Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/38 E. 2022/186 K. 22.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/38
KARAR NO : 2022/186

DAVA : Unvan Terkini, Markaya Tecavüzün Men’i, Tazminat
DAVA TARİHİ : 03/02/2021
KARAR TARİHİ : 22/09/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 28/09/2022

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhinde açılan davanın, Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA ; Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin, Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde ……. sayı ile tescilli “….. ” markasının sahibi olduğunu, müvekkilinin bu marka ile faaliyette bulunduğu iş yerlerinde ışıklı tabela ile söz konusu markanın tanıtımını yaptığını ve ayrıca internet ve sosyal medyada tanıtım ve reklamını sağlamakta olduğunu, müvekkilinin bu isim ve marka ile özdeşleşerek 35 yıldır faaliyet sürdürdüğü tekstil sektöründe 2012 yılında “….. Tekstil İnşaat Otomotiv Sanayi Tic. Ltd. Şti.” unvanı altında tek ortağı ve müdürü olduğu şirket üzerinden maliki olduğu marka ile bilinen ve tanınan bir işyeri haline geldiğini, davalının ……. Tekstil unvanı ile sicile 22.06.2020 tarihinde kayıt edildiğini ve hemen akabinde müvekkilinin uzun yıllardır faaliyet gösterdiği adresin çok yakınında …… Tekstil unvanı ile işyeri açtığını, davalı mağazasında tekstil ürünü bulunmadığı ve tekstil işi yapmadığı halde, ……. Tekstil logosuyla müvekkilinin marka ve unvanındaki renk ve tasarımları da kullanarak müvekkilinin tabelasındaki aynı özelliklere sahip ışıklı tabela yaptırdığını, sosyal medya ve internet ortamında ……. Tekstil isminde tanıtım yapmaya başladığını, tekstil işi yapmamasına rağmen bu işi de yapıyor izlenimi oluşturarak tüketici ve müşteri çevresinde yanıltıcı algı oluşmasına sebebiyet verdiğini, davalının, müvekkilinin “……. Tekstil” markasını aynen-ayırt edilemeyecek derecede benzer olarak ve iltibasa neden olacak şekilde işyeri tabelası ve diğer tanıtım vasıtalarında etkili olarak kullanmasının, müvekkilinin ticaret unvanına, marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini iddia ederek, davalı unvanından “……. TEKSTİL” ibaresinin terkinini, davalının internet ve sosyal medya üzerinden müvekkilinin “……. TEKSTİL” markasına tecavüz sağladığının tespitini, “…….” ve “……… alan isminin kullanılmasının men’ini, davalının müvekkilinin “……. tekstil” markasını kullandığı iş yeri tanıtım tabelasının birebir renk ve tasarımını kullanan ve iş yerine asan davalının müdahalesinin men’i ile, “……. tekstil” ibareli tabelanın kaldırılmasını, şimdilik 5.000,00 TL maddi ve 5.000,00 TL manevi tazminatın, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsilini ve hüküm özetinin ilanını talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 05/05/2022 tarihli talep artırım dilekçesi ile, 5.000,00 TL olan maddi tazminat talebini 105.614,09 TL’ye artırmış ve harcını yatırmıştır.
Davalı taraf her ne kadar davanın esasına ilişkin bir cevap dilekçesi vermemiş ise de, 29/11/2021 tarihli bilirkişi raporuna itiraz dilekçesindeki beyanları ile, müvekkilinin yürüttüğü ticari faaliyetler sonucu davacı tarafın marka hakkına tecavüz edildiği iddialarının hukuki temelden yoksun olduğunu, müvekkilinin davacı tarafın iş ve işlemleri ile herhangi bir ilgisi olmadan kendi ticari faaliyetleri kapsamında işlerini yürüttüğünü, öte yandan davacının marka haline getirdiği tescilli ……. Tekstil ibareleri ve kullanım şekli ile de müvekkilinin kullanımının herhangi bir benzerliği yahut iltibasa yol açabilecek durumunun söz konusu olmadığını, davacının iddialarının haksız ve dayanaksız olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE :
Dava, markaya tecavüzün men’i, unvan terkini, maddi-manevi tazminat ve verilecek hüküm özetinin ilanı taleplidir.
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan gelen kayıtlardan, ….. tescil numaralı “….. TEKSTİL” ibareli markanın, 06/11/2013 tarihinden itibaren 10 yıl müddetle davacı adına tescilli olduğu anlaşılmıştır.
6769 Sayılı SMK’nın 25. Maddesinde hükümsüzlük koşulları belirtilmiş olup, belirtilen madde ile, 5. veya 6. maddede sayılan hallerden birinin mevcut olması halinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir. Menfaati olanlar, Cumhuriyet Savcıları veya ilgili kamu kurum ve kuruluşları markanın hükümsüzlüğünü mahkemeden isteyebilir. Marka hükümsüzlük davası, dava tarihinde sicilde marka sahibi olarak kayıtlı kişilere veya hukuki haleflerine karşı açılır. Markanın hükümsüzlüğü davalarında Kurum taraf gösterilmez. Bir marka, 5. maddenin birinci fıkrasının (b), (c) ve (d) bentlerine aykırı olarak tescil edilmiş olup da kullanım sonucunda tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından hükümsüzlük talebinden önce ayırt edici nitelik kazanmışsa hükümsüz kılınamaz. Hükümsüzlük halleri, markanın tescil edildiği bir kısım mal veya hizmete ilişkin bulunuyorsa, sadece o mal veya hizmet yönünden kısmi hükümsüzlüğe karar verilir. Marka örneğini değiştirecek biçimde hükümsüzlük kararı verilemez.
Yine SMK’nın 6/1 hükmü uyarınca, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir.
6102 Sayılı TTK’nın 50. Maddesi ile, usulen tescil ve ilan edilmiş olan ticaret unvanını kullanma hakkının sadece sahibine ait olduğu ve yine aynı kanunun 52. Maddesi ile, ticaret unvanının, ticari dürüstlüğe aykırı biçimde bir başkası tarafından kullanılması halinde hak sahibi, bunun tespitini, yasaklanmasını; haksız kullanılan ticaret unvanı tescil edilmişse kanuna uygun bir şekilde değiştirilmesini veya silinmesini, tecavüzün sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, gereğinde araçların ve ilgili malların imhasını ve zarar varsa, kusurun ağırlığına göre maddi ve manevi tazminat isteyebilir. Maddi tazminat olarak mahkeme, tecavüz sonucunda mütecavizin elde etmesi mümkün görülen menfaatinin karşılığına da hükmedebileceği belirtilmiştir.
Yine 6769 Sayılı SMK’nın 7/3-e maddesi çerçevesinde marka sahibinin, işaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılmasının yasaklanmasını isteyebileceği belirtilmiştir.
Taraf vekillerince deliller sunulduktan ve resen celbi gereken deliller de toplandıktan sonra dosyada bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, dosyanın tevdi olunduğu bilirkişi heyeti hazırlamış olduğu 09/11/2021 havale tarihli raporda sonuç olarak, “…. ve …. sosyal medya hesapları üzerinden yapılan araştırmada dava
dilekçesinde belirtilen ”…..” ve “……” ibareli sosyal medya hesaplarına
rastlanıldığını, davalıya ait olduğu belirtilen işyerinin dış mekan tabelasında “……. TEKSTİL” ibaresi
marka olarak kullanıldığını, davalı taraf vekilinin ilgili fotoğrafın müvekkilinin işyerine ait
olmadığına dair bir beyanına rastlanılmadığını, bilişim incelemesinde, “… (……. Tekstil)” isimli ….. hesabı içeriğinde
taban astarı, triko saya, ayakkabı kumaşı, kuaförlere özel set (havlu, önlük, galoş, maske),
medikal önlük kumaşı vb. ürünlerin tanıtım ve satışının yapılmasının amaçlandığı, hesap
içeriğinde paylaşılan görsel içeriklerinde ve hesap adında “…….”
