Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/370 E. 2019/1051 K. 09.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/370
KARAR NO : 2019/1051

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 12/09/2014
KARAR TARİHİ : 09/10/2019
KARARIN YAZILDIĞI
TARİH :15/10/2019

DAVA; Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan iş bu davanın dava dilekçesinde özetle;Davacı vekili mahkememize ibraz ettiği dava dilekçesinde özetle, TMSF Sigorta Fonu’nun 13/02/2004 tarih ve 13 sayılı 09/02/2004 tarih ve 51 sayılı kararları ile ….. grubuna ait şirketlerin ortaklarının temettü hakları hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimine TMSF tarafından el konduğunu, davacının fon tarafından yönetim ve denetimine el konulan 74 adet medya grubu şirketlerinden bir tanesi olduğunu, fon kurulu tarafından göreve getirilen yeni medya grubu yönetimince söz konusu grup şirketlerinin muhasebe kayıtlarının incelemeye alındığını, bu inceleme neticesinde kasada olması gereken nakit ve çek tutarları ile mevcutlar arasında fahiş farklar bulunduğunun tespit edildiğini, ik etapta mevcut kasa açığı tespit edildikten sonra yeni şirket denetim kurulu tarafından şirket kayıtları üzerinde yapılmış ve mevcut kasa açığının hangi iş ve işlemlerden kaynaklandığı hususunda Denetim Kurulu raporu tanzim edildiğini, tanzim edilen Denetim Kurulu raporu uyarınca şirket kasasında mevcut açığın fiili olarak şirket kasasına ödenmemekle birlikte fiktif olarak ödenmiş gösterilen apel ödemelerinden kaynaklandığının tespit edildiğini, şirket ortağı olarak resmi kayıtlarda yer alan şirket ortaklarının ise göstermelik ve muvazaalı bir şekilde ortak sıfatını taşıdıklarının tespit edildiğini beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1000.00 TL’nin davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili ibraz ettiği ıslah dilekçesiyle 400.000 TL’nin tahsilini talep etmiştir.
CEVAP:Davalılar ………………vekili ibraz ettikleri cevap dilekçelerinde davanın reddini talep etmişlerdir.
Davalılar ……….. adına ilanen tebligat yapılmıştır.
Dava, İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesinde açılmış olup, İstanbul …..Asliye Ticaret Mahkemesinin …….. Esas, …….. karar sayılı ilamı ile HMK’nun 17/2 maddesindeki kesin yetki kuralı ve HSYK’nun 19/07/2007 tarih, 336 sayılı kararı uyarınca Bakırköy Ticaret Mahkemelerine gönderilmiştir.
Dosya, kül halinde bilirkişi heyetine tevdi edilmiş olup, tanzim olunan 19/06/2016 tarihli bilirkişi raporunda, davacı tarafından sunulan 1999-2000-2001-2002-2003-2004 yıllarına ilişkin ticari defter suretlerine göre şirket kayıtlarında 400.000 TL tutarında sermaye ödemesinin “……..İstanbul Merkez Kasası” hesabına “borç” kaydedilmek suretiyle ödenmiş göründüğü, ödenmemiş sermaye hesap bakiyesinin bulunmadığı, şirket kayıtlarında 31/03/2004 tarihinde kasa sayım ve tesellüm noksanları açıklaması ile 108.037,78 TL fiş tashihi kaydı atılmış olduğu ve yıl sonu kapanış kayıtlarında kasa sayım ve tesellüm noksanları hesabında 108.037,78 TL tutarın mevcut göründüğü, 13/02/2004 tarihinde TMSF tarafından söz konusu şirkete el konulmasından sonra 31/03/2004 tarihli kayıt ile kasa sayım ve tesellüm noksanı olarak görünen 108.037,78 TL tutarın davacı beyanları ile ispat edildiği kanaatinin mahkemede oluşması halinde fiktif olarak ödendiği iddia olunan 400.000 TL tutarın 108.037,78 TL’lik kısmının şirket zararı olarak kabul edilebileceği, şirketin hakim ortakları ………… ortak sıfatını haiz olmasa dahi tüzel kişilik perdesinin arkasında hakim ortaklar olarak esasen yönetici sıfatı ile bulunduklarından şirket zararından sorumlu oldukları, sermaye koyma borcunu yerine getirmeyen, fiktif ödeme yapan ortaklar …………bakımından sermaye taahhüdünün yerine getirilmesi gerek kanun gerek ana sözleşmede bir yükümlülük olarak yer aldığından şirket ödenmeyen sermaye borcu ile faizini ortaklardan talep edebileceği, şirket yönetim kurulu üyeleri ve denetçiler ……………’nun şirket zararından sorumlu oldukları, davalılardan bir kısmının şirket çalışanlarından olup müdür sıfatını haiz olanlar ……………. bakımından yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu hükümlerine tabi olduklarından zarardan sorumlu olacakları, müdür sıfatını haiz olmayan çalışanlar bakımından şirket zararının kendi kusurlarıyla doğduğunun ispatının gerekeceği, bu kimseler bakımından aksini ispat etmeleri gereken bir kusur karinesi mevcut olmadığı, hayatın olağan akışına göre de şirket çalışanlarının şirket ortaklarının sermaye koyma borcunu talep etmelerinin beklenemeyeceği, kusur ispat edilemediğinden sorumlulukları cihetine gidilemeyeceği kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
Bilirkişi heyeti tarafından sunulan 18/09/2017 tarihli ek raporda, kök raporda değişiklik yapılmasını gerektirir bir hususun bulunmadığı belirtilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama ve toplanan delillerin birlikte değerlendirilmesinde, şirket yönetiminin sorumluluğundan bahsedebilmek için şirket zararının mevcut olması gerekmekte olup, el koyma tarihi itibariyle yapılmış bir inceleme ve tespitin olmadığı, apel ödemesinin yapılmadığı gerekçesiyle dava açılmış ise de, apel ödemesinin yapılmamasından doğan zararın el koyma tarihi itibariyle tespit edilemediği ve el koyma tarihi itibariyle şirket zararının doğduğunun net bir şekilde kanıtlanamadığı, kaldı ki incelemeye tabi tutulan defter kayıtlarına göre şirket ortaklarının sermaye taahhüt borçlarının yasal süresi içerisinde ödedikleri davalıların sorumlu tutulduğu fiktif apel ödemesi dayanağının denetim raporlarında saptanan kasa açığına ilişkin raporun olduğu ve bu rapora göre davalıların apel ödemelerini yapmadıkları halde ödemiş gibi gösterildiği hususunun ileri sürüldüğü, kasa açığı ile ilgili olarak devralınan şirketin sorumluları ile devralananlar arasında sayıma ilişkin herhangi bir tutanağın tutulmamış olduğu, böylelikle el koyma tarihi itibariyle kasada ne kadar para bulunduğunu tespitine ilişkin herhangi bir bilgi ve belgenin bulunmadığı, kasanın günlük olarak tutulduğundan geriye dönük olarak kasa açığının hangi tarihte oluştuğunun tespiti gerekmesine karşın (Yargıtay 11. Hukuk dairesinin 22/06/2016 tarih ve 2016/2882 Esas 2016/6889 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere) bu durumun tespit edilmemiş olduğu, dolayısıyla bu haliyle kasa açığının oluştuğu ve bunun apel ödemelerinin fiktif olarak ödenmesinden kaynaklandığı iddiasının ispat edilemediği, bu haliyle davalılar ile zarar arasında iyiniyet bağı kurulamamış olduğundan ve bu hali ile mevcut kasa açığından davalıların sorumlu tutulamayacağı anlaşıldığı, Davalılar ……’ya karşı açılan davaların işlemden kaldırılmış olması nedeniyle bu davalılar hakkındaki davaların açılmamış sayılmasına, diğer davalılar yönünden ise davanın sübut bulmadığından reddine karar verilmiştir.
5411 sayılı Kanun’un 133/son maddesi, bu madde kapsamında açılan veya açılacak davalar ile kanuni halef sıfatıyla takip edilen davalarda, lehine hükmedilen taraf için vekalet ücretinin maktu olarak belirleneceği hükmünü haiz olup, davalılar yararına maktu vekalet ücretine hükmedilmiş olup aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davalılar ……………… ……’ya karşı açılan davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
2-Diğer davalılar bakımından davanın sübut bulmadığından REDDİNE,
3-Alınması gereken 44,40-TL’nin harcın davacı tarafından peşin olarak yatırılan 1478,00 TL harçtan mahsubu ile bakiye kalan 1433,60 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davalılardan ……………….. kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir olunan 2725,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalılara verilmesine,
5-Davalılardan ……….. kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir olunan 2725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalılara verilmesine,
6-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı …….. tarafından yapılan 20,00TL yargılama giderinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
8-Taraflarca dosyaya yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgilisine iadesine,
Davacı/Vekili Av. ……. davalı …….. vekili Av. ……., davalı ……… vekili Av. ……….., davalı …………. vekili Av. ………., davalı ……….. vekili Av. ……….., ……. vekili Av. ………..’ın yüzüne karşı diğer davalıların yokluğunda kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 09/10/2019

Başkan …..
E-imzalı
Üye …..
E-imzalı
Üye ……
E-imzalı
Katip ……
E-imzalı