarihli ve … E. …. K. sayılı kararı ile, ” Dava, davacı limited şirket ortağı olan davalı …’in davacı şirketten çıkarılması istemine ilişkindir.Açıklanan bu niteliğine göre dava, mülga 6762 sayılı TTK’nun 551/3-4. maddesine dayanmaktadır.Davacı, dava dilekçesinde davalının şirket ortaklığından çıkarılmasını, bu talebin uygun görülmesi halinde davalıya ait payların dava tarihindeki gerçek değerinin belirlenerek davalı dışındaki paydaşların payları oranındaki pay bedelini ödemelerine karar verilmesini istemiştir.Ortağın şirketten çıkarılmasına ilişkin olarak verilecek karar inşai nitelikte olup, karar tarihinde hüküm ifade edecektir.Bu nedenle Dairemizin bu konudaki yerleşmiş uygulamasına göre çıkarılan ortağın sermaye payı hesaplanırken şirketin hüküm tarihine en yakın bir tarihteki sermayesinin rayiç değerinin belirlenerek çıkarılan ortağın tasfiye payının da buna göre hesaplanması gerekmektedir.Mahkemece bu ilkeye uygun olarak davalı ortağın sermaye payını belirlemiş ise de davacı dava dilekçesinde açıkça davalıya ödenecek sermaye payının dava tarihindeki değere göre hesaplanmasını istemiş olup, bu isteme uygun olarak yapılan hesaplama sonucu davalının ortaklık payının değeri 38.928,00 TL olarak tespit edilmiş, davacı vekili, 31.10.2007 tarihli oturumda raporu kabul ettiklerini bildirmiş, 13.03.2009 tarihli oturumda ise davalının serbest iradesiyle ortaklık payını 25.000,00 TL’na devrettiğini buna göre karar verilmesini istemiştir.Mahkemece şirketin son durumu itibariyle yapılan hesaplamaya göre davalının çıkma payının 18.423,21 TL olduğu belirtilerek davalının ortaklıktan çıkarılmasına ve anılan miktarın ödenmesine karar verilmiştir.Şirketten çıkarılan bir ortağın çıkma payının hesabında şirketin hüküm tarihine en yakın tarihteki sermayesinin esas alınmasının nedeni hem ortaklıktan çıkmanın karar tarihinden itibaren hüküm ifade edecek olması hem de şirketin son ulaştığı değer üzerinden yapılacak hesaplama sonucu ortağın hakkının ödenmesinin sağlanmasına yöneliktir.Somut olayda ise davacı dava tarihindeki değere göre davalının payının ödenmesine karar verilmesini istemiş olup, dava tarihindeki davalı payının değeri 38.928,00 TL olarak tespit edilmekle bu bedelin hüküm tarihine yakın tarihteki değerden yüksek olması ve davacının dava dilekçesinde dava tarihinin esas alınmasını istemiş olmasına göre davalıya çıkma payı olarak 38.928,00 TL ödenmesine karar verilmesi gerekirken davacının istemi ve hakkaniyet kurallarına aykırı olarak 18.423,21 TL’nın ödenmesine karar verilmesi yerinde olmadığı gibi davacı vekili tarafından 13.03.2009 tarihli oturumda 25.000,00 TL üzerinden karar verilmesi gerektiğinin belirtilmesine rağmen kabul edilen bu bedelden bile daha aşağı bir miktara hükmedilmesi doğru olmamıştır.Bu durumda mahkemece, davalı …’e çıkma payı olarak 38.928,00 TL ödenmesine karar verilmesi gerekirken isteme, kabullere ve hakkaniyete aykırı şekilde yazılı miktara karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle davalı yararına bozulması gerekmiştir.” gerekçesiyle bozulduğu,
Mahkemece bozma ilamına uyularak 25.06.2013 tarih, …. E. Ve …K sayılı karar tarihli kararı ile; davacının dava tarihindeki değere göre payının ödenmesini talep ettiği ve dava tarihindeki değerinin de 38.928 TL olduğu dikkate alınarak, bu bedel üzerinden ödenmesine karar verildiği, fakat karar kesinleşmeden davacı şirket vekilince davadan feragat edilmesi üzerine ek kararla davanın feragat nedeniyle reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Taraflar arsındaki uyuşmazlık konularına göre; Asıl davada, davacının ortaklıktan çıkması için haklı nedenlerin ve ortaklıktan çıkma şartlarının mevcut olup olmadığı, davacının davalı şirketteki hisse bedeli ve doğan hissedarlık haklarının tamamının karar tarihine yakın gerçek bedelinin ne olduğu; birleşen davada, birleşen davacının davalı şirkette sahip olduğu ve birleşen davacının talep edibelceği hisse bedelinin ne olduğu, birleşen davacının ortaklıktan çıkma koşullarının oluşup oluşmadığının tespiti için davalı şirketin ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir.
SMMM …., işletme mühendisi ….ve ticaret hukuk bilirkişisi Doç. Dr. …. tarafından düzenlenen raporda, davalı şirketin 2014 yılı ticari defterlerinin HMK m. 222 kapsamında sahibi lehine delil niteliği taşıdığı belirtilmiştir. Raporda, asıl davanın davacısı yönünden ortaklıktan çıkmayı gerektiren haklı sebebin mahkeme kararıyla tespit edildiği, bu kararda haklı sebep teşkil eden hususun davacı ortağın davranışından kaynaklandığına işaret eden bir hususun bulunmadığı, belirtilen bu karardan sonraki süreçte de haklı sebebi ortadan kaldıran bir gelişmenin söz konusu olmadığı, dolayısıyla bu kararda tespit edilen haklı sebebin varlığının somut uyuşmazlık yönünden de dikkate alınması gerektiği, mezkur kararda belirtilen haklı sebebin, ortaklar arası huzursuzluk olduğu, bu huzursuzluğun asıl davanın davası ortak ile diğer ortaklar arasında olduğu; bu bakımdan asıl davanın davacısı ortak haricindeki ortaklar arasında bir husumetin söz konusu olduğu yönünde bir verinin dosya münderecatmda bulunmadığı, dolayısıyla asıl davanın davacısı ortağın çıkması durumunda diğer ortaklar bakımından çıkmayı gerektiren bir haklı sebebin söz konusu olmayacağı, bu nedenle birleşen davadaki çıkmaya katılma talebinin kabul edilebilir olmadığı, kaldı ki birleşen davanın davacısı ortağın da, TTK m. 639 hükmünde belirtilen 1 (bir) aylık süreye riayet etmediği, bu nedenle çıkmaya katılma talebinde bulunamayacağı, ancak yeni bir çıkma davası açmasının mümkün olduğu, şirket tüzel kişiliğine nedenle asıl davada şirket davalı olarak gösterilen ortaklar yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiği, 31.12.2014 tarihi itibarıyla davalı şirket özvarlığında, davacı ortağın % 9 payına tekabül eden meblağın 3.323,12 TL olduğu, bu meblağın somut uyuşmazlık kapsamında dikkate alınmaması gerektiği, zira asıl davanın davacısı aleyhine çıkarma talebiyle açılan davada Yargıtay … HD’nin …. E., …. K. sayılı kararında ayrılma akçesinin 38.928 TL olarak belirlendiği, davalı …. Ltd. Şti.’nin anılan çıkarma davasından daha sonra feragat etmesi nedeniyle davanın ret ile sonuçlandığı, kaldı ki her davanın, dava tarihine göre sonuçlandırılması gerektiği, bu itibarla Yargıtay’ın anılan ilamında belirtilen bedelden, artırım öncesindeki şirket zararı da dikkate alınarak uygun bir indirim yapılmasının isabetli olacağı belirtilmiştir.
