Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/305 E. 2022/158 K. 21.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/305
KARAR NO : 2022/158

DAVA : Markaya Tecavüzün Tespiti, Önlenmesi, Tazminat
DAVA TARİHİ : 05/06/2015
KARAR TARİHİ : 21/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 22/06/2022

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhinde açılan davanın, Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA ; Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin dünyaca meşhur “……” markası ve ilgili şekil, logo, yazı, sözcük ve sairenin TPMK nezdinde tescilli hak sahibi olduğunu, müvekkili markasının ayırt edici unsuru ve logosu olan “……” kelimesi ve yan şerit şekli sıçrayan kedi logosunun da TPMK nezdinde müvekkili adına tescilli olduğunu, ancak hal böyle iken davalının, www…..com.tr internet sitesinde ticaretini yaptığı ayakkabılar üzerinde yer alan yan şeritlerin, müvekkilinin yan şerit – from strıp şekil markasına birebir benzer olduğunu, bu hususun tespiti için Bakırköy ….. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin …. değişik İş sayılı dosyasında delil tespiti ikame edildiğini, davalının ayakkabılarında aynı şekil markasını kullanmasının tüketici nezdinde yanılmaya sebebiyet verdiğini, davalı ürünleri ile müvekkili ürünleri arasında seri marka algısı oluştuğunu, davalıya tecavüz teşkil eden eylemlerini sonlandırması için noter aracılığıyla ihtarname keşide edildiğini, ancak davalının eylemlerinin son bulmadığını ve bu eylemlerin müvekkilinin markadan doğan haklarını ihlal ettiğini iddia ederek, markaya tecavüzün tespitini, men’ini, davalının tecavüz teşkil eden ürünleri piyasaya sürmesinin ve satışının engellenmesini, bu şekilde ürünlere el konularak, imhasını, şimdilik 1.000,00 TL maddi ve 5.000,00 TL manevi tazminatın tahsilini ve verilecek hüküm özetinin ilanını talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 22/03/2017 tarihli dilekçesi ile, 1.000,00 TL olan maddi tazminat talebini 25.000,00 TL tutarında ıslah ederek, harcını yatırmıştır.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkili şirketin hazır giyim sektöründe yurt içinde birçok şube ve bayisi bulunan ayrıca www….com.tr alan adı üzerinden online satış yapan ve önemli bir pazar payına sahip olan itibarlı bir firma olduğunu, müvekkili şirketin ticari faaliyetleri arasında üretim faaliyetinin bulunmadığını, müvekkili şirketin çeşitli üretim firmalarından üretmiş oldukları ürünleri fatura karşılığı satın alarak, gerek online, gerekse şube ve bayilerinde satışa sunduğunu, davacı tarafça yapılan delil tespiti işlemi sonrası dava konusu edilen ürünlerin www….com.tr alan adlı internet sitesinden ve tüm mağazalardan kaldırıldığını, müvekkilinin söz konusu ayakkabıları üretici firmaya iade ettiğini, müvekkili şirket nezdinde ihlale konu ayakkabılardan bulunmadığını ve bu nedenle davacının davasının haksız ve dayanaksız olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Yargılama başladıktan sonra olağanüstü hal kapsamında TMSF davalı şirkete kayyım olarak atanmış ise de, bilahare kayyımlık kararının kaldırıldığı ve şirketin organları vasıtasıyla temsil edildiği anlaşılmakla, TMSF dosyadan çıkarılmıştır.
