Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/97 E. 2022/240 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/97
KARAR NO : 2022/240

DAVA : Markanın Hükümsüzlüğü, Markaya Tecavüz ve Haksız
Rekabetin Tespiti, Tazminat
DAVA TARİHİ : 02/04/2021
KARAR TARİHİ : 24/11/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 25/11/2022

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhinde açılan davanın, Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA ; Davacı vekili dava dilekçesi ile, TPMK nezdinde ……. sayı ile tescilli “…….” ibareli markanın müvekkili adına tescilli olduğunu, müvekkili şirketin “…..” adı altında uzun yıllardır pvc, pencere ve kapı sistemlerine ilişkin ürünler ile birçok alanda ve modelde üretim yaptığını, ancak hal böyle iken davalının, TPMK nezdinde …. sayı ile tescilli “,….” ibareli markası altında, müvekkili şirket ile aynı kullanım alanlarında faaliyet gösterdiğini, bu durum üzerine müvekkili tarafından davalıya ihlal teşkil eden eylemlerin sonlandırılması amacıyla noter aracılığıyla ihtarname keşide edildiğini, ancak davalının söz konusu eylemlerini sürdürdüğünü, söz konusu hususların tespit edilebilmesi amacıyla Çatalca Sulh Ceza Hakimliği’nin …. Değişik İş sayılı dosyasında delil tespiti ikame edildiğini ve davalının son bulmaz eylemlerinin müvekkilinin markadan doğan haklarına zarar verdiğini iddia ederek, müvekkilinin markasına yönelik tecavüz ve haksız rekabetin tespitini, davalı adına ….. sayı ile tescilli “….” ibareli markanın hükümsüzlüğünü, tecavüz teşkil eden ürünlere el konularak imhasını, şimdilik 1.000,00 TL maddi ve 50.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsili ile verilecek hüküm özetinin ilanını talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 26/09/2022 tarihli dilekçesi ile, 1.000,00 TL olan maddi tazminat talebini 250.000,00 TL tutarında artırarak, harcını yatırmıştır.
CEVAP ; Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkilinin TPMK nezdinde … sayı ile tescilli “…..” ibareli markası ile serbest bölgede üretim yaptığını ve bu ürünlerin tamamını Libya’ya ihraç ettiğini, müvekkilinin davacı şirketin markasını ve ürünlerini taklit etmediğini, tüm PVC profil üreticilerinin kullandığı ve herkesin malumu olan halka mal olmuş ürünler ürettiğini ve söz konusu ürünleri kendi adına tescilli olan “….” ibareli markası ile ihraç ettiğini, davacı markasının esaslı unsuru “…” ve yan unsurunun “….” olduğunu, Türkçe karşılığının “….” anlamına geldiğini, müvekkili şirkete ait olan “…..” ibareli markanın esaslı unsurunun ise “….” ibaresi olup, bunun Türkçe’de kutsal/mübarek anlamına geldiğini, markanın genel itibarıyla Türkçe karşılığının “….” anlamına geldiğini, markalar arasında benzerlik olmadığı gibi karıştırılma ihtimalinin de bulunmadığını ve davacı iddialarının haksız ve mesnetsiz olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE :
Dava, davacının “…..” ibareli markasına yönelik tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, tecavüz teşkil eden ürünlerin toplatılarak imhası, davalı adına ….. sayı ile tescilli markanın hükümsüzlüğü ile maddi ve manevi tazminatın tahsili ile hüküm özetinin ilanı taleplidir.
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan gelen kayıtlardan, ……. tescil numaralı “…….” ibareli markanın, 07/05/2018 tarihinden itibaren 10 yıl müddetle davacı adına, hükümsüzlüğü talep edilen ….. tescil numaralı “…..” ibareli markanın 12/02/2019 tarihinden itibaren 10 yıl müddetle davalı adına tescilli olduğu anlaşılmıştır.
6769 Sayılı SMK’nın 29/1-b ve c maddeleri ile, marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde, tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmanın marka hakkına tecavüz oluşturduğu belirtilmiştir.
