Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/225 E. 2022/121 K. 24.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/225
KARAR NO : 2022/121

DAVA : Markanın Hükümsüzlüğü, Markaya Tecavüz ve Haksız Rekabetin
Tespiti, Önlenmesi Tazminat
DAVA TARİHİ : 13/01/2021
KARAR TARİHİ : 24/05/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 27/05/2022
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhinde açılan davanın, Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA ; Davacı vekili dava dilekçesi ile, Tayvan menşeli firma olan müvekkillerinin, onlarca yıldır dünyanın önde gelen siyanoakrilat yapıştırıcı (japon yapıştırıcısı) üreticilerinden biri olduğunu, müvekkillerinin bu faaliyetlerini “……..” ibareli marka ile gerçekleştirdiğini, “…….” esas unsurlu markaların TPMK nezdinde …….. sayıları ile müvekkili şirket adına tescilli olduğunu, ancak hal böyle iken, davalı yana ait TPMK nezdinde ……. sayı ile tescilli “……..” ibareli markanın müvekkili markasının emtia sınıflarının çok benzer olması nedeniyle karıştırılma tehlikesinin bulunduğunu, davalı yana ait markanın müvekkilinin markasına yönelik iltibasa sebebiyet verdiğini, müvekkilinin markasının esas unsuru “…….” ibaresi olduğunu, davalı yanın ise “……..” ibaresini kullanarak müvekkili ürününü çağrıştırmasından faydalanmayı amaçladığını, davalının kötü niyetli olduğunu, davalının aynı zamanda tecavüz teşkil eden ürünlerinin satışını çeşitli internet siteleri üzerinde de gerçekleştirdiğini, davalının tüm bu eylemlerinin müvekkilinin markadan doğan haklarını ihlal ettiğini iddia ederek, davalı adına …….. sayı ile tescilli markaların hükümsüzlüğünü, müvekkili adına tescilli markalara yönelik tecavüz ve haksız rekabetin tespitini, önlenmesini, tecavüz teşkil eden ürünlerin toplatılarak imhası ile davalı yanca tecavüz teşkil eden ürünlerin tanıtım ve pazarlamasının yapıldığı internet sitelerine erişimin engellenmesini, şimdilik 1.000,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi ve 1.000,00 TL itibar tazminatının, dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari avans faizi ile tahsilini, haksız rekabet oluşturan fiilleri nedeniyle miktar belirlenebilir hale geldiğinde müddeabihi artırmak üzere şimdilik 1.000,00 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi tazminatın, temerrüt tarihinden itibaren en yüksek ticari avans faizi ile birlikte tahsilini ve verilecek hüküm özetinin ilanını talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkilinin 1991 yılında kurulduğunu, “…….” ibareli markanın müvekkili şirketin ana markası olduğunu ve TPMK nezdinde birçok tescilli markası bulunduğunu, davacıya ait “……” ana unsurlu markaların farklı bir zemin üzerine, farklı bir yazı karakteriyle farklı renkler kullanılarak ve farklı harfleri içerir bir şekilde oluşturduğunu ve bu sebeple müvekkili şirketin markalarıyla hiçbir ortak noktasının bulunmadığını, davacının iddialarının aksine müvekkili markası ile davacı markaları arasında herhangi bir iltibas tehlikesi bulunmadığını, müvekkilinin marka tescillerinin davacı marka tescillerinden çok daha önce olduğunu, bu nedenle müvekkilinin davacının markalarından faydalanma iddiasının gerçek dışı olduğunu, davacının müvekkiline yönelik tüm iddialarının haksız ve dayanıksız olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE :
Dava, davalının davacının tescilli markasına yönelik tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, TPMK nezdinde tescilli ……. tescil numaralı markaların hükümsüzlüğü ve sicilden terkini, internet sitesine erişimin engellenmesi, maddi, manevi ve itibar tazminatı ile verilecek hüküm özetinin ilanı taleplidir.
Davanın başta, İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nde açıldığı ve Mahkemece 09/06/2021 Tarih, ……. Esas ve …….. Karar sayılı kararı ile yetkisizlik kararı verildiği ve dosyanın bu suretle Mahkememize intikal ettiği anlaşılmıştır.
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan gelen kayıtlardan, ……… tescil numaralı “…….” esas unsurlu markaların davacı adına, hükümsüzlüğü talep edilen ……. tescil numaralı “……..” esas unsurlu markaların ise davalı adına tescilli olduğu anlaşılmıştır.
6769 Sayılı SMK’nın 25. Maddesinde hükümsüzlük koşulları belirtilmiş olup, belirtilen madde ile, 5. veya 6. maddede sayılan hallerden birinin mevcut olması halinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir. Menfaati olanlar, Cumhuriyet Savcıları veya ilgili kamu kurum ve kuruluşları markanın hükümsüzlüğünü mahkemeden isteyebilir. Marka hükümsüzlük davası, dava tarihinde sicilde marka sahibi olarak kayıtlı kişilere veya hukuki haleflerine karşı açılır. Markanın hükümsüzlüğü davalarında Kurum taraf gösterilmez. Bir marka, 5. maddenin birinci fıkrasının (b), (c) ve (d) bentlerine aykırı olarak tescil edilmiş olup da kullanım sonucunda tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından hükümsüzlük talebinden önce ayırt edici nitelik kazanmışsa hükümsüz kılınamaz. Hükümsüzlük halleri, markanın tescil edildiği bir kısım mal veya hizmete ilişkin bulunuyorsa, sadece o mal veya hizmet yönünden kısmi hükümsüzlüğe karar verilir. Marka örneğini değiştirecek biçimde hükümsüzlük kararı verilemez.
Yine SMK’nın 6/1 hükmü uyarınca, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir.
6769 Sayılı SMK’nın 29/1-b ve c maddeleri ile, marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde, tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmanın marka hakkına tecavüz oluşturduğu belirtilmiştir.
6102 Sayılı TTKnın 54. Maddesi ile, haksız rekabete ilişkin bu kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır. 55. Maddesinin 4. fıkrasında ise, iyi niyetle bağdaşmayan, haksız rekabete ilişkin eylemlere örnek olarak, başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak gösterilmiş ve haksız rekabet halleri hüküm altına alınmıştır.
Taraf vekillerince deliller sunulduktan ve resen celbi gereken deliller de toplandıktan sonra dosyada bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, dosyanın tevdi olunduğu bilirkişi hazırlamış olduğu 06/04/2022 havale tarihli raporda sonuç olarak, hükümsüzlük talepleri açısından; davalı markası açısından SMK m.6/1 açısından hükümsüzlüğe ilişkin şartların mevcut
olmadığı,
SMK m.6/4 kapsamında davacı markasının tanınmış marka olduğuna dair yeterli belge
dosya içinde yer almadığından, bu konuda bir değerlendirme yapılamadığı,
SMK m.6/5 kapsamında davacı markasının tanınmışlığa erişmiş olduğuna dair yeterli belge
dosya içinde yer almadığından bu konuda bir değerlendirme yapılamadığı,
taraf markaları arasında SMK m.6/1 kapsamında bir benzerlik söz konusu olmadığından
SMK m.6/4 ve m.6/5 uygulanma imkanının bulunmadığı,
SMK m.6/9 kapsamında davalı markasının tescilinde kötüniyetin bulunup bulunmadığı
hususunun ve buna bağlı olarak verilecek hükümsüzlük kararının takdirinin mahkemeye ait olduğu,
davalı tarafça kullanmama defi ileri sürülmekle birlikte, Mahkemece görevlendirme
kapsamına dahil edilmediğinden bu noktada bir inceleme ve tespit yapılmadığı,
markaya tecavüz ve haksız rekabet talepleri açısından;
karıştırılma ihtimali ve buna bağlı olarak gerçekleşecek tecavüzün varlığı için kural
olarak hem işaret benzerliği hem de sınıfsal benzerliğin gerektiği dikkate alındığında;
davalı kullanımının
davacı markalarıyla ayniyet teşkil eder ya da benzer şekilde olmadığı,
davacı markalarına yanaşma iradesi göstermediği,
taraf markalarının görsel olarak açık şekilde farklı oldukları ve ayrıştıkları,
davalının, markanın kapsadığı sınıfa yönelik kullanımının halk tarafından davacı
markaları ile ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali doğurmayacağı,
dolayısıyla davalı tarafın bu eylemlerinin, SMK’nın 7 ve 29. maddeleri gereğince
gerekli iltibas söz konusu olmadığından, davacının marka hakkına tecavüz
oluşturmayacağı ve aynı zamanda TTK m. 55/1-a-4 kapsamında haksız rekabet teşkil
etmeyeceği
itibar tazminatı talebi açısından; gerek davalı kullanımının SMK’nın 7 ve 29. maddeleri gereğince davacının marka
hakkına tecavüz oluşturmayacağının tespit edilmiş olması, gerekse de SMK m.150/2
şartlarının somut olay bazında yer almaması nedeniyle davacı yararına itibar
tazminatı koşullarının mevcut olmadığı tespit edilmiş olup, tüm tespitlere dair nihai
hukuki değerlendirme ve takdirin mahkemeye ait olduğu, maddi tazminat talebi açısından; Mahkemece tecavüz noktasında değerlendirme yapılması durumunda; davacının talebi olan 151/2-b kapsamında
davalının, dava konusu üründen 75.182,62 TL brüt kar elde ettiği, faaliyet karı
yönünden ise 59.485,62 TL kar ettiği belirtilmiştir.