Mahkememizin 31/10/2017 Tarih, ….. Esas ve ….. Karar sayılı kararı ile, “Davacı tarafın davasının davacı tarafa ait …… markasının davalı tarafından internet üzerinde satışı yapılan ürünler üzerinde kullanımının markaya yönelik tecavüzolduğunun tespiti, men’ine, Davalı tarafın ürünlerin piyasaya sürmesinin ve satışının engelenmesine ürünlere el konulmasına ve imhasına, internet üzerinde ilgili ürünlerin satışının yapılmasına yönelik bu ürünleryönünden erişimin engellenmesine, Maddi tazminat talebinin kısmen kabul kısmen reddi ile lisansa dayalı tam bir maddi tazminat hesabı yapılması mümkün olmadığından davacı taraf markasının değeri davalının kullanımı hakkaniyet gereği 12.500, 00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibarne değişen oranlarda ticari faizle davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, 5.000,00 TLmanevi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine” dair verilen karar, davalı vekilinin istinaf talebi üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ….. Hukuk Dairesi’nin 25/11/2021 Tarih, ….. Esas ve …. Karar sayılı ilamı ile, “Dava konusu eylemin gerçekleştiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan ve bu itibarla somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 556 Sayılı KHK’nın 61/c. maddesi uyarınca, markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak veya bir başka şekilde ticaret alanına çıkarmak marka hakkına tecavüz sayılmaktadır. Mahkemece davalının tasarım hakkına tecavüz olduğunun tespiti, men’i ve önlenmesine karar verilmesi isabetli olmuştur. Ancak, taklit tasarımlı malların satıcıları yönünden, men ve ref sorumluluğu ile tazminat sorumluluklarını birbirinden ayırmak gerekir. Taklit tasarımlı malların üreticileri kural olarak gerek men ve ref, gerekse tazminat sorumluluğu yönünden sorumlu olduklarının kabulü gerekirken, bu malları başkasından satın alarak kendileri satışa arz edenlerin men ve ref sorumlulukları yönünden kusurlu olup olmadıklarına bakılmazken, tazminat talepleri yönünden sorumlulukları kusur esasına dayalıdır. Nitekim olaya uygulanacak Mülga 554 Sayılı Tasarım KHK’nın 50. maddesi uyarınca tazminat sorumluluğu kusur esasına dayalı olup, taklit tasarımlı malların satıcısı yönünden tasarım hakkına tecavüz nedeniyle maddi ve manevi tazminata hükmedilebilmesi için; satıcının bu malların taklit olduğunu bilerek satması ve bu hususu bilebilecek durumda olması gerekir. Somut olayda, taklit tasarımlı malları üretenlerin ürettikleri malların tescilli tasarıma konu olup olmadığını bilmeleri gerekirken, satıcılar yönünden ise, sektörel araştırma yapılarak malın türü, niteliği, tüketilme sıklığı ve ait olduğu sektör itibariyle satıcıların satışa sundukları tasarıma konu malların tescilli tasarıma konu olup olmadığını bilip bilmedikleri veya bilebilecek durumda olup olmadıkları hususları değerlendirilmeden eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde tazminat isteminin kabulü doğru görülmemiş, bilirkişi raporunda açıklandığı üzere, markayı taşıyan ürünlerde lisans bedeli istenmiş ise de, hesaplamada tam bir netlik sağlanamadığı, sadece 5.000,00 TL olabileceği yönünde görüş bildirildiği, bilirkişiler tarafından yapılan hesaplama her ne kadar farazi bir hesaplama olsa da, bu miktarın üzerinde bir miktara hükmedilmesinin gerekçelerinin açıklanmadığı anlaşılmakla belirtilen şekilde inceleme yapılarak karar verilmek üzere 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince kaldırılmasına” karar verilerek, dosya mahkememize iade edilmiştir.
Dosya kapsamı deliller, TPMK kayıtları, taraf iddia ve savunmaları ile bilirkişi raporları ve Bölge Adliye Mahkemesi kararı birlikte değerlendirildiğinde; Olay tarihinde davalı şirketin www…..com.tr alan adlı internet sitesi üzerinden 3.kişilerden satın aldığı ürünlerin satışını yaptığı, davalının 3.kişiden alıp internet sitesi üzerinden satışa sunduğu ayakkabı ürünlerinden bir modelin başka marka ibaresi ile birlikte davacı adına tescilli “……” markası olarak bilinen şekil markası ile karıştırılma ihtimali doğurduğu, bu eylemin olay ve dava tarihi yürürlükte bulunan 556 Sayılı KHK’nun 9/1 maddesi kapsamında davacının markadan doğan haklarına tecavüz teşkil ettiği anlaşılmakla davacının tecavüze ilişkin davasının kabulü ile, davacı adına tescilli “……” markasının davalı tarafından internet üzerinde satışı yapılan ürünler üzerinde kullanımının markaya yönelik tecavüz olduğunun tespitine, men’ine, davalı tarafın bu ürünleri piyasaya sürmesinin ve satışının engellenmesine, bu şekilde ürünlere el konulmasına ve imhasına, internet üzerinde davalı tarafça ihlal teşkil eden bu ürünlerin satışının yapılmasına yönelik bu ürünler yönünden erişimin engellenmesine karar vermek gerekmiştir.
Davacının tazminat taleplerine gelince, dosyadaki deliller ve bilirkişi raporlarına göre davalı tecavüz teşkil eden ürünü imal eden olmayıp, üçüncü kişiden satın alıp, internet sitesi üzerinden satışa arz etmektedir. Yukarıda da değinildiği üzere ihlal teşkil eden ürün üzerinde ayrıca üçüncü kişiye ait marka yazısı olduğu gibi üründe kullanılan yan şerit şekli nedeniyle davacının şekil markası ile benzerlik göstermektedir. Gerek dosyamızdaki Bölge Adliye Mahkemesi kararı ve gerekse Yargıtay kararları ile öğretide kabul edildiği üzere, tecavüzün varlığı için kusur aranmaz ise de, tazminat talepleri bakımından kusur gereklidir. Olay ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 556 Sayılı KHK’nun 64 maddesi uyarınca “marka sahibinin izni olmaksızın, marka taklit edilerek üretilen ürünü üreten, satan, dağıtan veya başka bir şekilde ticaret alanına çıkaran veya bu amaçlar için ithal eden veya ticari amaçla elde bulunduran kişi, hukuka aykırılığı gidermek ve sebep olduğu zararı tazmin etmekle yükümlüdür. Taklit markayı herhangi bir şekilde kullanmakta olan kişi, marka sahibinin markanın varlığından ve tecavüzden kendisini haberdar etmesi ve tecavüzü durdurmasını talep etmesi halinde veya kullanmanın kusurlu bir davranış teşkil etmesi halinde, sebep olduğu zararı tazmin etmekle yükümlüdür.” Bu yasal düzenlemeye paralel olan yürürlükteki SMK’nın 150-151 maddeleri kapsamında açılabilecek olan tazminat davası, özünde bir haksız fiil davasıdır. Zarar ile fiil arasında nedensellik bağı yanında tazminat talep edilebilmesi için mütecavizin kusurun varlığı da gereklidir. Haksız fiil sorumluluğunda “kusur”, sorumluluğun kurucu unsurudur. Kusur, kasıt biçiminde olabileceği gibi, ihmal biçiminde de ortaya çıkabilir. Fail, hukuka aykırı sonucu isteyerek hareket etmiş ise kasıt, hukuka aykırı sonucu istememiş, ancak bundan kaçınmak için iradesini yeterli ölçüde kullanmamış, yeterli özeni göstermemiş, bu yönden irade kullanmamış ise ihmal mevcuttur. İhmal halinde gösterilecek özenin derecesi belirlenirken, objektif kriterler yanında, failin mesleği, iştigal alanı, tacir olup olmadığı, somut olayın özellikleri gibi hususların da gözetilmesi gereklidir. (Bkz. Uğur Çolak, Türk Marka Hukuku, S.774 vd.) Türkiye’nin taraf olduğu Paris Sözleşmesinin hükümleri de bu doğrultudadır.
Yukarıda yapılan açıklama ışığında, dava konusu olaya bakıldığında, davacı adına tescilli markanın niteliği, davalı tecavüz teşkil eden ürünü imal eden olmayıp, üçüncü kişiden satın alıp internet sitesi üzerinden satışa arz etmesi, yukarıda da değinildiği üzere ihlal teşkil eden ürün üzerinde ayrıca üçüncü kişiye ait marka yazısı olduğu gibi üründe kullanılan yan şerit şekli nedeniyle davacının şekil markasına benzemesi karşısında davalının kastının bulunmadığı gibi, ihmalinin de bulunduğunun kabulünün mümkün olmaması karşısında, kusur şartı gerçekleşmediğinden davacı yararına maddi ve manevi tazminat koşullarının oluşmadığı sonuç ve kanaatine varılarak, davacının maddi ve manevi tazminata dair talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Bu itibarla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜNE, davacı adına tescilli “……” markasının davalı tarafından internet üzerinde satışı yapılan ürünler üzerinde kullanımının markaya yönelik tecavüz olduğunun tespitine, men’ine,
2-Davalı tarafın bu ürünleri piyasaya sürmesinin ve satışının engellenmesine, bu şekilde ürünlere el konulmasına ve imhasına,
3-İnternet üzerinde davalı tarafça ihlal teşkil eden bu ürünlerin satışının yapılmasına yönelik bu ürünler yönünden erişimin engellenmesine,
4-Davacının tazminat taleplerinin REDDİNE,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince alınan 27,20 TL peşin harç ile 410,00 TL ıslah harcının toplamı 437,20 TL harçtan, 80,70 TL ilam harcının mahsubu ile, 356,50 TL fazla harcın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince kabul edilen tecavüz davası nedeniyle hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince reddedilen maddi tazminat davası nedeniyle hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince reddedilen manevi tazminat davası nedeniyle hesaplanan 5.000,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Davacı tarafından yapılan 27,20 TL başvuru, 27,20 TL peşin ve 410,00 TL ıslah olmak üzere toplam 465,40 TL harç giderinden, iadesine karar verilen 356,50 TL harcın mahsubu ile, bakiye 108,90 TL harç giderinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Davacı tarafından yapılan 1.030,15 TL tebligat-tezkere, 2.000,00 TL bilirkişi ücreti ve Bakırköy …… Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin …. D.İş sayılı dosyasında yapılan 841,70 TL yargılama gideri olmak üzere toplam 3.871,85 TL yargılama giderinin, davanın kabul-red oranına göre 1.290,48 TL.’sinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin üzerinde bırakılmasına,
11-Davalı tarafından yapılan 100,00 TL yargılama giderinin, davanın kabul-red oranına göre 66,00 TL’sinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiyesinin üzerinde bırakılmasına,
12-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,
13-Talep halinde kararın taraflara tebliğine,
Davacı vekili ile önceki kayyım …. vekilinin yüzlerine karşı, davalı vekilinin yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. Açıkça okunup usulen anlatıldı.21/06/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır