Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/98 E. 2022/254 K. 01.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/98
KARAR NO : 2022/254

DAVA : Markanın Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 03/04/2018
KARAR TARİHİ : 01/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 01/12/2022
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhinde açılan davanın, Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA ; Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalı adına … sayı ile tescilli “…” ibareli markanın, müvekkilinin önceki tarihli … sayılı “…” markasına benzer olduğunu, karıştırılma ihtimalinin bulunduğunu, davalı …ın müvekkilinin tanınmış markasından haksız yarar sağlamak amacıyla kötü niyetli olarak söz konusu markayı tescil ettirmiş olduğunu, davalı yanın ayrıca www….com.tr isimli alan adını kullandığını ve davalı fiillerinin müvekkilinin ticaret unvanı üzerindeki haklarını ihlal ettiğini iddia ederek, davalı adına … sayı ile tescilli “…” ibareli markanın, tescilli olduğu tüm sınıf ve emtialar yönünden hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinini ve davalıya ait www…. com.tr isimli alan adının iptalini talep ve dav etmiştir.
CEVAP ; Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkili markasının davacı markasından daha önce tescil edildiğini, markalar arasında benzerlik bunulmadığını, ayrıca davacı markasının tanınmış marka statüsünde olmadığını ve davacının kötü niyetli olduğunu ve iddiaların yersiz olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkememizin 16/05/2019 Tarih, … Esas ve … Karar sayılı kararı ile, “Davacının davasının KABULÜNE, davalı adına tescilli … tescil başvuru nolu markanın tescilli olduğu tüm sınıf ve emtialar yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, davalı adına olan” www…com.tr ” alan adının iptaline,” dair verilen karar, davalı …’ın istinaf talebi üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin 17/02/2022 Tarih, … Esas ve …. Karar sayılı ilamı ile, “Davalı vekili istinaf dilekçesinde, davanın hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı ileri sürülmüştür. Dava tarihinde yürürlükte olan 6769 Sayılı SMK 25/6 maddesinde, marka hükümsüzlüğü davasında 5 yıllık sessiz kalma süresi düzenlenmişse de, bu süre tescil tarihinden başlayacağından davalı markasının da 28/08/2014 tarihinde tescil edildiği anlaşıldığından, 03/04/2018 dava tarihine kadar 5 yıllık hak düşürücü sürenin gerçekleşmediği kanaatine varılmış, davalı vekilinin hak düşürücü süreye yönelik istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir. Davacı vekili tarafından, dava dilekçesi ve dilekçesine ekli delilleri dışında, bilirkişi raporu alındıktan sonra 15/05/2019 tarihli dilekçesi ile, davacı markasının tanınmışlığının ispatı yönünden ek delil sunulduğu anlaşılmışsa da, ön inceleme aşamasından sonra yeni delil sunulması HMK 141. Madde de düzenlenen iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağı kapsamında olup, karşı tarafın açık muvaffakatı ile mümkündür. Kaldı ki deliller karar duruşmasından bir gün önce ibraz edilmiş ve birer suretinin davalı vekiline tebliğ edilerek beyanda bulunma hakkı sağlanmamıştır. Davalı vekilinin istinaf dilekçesi ile sunulan delillere muvafakatlarının bulunmadığını beyan etmesi karşısında bu delillerin bilirkişi yahut mahkemece incelemeye tabi tutulması mümkün olmayıp davalı vekilinin ek delillere ilişkin istinaf sebebi yerindedir. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda, davacının markasının tanınmışlığı ve taraf markalarının tescil sınıflarının benzerlik karşılaştırmasının sektör bilirkişisince yapılması gerektiği beyan edilerek kesin bir kanaat açıklanmadığı, bilirkişinin tanınmışlık tespiti yönünden yeterli uzmanlık alanının bulunmadığı anlaşılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın (Anayasa) 141. maddesinin 3. fıkrasında, “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli yazılır” hükmü bulunmaktadır. HMK 297. maddesi bir mahkeme hükmünün neleri kapsamı gerektiğini açıklamıştır. Buna göre, HMK 297/1-c bendinde mahkeme kararınının; “c) Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri” içermesi gerektiği açıklanmıştır. Mahkemece somut delillere dayanılmadan ve yeterli gerekçe açıklanmaksızın davacı markasının tanınmış olduğu ve davalı markasının tescilli olduğu tüm emtialar yönünden hükümsüzlük ve alan adı iptali koşullarının oluştuğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmişse de, bilirkişinin uzmanlık alanının yeterli olmaması, alınan bilirkişi raporunun yeterli inceleme içermemesi ve gerekçeli kararda da, iddia ve savunma konusu hususların değerlendirilmemesi nedeniyle, HMK 355. Madde gereğince resen gözetilen sebepler ve davalı vekilinin istinaf dilekçesi dikkate alınarak, istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, kısmen reddine, mahkeme kararının kaldırılmasına, dosyanın uzman bilirkişilerden oluşacak yeni bir heyetten rapor alınarak yargılamaya devam edilmek üzere mahkemesine gönderilmesine” gerekçesi ile mahkememiz kararı kaldırılarak, dosya mahkememize iade edilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı doğrultusunda, davalı adına tescilli markanın dava dilekçesinde belirtilen her bir sebep yönünden hükümsüzlük koşulların oluşup oluşmadığı, yine davalı adına olan alan adının iptali koşullarının oluşup oluşmadığına ilişkin rapor tanzimi için dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiş olup, heyet tarafından hazırlanan 20/09/2022 tarihli raporda sonuç olarak, davalı markasının 09. Sınıf emtiaları içinde yer alan “Ana fonksiyonu uyarı ve
alarm olan cihazlar (taşıt alarmları hariç), elektrikli ziller” açısından SMK m.6/1
açısından kısmi hükümsüzlüğüne ilişkin şartların mevcut olup, değerlendirme ve nihai
takdirin mahkemeye ait olduğu,
davalı markasının tescilinde SMK m.6/9 kapsamında kötüniyetin bulunup bulunmadığı
hususunun ve buna bağlı olarak verilecek hükümsüzlük kararının takdirinin mahkemeye ait olduğu,
SMK m.6/4 ve 6/5 kapsamında tanınmış markaya ilişkin değerlendirme yapılabilmesi için
davalı markasının tescil başvuru tarihi itibariyle dosyada yeterli belge olmadığından,
davacı markasının tanınmışlığına dair bir değerlendirme yapılamadığı, markasal açıdan davacının, dava konusu markası ile davalıya ait marka arasındaki karıştırılma tehlikesi ve davalı internet sitesinin ticari etki yaratmaya müsait olduğu dikkate alındığında, davalı adına olan www…com.tr alan adının iptal koşullarının mevcut
olduğu, alan adı iptali ile haksız rekabetin giderilme imkanının mümkün olabileceği belirtilmiştir.
Tüm dosya kapsamı deliller, Bölge Adliye Mahkemesi kararı ve bu karar doğrultusunda aldırılan bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; dava konusu davalı markasının 28/08/2014 tarihinde tescil edildiği anlaşıldığından ve eldeki dava 03/04/2018 tarihinde açıldığından dava beş yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığından davalının bu yöndeki savunması yerinde değildir. Önceki tarihli davacı markası 28/11/2012 başvuru tarihli olup, “…” ibarelidir. Yine, davacıya ait www.mi.com alan adı 06/11/1998 tarihinde tescil edilmiş olup, davacı şirketin aynı zamanda unvanı olan “…” ibaresini içermektedir. Türkiye’de de 28/09/2011 tarihli ekşisözlük web sitesinde davacı adına olan “… ” markasından bahsedilmiştir. Aynı ibareli davalı marka başvurusu ise 11/02/2013 tarihinde yapılmış olup, “… ” ibarelidir. Her iki markanın da ayırt edici unsuru “…” ibaresidir. Bu ibarenin Türkçe bir karşılığı bulunmamaktadır. Markalar arasında görsel , işitsel ve anlamsal olarak ayniyet derecesinde benzerlik söz konusudur. Tescilli emtialar da kısmen aynıdır. Bu haliyle, aynı emtialar yönünden SMK 6/1 maddesi kapsamında hükümsüzlük koşullarının gerçekleştiği sabittir. Davalının marka başvuru tarihi itibariyle davacı markasının Türkiye’de tanınmışlığına dair yeterince delil sunulamadığından SMK 6/5 maddesi kapsamında davacının talebi yerinde görülmemiştir. Dosyadaki vekaletname ve internet sitesi içeriğine göre davacı şirketin ticaret unvanı “…” olup, SMK 6/6 maddesi kapsamında da davacı ticaret unvanının davalı tarafça marka olarak tescili söz konusudur. Dosya kapsamı deliller ve bilirkişi raporunda değinilen internet ortamındaki kullanıma göre, davacı şirketin unvanı da olan “…” ibaresi davacının marka başvurusundan çok önce yoğun olarak kullanmakta olup, Türkiye piyasasına da marka başvurusundan önce girmiştir. Taraf markalarında ki “…” kelimesinin Türkçe karşılığı bulunmamakta olup, davalının bu ibareyi tesadüfen seçip marka olarak tescil ettirmesi hayatın olağan akışına aykırıdır. Ayrıca, davalının bu ibareyi “….” ibaresiyle birlikte “….” ibaresiyle bağdaşmayacak ilgisiz bir çok emtia ve hizmet sınıfında tescil ettirmesi de davacının markasının ayırt edicilik gücünden ve reklam değerinden haksız yararlanmaya yönelik olduğu ve böylece davalı tescilinin SMK 6/9 maddesi anlamında kötü niyetli olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır. Kötü niyet bölünemeyeceğinden davanın kabulüyle dava konusu markanın tescilli olduğu tüm sınıflar yönünden hükümsüzlüğüne karar vermek gerekmiştir. Ayrıca, davalının www….com.tr alan adının kullanılması markasal açıdan ticari etki doğurduğundan ve davacının önceki tarihli marka haklarını ihlal ettiğinden, alan adının da iptaline karar vermek gerekmiştir. Bu itibarla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davacının davasının KABULÜNE, davalı adına tescilli … tescil başvuru nolu markanın tescilli olduğu tüm sınıf ve emtialar yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, davalı adına olan” www….com.tr ” alan adının iptaline,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 80,70 TL ilam harcından, 35,90 TL peşin harcın mahsubu ile, 44,80 TL bakiye karar harcının, davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 71,80 TL dava ilk masrafı, 510,80 TL tebligat – tezkere masrafı ve 4.500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 5.082,60 TL yargılama giderinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,
6-Talep halinde kararın taraflara tebliğine,
Davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda verilen karar, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere, açıkça okunup usulen anlatıldı.01/12/2022
Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır