Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/52 E. 2022/148 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/52
KARAR NO : 2022/148

DAVA : Markanın Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 22/02/2021
KARAR TARİHİ : 09/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 27/06/2022
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhinde açılan davanın, Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA ; Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin 1995 senesinde kurulan Acil Tıp Asistan ve Uzman hekimlerin başta eğitim ve özlük hakları için aktif olarak faaliyet yürütmekte olan bir dernek olduğunu, müvekkilinin eğitim faaliyetleri kapsamında 2013 yılından bu yan “…..” ismi ile eğitimler ve bilimsel çalışmalar gerçekleştirdiğini, davalının ise etkin sayılamayacak biçimde www……com adresi üzerinden ,….. adını içerir bazı paylaşımlar yaptığını, ayrıca davalının TPMK nezdinde ….. sayı ile “……” ibareli markayı tescil ettirdiğini, derneklerinin yıllardır bu isimle faaliyet yürüttüğünü ve davalının müvekkilini bilmemesinin mümkün olmadığını ve davalının aynı sektörde ve aynı isimle gerçekleştireceği etkinliklerin, yurt içi ve yurt dışında müvekkili derneğin etkinlikleriyle ayırt edilemeyecek büyük bir yanılgıya sebebiyet vereceğinin aşikar olduğunu iddia ederek, davalı adına ….. sayı ile tescilli markanın hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinini talep ve dava etmiştir. Dava dilekçesinde tecavüzün önlenmesi de talep edilmiş ise de ön inceleme duruşmasında davacı vekili taleplerinin sadece hükümsüzlüğe ilişkin olduğunu bildirmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ile,
müvekkilinin 2011 yılından bu yana ambulans ve acil bakım teknikeri olarak çalışmakta olduğunu, sahibi olduğu internet sitesinde üyesi olduğu …… kapsamında, aralarında ….. Vakfı (……)’nın uluslararası eğitimleri de olan eğitimleriyle sektöründe bu konuda öncü bir
sağlık çalışanı olduğunu, saygın bir şekilde faaliyetlerini sürdüren müvekkilinin, bu doğrultuda fikri ve sınai haklara büyük önem verdiğini, kullanmayı planladığı tüm marka ve diğer sınai
haklarını tescil ile koruma altına almaya özen gösterdiğini, 2012 yılında ,…. projesini
oluşturup 23.01.2013 tarihinde ……com alan adını aldığını, bu tarihten sonra online
eğitim faaliyetlerine başladığını, eğitim faaliyetlerine başlamasıyla birlikte kendisine ait internet
sitesine yatırım yapmaya başladığını, çeşitli hocalar aracılığıyla eğitimler, makalaler vb. dokümanlar
yayınladığını, Türk Patent ve Marka Kurumu’na 14.01.2020 tarihinde …. numaralı “….. ” ibareli markası
için başvurduğunu ve söz konusu markanın Türk Patent nezdinde tescil ve koruma altına alındığını,
davacı tarafın huzurdaki davayı ikame edebilmesi için öncelikle marka üzerindeki gerçek hak sahibi
olduğunu ispat etmesi gerektiğini, ayrıca gerçek hak sahibi markayı üçüncü kişinin başvurusu
veya varsa rüçhan tarihinden önce kullanmaya başlamış olması gerektiğini, davacı tarafın müvekkiline
ait …. markasını müvekkilden önce kullanmaya başlamadığını, ancak söz konusu markayı bilinir
hale getirmediğini ve davacının tüm iddialarının soyut ve mesnetsiz olduğunu savunarak, haksız davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE :
Dava, davalı adına tescilli …. sayı ile tescilli markanın markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini taleplidir.
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan gelen kayıtlardan, …. tescil numaralı “….” ibareli markanın 38 ve 41. sınıfta 13/01/2020 tarihinden itibaren 10 yıl müddetle davalı adına tescilli olduğu anlaşılmıştır.
