Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2023/49
KARAR NO : 2023/28
DAVA : Kişilik Haklarına Yönelik Saldırının ve Haksız Rekabetin Tespiti, Önlenmesi
DAVA TARİHİ : 10/02/2023
KARAR TARİHİ : 14/02/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 14/02/2023
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhinde açılan davanın, Mahkememizce yapılan incelemesi sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dilekçesinde özetle, müvekkili şirketin 1994 yılından bu yana kullandığı “……” ticari unvanını ve markasını gerek yüz binleri aşan müşteri portföyü, gerek yazılı ve görsel yayın organlarında yayınlanan reklamları ve gerekse sponsorluğunu yaptığı televizyon programları vasıtası ile güvenilir, maruf ve meşhur bir marka haline getirdiğini, ayrıca müvekkilinin “……” ticari unvanını TPMK nezdinde ..,..,..,… ve … sayılar ile tescil ettirdiğini, müvekkili tarafından davalı aleyhine ilamsız takip başlatıldığını, davalının ödeme emrinin tebliğ edilmesi üzerine borca itiraz ettiğini, icra takibinin durdurulduğunu, itirazın yasal süresinde verilmesi nedeniyle kendisi hakkında herhagni bir icra takip işlemi de uygulanmadığını, davalının, Danıştay, Yargıtay, Adalet Bakanlığı, Sayıştay, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Türkiye Barolar Birliği ve benzeri resmi kurumlara 02/02/2023 tarihinde gönderdiği elektronik postada “kanunsuz tefeciler gibi çalışan …… adındaki bu alışverişçi, çok yuva dağıttı. Çok insanı perişan ettiği, borçluları icra dairesinde süründürdüğünü, senetle tefecilik yaptığı, dar gelirli insanların sömürüldüğü, sömürülenlere de bu resmi kurumların göz yumduğu” şeklinde e-posta gönderdiğini ve e-posta ekinde müvekkili hakkında Sayıştay, Vergi Müdürlüğü, Tüketici Hakem heyeti ve benzeri kurumlar nezdinde yaptığı şikayetlerin havale numarasını paylaştığını, müvekkili şirketin huzur ve sükunu, davalı tarafından defalarca gönderilen e-postalar nedeniyle bozulduğunu, e- postada yer alan “tefeci ve dolandırıcı” sözlerinin, halkımız arasında da önü ve arkası ile ne anlama geldiğinin çok iyi bilindiğini, davalının söz dizelerinin, müvekkili şirketi hakaret ve aşağılama kastı ile yazıldığının sabit olduğunu, davalının söz konusu eylemlerinin müvekkili şirketin kişilik ve marka haklarına saldırı mahiyetinde olduğunu iddia ederek, müvekkili şirketin kişilik ile marka haklarına saldırı ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitini, kişilik ve marka haklarına yönelik saldırının ve haksız rekabetin önlenmesini, bu kapsamda davalının elektronik posta yolu ile davacının kişilik haklarına saldırısının durdurulmasını, TBK 58/2 maddesi uyarınca müvekkili şirketin kişili haklarını zedeleyen davranışları nedeniyle davalının kınanmasını ve hüküm özetinin ilanını talep ve dava etmiştir.
TTK’nun 54 maddesinde genel olarak haksız rekabet tarif edilmiştir. ” (1) Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. (2) Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” Aynı kanunun 55. Maddesinde ise, Dürüstlük kuralına aykırı davranışlar, ticari uygulamalar sayılmıştır. “MADDE 55- (1) Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır: a) Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle;
1. Başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek,
2. Kendisi, ticari işletmesi, işletme işaretleri, malları, iş ürünleri, faaliyetleri, fiyatları,
stokları, satış kampanyalarının biçimi ve iş ilişkileri hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı
açıklamalarda bulunmak veya aynı yollarla üçüncü kişiyi rekabette öne geçirmek,
3. Paye, diploma veya ödül almadığı hâlde bunlara sahipmişçesine hareket ederek
müstesna yeteneğe malik bulunduğu zannını uyandırmaya çalışmak veya buna elverişli doğru olmayan meslek adları ve sembolleri kullanmak, ….” şeklinde sayılmıştır.
SMK’nun 29. Maddesinde ise marka haklarına tecavüz sayılan fiiller sayılmıştır.
“Madde 29- (1) Aşağıdaki fiiller marka hakkına tecavüz sayılır:
a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak.
b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini
kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c) Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit
edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak.
ç) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu
hakları üçüncü kişilere devretmek” şeklinde sınırlı olarak sayılmıştır.
Görüldüğü üzere, markayı kötülemek TTK 55 maddesinde haksız rekabet olarak düzenlenmiş olup, SMK 29 maddesi anlamında marka hakkına tecavüz olarak sayılmamıştır. HMK’nun 33. Maddesi uyarınca Hâkim, Türk hukukunu resen uygular. Davacı vekili dilekçesinde açıkça ” davalının, Danıştay, Yargıtay, Adalet Bakanlığı, Sayıştay, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Türkiye Barolar Birliği ve benzeri resmi kurumlara 02/02/2023 tarihinde gönderdiği elektronik postada “kanunsuz tefeciler gibi çalışan …… adındaki bu alışverişçi, çok yuva dağıttı. Çok insanı perişan ettiği, borçluları icra dairesinde süründürdüğünü, senetle tefecilik yaptığı, dar gelirli insanların sömürüldüğü, sömürülenlere de bu resmi kurumların göz yumduğu” şeklinde e-posta gönderdiğini ve e-posta ekinde müvekkili hakkında Sayıştay, Vergi Müdürlüğü, Tüketici Hakem heyeti ve benzeri kurumlar nezdinde yaptığı şikayetlerin havale numarasını paylaştığını, müvekkili şirketin huzur ve sükunu, davalı tarafından defalarca gönderilen e-postalar nedeniyle bozulduğunu, e- postada yer alan “tefeci ve dolandırıcı” sözlerinin, halkımız arasında da önü ve arkası ile ne anlama geldiğinin çok iyi bilindiğini, davalının söz dizelerinin, müvekkili şirketi hakaret ve aşağılama kastı ile yazıldığının sabit olduğunu, davalının söz konusu eylemlerinin müvekkili şirketin kişilik ve marka haklarına saldırı mahiyetinde olduğunu iddia ederek, müvekkili şirketin kişilik ile marka haklarına saldırı ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitini, kişilik ve marka haklarına yönelik saldırının ve haksız rekabetin önlenmesini, bu kapsamda davalının elektronik posta yolu ile davacının kişilik haklarına saldırısının durdurulmasını, TBK 58/2 maddesi uyarınca müvekkili şirketin kişili haklarını zedeleyen davranışları nedeniyle davalının kınanmasını ve hüküm özetinin ilanını” talep ve dava etmiştir. Davacının davasını dayanak yaptığı maddi vakıaların tamamı haksız rekabete ilişkinidir. Davacı vekilinin bu maddi vakıayı ayrıca marka hakkına tecavüz olarak nitelemesi HMK’nun 33 maddesinin açık hükmü karşısında mahkemeyi bağlamaz.
Bu itibarla, dava özü itibariyle haksız rekabetin tespiti ve men’ine ilişkindir. Haksız rekabete ilişkin davalar TTK 4 maddesi anlamında mutlak ticari davalardan olup, TTK 5 maddesi uyarınca Asliye Ticaret Mahkemesi görevlidir. Mahkememizin görev alanı Fikri ve Sınai Mülkiyete ilişkin ihtilaflarla sınırlıdır. Bu itibarla, dava dilekçesindeki açıklamalara göre, dava TTK’nın 54 ve devamı maddelerinde düzenlenen haksız rekabete ilişkin olduğundan, TTK 4 ve 5. Maddeleri le HMK’nın 114 ve 115 maddeleri uyarınca Mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine, süresinde ve talep halinde dosyanın görevli Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermek gerekmiştir. Merci tayinine dair Yargıtay 20. Hukuk Dairesi’nin 2019/4271 E- 2019/5622 K, 2016/5821 E – 2016/8866 K , 2015/13467 E- 2015/12911 K sayılı ilamları, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2020/1506 E- 2021/1247 K, 2020/2201 E- 2021/3292 K sayılı ilamları da bu doğrultudadır. Bu itibarla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ NEDENİYLE USULDEN REDDİNE,
2-Süresinde ve talep halinde dosyanın görevli Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine,
3-Süresinde ve talep halinde dosya görevli mahkemeye gönderildiği takdirde yargılama gideri, harç ve avukatlık ücretinin görevli mahkemece değerlendirilmesine, aksi halde taraflardan birinin müracaatı üzerine mahkememizce bu aşamada ek karar verilmesine,
4-Karardan bir suretin taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.14/02/2023
Katip …
e-imzalıdır
Hakim …
e-imzalıdır