Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/8 E. 2021/271 K. 09.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/8
KARAR NO : 2021/271

DAVA : Markaya Tecavüzün Önlenmesi, Men’i,
DAVA TARİHİ : 07/01/2021
KARAR TARİHİ : 09/12/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 10/12/2021

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhinde açılan davanın, Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA ; Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirketinin kuruluş tarihi olan 1995 yılından itibaren ayakkabı ve terlik üretimi yaptığını, Türkiye ve dünyada birçok noktaya ihracat gerçekleştirdiğini, müvekkilinin 2003 yılından bu yana “……..” ibaresini marka olarak ……. sayı ile tescilli ettirdiğini, “……..” markasını piyasada saygın bir marka haline getirmek için büyük emek ve sermaye harcadığını, müvekkilinin söz konusu markasının TPMK nezdinde tanınmış marka olarak da kayıt altına alındığını, ancak hal böyle iken davalının, müvekkiline ait tescilli “……..” ibaresini “…….. Mimarlık Mühendislik İnşaat Ticaret Limited Şirketi” olarak ticari unvanında kullandığını, bu unvanının TTK ve SMK’ya aykırı olarak oluşturduğunu ve davalı yanın söz konusu fiillerinin müvekkilinin tescilli markasından doğan haklarına tecavüz oluşturduğunu iddia ederek, müvekkilinin tescilli markasına yönelik tecavüzün önlenmesini, men’ini, müvekkilinin tescilli markasının kullanıldığı tabelaların sökülmesini, reklam vasıtası, basılı evrak ve ürünlerin toplatılmasını, davalının müvekkilinin tescilli markasını internet ve sosyal medya üzerinde kullanımının durdurulmasını ve verilecek hüküm özetinin ilanını talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkili ile davacının faaliyet alanlarının farklı olduğunu, müvekkili şirketinin malikleri ……. isimli iki kardeş olduğunu, yapı işi ile iştigal olduklarını, kendilerinin soy isimlerinin ilk iki harfi olan “……” yapı kelimesinin ilk iki harfi olan “……..” harflerinin alınarak “………” ismini kullandıklarını, müvekkillerinin bu ismi kullanma şekli ve iş kolu göz önüne alındığında, davacının “……..” ibareli markasına zarar verme gibi bir durum olmadığının açık bir şekilde ortada olduğunu ve müvekkili kullanımlarının davacının markasına yönelik herhangi bir iltibasa sebebiyet vermediğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE :
Dava, davalının davacının tescilli markasına yönelik tecavüzünün önlenmesi, men’i, davacının tescilli markasının kullanıldığı tabelaların sökülmesi, reklam vasıtası, basılı evrak ve ürünlerin toplatılması, davalının davacının tescilli markasını internet ve sosyal medya üzerinde kullanımının durdurulması ve verilecek hüküm özetinin ilanı taleplidir.
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan gelen kayıtlardan, …….” ibareli markanın 19/12/2013 tarihinden itibaren davacı adına tescilli olduğu anlaşılmıştır.
6769 Sayılı SMK’nın 29/1-b ve c maddeleri ile, marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde, tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmanın marka hakkına tecavüz oluşturduğu belirtilmiştir.
Şanlıurfa ……. Asliye Hukuk Mahkemesine talimat yazılarak, marka uzmanı bilirkişi marifetiyle davalının belirtilen adresinde keşif yapılarak, davalı tarafa ait iş yerinin tabela ve sair fotoğrafları çekilmek ve var ise ticari evrakları da incelenme suretiyle, davalı yanın “……..” ibaresini markasal olarak kullanıp kullanmadığı, hangi emtialarda kullandığı ve davacı marka haklarına tecavüzü olup olmadığı hususlarında rapor tanzimi istenilmiş olup, aldırılan bilirkişi raporunda sonuç olarak, aleyhinde tespit istenenin 04.03.2021 tarihinden önce ticaret unvanı “…….. Mimarlık Mühendislik İnşaat Sanayi Ticaret Limited Şirketi” olan şirketin, 04.03.2021 tarihinden sonra ticaret unvanı “…….. Mimarlık Mühendislik İnşaat Sanayi Ticaret Limited Şirketi” oluğu, şirketin inşaat işleri yaptığı, talepte bulunan “…….. Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi” “……..” şirketinin de terlik ve ayakkabı üretimi yaptığı, kendi iddiası ve dosya kapsamına sunduğu marka tescil belgeleri uyarınca aynı sektörde olmadıkları, dolayısıyla tarafların faaliyet alanlarının farklı olduğu, davacı tarafa ait tasarım tescilleri ile dava dosyasına delil olarak sunulan fotoğraflara bakıldığında, “…….. Mimarlık Mühendislik İnşaat Sanayi Ticaret Limited Şirketi’nin” “…… Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi” “……..” marka ismini ürün ve hizmetleri üzerinde, sair yerlerde kullanmadığı, bu nedenle “…….. Mimarlık Mühendislik İnşaat Sanayi Ticaret Limited Şirketi”nin, “…….. Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi”nin marka sahipliğinden doğan haklarına tecavüz sayılan fiili işlemediği belirtilmiştir.
Tüm dosya kapsamı deliller ve mahallinde yapılan keşif sonucu aldırılan bilirkişi raporuna göre; davacının ticaret unvanının tescilinin (14 Ekim 1994), davalının Ticaret unvanının tescilinden (11 Nisan 2014) daha önceki tarihli olduğu, davacının “……..” esas unsurlu ilk marka tescilinin (…… – başvuru tarihi 31/01/1996) davalının ticaret unvanının tescilinden daha önceki tarihli olduğu, dolayısıyla davacının gerek ticaret unvanı tescili, gerekse de marka tescili açısından tarihsel önceliğinin olduğu, davalının tescilli unvanını, tescil edilmiş bir bütün olarak unvan gibi kullandığı, davacı markasının ve ticaret unvanının ana unsuru olan “……..” sözcüğünü öne çıkarıp bunu çağrıştıracak şekilde vurgulayarak marka gibi kullanması durumunun ispatlanamadığı, kullanımın ticaret unvanının kullanımını aşarak, markasal “kullanıma dönüşmediği, keza tarafların faaliyet alanlarının ve iştigal konularının tamamiyle birbirinden farklı olduğu anlaşılmıştır. Davacı markası tanınmış marka olmakla birlikte, söz konusu tanınmışlık ayakkabı (terlik) emtiası yönünden olup, tanınmışlığı bu alanın dışına taşıp, özellikle davalının faaliyet alanında da tanınır olduğunu gösterir dosya içinde belge/delil olmadığı, mevcut duruma göre, davalı unvan kullanımının markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil etmeyeceği sonuç ve kanaatine varılmıştır. Keza Davacının Tanınmışlığı ayakkabı,terlik alanında olduğundan, bu tanınmışlığın 25. Sınıf dışına çıktığını ve davalı kullanımı olan mimarlık, mühendislik vs. emtiaları kapsadığını gösterir herhangi belge/delil dosyada yer almadığından, davacının tanınmış markasının mevcut durumda herhangi bir etkisi olmayacaktır. Yargıtay ……. Hukuk Dairesi’nin 15/04/2021 Tarih ve …… Esas …… Karar sayılı içtihatı da bu doğrultudadır.
Yüksek Yargıtay …… Hukuk Dairesi’nin 29/06/2020 tarih ve ……. Esas -……. Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere SMK’nın 29/1-a hükmü ile yapılan yollama gereği m.7/3-e maddesinde yer alan “işaretin ticaret unvanı ve işletme adı olarak kullanılması” hükmü işaretin markasal kullanılması durumunda uygulanabilecektir. Zira m.7/3’de işaretin ticaret alanında kullanılması halinde yasaklanabileceği hükme bağlanmıştır. Marka hukuku kapsamında işaretin ticaret alanında kullanılması ifadesi ile kastedilen işaretin markasal olarak kullanılmasıdır. Diğer taraftan, SMK’nın 7/3-e maddesinin gerekçesinde söz konusu düzenleme ile 2015/2436 sayılı A.B. Marka Yönergesiyle uyum sağlandığından bahsedilmiş olup, Yönerge’nin 3. maddesinde yer alan hükmün, yine Yönerge’nin genel gerekçesi no 19’daki açıklamalara göre değerlendirilmesi gerekir. Buna göre, ticaret unvanı ancak tescilli bir markaya tescil kapsamındaki mal ve hizmetler yönünden ayırt ediciliği sağlayıcı bir işaret olarak kullanılması halinde, marka hakkına tecavüz oluşturacağı açıklaması karşısında, Kanun Koyucunun amacının ticaret unvanının tescilli marka ile karıştırılmaya yol açacak şekilde kullanılması halinin marka hakkına tecavüz olarak kabul edilmesi gerektiği yönünde olup, tek başına ticaret unvanının tescil ettirilmiş olması marka hakkına tecavüz teşkil etmez.
Kaldı ki , davalı taraf işbu davanın açılmasından sonra ticaret unvanı dahi “…….. Mimarlık Mühendislik İnşaat Sanayi Ticaret Limited Şirketi” olarak değiştirmiştir. Taraf şirketlerin iştigal alanları tamamen farklı olduğu gibi, davalı şirketin “……..” sözcüğünü ticaret unvanında kullandığı tarihten, dava tarihine kadar geçen yaklaşık altı yıl boyunca davacı şirketin, davalının bu kullanımına sessiz kalması ve arada bunca zaman geçtikten sonra dava açması TMK m.2 kapsamında hakkın kötüye kullanılması mahiyetindedir. Bu itibarla davacının davasının reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Peşin alınan harcın yeterliliğine, başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulanan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,
6-Talep halinde kararın taraflara tebliğine,
Davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda verilen karar, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere, açıkça okunup usulen anlatıldı.09/12/2021

Katip ……
e-imzalıdır

Hakim …….
e-imzalıdır