6102 Sayılı TTKnın 54. Maddesi ile, haksız rekabete ilişkin bu kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır. 55. Maddesinin 4. fıkrasında ise, iyi niyetle bağdaşmayan, haksız rekabete ilişkin eylemlere örnek olarak, başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak gösterilmiş ve haksız rekabet halleri hüküm altına alınmıştır.
6769 Sayılı SMK’nın 25. Maddesinde hükümsüzlük koşulları belirtilmiş olup, belirtilen madde ile, 5. veya 6. maddede sayılan hallerden birinin mevcut olması halinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir. Menfaati olanlar, Cumhuriyet Savcıları veya ilgili kamu kurum ve kuruluşları markanın hükümsüzlüğünü mahkemeden isteyebilir. Marka hükümsüzlük davası, dava tarihinde sicilde marka sahibi olarak kayıtlı kişilere veya hukuki haleflerine karşı açılır. Markanın hükümsüzlüğü davalarında Kurum taraf gösterilmez. Aynı kanunun 6/9 maddesi uyarınca kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.

Taraf vekillerince deliller sunulduktan ve resen celbi gereken deliller de toplandıktan sonra dosyada bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, dosyanın tevdi olunduğu bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan 08/03/2022 havale tarihli raporda sonuç olarak,
davacı adına tescilli ……. sayılı marka ile benzer olduğu değerlendirilen ve
aynı (19.) sınıf – aynı/benzer alt sınıflarda tescile konu edilen …. sayılı
markanın nihai tüketici nezdinde markalar arasında bağlantı kurmaya sebebiyet
vereceği, markalar arasında karıştırılma ihtimalinin doğacağı ve bu nedenle davalı
adına tescilli … sayılı markanın tescilli olduğu 19. sınıf bakımından tümden
hükümsüz kılınabileceği,

davacı yanın 21 Şubat 2012 tarihinde alınan arşiv kaydından bu yana …..
ibaresine şeklinde internet sitesinde yer verdiği ve pvc, pencere
ürünlerinde markasal olarak kullandığı,
bununla birlikte Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde yapmış oldukları
araştırmada davacı yanın …. başvuru numarası ile ….. ibaresi için marka
tescil başvurusunda bulunduğu, başvurunun reddedildiğinin anlaşıldığı,
Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından reddedilen … başvuru numarası ile
başvuruya konu edilen marka ile 21.02.2012 den bu yana kullanımda bulunduğu
anlaşılmakla uzun süredir yapılan pvc, pencere ürünleri üzerinde yapılan kullanımın
davacı yana tescilsiz kullanım – gerçek hak sahipliği bakımından hak kazandırıp kazandırmayacağı mahkemeye ait olduğu,
davacı tarafından tescilsiz kullanılan ibareli marka ile davalı yan
adına tescilli ibareli markaların gerek markasal gerekse sınıfsal
olarak benzer olduğu, hal böyle iken Mahkeme tarafından ….. ibaresi
bakımından davacı yanın gerçek hak sahibi olduğu kanaatine varılması halinde, davalı
adına tescilli ….. sayılı markanın SMK’nun 6/3 maddesi gereğince hükümsüz
kılınabileceği,
davalı tarafça http://www……com uzantılı internet sayfasında ….. ibaresini
davacı markaları ile aynı ve/veya benzer olarak, aynı/benzer ürün sınıflarında kullanıma konu edildiği, …… ibareli markalı ürünlerin davalı tarafından ihraç
edildiği bilgileri dikkate alındığında, davalı yanın söz konusu eylemlerinin SMK’nun
29. Maddesinin atfıyla 7. Maddesi uyarınca davacı yanın ……. sayılı marka
tescilinden doğan haklarına tecavüz teşkil edeceği,
davalı yanın kullanımlarının davacı yan ile haksız rekabet teşkil ettiği,
davacıya ve davalıya ait yapılan resmi defter ve belge incelemesinde dava konusu
markalardan ….. ve …. faturalarında kullanıldığına dair rastlanmadığı, davacı üretimini yaptığı ürünlerin üzerinde uygulamak için …… yüzeyler ve beyaz yüzeyler için kullanılan bu malzemeyi …. Bant ve Amb.San.Tic.A.Ş firmasından aldığına dair 2019 ve
2020 yıllarına ait alış faturalarını ibraz etmiş olup, LİBYA ülkesine yaptığı
satışlardan PVC profillerine üzerine yapıştırmak kaydı ile uygulanması durumunda
dava konusu markayı kullandığı,
davacının tarafımıza sunmuş olduğu Proforma faturalarda ……. görsel logosunu
kullandığı bu faturaların resmi faturalar ile adet, kilo ve tutar gibi bilgelerin birbirini
doğruladığı, proforma faturaların resmi fatura olmadığından her zaman üzerinde
oynama ihtimalinin olduğu,
davacının markasına davalı tecavüz etmeseydi, davalının satış hasılatı olan 7.397.501
USD üzerinden davacının ortalama kar marjı olan % 4.81 üzerinden
355.820,-USD olduğu, davacının tecavüzün olmadığı yılda elde etmiş olduğu hasılatın
6.790.178 USD olduğu, tecavüzün olduğu yılda 3.149.579 USD olduğu, davacının
hasılatında 3.640.599 USD azalma olduğu buna göre 3.640.599*%4,81 = 175.112
USD olduğu,
davalının kullandığı markanın davacının ciro ve kar kaybında etkisinin tam
olarak tespit imkanının olmadığı,
davalının 2019 yılına ait ek tasdik yapılan resmi defterlerden yevmiye ve defteri kebir
defterlerinin delil niteliği taşımadığı belirtilmiştir.
Davalı vekilinin ciddi itirazlarını tek tek değerlendirir ve özellikle davanın dayanağı haksız fiil olduğundan, Türkiye’de gerçekleştiğinden ve davacının talebi de Türk Lirası üzerinden olduğundan, davacının zararının ve isteyebileceği tazminatın da Türk Lirası olarak değerlendirilip buna göre ek rapor tanzimi için dosya önceki bilirkişi heyetine tevdi edilmiş olup, heyet tarafından hazırlanan 29/06/2022 havale tarihli ek raporda sonuç olarak, esas mahiyette kök raporda yer alan görüşlerini değiştirmeyi gerektirir herhangi bir
durumun mevcut olmadığı,
davacının markasına davalı tecavüz etmeseydi, davalının satış hasılatı olan 87.442.469 TL
üzerinden davacının ortalama kar marjı olan %4.82 üzerinden 4.214.727 TL olduğu,
davalı, davacının markasına tecavüz etmeseydi, 2018 yılındaki %78,77 artışı 2019 ve 2020
yılında yaptığı varsayımı ile 5.526,244,TL olduğu,
davalının kullandığı markanın davacının ciro ve kar kaybında etkisinin tam olarak
tespit imkanının olmadığı belirtilmiştir.
Tüm dosya kapsamı deliller birlikte değerlendirildiğinde; önceki tarihli 07/05/2018 tarih ve ….. tescil nolu “…….” – ibareli marka 19. Sınıfta davacı adına, sonraki tarihli 12/02/2019 tarih ve …. tescil nolu “….” ibareli marka ise davalı adına aynı sınıfta tescillidir. Davacı markasında büyük harfle yazılan “…’nin kısaltması olup, yine “……” ibaresi ingilizce polimer ifadesinin kısaltmasıdır. Markada yazılı “….” ibaresi ise, ingilizce “……” kelimesinin kısaltmasıdır. Bunun karşılığı da penceredir. Bu haliyle marka, tescilli olduğu emtia sınıfları bakımından zayıf marka statüsündedir.Türk Patent ve Marka Kurumundan gelen yazı cevabına göre de davacının dayandığı fiili kullanımındaki “…..” ibaresi için olan 21/11/2003 tarih ve … sayı ile yaptığı tescil başvurusunun da kurum tarafından reddedildiği ve reddin kesinleştiği , bunun üzerine davacının bu kez davaya dayanak markayı “….” ibaresini eklemek suretiyle tescilini sağladığı anlaşılmıştır. Davalı markası ise, “…..” ibareli olup, yukarıda değinildiği üzere markada yer alan “…” ibaresi pencerenin ingilizce kısaltması olup, ayırt ediciliği düşüktür. “…” ibaresi ise ingilizce olup, Türkçe karşılığı kutsal anlamındadır. Bu haliyle tescilli markalar arasında hitap ettikleri tüketici kitlesi de dikkate alındığında, görsel, işitsel ve anlamsal olarak karıştırma ihtimali dahil benzerlik bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır. Yine, davacı kendi tescilinden farklı olarak kullandığı, “…..” ibaresine dayanmış ise de, yukarıda değinildiği üzere, bu ibare için yaptığı marka tescil başvurusunun kurum tarafından reddedilmiş olması karşısında, tescili reddedilen bir ibareye dayalı olarak öncelik/üstün hak iddiasının da dinlenmesi mümkün olmamıştır. Ayrıca, davacı markası tanınmış marka statüsünde değildir.
HMK’nın 282 maddesi uyarınca hakim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir. Ayrıca Yüksek Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08/06/2016 tarih ve …. Esas ve ….. Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi hukuki bir konu olup mahkemece değerlendirilecektir. Bu yönüyle bilirkişi raporundaki markalar arasında karıştırılma ihtimali olunduğuna dair hukuki değerlendirmeye iştirak edilmemiştir. Zira; Yüksek Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin davacının markasına ilişkin 12/06/2017 tarih ve …. Esas …. Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, uyuşmazlık konusu markaları taşıyan ürünlerin ortalama tüketici kitlesi üzerinde markaların başlangıç ibareleri etkilidir. TPMK kayıtları incelendiğinde görüleceği üzere “….” ibaresini ek olarak içeren onlarca marka aynı sınıflarda tescillidir. Somut uyuşmazlıkta davacının önceki tarihli markaları “…….”, davalı markası ise “……” ibarelidir. Markaların başlangıç ibareleri olan “…..” ve “….” kelimeleri karşılaştırıldığında, ”….” ibarelerinin esasen eklenen tanımlayıcı işaretler niteliğinde oldukları hususu ve ilgili tüketici kitlesi dikkate alındığında, aynı veya benzer mallar yönünden markalar arasında SMK’nın 6/1 maddesi anlamında halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali bulunmadığı, davalının tescilinin kötü niyetli olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır. Bu itibarla hükümsüzlüğe dair davanın reddi gerekmiştir.
Davacının marka haklarına tecavüze yönelik talebin yönünden yapılan değerlendirmede; yukarıda değinildiği üzere taraf markaları arasında benzerlik ve karıştırılma ihtimali bulunmadığı, dava konusu ve taraf markaların tescili olduğu emtia sınıfının daha çok profesyonel kişiler (inşaat firmaları) olması karşısında karıştırılma tehlikesinin de bulunmadığı anlaşılmakla, davacının marka haklarına tecavüze dair talebi yönünden de SMK 29 maddesinde aranan koşullar oluşmadığından reddi gerekmiştir. Davacının haksız rekabete ilişkin talebi yönünden de, yukarıda değinildiği üzere tescilli markalar arasında karıştırılma ihtimalinin dahi bulunmadığı değerlendirilmekle, keza davacının tescilsiz kullanımının da marka başvurusunun reddedilmiş olması karşısında (başkası adına kayıtlı marka) davacıya herhangi bir hak bahşetmeyeceğinden TTK 54 ve devamı maddeleri anlamında haksız rekabet de söz konusu değildir. Marka haklarına tecavüz ve haksız rekabete bağlı olarak davacının tazminat taleplerinin de reddi gerekmiştir. Bu itibarla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince peşin alınan 870,95 TL harç ile 4.295,25 TL ıslah harcının toplamı 5.166,20 TL harçtan, 80,70 TL ilam harcının mahsubu ile, 5.085,5 TL fazla harcın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince reddedilen tecavüz ve haksız rekabet davası nedeniyle hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince reddedilen hükümsüzlük davası nedeniyle hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesinin 13/4 maddesi gereğince, reddedilen maddi tazminat davası nedeniyle hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince reddedilen manevi tazminat davası nedeniyle hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
8-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,
9-Talep halinde kararın taraflara tebliğine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. Açıkça okunup usulen anlatıldı.24/11/2022
Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır