Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1130 E. 2018/363 K. 11.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/1130 Esas
KARAR NO : 2018/363

DAVA : Tapu İptali Ve Tescil (Satın Almaya Dayalı)
DAVA TARİHİ : 20/10/2014

KARAR TARİHİ : 11/04/2018
G.KARAR YAZIM TARİHİ : 27/04/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tapu İptali Ve Tescil (Satın Almaya Dayalı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA;davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı kooperatifin 43 numaralı üyesi olduğunu, üyeliğini 16/01/1979 tarihinde muris …’tan devir aldığını ve yönetim kurulunca 16/01/1979 tarihli 23 numaralı yönetim kurulu kararı ile tescil edildiğini, muris …’ın 06/09/2013 tarihinde vefat ettiğini, davalılardan …’ın muris adına kayıtlı menkul ve gayrimenkul malların araştırmasını yaparak kendisine intikalini sağlamak amacı ile 14/03/2014 tarihinde Bakırköy … Noterliği’ni … yevmiye numaralı ihtarını keşide ettiğini ve akabinde Bakırköy … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile ortaklığın giderilmesi davası açtığınğı, Bakırköy … Noterliği’nin 14/03/2014 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesinde davacının adına kayıtlı olması gerken dava konusu gayrimenkulü muris adına kayıtlı olduğu belirtilerek intikalinin talep edildiğini, bu ihtarname ile müvekkilinin kendi adına kayıtlı olması gerekn dava konusu gayrimenkulü tapusunun kanunsuz bir şekilde hata, hile ile … adına çıkarıldığını tespit ettiğini, müvekkili ile babası olan murisin vefatına kadar birlikte çalıştıklarını ve birlikte yürüttükleri iş gereğince tüm gayrimenkuller ile ilgili işlemlerin muris tarafından üstlenildiğini, müvekkilinin gayrimenkulün üvey annesinin gönderdiği ihtarnameye dek kimin adına olduğunu araştırmadığını, davaya konu gayrimenkulün müvekkili …’ın gayrimenkulü olduğunu, gayrimenkulün müvekkiline ait olduğunun müvekkilinin yapı kooperatif ortaklığının devir almasına ve ortaklığa kabulüne dair belgeler ile aşikar oludğunu, müvekkilinin ortalığa kabulünden sonra üyelikten ihraç edildiğine dair müvekkilien tebilğ edilip kesinleşen bir ihraç kararı ya da devir bulunmamasına rağmen yapı kooperatifi ve murusun kanunsuz olarak tapuyu muris adına çıkardıklarını, basiretli iş adamı gibi davranmak zorunda olan yapı kooperatifinin tapuda ferdileştirme işlemi yapmadan önce kooperatif ortaklık payını kontrol etmesinin gerektiğini, dava konusu gayrimenkulün muris adına tescil edilmiş olmasının hiçbir yasal dayanağının bulunmadığını beyan ve iddia ederk dava konusu gayrimenkulün tapusunun iptali ile müvekkili adına tescilini, imkansız olması halinde değeri tam olarak bilinmediğinden şimdilik 10.000,00-TL’nin muris adına tescil edildiği tarihten ibirane işleyecek faizi ile birlikte tahsilini, uğranılan zararlar ile mahrum kalınan kira gelirleri nedeniyle şimdilik 1.000,00-TL’nin işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
CEVAP; davalı Kooperatif vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın kooperatif ortağı ile kooperatif arasında kooperatifler kanunundan kaynaklı bir dava niteliğinde olmaması sebebiyle görev yönünden reddinin gerektiğini, davacının dava konusu yeri 1982 yılında babası olan murise devretmiş olması ve bu tarihe kadar hiçbir talepte bulunmaması nedeniyle davanın zamanaşımı yönünden de reddinin gerektiğini, murisin müvekkili kooperatifin kurucu oratğı olduğunu, bu ortaklık payını 16/01/1979 tarihinde oğlu olan davacıya devrettiğini ve bu devrin kooperatif yönetim kurulunun 16/01/1979 tarih ve 23 sayılı kararı ile kabul edildiğini, davacının müvekkili kooperatif başkanlığına hitaben verdiği 09/12/1982 tarihli dilekçesiyle “sitedeki yerimi babam …’a devrettim. Gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim” diyerek babasına devrettiğini, davacının kooperaif ortaklığını ve yerini babasına devir ettiği tarihten tapunun baba adına çıkartıldığı tarihe kadar olan tüm kooperatif aidatları ve diğer borçları ile emlak vergilerinin … tarafından ödendiğini, dava konusu taşınmazın tapusunun 31/12/1993 tarihinde muris … adına tahsisen verildiğini, baba …’ın adına tapu aldığı tarihten vefat ettiği 06/09/2013 tarihine kadar olan tüm kooperatif aidat ve borçlarını kendisinin ödediğini, baba …’ın vefatından sonra davacı ve diğer mirasçıların veraset intikal işlemlerine başladıklarını ve ilişki kesme işlemi yapılırken davacının dava konusu işyeri için kendiisen düşen vergisini ödediğini, bu ödemenin işyerinin baba …’a ait olduğunun kabulü anlamına geldiğini, dava konusu işyerinin son zamanlarda kiraya verildiğini ve kira sözleşmelerinin baba … adına yapıldığını, kira sözleşmeleri yapılırken davacının da babasının yanında olduğu ve imzaları tamamlattığı hususlarında kiracının beyanlarının bulunduğunu, dahvacının kooperatif ortağı oludğunu beyan ettiği 16/01/1979 tarihinden dava tarihine kadar ktooperatife hiç uğramadığını, ödeme yapmadığını, tüm ortaklarının 22 yıl önce tapu aldığını bilmesine rağmen kendisine neden tapu verilmidiği ve üyeliğinin durumunu merak etmediğini, bu durumlarını hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davalının suiniyetli oludğunu ve davanın diğer davalı üvey annanin açtığı oratkılığın giderilmesi davası sonucu miras payı kalmaması için açıldığını düşündüklerini beyan ve iddia ederek davanın görev, zamanaşımı ve esas yönünden reddini talep etmiştir.
Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının ve davalıların kooperatif ortaklığı sıfatının bulunmaması nedeniyle ve de tapu iptali ve tescil davalarının ticari dava niteliğinde olmaması nedeniyle davanın görev yönünden reddinin gerektiğini, davacının dava konusu taşınmazın muris adına 1993 yılında tescil edildiğini bilmesi nedeniyle davanın zamanaşımı yönünden reddinin gerektiğini, dava konusu taşınmazın tapuda adına kayıtlı bulunduğu murisin 06/09/2013 tarihinde vefat ettiğini ve geride mirasçıları olarak müvekkilleri ile diğer davalıların ve davacının kaldığını, diğer davalı …’ın murisin 2. eşi olduğunu ve müvekkilleri ile davacının üvey annesi olduğunu, diğer davalı …’ın Bakırköy … Sulh Hukuk Mahkemesi’nde ortaklığın giderilmesi davası açması üzerine davacının müvekkilleri ile üvey annesini mirastan mahrum bırakmak için huzurdaki davayı açtığını, murisin davalı kooperatifin 43 no.lu kurucu ortağı olduğunu ve 1970 yılında kooperatif ortağı olduğunu, murisin 16/01/1979 tarihinde kooperatif ortaklığını bedelsiz olarak davacıya devrettiğini ancak kooperatif borçlarını bizzat ödemeye devam ettiğini, davacının 09/12/1982 tarihli dilekçesiyle kooperatif ortaklığını murise devrettiğini, davacı kooperatif ortaklığını 09/12/1982 tarihinde devrettiğinden ferdileşme sürecinde ve sonrasında murisin kooperatif ortağı olması nedeniyle taşınmazın muris adına tapuda tescil edilmesinde herhangi bir usulsüzlük olmadığını, murisin kooperatif ortağı olduğu tarihten vefat tarihine kadar olan tüm kooperatif borçlarının bizzat muris tarafından ödendiğini, davacının hiçbir maddi katkısının olmadığını, dava konusu taşınmazın fiili teslim tarihinden bu yana 22 yıl boyunca değişik kiracılara kiraya verildiğini, tüm kira sözleşmelerinin muris adına yapıldığını ve kira ödemelerinin murise yapıldığını, davacının kendisinin takip ettiği veraset ve intikal işlemleri sırasında yani vefat tarihinde taşınmazın muris adına kayıtlı olduğunu bildiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte hata ve hile ile yapılmış olsa bile öğrenme tarihinden itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre geçtiğinden bu yönüyle davanın reddinin gerektiğini, davacının kooperatif ortaklığını devrettiği 09/12/1982 tarihinden bu yana davalı kooperatife hiç gitmemiş olmasının, hiçbir toplantısına katılmamış olmasının, hiçbir ödeme yapmamış olmasının, tüm kooperatif ortaklarına 1993 yılında tapuların dağıtıldığını bilmesine rağmen kendisine neden tapu verilmediğini sorgulamamasının, bu hususta davalı kooperatife müracaatta bulunmamasının ve bu hususu murisin sağlığında dava konusu yapmamış olmasının hayatın olağan akışına tamamen aykırı olduğunu, davacının murisin vefatından sonra dava açmasının kötü niyetli olduğunu gösterdiğini beyan ve iddia ederek davanın görev, zamanaşımı ve esas yönünden reddini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın gerçek anlamda bir tapu iptal davası olması ve kooperatif ile ilgisi bulunan ticari bir dava olmaması nedeniyle görev yönünden davanın reddinin gerektiğini, huzurdaki davanın taraflarınca açılmış olan ortaklığın giderilmesi davasının uzatılması ve sürüncemede bırakılması için açıldığını ve kötü niyetli olduğunu, hata ve hile sebebiyle açılacak olan davalardaki zamanaşımı sürelerinin geçtiğini ve bu nedenle davanın hak düşürücü süre yönünden reddinin gerektiğini, dava dilekçesinin çelişkilerle dolu olduğunu ve gerçeğe aykırı bir çok beyan bulunduğunu, davacının dilekçesinde taşınmazı babasına devrettiğine dair kooperatife verdiği 09.12.1982 tarihli dilekçesinden hiç bahsetmediğini, davacının kendi sunduğu belgelerde dahi hak sahibinin muris olarak gözüktüğünü, davacının mali müşavir olarak düzenlediği veraset ve intikal vergisi beyannamesinden de anlaşılacağı üzere davacının durumu bildiğini, dosyaya sunulan belgelerden davacının haksız olduğunun anlaşılmakta olduğunu, davacının açtığı davanın haksız ve kötü niyetli olduğunu, davacının hiçbir masraf ve yükümlülüğü kabul etmeden kooperatif ortağı olmasının mümkün olmadığını, mirasçılar arasında mal paylaşımlarına ilişkin anlaşmazlık ve davaların devam ettiği bir süre zarfında davacının huzurdaki davadaki talebinin tamamen haksız ve kötü niyetli olduğunu, kooperati fortaklığının ve tapunun muris adına bulunması nedeniyle ortada tartışma gerektirecek bir durum bulunmadığını, davacının diğer davalı kooperatif vekilinin de belirttiği üzere üyeliğin gerektirdiği hiçbir parasal yükümlülükleri yerine getirmediğini, tüm parasal yükümlülüklerinin muris tarafından yerine getirildiğini ve nitekim taşınmazın muris adına tescil edilerek muris tarafından kiraya veirldiğini, bugüne kadar ne müliyetin ne de kiraların sorgulanmadığını, kiraların davacı tarafından alınmaya başlanmasından müvekkilinin çektiği ihtar ve açtığı davalardan sonra davacının elde ettiği gelirden mahrum kalmamak için haksız taleplerde bulunduğunu, davacının huzurdaki davayı tamamen müvekkilinin hakkını elde etmesini geciktirmen amacıyla kötü niyetli olarak açtığını, karşı davalarında davcının kötü niyetli olarak açtığı dava neğdeniyle müvekkilinin haklarına geç ekavuşması nedeniyle oluşan maddi kayıplarının tazminini talep ettiklerini, karşı davada fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 10.000,00-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlekte davacıdan tahsilini talep ettiklerini beyan ve iddia ederk davanın zamanaşımı, hak düşürücü sürelerin geçmesiv ve esas yönmünden reddini, karış davadaki tazminat taleplerinin kabulü ile şimdilik 10.000,00-TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini ve davacının dilekçesinde muris hakkındaki asılsız suçlama ve ithamları nedeniyle 3.000,00-TL manevi tazminatın dav atarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahisilini talep etmiştir.
KARŞI DAVA:
DAVA:davacı karşı davalı dava dilekçesinde özetle; davacı …’ın açmış olduğu bu dava ile müvekkilinin zarar gördüğünü, hakkına geç kavuşmasına ve bu şekilde maddi zarara sebep olduğunu belirterek bu zararlarının tazmini için 10.000-TL maddi ve 3.000-TL manevi olmak üzere toplam 13.000-TL’nin davalı karşı davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP; davalı karşı davacılar vekillerinin cevap dilekçesinde özetle; davanın haksız olduğunu, reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE; Dava, asıl dava kooperatif üyelik devrinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil olmadığı taktirde tazminat istemine ilişkin olup, karşı dava ise bu davanın açılması nedeniyle maddi ve manevi zarar doğduğuna ilişkin tazminat istemine dairdir.
Ticaret Sicil Müdürlüğüne müzekkere yazılarak davalı kooperatife ait tüm sicil dosyası dosya arasına celbedilmiştir.
Tapu Sicil müdürlüğüne müzekkere yazılarak dava konusu tapu kayıtları dosya arasına celbedilmiş ve dava konusu taşınmazın 31/12/1993 tarihinde bir kısım davalılar murisi … adına tescil edildiği anlaşılmıştır.
Davacı tanığı … beyanında; “tarafları tanırım. 1972 yılından beri davacı … ile anne babasını ve kız kardeşlerini tanıyorum. Davacı okul arkadaşımdır. Bekar olduğum dönemde evlerine gider gelirdim. Evlendikten sonra ailecek gidip gelmeye başladık. Davacının babası keresteci idi. Davalı kooperatifte mesleki kooperatif olduğu için davacının babası keresteci olması nedeniyle kooperatife üye oldu. Davacı da mobilya isketeli imalatı yapıyordu. Babası kooperatife üye olduktan yaklaşık 1-1.5 yıl kadar sonra kooperatif üyeliğini devretti. Aslında davacı mobilyacı olduğundan yani keresteci olmadığı için kooperatife üye olmak içinde keresteci olma şartı arandığı için kooperatife gerçekte davacı üye olmak istediği halde söz konusu şartları taşımadığı için zorunlu olarak babası kooperatife üye oldu. Yani babasının üyeliği kayıt üzerindeydi. Gerçekte davacı kooperatife üyeydi. Zaten yaklaşık 1,5-2 yıl sonra kooperatif üyeliğini devraldı. Ben mali müşavirim. O dönemde davacının babasının yani … amcanın beyannamelerini ben hazırlıyordum. Bu nedenle mevcut durumu detaylarıyla biliyorum. Yine hatırladığım kadarıyla 90’lı yıllara kadar kooperatif aidatlarını davacı ödüyordu. Ancak ödemeyi yapan olarak davacının adı mı yoksa babasının adı mı yazılıydı onu bilmiyorum. Ayrıca kooperatifin toplantılarına kimin katıldığını da bilmiyorum. Kira gelirini kimin aldığını da bilmiyorum.davacı ile Marmara Üni. İktisat Fakültesinde birlikte okuyorduk. Okulda devam mecburiyeti yoktu. Az önce söylediğim gibi davacının mobilya iskelet imalat dükkanı vardı. Davacının okula gelmediği günlerde babası ile birlikte çalıştığını biliyoruz. Dolayısıyla davacı kooperatif üyesi olduğunda ekonomik durumu yukarıda belirttiğim şekilde çalışması nedeniyle kooperatife üye olacak masrafı kaldıracak durumdaydı. Hatta daha fazla ekonomik güce sahipti ve davacı 25 yaşındaydı. Ben mali müşavirliğe başladığım 1973 yılı Mayıs ayında davacının babasının işini bıraktığı tarihe kadar yani 10 yıl kadar mali müşavirliklerini yaptım. O dönemde sadece beyanname doldurup defterlerini yazardık. davacı …’ın üyesi olduğu kooperatifin ismini bilmiyorum. Benim bildiğim Yenibosnada Keresteciler sitesinde bulunan bir kooperatifin üyeliğiydi. Davacı kooperatif üyeliğini devraldıktan yıllar sonra yani yaklaşık 5 yıl kadar sonra eşiyle evlenmek istediğinde babası buna sıcak bakmamıştı. Bu yüzden aralarında bir kopukluk oldu. Bunun üzerine davacı da bir dilekçe yazmış. Kooperatif üyeliğini babasına devretmek istemiş ancak bu dilekçeyi kooperaitf kabul etmemiş dilekçe usulsuzmüş. Bunu o tarihlerde davacı … anlatmıştı. Ancak benim bizzat görgüye dayalı bilgim yoktur. Dava konsu yerle ilgili kira anlaşması yapıldığında davacının babasının yanında olup olmadığını bilmiyorum. davacı ile hiçbir zaman iş ortaklığımız olmadı. Davacının kooperatif aidatını babasına ödeme amaçlı verdiğini birkaç kez tanık oldum. Verirken bunun kooperatif aidat borcu olduğunu söylemişti. Bunun dışındaki kooperatif aidatlarını da davacının ödediğini davacının anlatımıyla biliyorum. Davacı kooperatif üyesi olduğunda aylık gelirinin ne kadar olduğunu şu an bilmiyorum. Ancak o tarihte mobilya iskeleti imalatı yapan bir dükkanları vardı. Ve böyle bir müessesinin geliri o tarihte 10 üyeliği karşılayacak güce sahipti.” demiştir.
Davalı Kooperatif Tanığı … beyanında; “davalı kooperatifin yönetiminde 1969-1996 tarihleri arasında görev yaptım. Dava konusu iş yeri müteveffa …’a aitti. … kooperatifin üyesi idi. Gerek kooperatif aidatları gerekse diğer parasal yükümlülükler … adına yapılıyordu. Koopretifin genel kurullarında da …’ın ismi geçiyordu. Bu durum 1969 yılından beri böyleydi. 1993 yılında da dava konusu iş yerinin tapusunu …’a verdik. O tarihte ben kooperatifin yönetim kurulu başkanıydım. …’ın çocuklarını tanımıyorum. Davacıyı da tanımıyorum. Görsem belki şahsen tanıyabilirim. Davacının kooperatife para yatırdığını görmedim. Dava konusu yer kirayı verilmişti. … tarafından kiraya verilmişti. Tahminen 2011 yılı idiydi. Ortaklarımın çocukları dava konusu yerin kiralamayı istediklerini söylediler. Ben de iyi olur dedim. Daha sonra görüştüğümüzde yerin kiralanmasıyla ilgili … ile görüştüklerini …’ın yanlarında olduğunu söylediler ve bu yeri kiraladılar. Halen de kiracı olarak bulunmaktadırlar. Dava konusu yerle ilgili olarak … ile … arasında herhangi bir devir işlemi olup olmadığını bilmiyorum.” demiştir.
Davalı Kooperatif tanığı … beyanında; ” dava konusu iş yerinde 2011 Kasımdan beri kiracı olarak bulunmaktayım. Söz konusu işyeriyle ilgili kira sözleşmesini yaparken … ve davacı … vardı. Kira sözleşmesini … imzaladı.söz konusu yerde bizden önce başka bir kiracı vardı. Bu kiracının dava konusu yerden çıkacağını öğrenmemiz üzerine ve ayrıca bu yerin kirayı verileceğini davalı kooperatiften öğrenmemiz üzerine bu yere talip olduk. Bu yerin mülk sahibinin kim olduğu yönünde aramızda herhangi bir konuşma geçmedi. Ancak kira konusunda anlaşma yapılırken bize gösterilen tapu kayıtlarında bu yerin …’ın mülkünde olduğunu gördük. Kira sözleşmesi de yetkilisi olduğum … Şti ile … arasında imzalandı. Yerini kiraları … vefat edene kadar onun banka hesabına onun vefatından sonra bir dönem …’ın banka hesabına ödendi. Bu davacı süreci başladığında da … ile diğer mirasçıları hesabına hisseleri oranında banka hesabına ödenmektedir. Dava konusu yeri kiraladığımız zaman ruhsat işlemleri için tapu bilgileri gerekiyordu. Bu nedenle tapu bize gösterildi. Tapuyu … ‘tan aldık. Zaten kira sözleşmesini imzaladıktan sonra … ‘la hiç kontak kurmadık. Bütün temasımız … ile idiydi. Dava konusu yeri kiraladığımızda … yaşlıydı ancak bir başkasından fiziksel veya akli olarak destek almaya ihtiyacı olabilecek bir durumu yoktu. Zaten kücük amcam 1970 li yıllarda Ramide …’ın kiracısıydı.” demiştir.
Davalılar … ve … tanığı … beyanında; “… ile babam amca çocukları olurlar. Dava konusu taşınmaz iş yeridir. söz konusu taşınmazı … satın almıştı.Tarihini net hatırlayamamakla beraber tahminen 1978’li yıllarda bu yeri oğlu olan davacı …’a devretmişti. Ancak taşınmazın ödemelerini yine … yapıyordu. Yaklaşık 3 yıl kadar bu böyle devam etti. Sonra …’la aralarında anlaşmazlık oldu. … söz konusu yeri …’tan geri istedi. …’da taşınmazı …’a geri verdi. Ödemeleri … yaptığı için tapuda … üzerine oldu. Kooperatifin genel kurul toplantılarına … katılmıştır. taşınmazı oğlu …’a devrettiği 3 yıllık süre içerisinde de yine toplantılara … katılmıştı. Yine tarihini net hatırlayamamakla birlikte tapular verildikten sonra dava konusu taşınmazı … kiraya vermişti. kira paralarınıda kendisi alıyordu. kiraya verme ve kira parasını alma olayını … ve eşinin anlatımı nedeniyle biliyorum. 1978’li yıllarda … okulu yeni bitirmişti. taşınmazı satın alabilecek ekonomik güce sahipti değildi. …’ın yaşlılık dönemiyle öldüğü dönemde taşınmazın kira paralarını kimin aldığını bilmiyorum. Zira … ikinci eşiyle evlenmişti. Bende kendileriyle çok fazla görüşmüyordum. Ben kooperatifin toplantılarına katılmadım. ancak gerek …’ın gerekse eşinin toplantılara katıldıklarını söylemeleri nedeniyle toplantılara …’ın katıldığını biliyorum.” demiştir.
Davalılar … ve … tanığı … beyanında; “Davacı ile davalılar … ve … yaklaşık 40 yıldır aile dostumuz olur. … aynı zamanda benim sınıf arkadaşımdı. Dava konusu taşınmaz …’a aitti. … davacı …’a kırgın ve kızgındı. Bu nedenle ben ölene kadar kimseye malımı vermiycem diye söylüyordu. ben bu sözlerine bizzat şahit olmuştum. Dava konusu taşınmaz zannedersem iş yeriydi. Bu yeri … kiraya vermişti. Bildiğim kadarıyla kira parasını da kendisi alıyordu. Bunu da aile içerisinde … ve daha önceden vefat eden eşinin anlatmalarından biliyorum. …’ın dava konusu taşınmazı ne şekilde elde ettğini bilmiyorum. zannedersem temelden kooperatife girmek suretiyle almış. taşınmazı davacı oğluna devredip devretmediğini bilmiyorum. Kooperatifin genel kurul toplantılarına …’ın katıldığını ve ödemeleri de yine kendisinin yaptığını aile içerisinde ki konuşmalar sırasında …’ın anlatımları nedeniyle biliyorum. Davacının ödeme yapıp yapmadığını bilmiyorum. Dava konusu taşınmaz satın alındığından davacı … üniversiteyi yeni bitirmişti. Çalıştığını hatırlamıyorum. Bilmiyorum. babasının iş yerine gidip gelidğini hatırlıyorum Babasının eline bakıyordu. davalılardan …’nın bana anlattığına göre …’ın yaşlılık döneminde ve ölüm döneminde kira paralarını … alıyormuş.” demiştir.
Davalı (K. davacı) … tanığı … beyanında; “Davalılardan … annem olur. Annem … 2000 yılında muris … ile evlendi. …’ın vefatına kadar 13 yıl evli kaldılar. Muris … Amca dava konusu taşınmazın kendisine ait olduğunu söylerdi. Dava konusu taşınmazla ilgili ödemeleri kimin yaptığı konusunda bilgim yoktur. Ancak taşınmazla ilgili kooperatifin toplantılarına muris … Amca , … eşliğinde ve bazen de annemin eşliğinde birlikte gidiyorlardı. Davacının kooperatifin toplantılarına katılıp katılmadığı yönünde herhangi bir bilgim yoktur. Dava konusu taşınmazın aylık kirasını annem ve … Amca alıyordu. Zira kira geliri ile geçiniyorlardı. 1979- 1982 yılları arasında davacı …’ın ekonomik durumu , dava konusu taşınmazı alacak ekonomik güce sahip olup olmadığını bilmiyorum.Davalı …’ın kooperatifte hissesinin olup olmadığına dair herhangi bir bilgim yoktur.” demiştir.
Davalı (K. davacı) … tanığı … beyanında; “Davalı … annem olur. Annem … 2000 yılında muris … ile evlendi. …’ın vefatına kadar 13 yıl evli kaldılar. Dava konusu taşınmaz muris … Amca’ya aitti. Taşınmazla ilgili kooperatif toplantılarına muris … Amca davet edilirdi. Hatta birkaç kez bizi de davet etti. Biz de eşim … , annem … , muris … Amca ve ben olmak üzere birkaç kez bu toplantılara katıldık. Bizim katıldığımız toplantılarda ben davacı …’ı hiç görmedim. Bizim katılmadığımız toplantılara davacı …’ın katılıp katılmadığını bilmiyorum. Dava konusu taşınmazın aylık kirasını … Amca alıyordu. Davacı …’ın kooperatif hissesinin devrine ilişkin herhangi bir bilgim yoktur.” demiştir.
Davalı (K. davacı) … tanığı … beyanında; “Davalı … kayınvalidem olur. … muris … Amcayla 2000 yılında evlendi. Yaklaşık 14 yıl kadar evli kaldılar. Dava konusu yer … Amcaya aitti. Kooperatifin toplantıları olurdu. Bazen de ramazan ayında iftar yemekleri yapılırdı. 3-4 kez Kooperatifin toplantılarına , 3-4 kez de iftar yemeklerine … Amcayla beraber gittik. Zaman zaman aile toplantılarında murisin çocukları da olurdu. Ancak murisin çocuklarının da bulunduğu bu aile toplantılarında dava konusu taşınmazla ilgili davacı …’ın ismi hiç geçmedi. Kooperatifin toplantılarında ve iftar yemeklerinde de …’ın ismi hiç geçmedi. Benim bildiğim … kooperatif toplantılarına hiç katılmamıştır. Tahminime göre …’a toplantı davetiyesi gitmediği için … katılmamış olabilir. Kira paralarının bankaya yatırılmasından evvel kira paraları elden alınıyordu. Ayrıca muris … Amcayla 3-5 kez taşınmazın kira parasını almaya gitmiştik. Kooperatif üyeliğinin devrine ilişkin herhangi bir bilgim yoktur.” demiştir.
Tarafların karşılıklı iddiaları, davaya konu taşınmazın değeri, davacı ve bir kısım davalıların murisi …’ın üyelik durumu, üyelikten kaynaklanan edimlerin ifası ile ilgili keşif icra edilerek bilirkişi raporu alınması cihetine gidilmiş, bilirkişi heyeti ibraz etmiş olduğu, 07/07/2017 tarihli raporunda özetle; dava konusu taşınmazın dava tarihi itibariyle değerinin 1.650.000-TL olduğunu, muris …’ın 22/06/1970 tarihinde kooperatifin ilk ortaklarından görüldüğünü, 01/01/1971 tarihinde 43 numaralı ortak olarak kooperatife kabulünün bulunduğunu, 16/01/1979 tarihinde … tarafından ortaklığının davacıya devredildiğini ve aynı tarihte davacının ortak olarak kabul edilmiş olduğunu, 09/12/1982 tarihinde davacı tarafından ortaklık payının babasına devrine ilişkin dilekçe vererek çıkma talebinde bulunduğu, kooperatif tarafından bu dilekçeye göre işlem yapılmamasına rağmen bu muris …’ın 110 numaralı ortak olarak kooperatifte kabul edildiğini, bu tarihten sonraki tüm ödemelerin muris tarafından yapıldığını, tüm genel kurul toplantılarına murisin katıldığını, bu 30 yıllık sürede davacının hiçbir sürede ödeme ve faaliyete katılmasının söz konusu olmadığını, dava konusu taşınmazın muris adına tescil edildiğini ve 31/12/1993 tarihinde muris adına tescil edildiğini, netice itibariyle davacının kooperatif üyesi durumunda bulunmadığını ferdileşme tarihinde murisin ortak olduğundan yolsuz tescil söz konusu olmadığını beyan etmişlerdir.
Tüm dosya kapsamından; davacı açmış olduğu dava ile davalı kooperatif üyesi olan babası ‘ın üyeliği kendisine devrettiğini, kendisini kooperatif üyesi olmasına rağmen dava konusu taşınmazın diğer davalıların murisi … adına tescil edildiğini ve yolsuz tescil edildiğini iddia ederek tapu kaypdının iptali ile kendi adına tescilini, olmadığı taktirde değerinin tespit edilerek tazminat olarak tahsilini ve yine tazminat olarak taşınmazın geç teslim ve kullanmaması nedeniyle tazminat talebinde bulunmuş, davalı taraf ise davanın reddi ile birlikte açmış olduğu karşı dava da; asıl davanın açılması nedeniyle maddi zararların doğduğunu belirterek maddi tazminat ve yaşanılan dava sürecindeki üzüntü nedeniyle manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Öncelikle kooperatif üyeliğinin devredilip edilmediği, muris … adına tescilinin yolsuz olup olmadığının tespiti gerekmektedir. Kooperatif kayıtları, ibraz edilen beyan ve bilgiler ile tapu kaydı dikkate alındığında davalı kooperatifin 22/06/1970 tarihinde ilk tescilini yaptırdığını ve muris …’ın ilk ortaklarından olduğunu, 01/01/1971 tarihinde 43 numaralı ortak olarak kooperatifte kaydının bulunduğu anlaşılmaktadır. 16/01/1979 tarihinde murisin kooperatifteki ortaklığını oğlu olan davacı …’a devri yönünde kooperatif başkanlığına talep iletildiği, aynı tarihte davacının kooperatif üyeliğine kabul edildiği anlaşılmaktadır. Devamında da 09/12/1982 tarihli dilekçeyi davacının kooperatif yönetimine vererek kooperatifteki ortaklık payını babasına devrettiğini beyan ettiği, ancak kooperatif yönetiminin bu talebe yönelik bir karar almadığı anlaşılmaktadır. Kooperatif yönetimi tarafından davacının talebi üzerine bir karar alınmasa da …’ın yeniden kooperatif üyeliğine kaydedildiği, 110 numaralı ortak olarak kooperatif üyeliğine kabul edildiği ve bu tarihten sonra da kooperatifin üyeliğinden kaynaklanan tüm ödeme ve yükümlülüklerin muris … tarafından yerine getirildiği anlaşılmaktadır. Ayrıca 09/12/1982 tarihinden 2014 yılına kadar geçen 30 yıllık dönemdeki tüm genel kurul toplantılarına …’ın katıldığı görülmektedir. Davacı yönünden baktığımızda ise bu 30 yıllık dönemde hiçbir ödemesi bulunmadığı gibi, kooperatifin hiçbir genel kurulunda yer almamaktadır. Dava konusu taşınmazında ferdileşme işlemi yapılarak 31/12/1993 tarihinde muris adına tescil edildiği anlaşılmaktadır. Tüm bu hususlar dikkate alındığında; davacının üyeliğinin tekrar babasına devri hususunda talepte bulunduğu, kooperatifin önce bu talebi yerinde görmeyerek karar almadığı, ancak talebin karşılanarak …’ın 110 numaralı ortak olarak kaydedildiği ve devamındaki tüm işlemlerinde onun tarafından yapıldığı, üyelikten kaynaklanan yükümlülüklerinde muris tarafından yerine getirildiği anlaşılmaktadır.
TMK’nun 1025. Maddesi gereğince bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş veya bir tescil yolsuz olarak terkin olunmuş ya da değiştirilmiş ise, bu yüzden ayni hakkı zedelenen kimse tapu sicilinin düzeltilmesini isteyebilir. Davacının yolsuz tescil iddiasının bu madde ile birlikte bu yasanın başlangıç hükümleri ile birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir. TMK’nun 2. Maddesi gereğince herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzenini korumaz. Yine aynı yasanın 3. Maddesi gereğince kanunun iyi niyete hukuki bir sonuç bağladığı durumlarda asıl olan iyi niyetin varlığıdır. Bu maddeler gereğince davacının durumu değerlendirildiğinde üyeliğin devri için kooperatife dilekçe verdiği, kooperatifinde devir konusunda yönetim kurulu kararı almamasına karşın talep sonrasında murisi üye olarak tekrar kayıt altına alındığı ve bu kayıttan sonra da üyelik ile ilgili tüm ödeme yükümlülüklerinin muris tarafından yerine getirildiği dikkate alındığında, kooperatifin karar alma konusundaki bir eksikliğinden kaynaklanan durumu ileri sürerek yolsuz tescil iddiasında bulunmak iyi niyetle bağdaşmamaktadır ve hakkın kötüye kullanılması niteliğindedir. Murisin üyeliği ve ödemeleri ve yine genel kurullara katılımları dikkate alındığında da yolsuz tescil söz konusu değildir. Bir kişinin devir için dilekçe verdikten sonra aradan 30 yıl geçip hiçbir yükümlülüğünü yerine getirmeden, yükümlülüğünü yerine getiren kişinin mirasçılarına karşı bu iddiayı ileri sürmesi de iyi niyetle bağdaşmamaktadır. Tüm bu hususlar dikkate alındığında muris … adına dava konusu taşınmazın tescilinde yolsuz bir tescil olmadığı anlaşıldığından taşınmazın tapu kaydının iptali ve tescile ilişkin istemin ve terditli olarak dile getirilen tazminat isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
Karşı davaya gelince; davalı karşı davacı taraf açılan bu dava ile haklarının zarar gördüğünü, dava süresince zararlarının bulunduğu ve üzüntü yaşadıklarını beliretrek tazminat isteminde bulunmuş iseler de, dava açmak kişilerin anayasadan kaynaklanan haklarıdır. HMK’nun 329. maddesine kötü niyetli olarak dava açılmasında tazminat öngörülmüştür. Ancak işbu davanın açılmasında HMK’nun aradığı anlamda bir durum söz konusu değildir, ziraa hiçbir hakkı olmadığı halde dava açılması öngörülmüştür. Dava konusu uyuşmazlıkta davacı açısından bakıldığında bir hak iddiası bulunmamaktadır. TMK’nun 2. maddesindeki değerlendirme dışında hiçbir hakkı bulunmadan dava açılması kastedilmektedir. Bu davanın açılması ile karşı tarafın ne şekilde zarar gördüğü hususu da ispatlanabilmiş değildir. Bu haliyle karşı davanın da subüt bulmadığı anlaşıldığından reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
ASIL DAVA YÖNÜNDEN;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-a)Alınması gereken 35,90 TL harçtan, davacı tarafça yatırılan 187,90 TL peşin harç ile yine davacı tarafça yatırılan 13.947,47 TL tamamlama harcından mahsubu ile bakiye 14.099,47 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
b)Davalı … tarafından yatırılan 7.045,00 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde bu davalıya iadesine,
c)Davalı … tarafından yatırılan 3.498,75 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
d)Davalı … tarafından yatırılan 3.498,75 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı … ve … tarafından yapılan 67,40 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak bu davalılara verilmesine,
5-Davalı … tarafından yapılan 51,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
6-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden davalılar yararına takdir olunan 73.450,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iade edilmesine,
KARŞI DAVA YÖNÜNDEN;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Alınması gereken 35,90 TL harçtan peşin alınan 222,00-TL harcın mahsubu ile bakiye 186,10 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinde davalı yararına takdir olunan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, yapılan yargılama neticesinde kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize müracaatla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi istinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, anlatıldı.11/04/2018

Başkan …
¸
Üye …
¸
Üye …
¸
Katip …
¸