Davacı vekilinin bilirkişi raporuna itirazlarında özetle; Müvekkiline ait ayrılma akçesinden şirket zararı dikkate alınarak indirim yapılması gerektiği şeklindeki değerlendirmelerin son derece hukuka ve dosya içeriğine aykın olduğu, Bakırköy …. ATM tarafından 25.06.2013 tarih, …. E. Ve ….K sayılı karar ile müvekkilin davalı şirketten çıkartılmasına akçesinin 38.928,00-TL olarak belirlendiğini, davalı …. Ltd. Şti.’nin anılan çıkarma davasından daha sonra kötü niyetle feragat etmesi nedeniyle davanın ret ile sonuçlandığı, davalı şirket ortaklarının şirketi zararlandıncı faaliyetler içinde bulunduğu, bu zararlardan müvekkilin kusuru olmadığı, her ne kadar davanın açıldığı tarihteki değerlere göre çıkma akçesinin tespit edilmesi gerekse de huzurdaki davanın özel bir dava olduğu, somut olayda kazai muhkem niteliğinde bir karar mevcut olup davanın somut olaya göre kendi durumu dikkate alınarak değerlendirilmesi ve indirim yerine tüm bu hususlar gözetilerek ilave bir bedel dahi eklenerek davanın kabulü, davalıların baba kız olup …. şirketine gizli ortak olduklarını bu şirket ile ilgili ticari ilişkinin görünürde sonradan 2010 yılında ….’un hissesini devretmesi ile sonlandırdığı belirtilmiş ise de bu süreçte öncesinde ve sonrasında davalı şirketle olan ticari ilişkinin detaylı şekilde izah edilmediğini, sadece raporun 6. sayfasında bu firma ile 267.200,07-TL bedel tutannda ticari ilişkiye girildiğinin açıklandığı bu rakama itiraz ettiklerini bu bedelin gerçek değeri yansıtmadığını, bu rakama itiraz ettiklerini, faturalann gerçek dışı olduğunun dilekçelerinde birçok kez belirtildiğini bilirkişi kurulunun hazırladığı raporda bu yönde detaylı inceleme yapılmadığını, hangi taşımanın hangi taşıma ve yetki belgesi kullanılarak yapıldığı yönünde hiçbir değerlendirme yapılmadığını, deliller arasında yer alan şirketin gerçekte mevcut çalışmaları ve çalışmalardan elde edilecek gelirleri ortaya koymaya yönelik olarak Ulaştırma ve Denizcilik Haberleşme Bakanlığı 1. Bölge Müdürlüğüne yazılan müzekkerede sorulan soru gereği faaliyet için gerekli yetki belgelerine dair bilgiler ile banka cevapları ve vergi dairelerinden gelen beyannameler yönünde inceleme ve değerlendirme yapılmadığını, her bir fatura konusu taşımaya yönelik yetki belgeleri ve bu yetki belgelerinin taşıma günü itibariyle hangi şirkette mevcut olup olmadığı da incelenerek sonuca gidilmesi gerektiği, ticari defter kayıtlarındaki zararın fiktif olduğu, tüm delillerle mukayeseli değerlendirme yapılması gerektiği ileri sürülmüştür.
Davalılar…. Şti ve…. vekilinin bilirkişi raporuna itirazlarında özetle; Bakırköy …. ATM’nin…. Esas sayılı dosyası feragat ile sonuçlanmıştır. Sözü edilen dosyada inceleme tarihi 2007 yılı olup, 2016 yılındaki bir davada net aktif değer ve ayrılma akçesi hesaplamasına istinad edilemeyeceği, somut olayda TTK 641-642 maddelerinin uygulanması gerektiği, davacının iştirak etmiş olduğu son sermaye arttırımı genel kurulunda sermaye arttırımı aleyhinde oy kullanmış olduğu, oysa muhalefete rağmen yapılan sermaye arttırımının zorluklar sonucu araç yatırımına harcanmış olduğu hususlarının da sayın heyet tarafından değerlendirilmesi gerektiği ileri sürülmüştür.
Davalı (Birleşen Davada Davacı) … vekilinin bilirkişi raporuna itirazlarında özetle; asıl dava bakımından davalı tarafının şirket tüzel kişiliği olması gerektiğinden davalı şirket haricindeki diğer davalılar yönünden husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiği yönündeki kısma katıldıkları, birleşen davadaki çıkmaya katılma talebinin kabul edilebilir olmadığı yönündeki tespitinin yerinde olmadığı, TTK’nın 639. Maddesinde belirtilen 1 aylık süreye riayet edilmediği hususuna itiraz edip, müvekkile henüz bir şekil şartı yerine getirilmeden huzurdaki dava açıldığı, asıl davanın dava dilekçesinin kendisine şirket merkezinde tebliğ edildiğinin kabul edilemeyeceği ileri sürülmüştür.
Bilirkişi raporuna itiraz sonucu aynı heyetten alınan ek raporda, Ulaştırma ve Denizcilik Haberleşme Bakanlığı 1. Bölge Müdürlüğü’ nün 20.01.2015 tarihli yazısı kapsamında dava dışı …. Ltd. Şti.’nin M1 ve G1 belgelerine sahip olduğunun anlaşıldığı, ancak bu belgeler kapsamında başkaca bir değerlendirme yapılabilmesinin uzmanlık alanları kapsamında mümkün olmadığı, Vergi Dairesi’nden gelen yazıların, kök raporda varılan sonucu değiştirecek nitelikte olmadığı, ancak kök rapora ilişkin taraf beyanlarına binaen bazı ek değerlendirmeler yapıldığı, bu hususlara işbu rapor içeriğinde yer verildiği, ancak Vergi Dairesi’nce gönderilen yazıda yer alan hususların kök raporda varılan sonucu değiştirecek niteliği haiz olmadığı, davalı şirkete ait yetki belgelerinin dava dışı diğer şirkete kullandırıldığı yönünde bir iddia mevcut ise bu iddianın tevsik edilmesi gerektiği, bu durumun ise dosya kapsamında söz konusu olmadığı, dava dışı …. şirketi olan ticari ilişkinin gerçek değeri ile ilgili somut bir veri sunulmadığı, şirketin gelirlerinin düşük gösterildiği iddiasında olunması halinde kayıtlar dışında bu hususun tespitinin yapılabileceği verilerin inceleme alanları kapsamı itibariyle somutlaştırılmadığı, takiben bu konuda yeni bir değerlendirme yapılabilmesi imkanının bulunmadığı, 2005 ve 2003 dönemine ilişkin olarak ortakların vadesiz hesaplan kapsamında da dava dışı …. firmasına ilişkin açıklamalı bir kaydın bulunmadığı, mali incelemeler ile ilgili bildirilen diğer maddelerdeki hususların indirim ile ilgili itirazlar olduğu, şirketin önceki yıllar ile ilgili karşılaştırmalı yapılan tespitler kapsamında öz varlıktaki olumsuz değişim de göz önünde bulundurularak indirim yapılması gerekip gerekmediğinin mahkemenin takdirinde bir husus olduğu, diğer bir ifadeyle, itirazların mali yönden yeniden hesaplamaya muktedir ve sair ilave sunulan bir hususa ilişkin olmadığı, bu husustaki takdirine mahkemeye ait olduğu, kök raporda, usul hukukuna hakim ilkelerden olan, her davanın ikame edildiği andaki duruma göre karara bağlanması gerektiği ilkesinden bahisle bir sonuca varıldığı, ancak Yargıtay uygulamasının aynı yönde olmadığının da yine kök raporda ifade edildiği, bu bakımından hangi görüşe üstünlük tanınacağının takdirinin mahkemeye ait olduğu, mahkemenin heyetimizce benimsenen (ve kök raporda da ifade edileni görüşü paylaşması durumunda, davanın ikame tarihinin sermaye artırımı tarihinden önce olması dolayısıyla davalı şirketin sermaye artırımdan önceki durumunu dikkate alarak ayrıca pay bedelinde hakkaniyete uygun bir indirim yapmasının isabetli olacağı, bunlara ek olarak şirket pay bedelinin tespitinde, şirkete zarar veren eylemlerin kim/kimler tarafından ika edildiğinin bir öneminin bulunmadığı, şirkete zarar verici eylemlerin varlığının tespit edilmesinin ardından şirket zararının giderilmesinin sorumluluk davasına konu edilebileceği ve bu suretle pay bedellerinin yükseltilebileceği ancak huzurdaki davanın bir sorumluluk davası olmadığı belirtilmiştir.
Bilirkişi raporuna itirazların yenilenmesi ve tarafların talepleri sonucu yeni bir heyetten yeniden rapor alınmasına karar verilmiş, SMMM …., sektör bilirkişisi …., işletme mühendisi ….ve finans uzmanı Prof. Dr…. tarafından düzenlenen raporda, davalı şirketin 2016 yılı ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu, …. sicil numaralı …. Limited Şirketi İTO kayıtlarından eski ortaklan arasında …’un yer aldığı, dava dışı …. şirketi ile Davalı …. şirketlerinin faaliyet koluna ait …. kod’larının aynı olduğu, ticaret sicil kayıtlanna göre 12.01.2004 tarihinde tescil edilen hisse devirlerine ilişkin ortaklar kurulu kararında …’un dava dışı …. şirketine ortak olduğu, Yine Ticaret Sicili kayıtlanna göre 14.09.2010 tarihinde tescil edilen hisse devrine ilişkin ortaklar kurulu karan ile …’a ait şirketteki 5.000-TL tutarlı hisse payının tamamının ….’a devredildiği, davalı …’un davadışı …. şirketi ile ortaklığının bittiği tarih 14.09.2010 olduğu, davalı şirketin …. Nakliyat ile ticari işlemlerini 120.01.002 hesap kodu ile takip ettiği, 2015 yılında toplam 302.696,28-TL, 2016 yılında toplam 296.206,25-TL işlem gerçekleştiği, 30.12.2016 tarihi itibariyle hesabın ne alacak ne borç bakiye verdiği, davalı tarafından sunulan hesap dökümlerinin incelenmesi sonucunda dava dışı …. şirketi tarafından davalı …. Şirketine 2015 yılı içerinde net toplam 316.445,54-TL ödeme gerçekleştiği, 2016 yılı içerisinde ise net toplam 325.557,48-TL ödeme gerçekleştirildiği, davalı şirketin 2017 yılının ilk 9 ayında karlı olduğu, onun dışında 2013-2016 yıllan arasında Brüt/Faaliyet ve Net Zarar içinde olduğu, davalı şirketin, öz kaynaklann kaydi değerler itibariyle 2013-2014 yıllan arasında pozitif, daha sonra 2015 yıllanndan sonra negatif olduğu, Net Aktif değer yöntemine göre davalı şirketin Özsermaye değerinin tespitinde davalı şirketin 30.09.2017 tarihi itibariyle Özsermayesinin toplam değerinin +40.925,66-TL olduğu, bu değerlendirmede ayrıca şu hususlara da dikkat edilmesi gerektiği; 128 şüpheli ticari alacaklar şirket varlığı olmadığı için rayiç değer bilançosunda yer almayacağı, dava dosyasına şirket alacaklanmn şüpheli hale gelmesine ilişkin yeterli belge sunulması gerekmekte olup, yeterli belge sunulmaması durumunda davacı alacaklarının şüpheli alacak olarak kabul görmemesi gerektiği, 240 Bağlı Menkul Kıymetler Hesabında davalı şirketin 240.01.001 numaralı hesabında …. AŞ. açıklamalı 10.493,00-TL tutarlı kayıt bulunmakta olup, dosya kapsamındaki bilgiler yetersiz olduğu için Rayiç bedel bilançosunda kaydi değerle kaydedilmiş olmakla birlikte aslında Borsa rayici bulunan hisse senetleri rayiç bedel bilançonun düzenlendiği tarihteki borsa rayicinden, borsa rayici bulunmayanlar ise piyasa rayiç değeri üzerinden değerlenmesi gerektiği, 31/09/2017 tarihi itibariyle ortaklıktan ayrılma payına esas müspet şirket değerinin … bakımından 3.683,3-TL (=40.925,66-TL*%9) olduğu,…. bakımından 6.138,85-TL (=40.925,66-TL*%15) olduğu, neticeten, asıl dava yönünden …’in ayrılma akçesinin 3.683,30-TL, birleşen dava yönünden….’nın ayrılma akçesinin 6.138,85 TL olduğu belirtilmiştir.
Dosya kapsamı ve toplanan deliller hep birlikte değerlendirilmiştir. Asıl dava yönünden yapılan değerlendirmede; davacının ortaklıktan çıkarılması istemiyle yukarıda bahsedilen Bakırköy ” ATM’nin …E sayılı dosyasında görülen davada, asıl davanın davacısı yönünden ortaklıktan çıkmayı gerektiren haklı sebebin mahkeme kararıyla tespit edildiği, bu kararda haklı sebep teşkil eden hususun davacı ortağın davranışından kaynaklandığına işaret eden bir hususun bulunmadığı, belirtilen bu karardan sonraki süreçte de haklı sebebi ortadan kaldıran bir gelişmenin söz konusu olmadığı, dolayısıyla bu kararda tespit edilen haklı sebebin varlığının somut uyuşmazlık yönünden de dikkate alınması gerektiği, mezkur kararda belirtilen haklı sebebin, ortaklar arası huzursuzluk olduğu, bu huzursuzluğun asıl davanın davası ortak ile diğer ortaklar arasında olduğu davacı açısından ortaklıktan çıkma için haklı sebebin bu şekilde mevcut olduğu anlaşılmıştır. Dosya kapsamında alınan iki heyet bilirkişi raporunda da davacının ortaklıktan çıkma için haklı nedeninin davacının çıkma payı, birbirine yakın olarak ilkinde 3.323,12 TL, ikincisinde ise 3.683,30 TL olarak tespit edilmiştir. Fakat ilk raporu sunan heyet asıl davanın davacısı aleyhine çıkarma talebiyle açılan davada Yargıtay … HD’nin …. E., … K. sayılı kararında ayrılma akçesinin 38.928 TL olarak belirlendiği, davalı …. Ltd. Şti.’nin anılan çıkarma davasından daha sonra feragat etmesi nedeniyle davanın ret ile sonuçlandığı, kaldı ki her davanın, dava tarihine göre sonuçlandırılması gerektiği, bu itibarla Yargıtay’ın anılan ilamında belirtilen bedelden, artırım öncesindeki şirket zararı da dikkate alınarak uygun bir indirim yapılmasının isabetli olacağı görüşü de ayrıca bildirmiştir. Yukarıda bahsedildiği üzere Yargıtay yerleşik içtihatlarına göre; limited şirket ortağının şirket ortaklığından çıkmasına izin verilmesine dair verilen karar inşai nitelikte olduğundan kesinleşme tarihinde hüküm ifade edecektir. Bu durumda çıkarılan ortağın sermaye payı hesaplanırken, şirketin hüküm tarihine en yakın bir tarihteki sermayesinin rayiç değerinin belirlenmesi gerekecektir. Davacı vekili iş bu davadan önce davalı şirket tarafından davacının ortaklıktan çıkarılması talebiyle açılan davada müvekkilinin ortaklıktan çıkarılma akçesinin belirlendiğini, davalı şirketi söz konusu davada karar verildikten sonra kötü niyetle feragat etmesi nedeniyle davanın ret ile sonuçlandığı, davalı şirket ortaklarının şirketi zararlandıncı faaliyetler içinde bulunduğu, bu zararlardan müvekkilin kusuru olmadığı, her ne kadar davanın açıldığı tarihteki değerlere göre çıkma akçesinin tespit edilmesi gerekse de huzurdaki davanın özel bir dava olduğu, somut olayda kazai muhkem niteliğinde bir karar mevcut olup davanın somut olaya göre kendi durumu dikkate alınarak değerlendirilmesi ve tüm bu hususlar gözetilerek ilave bir bedel dahi eklenerek davanın kabulü gerektiğini ileri sürmüştür. İş bu davadan önce taraflar arasında görülen ortaklıktan çıkarılma davası ayrı bir dava olup, o davada şirketin feragat etmesi nedeniyle dava redle sonuçlanmıştır. Her ne kadar söz konusu davada yargıtay bozma ilamına uyularak çıkarılma akçesi tesit edilmişse de, söz konusu davada feragat nedeniyle redle sonuçlandığından ortağın ortaklığı devam etmiştir. İş bu davamızla beraber ortağın şirketteki ortaklığının sonlandırılması iradesi bu kez ortak tarafından çıkma davası şeklinde ortaya konulmuştur. Bilirkişi raporlarında da tespit edildiği üzere davacı ortak ile davalı şirket arasında ortaklar arası huzursuzluk nedeniyle davacının şirketten çıkarılması için mevcut olan haklı neden bu kez ortak açısından şirketten çıkma için de haklı neden sayılması gerekmektedir. Fakat çıkma akçesinin tespitinde yargıtay kararlarında belirtildiği üzere, davacı ortağın sermaye payı belerlenirken şirketin hüküm tarihine en yakın bir tarihteki sermayesinin rayiç değerinin belirlenmesi gerekecektir. Dosya kapsamında alınan iki heyet bilirkişi raporunda davacının çıkma payı, birbirine yakın olarak ilkinde 3.323,12 TL, ikincisinde ise 3.683,30 TL olarak tespit edilmiş olup hüküm tarihine yakın rapora göre 3.683,30 TL kabul edilmiştir. Asıl davada davalı şirket yanında şirketin mevcut ortağına ve eski ortağına da dava açılmışsa da, ortaklıktan çıkma davasında husumet sadece şirkete yöneltilebileceğinden, bu davalılar yönünden davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Asıl davada yargılama giderleri ve vekalet ücreti ile ilgili mahkememizce yapılan değerlendirmede, her ne kadar davacının 40.000,00TL çıkma payı talep etmesine rağmen davanın 3.683,30 TL üzerinden kısman kabulüne karar verilmesi nedeniyle uygulamaya göre yargılama giderinin bu miktarlar üzerinden kabul ve red oranına göre hesaplanması gerektiği anlaşılmakta ise de, davanın niteliği ve Yargıtay uygulaması nazara alınarak davacının talep ettiği çıkma payı davalı şirketin karar tarihine en yakın tespit edilen sermaye değerine göre belirlendiğinden, başka bir deyişle dava tarihindeki sermaye değerine göre belirlenmediğinden, ayrıca somut olayımızda davalı şirketin sermaye değeri daha önceki bir davada o tarihe göre belirlenmiş olup davacı tarafça bu tespit nazara alınarak talepte bulunulduğu anlaşıldığından; hakkaniyet ilkesi nazara alınarak yargılama giderlerinden tarafların eşit olarak sorumlu olması ve davalı vekiline davacı vekiline taktir edildiği kadar vekalet ücreti taktir edilmesi gerektiği vicdani kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde yargılama gideri ve vekalet ücretine karar verilmiştir.
