Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/250 E. 2019/1035 K. 07.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/250 Esas
KARAR NO : 2019/1035

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/06/2014
KARAR TARİHİ : 07/10/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 24/10/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; davalı … nezdinde düzenlenen Zorunlu Mali Mesuliyet (Trafik) Sigorta Poliçesi ile sigortalanan ve davalı-…’ın kayıt maliki bulunduğu diğer davalı- …’ın idaresindeki motosikletin 06/05/2013 tarihinde çarpması neticesinde müvekkili-davacının …..Hastanesi nezdinde düzenlenen raporda belirtildiği üzere sol kolundan yaralandığı, Bakırköy …. Sulh Ceza Mahkemesi’ nin … Esas sayılı dosyası kapsamında ceza yargılamasının yürütüldüğü, kaza ile illiyetli yaralanmasına bağlı olarak müvekkili-davacının manevi zararının yanısıra , işgöremezlik gelir kaybı ile SGK tarafından karşılanmayan tedavi giderlerine yönelik maddi zararının doğduğu, davalı …’ın araç kayıt maliki/işleticisi, davalı …’ın araç sürücüsü ve davalı ……’nin 58987802 nolu Zorunlu Mali Mesuliyet (Trafik) Sigorta Poliçesi nedeni ile sigorta hukukundan kaynaklanan sorumluluğu bulunduğu ileri sürülerek; Fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile; 1.000,00-TL maddi tazminatın ve 15.000,00-TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalı taraftan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesi vekaleten dava ve talep edilmiştir.
Davalı …..vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; dava konusu … sevk ve idaresindeki …. plakalı araç için; müvekkili şirketçe, 03.11.2012-03.11.2013 tarihleri arasında, …. nolu poliçe numarası ile Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Poliçesi düzenlenmiş olduğunu, müvekkilinin sorumluluğunun, poliçe üzerinde yazılı teminat limitleri ile sınırlı olmak üzere, poliçede yazılı özel şartlar ve trafik sigortası genel şartları kapsamı ile sınırlı olduğunu, poliçe üzerinde ölüm/sakatlık halleri için kişi başına teminat limiti azami 250.000,00 TL ile sınırlandırılmış olduğunu, bu miktarın maksimum talep edilebilecek miktar olduğunu, müvekkili şirketin asıl sorumluluğunun gerçek zarar üzerinden belirleneceğini, müvekkili şirkete yapılan herhangi bir başvuru bulunmadığını, trafik sigortasının bir meblağ sigortalı olmayıp bir zarar sigortası olduğunu, söz konusu teminat limitinin tamamının defaten ödenmesi söz konusu olmadığını, zarar görenlerin kaza nedeniyle uğradığı gerçek maddi zararın tespiti ve sigortalının kusur oranında bu gerçek zararın tazmininin esas olduğunu, sigorta şirketinin sigortalısının kusuru oranında gerçek hasarı ödemekle yükümlü olduğunu, bu nedenle dava konusu kazanın meydana gelmesinde sigortalı araç sürücüsünün kusurunun bulunup bulunmadığının ve kusur oranının belirlenmesinin önem taşıdığını, sigorta bir zenginleşme aracı olmayıp sigorta şirketinin, sigortalı aracın sebep olduğu riziko sebebiyle 3. kişilere ait mal veya bedeni zarardan ötürü poliçede gösterilen limit meblağın tamamını değil, 3. kişilerin maruz kaldığı gerçek zarar miktarını araştırıp saptayarak ödemesinin esas olduğunu, manevi tazminatların teminat dışı olduğunu, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla; davacı yanın her ne kadar 16.000,00 TL tazminat talebi olduğu görülmüş ise de; öncelikle gerçek zararın varlığı ve miktarının belirlenebilmesi için aktüerya hesaplama yapılması zorunluluğu olduğunu, genel şart hükümlerine uygun olarak tüm ilgili hasar ve ödeme evrakları ile birlikte usulüne uygun hasar başvurusu yapılması gerektiğini, öncesinde hiçbir hasar başvurusunda bulunmaksızın açılmış bulunan işbu davada müvekkili sigorta şirketinin temerrüdünden bahsedilemeyeceği gibi dava açılmasına sebebiyet vermediğinden dava masrafları ve ilgili ferileri ile, avans faizi de istenilmesinin hukuki olmadığını, bu nedenle faize ve faiz oranına tamamen itiraz ettiklerini beyanla; davanın reddine, masraf, faiz ve vekalet ücretinin davacı tarafa yüklenilmesine, kusur oranlarının tespiti için dosyanın bilirkişiye gönderilmesine, müvekkili şirketin temerrüdü bulunmadığından faizin yasal faiz oranında ve dava tarihinden itibaren işletilmesine, öncelikle genel şartlara uygun olarak tüm hasar evrakları ile birlikte hasar başvurusu yapılması gerektiği, hiçbir başvuru yapılmadan açılan davaya müvekkilinin dava açılmasına sebebiyet vermemesi nedeniyle dava masraflarından, faizden ve tüm ferilerinden sorumluluğunun ve temerrüdünün bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … ve … vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, iş bu sebeple davanın görevsizlik nedeniyle reddine karar verilmesini gerektiğini, davacı yan vekili dava dilekçesinde her ne kadar davacı asilin müvekkili …’dan şikayetçi olduğunu ve davanın Bakırköy … Sulh Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı esasına kayıtlı olarak devam ettiği beyanında bulunmuş olsa da davacının 29/04/2014 tarihinde görülen celsede söz konusu şikayetinden vazgeçtiğini, davacı yanın maddi hukuk açısından tazminat talep hakkı bulunmadığını, zira davacı yanın uğramış olduğu bir maddi zarar olmamasına rağmen davalı müvekkilinin PTT kanalı üzerinden davacıya konutta ödemeli olarak 1.500 TL para havalesi yaptığını, söz konusu meblağın geri dönmesi ve davacı asilin meblağı kabul ederek banka hesap numarasını vermesi üzerine, davalı müvekkilinin bu kez 26/05/2014 tarihinde söz konusu meblağı …. Bankası kanalı üzerinden davacı asilin banka hesabına yatırılmış olduğunu, davacı yanın kaza nedeni ile sağlık hizmeti bedeli ödemiş olmasının mümkün olmadığını, davacı yanın kaza sonrası devam eden tedavi için sağlık hizmet bedeli ödemiş olmasının mümkün olmadığını, eğer ki davacı yanın, aynı sağlık hizmetinin özel bir kurumdan almış ve bunun için fark ödemesi yapmış ise bu bizatihi kendisinin tercihi olup müvekkiline atfedilemeyeceğini, davacı yanın kaza sonrası almış olduğu iş görmezlik gün sayısı kadar geçici iş görmezlik ödeniği almış olmasının hak ve zorunluluk olduğunu, somut olayda davaya konu kaza ise ıztırar hali neticesinde meydana geldiğini, davalı müvekkillerinden …’ın sevk ve idaresindeki motosiklet ile seyir halinde iken hızla seyir halinde olan ağır vasıta bir aracın ani bir şekilde şerit değiştirerek davalı müvekkilinin üzerine gelmesi ve davalı müvekkilinin ağır vasıta aracın altında kalmaktan kendisini kurtarabilmek için emniyet şeridine yönelmesi sonucunda meydana geldiğini, somut olayda doğrudan davacı yana çarpma fiili de olmadığını, emniyet şeridine giren davalı müvekkilinin motosikletten savrulmuş olduğunu, motosikletten kopan parçanın davacıya ettiğini ve bu kazanın bu şekilde meydana gelmiş olduğunu, somut olayda davaya konu kazanın meydana gelmesinde davacının da kusuru bulunduğunun kaza tutanaklarınca da sabit olduğunu belirterek; dosyanın görevli Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine, davanın reddine, tüm yargılama gideri ve ücreti vekaletin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Dava, Trafik Kazası Nedeniyle Meydana Gelen Yaralanmadan Dolayı Oluşan Maddi Manevi Zararın Tazmini istemine ilişkindir.
Dosyanın Mahkememize Bakırköy …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …. Esas ve …. Karar sayılı kesinleşmiş görevsizlik kararı ile tevzi edildiği anlaşılmıştır.
….. Sigorta cevabi yazısı, Şişli Sosyal Güvenlik cevabi yazısı, Eyüp İlçe Emniyet Müdürlüğü cevabi yazısı, ….. Hastanesi cevabi yazıları, Bakırköy …. Sulh Ceza Mahkemesi’nin…. Esas sayılı dosyasının uyap suretleri ve delil niteliğindeki tüm bilgi ve belgeler dosyamız içerisine aldırılmıştır.
Davacının Adli Tıp Kurumuna sevk edilerek maluliyet raporunun aldırılmasına karar verilmiş olup; ATK …. İhtisas Kurulu 31/08/2018 tarih ve ….. karar nolu raporda özetle; … …..Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Kliniği’nin 06.05.2013 giriş 13.05.2013 çıkış tarih ve …. sayılı epikriz raporunda; TRafik kazası, genel durum iyi, bilinç açık, sistem muayeneleri doğal olduğu, sol humerusta patolojik hareket ve sol kol distal 1/3 medialde 6-7 cmlik, orta 1/3 anteriorda 4 cmlik kesilerin mevcut olduğunu, vasküler defisit saptanmadığı, nörolojik olarak radial sinir arazı mevcut olduğu, sol humerus Tip 3 açık cisim fraktürü tespit edildiği, opere edildiği, IMN uygulandığı, ….. Hastanesi’nin 14.04.2016 tarihli sol üst ekstremite EMG raporunda; Duyusal yanıtların normal olduğu, motor yanıtların normal olduğu, iğne EMG ile incelenen sol C5-T1 kök innervasyonlu kasların normal olduğu, bulguların normal bir incelemeyi gösterdiği, ….. Hastanesi’nin 24.04.2017 tarihli raporunda; sol omuz X-Ray grafisinde humerus başı glenoid fossa içinde izlendiği, humerus başından korpus boyunca distale uzanan metalik plak izlendiği, humerus baş-boyun kesiminde iki adet, distalde bir adet metalik fiksasyon vidası mevcut olduğu, inceleme alanına giren skapula ve klavikula yapılarının kontur ve strüktürlerinin doğal olduğu, kişinin 30.04.2018 tarihinde ATK’da yapılan muayenesinde; Ortopedi: Sol omuzda ameliyat skarı mevcut olduğu, EHA; Sağ omuz ekleminde; flex (öne): 170, flex (arkaya): 70, adb: 170, add:70, iç rot: 90, dış rot: 90 olduğu, Sol omuz ekleminde; flex (öne): 170, flex (arkaya): 60, abd:150, add:60, iç rot: 90, dış rot: 90 olduğu, sağ dirsek ekleminde; flex: 135, ext: 0 supinasyon: 90, pronasyon: 90, sol dirsek ekleminde; flex: 135, ext: -15, supinasyon:90, pronasyon: 90 olduğu, Bilateral el bilek eklemlerinde;dorsiflex:70, palmar flex: 70 olduğu, dosyaya ekli grafilerin incelenmesinde: 24.04.2017 tarihli grafilerde sol humerus diafizinde kaynamış kırık sekeli mevcut olduğu, İMÇ ile tespit edildiği izlendiğine göre sonuç; mevcut belgelere göre davacı …’ın 06.05.2013 tarihli trafik kazası sebebiyle 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak ve meslek grup numarası bildirilmemekle Grup 1 kabul olunarak; Gr1 VII (12Ba…7) A % 11 x 0,8 = A %8,8 E cetveline göre: % 8,0 oranıda meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağını, iyileşme süresinin (iş göremezlik süresi) olay tarihinden itibaren 4 aya kadar uzayabileceği bildirilmiştir.
Davacı vekili 02/10/2019 tarihli beyan dilekçesi ile; davalılardan ….. Sigorta A.Ş. İle imza edilmiş Sulh Protokolü ve İbraname gereğince maddi tazminatın karşı tarafça kabul edildiği ve ödemesinin de yapıldığı, maddi tazminata ilişkin talebin kabul edilmesi ve ödemesinin tahsil edilmiş olması dolayısıyla maddi tazminat yönünden vekalet ücretine hükmedilmeksizin karar verilmesini, manevi tazminat yönünden ise, ATK raporu ile %8 oranında meslekte kazanma gücünden kayıp sabit olduğundan ve soruşturma dosyası ile ceza dosyasında kusurlu olunduğu beyanı doğrultusunda 15.000,00 TL manevi tazminatın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Dosya kapsamı ve toplanan deliller hep birlikte değerlendirildiğinde, Ceza davasında alınan kusur raporunda tespit edildiği üzere;
Maddi tazminat yönünden yapılan değerlendirmede, Davaya son veren taraf işlemlerinden olan davadan feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir.(HMK.307/1) Feragat, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır. (HMK.309/1) Feragatin hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir. (HMK.309/2) Davacı taraf 10/12/2018 tarihli dilekçesi ile davadan feragat ettiğini belirtmiş olmakla, davacı vekilinin feragat yetkisinin bulunduğu, feragatın 6100 Sayılı HMK 307-309 devamı maddeleri gereğince davayı sona erdiren taraf işlemi olarak düzenlediği, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı olmadığı ve şekli anlamda kesin hüküm gibi sonuç doğurduğundan, HMK’nun 307. maddesi de göz önüne alınarak davacı tarafın vaki feragatı nedeniyle davanın reddine, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar vermek gerekmiştir.