Tüm dosya kapsamı deliller ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; hükümsüzlük talepleri açısından; davacı markaların “…….” davalı markaları ise “…… ” ve “……. ” esas unsurludur. Bilirkişi raporunda karşılaştırmalı olarak belirtildiği üzere taraf markaları arasında ” …….” ibaresinin “……. ” olarak yer alması dışında herhangi bir benzerlik söz konusu değildir. “…….” ibaresi ise tanımlayıcı nitelik arz etmektedir. Bu nedenle görsel açıdan markaların farklı olup iltibas tehlikesinin bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Yine işitsel anlamda da markalar farklıdır. Kavramsal olarak da farklıdır. Karşılaştırılan markaların bir bütün olarak bıraktıkları genel izlenime bakıldığında da iltibas veya iltibas tehlikesinin bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu itibarla davalı markaları açısından SMK m.6/1 açısından hükümsüzlüğe ilişkin şartların mevcut olmadığı sonucuna varılmıştır. Davacı markalarının, davalı marka başvuru tarihi itibariyle
SMK m.6/4 kapsamında davacı markasının Türkiye’de tanınmış marka olduğuna dair yeterli delil yoktur. Taraf markaları arasında SMK m.6/1 kapsamında bir benzerlik söz konusu olmadığından
SMK m.6/4 ve m.6/5 uygulanma imkanı bulunmamaktadır. Markalar arasında benzerlik ve karıştırma ihtimali bulunmadığı gibi birbirlerinden tamamen farklı olup davalının davacı markasındaki rakam unsuru olan …… ‘yi …… olarak kullanması da SMK m.6/9 kapsamında davalı markasının tescilinde kötüniyetli olduğunu göstermez. Davalı tarafça kullanmama defi ileri sürülmekle birlikte yukarıda belirtilen açıklamalar karşısında, hükümsüzlük koşulları söz konusu olmadığından ayrıca inceleme yapılmasına gerek duyulmamıştır. Bu itibarla davacının hükümsüzlüğe dair davasının reddi gerekmiştir.

Davacının
markaya tecavüz ve haksız rekabet talepleri açısından;
karıştırılma ihtimali ve buna bağlı olarak gerçekleşecek tecavüzün varlığı için kural
olarak hem işaret benzerliği hem de sınıfsal benzerliğin gerektiği dikkate alındığında;
davalı kullanımının
davacı markalarıyla ayniyet teşkil eder ya da benzer şekilde olmadığı,
davacı markalarına yanaşma iradesi göstermediği,
taraf markalarının görsel olarak açık şekilde farklı oldukları ve ayrıştıkları,
davalının, markanın kapsadığı sınıfa yönelik kullanımının halk tarafından davacı
markaları ile ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali doğurmayacağı,
dolayısıyla davalı tarafın bu eylemlerinin, SMK’nın 7 ve 29. maddeleri gereğince
gerekli iltibas söz konusu olmadığından, davacının marka hakkına tecavüze ilişkin davasının reddi gerekmiştir. Yine TTK m. 55/1-a-4 kapsamında haksız rekabet teşkil edecek herhangi bir davalı eylemi bulunmadığından bu talep yönünden de davanın reddi gerekmiştir. Yerleşik Yargıtay Kararları gereği itibar tazminatı maddi tazminat kapsamında olduğundan maddi tazminat kalemine dahil edilerek ayrıca itibar tazminatı yönünden davalı yararına vekalet ücreti takdir edilmemiştir. Bu itibarla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince peşin alınan 392,79 TL harçtan, 80,70 TL ilam harcının mahsubu ile, 312,09 TL fazla harcın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince reddedilen hükümsüzlük davası nedeniyle hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince reddedilen tecavüz ve haksız rekabet davası nedeniyle hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesinin 13/2 maddesi gereğince, reddedilen maddi tazminat davası nedeniyle hesaplanan 3.000,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince reddedilen manevi davası nedeniyle hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
8-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının yatırına iadesine,
9-Talep halinde kararın taraflara tebliğine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere, açıkça okunup usulen anlatıldı.24/05/2022

Katip …….
e-imzalıdır

Hakim ……..
e-imzalıdır