Birleşen dosya ile ilgili yapılan değerlendirmede; asıl davanın davacısı ortak haricindeki ortaklar arasında bir husumetin söz konusu olduğu yönünde bir verinin dosya münderecatında bulunmadığı, dolayısıyla asıl davanın davacısı ortağın çıkması durumunda diğer ortaklar bakımından çıkmayı gerektiren bir haklı sebebin söz konusu olmayacağı, bu nedenle birleşen davadaki çıkmaya katılma talebinin kabul edilebilir olmadığı, kaldı ki birleşen davanın davacısı ortağın da, TTK m. 639 hükmünde belirtilen 1 (bir) aylık süreye riayet etmediği, bu nedenle çıkmaya katılma talebinde bulunamayacağı, ancak yeni bir çıkma davası açmasının mümkün olduğu anlaşılmakla davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1- Asıl davanın davalı şirket yönünden kısmen kabulü ile 3.683,03 TL çıkma payının karar tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalı …Limited Şirketi’nden tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Asıl davada davalılar … ve … yönünden davanın husumet nedeniyle reddine,
3-Birleşen davanın reddine,
4- Asıl davada karar ve ilam harcı 251,58 TL’nin fazla yatırılan 683,10 TL’den tenzili sonucu fazla yatırılan 431,52 TL’nin hüküm kesinleştikten sonra talebi halinde davacıya iadesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 25,20 TL BVH, 251,58 TL karar ve ilam harcı olmak üzere toplam 276,78 TL ‘nin davalı ….Limited Şirketi’nden alınarak davacıya verilmesine,
6-Asıl davada davacı tarafından yapılan 2.767,40 TL yargılama giderinin ve davalı ….Limited Şirketi tarafından yapılan 2.448,00 TL yargılama giderinin toplamı olan 5.215,40 TL den davacı ile davalı şirket eşit olarak sorumlu olduklarından, davacının yaptığı 319,40 TL fazla ödemenin davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine,
7-Asıl davada davalı … . tarafından yapılan 1.250 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak adı geçen davalıya verilmesine,
8-Asıl davada davacı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT’ne göre takdir olunan 2.180 TL’nin davalı …Limited Şirketi’nden alınarak davacıya verilmesine,
9-Asıl davada davalı … Limited Şirketi’ni kendini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT’ne göre takdir olunan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak adı geçen davalıya verilmesine,
10-Asıl davada davalılar … ve … kendini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT’ne göre takdir olunan 2.180 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak adı geçen davalılara verilmesine,
11-Birleşen davada karar ve ilam harcının 35,90 TL’ye ikmali ile bakiye 10,70 TL harcın birleşen davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 25,20 TL peşin harcın mahsubuna,
12-Birleşen davada davada davalı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT’ne göre takdir olunan 2.180 TL vekalet ücretinin birleşen davacıdan alınarak birleşen davalıya verilmesine,
13-6100 Sayılı HMK’nun 333. Maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra mahkemece kendiliğinden, davacı tarafından yatırılmış olan gider avansının kullanılmayan kısmının davacıya iadesine, bu kararın tebliğ giderinin iade edilecek avanstan karşılanmasına,

Dair, davacı vekili ile davalı- birleşen davacı vekillerinin yüzlerine karşı, diğer davalıların yokluğunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı 19/04/2018

Katip …
E-İMZALI

Hakim …
E-İMZALI