Manevi tazminat yönünden yapılan değerlendirmede ise, B.K’nun 56.. maddesine göre hâkim; bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Manevi zarar mal varlığında bir azalmayı değil, kişilik haklarına vaki tecavüz nedeniyle bir kimsenin duyduğu cismani ve manevi acı ve ızdırabı, elemi ve böylece yaşama zevkinde bir azalmayı ifade ettiği, 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 49. (TBK 58) maddesine göre, “şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namıyla bir miktar para ödenmesini dava edebilir” hükmünün yer aldığı, şahsiyet haklarına saldırıda, manevi tazminat istenebilmesi için 818 sayılı BK 49. (TBK 58) maddede belirtilen şartların gerçekleşmesi gerektiği, bu şartların ise şahsiyet haklarına saldırı olması, saldırının haksız olması, manevi zarara uğranılması, kusurlu olunması ve illiyet bağı bulunması olduğu, hakimin manevi zarar adı ile karar vereceği para tutarının adalete uygun olması gerektiği, hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşıdığı, bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmediği, bu tazminatın sınırının bu amacına göre belirlenmesi gerektiği, 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterildiği, manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmış ise de, hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici olması gerektiği, hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması gerektiği (HGK 23.6.2004, 13/291-370) dolayısıyla manevi tazminatın zenginleştirici olmayan özelliği ile tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusur oranları, olayın oluş şekli, yaralanmanın derecesi nazara alınarak, 5000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden işleyecek yasal faiz ile Davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davalılar adına maddi tazminat davasının feragat nedeniyle REDDİNE,
2-Manevi tazminat yönünden açılan davanın KSIMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE 5.000,00 TL manevi tazminatın 06/05/2013 tarihinden işleyecek yasal faizi ile Davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
MADDİ TAZMİNAT YÖNÜNDEN;
3-Alınması gereken 44,40 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir KAYDINA,
4-Tarafların karşılıklı olarak vekalet ücreti ve yargılama talebi bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer OLMADIĞINA,
MANEVİ TAZMİNAT YÖNÜNDEN;
5-Alınması gereken 341,55 TL harcın davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir KAYDINA,
6-Davacı tarafından yapılan ATK masrafı, posta ve tebligat masrafı olan 952,45 TL yargılama giderinin kabul oranı (%31,25) ret oranı (%68,75) dikkate alınarak hesaplanan 297,64 TL’sinin davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya VERİLMESİNE, bakiye kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
7-Davalı … tarafından yapılan 20,00 TL yargılama giderinin ret oranı (%68,75) dikkate alınarak hesaplanan 13,75 TL’sinin davacıdan alınarak bu davalıya VERİLMESİNE, bakiye kısmın davalı üzerinden BIRAKILMASINA,
8-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden davacıya yararına A.A.Ü.T. gereğince takdir edilen 2,725,00 TL ücreti vekaletin davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
9-Davalılar … ve … kendilerini vekille temsil ettirdiğinden bu davalılar yararına A.A.Ü.T. gereğince takdir edilen 2.725,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak bu davalılara VERİLMESİNE,
10-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgilisine İADESİNE,
Dair davacı vekilinin ve Davalılar … ve … Vekili’nin yüzüne karşı, diğerlerininin yokluğunda 35 sayılı Kanunun geçici 2’inci maddesine göre Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20/07/2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmi Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ıncı madde hükümleri uyarınca, karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veye istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 07/10/2019

Katip …
¸

Hakim …
¸

İş bu evrak 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümleri uyarınca imzalanmış olup HMK Yönt. 8/5 maddesi gereği fiziki olarak imzalanmayacaktır