6769 Sayılı SMK’nın 25. Maddesinde hükümsüzlük koşulları belirtilmiş olup, belirtilen madde ile, 5. veya 6. maddede sayılan hallerden birinin mevcut olması halinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir. Menfaati olanlar, Cumhuriyet Savcıları veya ilgili kamu kurum ve kuruluşları markanın hükümsüzlüğünü mahkemeden isteyebilir. Marka hükümsüzlük davası, dava tarihinde sicilde marka sahibi olarak kayıtlı kişilere veya hukuki haleflerine karşı açılır. Markanın hükümsüzlüğü davalarında Kurum taraf gösterilmez. Aynı kanunun 6/9 maddesi uyarınca kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Taraf vekillerince deliller sunulduktan ve resen celbi gereken deliller de toplandıktan sonra dosyada bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, dosyanın tevdi olunduğu bilirkişi hazırlamış olduğu 02/12/2021 tarihli raporda sonuç olarak, davacının tescilsiz marka kullanımının, davalının “….. tescil nolu marka için başvuru
tarihi olan 14.01.2020 tarihinden daha eskiye dayalı markasal nitelikte bir kullanım
olduğu, gerçek (eskiye dayalı) ve öncelikli hak sahibinin davacı olduğu, davacının
kullanımı dikkate alındığında, 41. sınıfta markayı kullandığı ve bu kullanıma bağlı olarak
ilgili sınıfta hak elde edildiği, hükümsüzlüğü istenen markanın tescil kapsamının da aynı şekilde 41. sınıf olduğu, dolayısıyla dava konusu …. tescil nolu markanın 41.
sınıf 1. ve 2. alt grubunda yer alan eğitim ve öğretim hizmetleri, sempozyum, konferans,
kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri için SMK m.6/3 ve 25/1 uyarınca kısmi
hükümsüzlük şartının mevcut olduğu,
SMK m.6/9 kapsamında davalı markasının tescilinde kötüniyetin bulunup bulunmadığı hususunun ve buna bağlı olarak verilecek hükümsüzlük kararının takdirinin mahkemeye ait olduğu belirtilmiştir.
Taraf vekillerinin rapora itirazı üzerine heyete bilişim uzmanı bilirkişi de eklenerek, davacı dernek tüzüğü de değerlendirilerek ve özellikle internet ortamındaki yazışmalar yönünden yüklenme ve gönderme tarihlerini de belirtir taraf itirazlarını karşılar ek rapor tanzimi istenilmiş olup, heyet tarafından hazırlanan 09/05/2022 havale tarihli raporda sonuç olarak, dosyaya davacı vekilince sunulan Ankara Valiliği İl Dernekler Müdürlüğü’nün …… tarihli
yazısı ekindeki …… incelendiğinde, derneğin adının “…” olduğu, derneğin amaçlarının Madde 2’de yer
aldığı ve genel olarak 13 madde altında sıralanmakta olduğu, bunların içinde “halkı acil tıp
hizmetleri konusunda bilinçlendirmek- poster, seminer, broşür, radyo, gazete, dergi,
televizyon vs.) ve “acil servislerde çalışan hekimlerin ve personelin tıbbi bilgisini geliştirmek
için sürekli eğitim programlarının uygulanmasına katkıda bulunmak” şeklinde açıklamaların
yer aldığı, madde 3’te “Derneğin kuruluş amaçlarını gerçekleştirmek için dernekçe
sürdürülecek çalışma konuları ve biçimleri” başlığı altında 2 sıra numarada “genel olarak
eğitim”, 5 sıra numarada “dergi ve kitap temini”, 11 sıra numarada “……”, 14. Sıra numarada “toplantı ve kongrelere katılma” gibi hususların yer aldığı,
dosyaya sunulan davalı vekili itirazlarının incelendiğini ve
dilekçe ekinde sunulan ekran görüntülerinde yer alan tarihlerin 2014 ve 2015 olduğu, esasında kök raporda davacı açısından en erken kullanımın tespit edildiği
09.01.2013 tarihi sonrası olduğundan, kök raporda varılan sonuca herhangi bir etkilerinin
olmadığı, ayrıca dönem raporlarının ıslak imzalı ve kaşeli olmaması ve bunlara ilişkin faturaların
sunulmaması ile ilgili yapılan itirazlar, sunulan delillerin hukuki nitelendirme ve
değerlendirmesine ilişkin olduğundan, bu itirazlarla ilgili takdirin mahkemeye ait olduğu belirtilmiştir.
Tüm dosya kapsamı deliller ve bilirkişi raporu ile ek raporu birlikte değerlendirildiğinde; davacının tescilsiz marka kullanımının, davalının “…… tescil nolu marka için başvuru
tarihi olan 14.01.2020 tarihinden daha eskiye dayalı markasal nitelikte bir kullanım
olduğu, gerçek (eskiye dayalı) ve öncelikli hak sahibinin davacı olduğu, davacının
kullanımı dikkate alındığında, 41. sınıfta markayı kullandığı ve bu kullanıma bağlı olarak
ilgili sınıfta hak elde edildiği, hükümsüzlüğü istenen markanın tescil kapsamının da aynı şekilde 41. sınıf olduğu, dolayısıyla dava konusu ….. tescil nolu markanın 41.
sınıf 1. ve 2. alt grubunda yer alan eğitim ve öğretim hizmetleri, sempozyum, konferans,
kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri için SMK m.6/3 ve 25/1 uyarınca kısmi
hükümsüzlük şartının mevcut olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Davacı ayrıca davalı tescilinin kötü niyetli olduğundan bahisle markanın tümden hükümsüzlüğüne karar verilmesini istemiştir. Sınai Mülkiyet Kanunun m.6/9’da kötüniyetli marka tescilinin nispi red nedeni ve hükümsüzlük
sebebi olduğu açıkça düzenlenmiştir (SMK m.25/1). Kötü niyetin varlığını tespit konusunda genel bir kriter yoktur. Her somut olayın özelliğine göre değerlendirme yapılır. Kötüniyetin somut delillerle ispat edilmesi gerekmektedir. Aynı zamanda tescilin kötüniyetli olduğu hususu iddia
edence ispatlanması gereken bir durumdur. Bir markayı tescil ettirme eylemi tek başına
kötüniyet göstergesi olarak nitelenemez ise de, ilgili markanın özgünlüğü, ayırtediciliği,
taraflar arasındaki ticari ilişki, markanın piyasadaki konumu ve bilinirliği, tarafların faaliyet alanları gibi hususlar kötüniyet değerlendirmesinde dikkate alınır. Kötüniyetli tescilin varlığına kanaat getirilmesi durumunda, kötüniyet bölünemeyeceği ve tescilin
tamamını kapsayacağı için tam hükümsüzlük kararı verileceği Yüksek Yargıtay kararlarında ifade
edilmektedir. Somut olay bu bilgiler ışığında değerlendirildiğinde;
“davalının, davacının tescilsiz şekilde kullandığı markasının esas ve ayırtedici unsuru olan
“….” ibaresini” tescil ettirmesinin, “ilgili markanın özgünlüğü,
ayırdediciliği, davacı derneğin tescilli ismi ve tüzüğü , davalının da derneğin faaliyet alanıyla aynı alanda faaliyette bulunması karşısında tescilin kötü niyetli olduğu sonuç ve kanaatine varılarak davanın kabulüyle markanın tümden hükümsüzlüğüne karar vermek gerekmiştir. Bu itibarla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının KABULÜNE, davalı adına tescilli …… tescil nolu markanın hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 80,70 TL ilam harcından, 59,30 TL peşin harcın mahsubu ile, 21,40 TL bakiye karar harcının, davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 118,60 TL dava ilk masrafı, 187,00 TL tebligat – tezkere masrafı ve 1.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.305,60 TL yargılama giderinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafça yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
6-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,
7-Talep halinde kararın taraflara tebliğine,
Davalı vekilinin yüzüne karşı, davacı vekilinin yokluğunda verilen karar, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere, açıkça okunup usulen anlatıldı.09/06/2022
Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır