Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/82 E. 2023/17 K. 31.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/82
KARAR NO : 2023/17

DAVA : Markanın Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 23/03/2022
KARAR TARİHİ : 31/01/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 31/01/2023

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhinde açılan davanın, Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA ; Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin kurum nezdinde 01-45 arası birçok sınıfta tescilli …… ve ……. asli unsurlu seri markaların sahibi olduğunu, aynı zamanda …… nolu “……” ibareli tanınmış markasının bulunduğunu, davalı adına …… sayı ile tescilli markanın müvekkilinin markalarına görsel, işitsel, anlamsal açıdan benzer olduğunu, bu durumun tüketici nezdinde iltibasa sebebiyet vereceğini, davalı markasının tescil edildiği sınıfların da müvekkilinin markası ile aynı olduğunu, davalının markanın başındaki “……” harfi yerine “…….” harfini kullanarak farklılık yaratmaya çalıştığını, ancak tek harf değişikliğinin oluşturulan markaya hiçbir ayırt edicilik katmadığını, davalı markasının müvekkilinin markaları ile ayniyet derecesinde benzer olduğunu, davalı markasını gören tüketicilerin söz konusu markayı müvekkiline ait seri marka zannedeceğini, “…….” ibaresinin müvekkiline ait ticaret unvanında da çok uzun yıllardır kullanıldığını, yine müvekkilinin marka üzerinde üstün ve öncelik hakkının mevcut olduğunu, müvekkilinin “…….” ibaresi ile özdeşleştiğini ve kullanım sonucu da ayırt edicilik kazandırdığını, davalı marka başvurusunun kötü niyetli olduğunu iddia ederek, davalı adına …….. sayı ile tescilli markanın hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.
CEVAP ; Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkilinin, 2004 yılından beri yayıncılık sektöründe hizmet verdiğini, davacının kurum nezdinde gerçekleşen itirazının reddedildiğini, markasının tescilli olduğunu, taraf markaları arasında aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzeşme iddiasında bulunulmasının mümkün olmadığını, kullanılan yazı tipi ve logonun farklı olduğunu, müvekkilinin logosundaki “P” harfinin konum işareti şeklinde olduğunu ve markanın ilk bakışta “…….” diye anlaşıldığını, ilgili iki farklı markanın sahip olduğu algının birbirini etkilemesinin söz konusu olmadığını, davacıyla iştigal konularının tamamen farklı olduğunu, davacının gıda müvekkilinin ise yayıncılık alanında faaliyet gösterdiğini, davacının somut hiçbir veriye dayanmadan markasının lekeleneceğini iddia etmesinin akla ve mantığa aykırı olduğunu, yayıncılık sektöründe genellikle yunan mitolojisinden terimler kullanıldığını, müvekkilinin de Kızılderili dilinde ……. kullanılan ve …….. anlamına gelen “……” kelimesini marka olarak seçtiğini, davacının iddialarının dayanaksız olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE :
Dava, davalı adına ……. sayı ile tescilli markanın hükümsüzlüğü taleplidir.
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan, davacı adına tescilli marka tescil belgeleri ile hükümsüzlüğü talep edilen davalı adına tescilli marka tescil belgesine ilişkin kayıtlar celbedilmiştir.
6769 Sayılı SMK’nın 25. Maddesinde hükümsüzlük koşulları belirtilmiş olup, belirtilen madde ile, 5. veya 6. maddede sayılan hallerden birinin mevcut olması halinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir. Menfaati olanlar, Cumhuriyet Savcıları veya ilgili kamu kurum ve kuruluşları markanın hükümsüzlüğünü mahkemeden isteyebilir. Marka hükümsüzlük davası, dava tarihinde sicilde marka sahibi olarak kayıtlı kişilere veya hukuki haleflerine karşı açılır. Markanın hükümsüzlüğü davalarında Kurum taraf gösterilmez. Aynı kanunun 6/9 maddesi uyarınca kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Taraf vekillerince deliller sunulduktan ve resen celbi gereken deliller de toplandıktan sonra dosyada bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, dosyanın tevdi olunduğu bilirkişi hazırlamış olduğu 05/01/2023 havale tarihli raporda sonuç olarak, bütünsel olarak yan yana konulan taraf markaları arasında her ne kadar 41 ve 35. sınıflar yönünden sınıfsal benzerlik bulunsa ve ayrıca davacı markası tanınmış marka olsa da, markaların bütüncül yaklaşımda bıraktıkları izlenimin benzer olmaması sebebiyle, olağan alıcılar nezdinde davacı markası ile davalı markası arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma ihtimali (SMK m.6/f.1) doğmadığını, SMK m.6/f.5’te tanınmış markaya tanınan genişletici korumanın şartlarının oluşmadığını, davalı markasının kötü niyetle tescil ettirildiğine dair sarih ve somut verilerin olmadığını ve davacının gerçek hak sahipliğine (SMK m.6/f.3) dayalı hükümsüzlük talebinin de yerinde olmadığını, davalı adına tescilli ……. nolu markanın dava dilekçesinde belirtilen gerekçelere dayalı hükümsüzlük koşullarının oluşmadığını bildirmiştir. Rapor teknik yönden yeterli olup, dosya kapsamıyla da uyumlu olduğundan itibar edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı deliller ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; Davacı, markasının tanınmış marka statüsünde olduğu, davalı taraf markasının iltibasa sebep olduğu, marka üzerinde gerçek ve üstün hak sahibi olduğu ve davalı markasının tescilinde kötü niyet bulunduğu gerekçeleriyle davalı markasının hükümsüz kılınmasını talep etmektedir. Davacı markası ……… çay emtiasında tanınmış markadır. Davacı, TPMK nezdinde gıda sınıflarında 1990’lı yıllardan itibaren koruma altına alınmış çok sayıda “………” yegane/asli unsurlu markanın (seri markaların) sahibidir. Davacının davalı markasının tescilli olduğu 41 ve/veya 35. Sınıfları kapsayan ……… asli ibareli marka tescilleri de bulunmaktadır. Davacının, önceki tarihli ……… asli ibareli markalarına dayanarak, davalı marka tescil başvurusuna SMK m.6/f.1, 3, 5, 6 ve 9 fikra hükümleri uyarınca itiraz ettiği, TPMK Markalar Dairesi Başkanlığı’nın itiraz sahibi davacının itirazını reddettiği ve YİDK tarafından, davacının ret kararına yaptığı itirazın reddediliği anlaşılmıştır.
Davacı markası yüksek ayırt ediciliğe sahip, giderek çay emtiası yönünden tanınmış bir markadır. Bu değerlendirmenin önemi, markanın Türkiye’deki tanınmışlığından haksız olarak faydalanılıp faydalanılmadığını tespittir. İtibardan haksız faydalanma benzerlik veya çağrıştırma şeklinde olabilir. SMK m.6/f.5 markalar arasındaki iltibas kavramını genişleten, hatta iltibas olmasa bile markaları farklı mal ve hizmetlerde bile koruyan bir maddedir. Genişletici korumanın varlığı için, tanınmış marka ile sonraki başvuru konusu markaya konu işaretler arasında, markaları üreten firmalar arasında idari/ekonomik bir bağ olduğu konusunda ilişkilendirilme ihtimali bulunmasının şart olmayıp, sonraki markanın tanınmış markayı çağrıştırmasının yeterli olduğu kabul edilmektedir. Tüketici iki farklı marka karşısında olduğunu bilmesine rağmen eğer markalar arasında bir bağlantı, çağrıştırma olduğunu düşünüyorsa da, önce aklına tanınmış marka geliyor ama sonra farklı bir marka karşısında olduğunu biliyorsa da taraf markaları arasında itibardan faydalanma ve dolayısıyla bağlantı oluşur. Bazen markalar arasındaki tek harf değişikliği, şekil unsurunun varlığı, markanın tertip tarzı itibarıyla bu çağrışım ortadan kalkabilir. Davalı markası internette konum olarak değerlendirilen ŞEKİL görselini havi olup, davacı markası ……… ise, Yunan alfabesinin ikinci harfidir. Davalı markasındaki “P” harfinin kullanılış şekli, görsel olarak davacı markasından farklılaşmayı artırmaktadır. ……… ve ……. işaretleri arasında sözcük olarak okunduğunda kısmi bir işitsel benzerlik olsa da, yukarıda açıklandığı üzere kaç harfin aynı kaç harfin farklı olduğu değil markalara bütüncül bakış açısıyla bakıldığında ortalama tüketici nezdinde işaret düzeyinde ve/veya işletmesel bağlantı kurulması sonucunu doğuracak bir benzerliğin olup olmadığı önem arz eder. Olayda davacı markasının ilk harfinin B- sonraki harflerinin ……. olduğu, ilk bakışta ve derhal ……. şeklinde okunsa bile davalı markasının ilk harfinin P- sonraki harflerinin ……. olduğu görülmektedir. Ancak, ilk harflerinden sonraki 3 harfin aynı (…….) olması sebebiyle peşinen iltibas bulunduğu sonucuna varılamayacaktır. Davacı markası …… şeklinde davalı markası …….. şeklinde hecelenerek okunmakta; ancak bu kısmi iştisel benzerlik, markaların bütüncül değerlendirmesinde, davalı markasındaki “P” harfinin kullanılış biçimi ve bu şeklin vurgulayıcı olarak markada yer almasının doğurduğu görsel (ve kavramsal açıdan da) bıraktıkları farklı izlenim karşısında iltibas için yeterli değildir. Sonuç olarak, taraf markaları arasında karıştırılma ve bağlantı kurma ihtimalinin bulunmadığı, davacı markasının olağan alıcısının davalı markasını davacı markasından ayırt edebileceği ve taraf markaları arasında işletmesel bağlantı da kurmayacağı bu sebeple SMK m.6/f.1’in şartlarının oluşmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır. Taraf markaları arasında tanınmış marka özelinde çağrıştırmanın da söz konusu olmayacağı kanaati hasıl olmuştur. Tanınmış marka söz konusu olduğunda somut olayın özelliklerine göre değerlendirme yapılması ve her şeyden öncelikle ilgili tüketici kesiminin gerçekten tanınmış marka ile çağrışım kurması gerekmektedir ki, somut olayda davacı markasının tanınmış olduğu alan ile davalı markasının tescilli olduğu ve kullanıldığı alanın birbirinde uzak olduğu, iltibas tehlikesi bulunmadığı, davalı markasını gören tüketicinin aklında davacı markasının çağrışmayacağı, davalı markasının davacı markasının ayırt edici karakterinin zedelenmesine, itibarına zarar verilmesine ve tanınmışlığından haksız yararlanılmasına sebep olmayacağı sonuç ve kanaatine varılmıştır. Tüketicinin taraf markaları arasında çağrıştırma olduğunu düşünmesi, davalı markasını gördüğünde davacı markası ile bağlantı kurması, taraf markaları arasında itibardan faydalanma ve dolayısıyla bağlantının oluşması ve itibarın aktarılması söz konusu olmayacaktır. Davacı markasının tanınmışlığının ve itibarının davalı markasının tescilli olduğu hizmetlere aktarılması ve davacı markasının tanınmışlık düzeyi nedeniyle davalının haksız bir yarar sağlaması olanaklı görünmemektedir. Bu sebeplerle, davalı markasının hükümsüzlüğü yönünden SMK m.6/f.5’in şartları da oluşmamıştır.
Diğer husus, davacı markasının tanınmışlığı da dikkate alındığında, davalının çağrıştırma, bağlantı kurulma veya karıştırılma amacının diğer bir deyişle kötü niyetinin bulunup bulunmadığı konusudur. Davalı markasının farklı alanlarda tescilli olduğu, fiilen de yayıncılık sektöründe kullanıldığı, davacı markasının tanındığı alan ile bir yakınlığının söz konusu olmadığı, davalının neden bu ibareyi seçtiğini açıkladığı ve en önemlisi de taraf markaları arasında iltibas tehlikesi bulunmadığı için, davalı marka tescil başvurusunun kötü niyetle yapıldığından bahsedilmesi mümkün görülmemiştir. Kötü niyet iltibas olmasa da pekala söz konusu olabilir. Ancak kötü niyetin varlığının somut ve sarih emarelerle ortaya konulması gerekmektedir ki, somut olayda bu yönde açık ve somut bir delil mevcut değildir. Davacı ayrıca gerçek hak sahipliği iddiası ile de davalı markasının hükümsüzlüğünü istemektedir. SMK m.6/f.3’te düzenlenen önceki kullanıma dayalı hak sahipliği, tescilsiz işaretlerin-markaların sahiplerine, eskiye dayalı ve belirli bir bilinirlik kazandıracak şekilde kullanım söz konusu olduğunda, sonraki koruma tarihli tescilli markaların hükümsüzlüğünü talep etme imkanı vermektedir. Olayda davacının zaten önceki tarihli tescilli markaları mevcut olduğundan, esasen gerçek hak sahipliğinin şartlarının ayrıca oluşmasına gerek bulunmamaktadır. Ayrıca belirtmek gerekir ki, gerçek hak sahipliği aynı ya da iltibasa sebep olan markalar için bir nispi ret ve hükümsüzlük nedenidir. Davalı markasının davacı markası-markaları ile iltibasa sebep olmadığı değerlendirildiğinden ve davacının davalı markası ile iltibas doğurur şekilde benzer bir tanıtıcı işareti davalı markasının tescilli olduğu hizmetlerde önceye dayalı kullanımı söz konusu olmadığından, davacının davalı markasının hükümsüzlüğünü SMK m.6/f.3 ve SMK m.25/f.1 hükümlerine dayalı olarak talep edemeyeceği sonucuna varılmıştır. Neticede; bütünsel olarak, yan yana konulan taraf markaları arasında, her ne kadar 41 ve 35. Sınıflar tünden sınıfsal benzerlik bulunsa ve ayrıca davacı markası tanınmış marka olsa da markaların bütüncül yaklaşımda bıraktıkları izlenimin benzer olmaması sebebiyle olağan alıcılar nezdinde davacı markası ile davalı markası arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma ihtimali (SMK m.6/f.1)doğmadığı, SMK m.6/f.5’te tanınmış markaya tanınan genişletici korumanın şartlarının oluşmadığı, davalı markasının kötü niyetle tescil ettirildiğine dair sarih ve somut verilerin olmadığı ve davacının gerçek hak sahipliğine (SMK m.6/f.3) dayalı hükümsüzlük talebinin de yerinde olmadığı sonuç ve kanaatine varılarak, dayanılan tüm sebepler yönünden davanın reddi gerekmiştir. Bu itibarla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 179,90 TL ilam harcından, 80,70 TL peşin harcın mahsubu ile, 99,20 TL bakiye karar harcının, davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince reddedilen hükümsüzlük davası nedeniyle hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,
6-Talep halinde kararın taraflara tebliğine
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere, açıkça okunup usulen anlatıldı.31/01/2023
Katip
✍e-imzalıdır

Hakim ……
✍e-imzalıdır