ibaresinin kullanıldığı ve “….” kullanıcı adlı …… hesabının “……..” adı ve “………” kategorisi olarak açıldığı, hesap içeriğinde ve paylaşılan
görsel içeriklerinde ve hesap adında “…….” ibaresinin kullanıldığı ve …….
hesabında belirtilen emtialara (triko saya, ayakkabı kumaşı, medikal kumaşlar) ilişkin
kullanımların olduğunun tespit edildiğini, bu …… ve …… hesaplarının davalıya ait olması durumunda, buralarda görülen
kullanımların da markasal kullanım olduğunun belirtilebileceğini, davacı markası ……. ibareli olup, davalıya ait olduğu belirtilen marka kullanımlarında
……. ibaresinin aynen kullanıldığını, davacı markası mağazacılık olarak tabir edilen 35.
hizmet sınıfında 24, 25 ve 26. sınıf emtiaları kapsar şekilde tescilli olduğunu, bu tescil, 24, 25 ve 26.
sınıf emtialar ile SMK m.7/f.2-b bendi anlamında benzer kabul edileceğini, davalıya ait
olduğu belirtilen, işbu raporda tespit edilen marka kullanımlarının ilişkili olduğu
emtiaların davacı markasının tescili kapsamındaki emtialar ile aynı/benzer olduğu ve
davalının iştigal alanının da davacı markasının ve ticaret unvanının tescilli olduğu emtialar-
faaliyet alanları ile örtüştüğünün tespit edildiğini, davalıya ait olduğu ileri sürülen marka kullanımının, “…….” ibaresini
içermekle ve davacı markasının tescilli olduğu emtialarla aynı/benzer olmakla, davacı
markası ile karıştırılma ve bağlantı kurulma ihtimaline sebep olabileceği yönünde olduğu, ayrıca, davacı markasının ve önceki tarihli ticaret unvanının tescilli olduğu emtialar-iştigal
konuları ile örtüşen davalı unvanının da “……” ibaresindeki “…….” kelimesi nedeniyle iltibasa sebep olabileceği yönünde kanaatin hakim olduğunu, mali incelemede, davacının defter ve belgelerine göre gelir kaybının olduğunun tespit edildiğini, davalının kullanımından dolayı gelir kaybının ne kadar olduğunun hesaplanamadığı, belirtilen tüm hususlarda nihai takdirin Mahkemeye ait olduğu belirtilmiştir.
Dosya önceki bilirkişi heyetine tevdi edilerek, davalı taraf ticari defterlerini inceleme yetkisi de verilerek taraf vekillerinin itirazlarını karşılar, davacının davalı unvanı terkini talebi de bulunduğu gözetilerek terkin koşullarının oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi, davalı ticari defterleri de incelenerek davalının yaptığı satışların davacının satışlarını ve gelirlerini düşmesine etkisi değerlendirilerek istenebilecek maddi tazminat tutarını gösterir ek rapor tanzimi istenilmesine karar verilmiş olup, heyet tarafından hazırlanan ek raporda sonuç olarak, davalının incelenen faturalarına göre; 2019 yılında ayakkabı kumaşı sattığı, 2020
yılındaki satışlarının polyester kumaş, örme kumaş, likralı süprem, yüksek bariyer br
lam.n.woven kumaş, siyah spunbond, 40 gr mavi nanwoven, 36/1 lyc süprem compact penye,
sünger örme lamineli kumaş ve suni deri olduğu, davacının incelenen faturalarına göre; satışların astar, tela, ceplik, yaka altı, tela kağıt,
lastik şerit ve vatka tekstil sektöründe yardımcı malzemeler olduğu, davalının defter ve belgelerinde 2019 yılına göre 2020 yılındaki artışın 105.614,09 TL
olduğu,
davacının defter ve belgelerine göre 410.823,02 TL gelir kaybının olduğu, emtia satışından elde edilen gelirin birçok faktörden oluştuğu, markanın sadece bu
faktörlerden biri olduğu, davacı tarafın mali tablolarına göre gelirlerinde azalma olduğu, bu
azalmada davalının markaya tecavüzünün payının ne olduğunun tespit edilmesinin mümkün
olmadığı, takdirin Mahkeme’ye ait olduğu,
davalının soyadını (…….) içerir marka kullanımının dürüst kullanım istisnası
kapsamında olmadığı, bağlantı kurulma ve karıştırılma ihtimaline dair kök raporda detaylıca açıklama
yapılmış olup, somut olayda davalı kullanımının davacı markası ile iltibasa sebep olabileceği
yönünde varılan kanaat ve sonucun muhafaza edildiği, davacı tarafın, tescilli marka hakkına ve ticaret unvanında tescil önceliğine dayanarak
ileri sürdüğü, kök raporda da belirtildiği üzere iltibasa sebep olan ihtiyari ekin (“…….
Tekstil” ibaresinin) davalı unvanından silinmesi-kısmi terkin talebinin yerinde olduğu belirtilmiştir.
Dosya kasamı deliller ve bilirkişi raporu ile ek raporu birlikte değerlendirildiğinde ; Davacı markası “……. TEKSTİL” ibareli olup, davalının iş yeri tabelasında ve internet ortamındaki kullanımlarında “…….” ibaresinin aynen kullanıldığı, davacı markasının mağazacılık olarak tabir edilen 35.
hizmet sınıfında 24, 25 ve 26. sınıf emtiaları kapsar şekilde tescilli olduğu, bu tescilin, 24, 25 ve 26.
sınıf emtialar ile SMK m.7/f.2-b bendi anlamında benzer kabul edileceği, davalı markasal kullanımlarının ilişkili olduğu
emtiaların davacı markasının tescili kapsamındaki emtialar ile aynı/benzer olduğu ve
davalının iştigal alanının da davacı markasının ve ticaret unvanının tescilli olduğu emtialar-
faaliyet alanları ile örtüştüğü anlaşılmakla, davacı
markası ile karıştırılma ve bağlantı kurulma ihtimaline sebep olabileceğinden davacının marka haklarına tecavüze ilişkin talebi yönünden davanın kabulü gerekmiştir.
Davacının unvan terkinine ilişkin talebine gelince; Ticaret sicil kayıtlarına göre davacı şirketin tekstil malzemelerinin ve konfeksiyon yan ürünlerinin alım ve satış işleri faaliyet konusunda ilk olarak “……. Tekstil …” unvanı ile 01/03/2012 tarihinde tescil edildiği, bu gerçek kişi firmanın 18/12/2019 tarihinde nevi değişikliği yaparak “…… Tekstil İnşaat Otomativ Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi olarak 24/11/2019 tarihinde tescil ve ilan ettirilip tüzel kişiliğin kurucusu ve tek ortağının davacı … olduğu tespit edilmiştir. Yine ticaret sicil kayıtlarına göre davalının …… “… ……. Tekstil” unvanı ile 22/06/2020 tarihinde tescil edildiği, faaliyet alanının dış giyim eşyası, imalatı, dokuma, örme şeklinde olup, tarafların iştigal alanının nace kodu ile aynı olarak kayıtlı olduğu anlaşılmıştır. Buna göre her iki taraf ticaret unvanının ayırt edici unsurunun ……. Tekstil olup, faaliyet alanlarının aynı olduğu, davacının önceki tescili nedeniyle davalının unvanına itiraza haklı olduğu TTK 52 maddesi anlamında terkinini isteyebileceği anlaşılmakla bu talep yönünden de dava kabul edilmiştir.
Davacının marka haklarına tecavüz nedeniyle tazminat talebine gelince, dosya kapsamı deliller ve bilirkişi raporuna göre davalı gerçek kişi tacir olup, esasında soy adı olan “…….” ibaresini markasal ve unvan olarak kullanmak istemektedir. Ancak önceki tarihli davacı markası ve ticaret unvanı nedeniyle markaya tecavüzün men’i ve unvanın terkinine karar verilmiştir. Yüksek yargı kararlarında ve öğretide kabul edildiği üzere, tecavüzün varlığı için kusur aranmaz ise de, tazminat talepleri bakımından kusur gereklidir. (Bkz. Cahit Suluk-Rauf Karasu-Temel İnal Fikri Mülkiyet Hukuku S.340 vd.) SMK’nın 150-151 maddeleri kapsamında açılabilecek olan tazminat davası, özünde bir haksız fiil davasıdır. Dolayısıyla, her ne kadar madde metninde açıkça belirtilmemekte ise de, zarar ile fiil arasında nedensellik bağı yanında tazminat talep edilebilmesi için mütecavizin kusurun varlığı da gereklidir. Haksız fiil sorumluluğunda “kusur”, sorumluluğun kurucu unsurudur. Kusur, kasıt biçiminde olabileceği gibi, ihmal biçiminde de ortaya çıkabilir. Fail, hukuka aykırı sonucu isteyerek hareket etmiş ise kasıt, hukuka aykırı sonucu istememiş, ancak bundan kaçınmak için iradesini yeterli ölçüde kullanmamış, yeterli özeni göstermemiş, bu yönden irade kullanmamış ise ihmal mevcuttur. İhmal halinde gösterilecek özenin derecesi belirlenirken, objektif kriterler yanında, failin mesleği, iştigal alanı, tacir olup olmadığı, somut olayın özellikleri gibi hususların da gözetilmesi gereklidir. (Bkz. Uğur Çolak, Türk Marka Hukuku, S.774 vd.) Türkiye’nin taraf olduğu Paris Sözleşmesinin hükümleri de bu doğrultudadır.
Yukarıda yapılan açıklama ışığında, dava konusu olaya bakıldığında, davacı adına tescilli markanın niteliği, davalının gerçek kişi tacir olup, kendi soy adını markasal ve unvansal olarak kullanma iradesinde olması, tacir ise de işletmesinin nitelik ve hacmi gözetildiğinde, kastı bulunmadığı gibi, ihmalinin bulunduğunun da kabulünün mümkün olmaması karşısında, davacı yararına maddi ve manevi tazminat koşullarının oluşmadığı sonuç ve kanaatine varılarak, davacının maddi ve manevi tazminata dair talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Bu itibarla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davacının davasının kısmen kabulüne,
a)Davalının ticaret unvanından “……. TEKSTİL” ibaresinin terkinine,
b)Davalının işyerinde “……. TEKSTİL” ibaresini taşıyan tabelayı kullanmasının men’ine, tabelanın kaldırılmasına, ayrıca davalının internet ve sosyal medya üzerinden davacı adına tescilli “……. TEKSTİL” ibaresinin kullanmasının men’ine, bu manada “……. TEKS” uzantılı …… ve ….. hesapları ile www…….com alan adını kullanmasının men’ine, c) Tazminat talepleri yönünden davanın reddine,
d) Karar kesinleştiğinde masrafı davalıya ait olmak üzere hüküm özetinin Türkiye genelinde yayınlanan triajı en yüksek bir gazete ile ilanına,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince alınan 170,78 TL peşin harç ile 1.718,25 TL tamamlama harcının toplamı 1.889,03 TL harçtan, 80,70 TL ilam harcının mahsubu ile, 1.808,33 TL fazla harcın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince kabul edilen unvan terkini davası nedeniyle hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince kabul edilen tecavüz davası nedeniyle hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesinin 13/4 maddesi gereğince, reddedilen maddi tazminat davası nedeniyle hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince reddedilen manevi tazminat davası nedeniyle hesaplanan 5.000,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvuru, 170,78 TL peşin ve 1.718,25 TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 1.948,33 TL harç giderinden, iade olunan 1.808,33 TL harcın mahsubu ile 140,00 TL harç giderinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yapılan 145,60 TL tebligat – tezkere masrafı ve 3.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.145,60 TL yargılama giderinin, davanın kabul – red oranına göre 786,40 TL’sinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin üzerinde bırakılmasına,
9-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,
10-Talep halinde kararın taraflara tebliğine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere, açıkça okunup usulen anlatıldı.22/09/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır