Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/207 E. 2021/299 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/207
KARAR NO : 2021/299

DAVA : Markaya Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti, Men ve Ref’i,
Hükümsüzlük, Tazminat
DAVA TARİHİ : 15/10/2018
KARAR TARİHİ : 30/12/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 31/12/2021
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhinde açılan davanın, Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA ; Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin 1934 yılından beri “…….” marka ve ticaret unvanı ile dünyada medikal sistemler, grafik sistemler dijital kamera ve fotoğraf baskı ürünleri, endüstriyel ürünler üretimi ve pazarlamasını yapan büyük bir firma olan ….’ın Türkiye’deki faaliyetlerini yürüten bağlı kuruluşu olup, ilgili faaliyet alanlarında “…….” ibareli markaların Türkiye’deki hak sahibi olduğunu, “…….” markasının sadece Türkiye’de değil, yurt dışında birçok ülkede tescilli tanınmış bir marka olduğunu, “…….” ……. markası yanında müvekkilinin ve ana kuruluş …..’ın “…….” ibaresi içeren birçok farklı markasının da bulunmakta olup, TPE nezdinde tescilli olduğunu, davalı tarafın müvekkilinin tescilli markasının görsel ve işitsel olarak benzerini, aynı sektörde faaliyette bulunduğu işletmesindeki katalog, broşür, form, etiket ve benzeri materyallerde haksız bir şekilde kullandığını, davalı yanın kullandığı …… markasının müvekkilinin tescilli “…….” markasına aynen benzediğinden bu durumun haksız rekabet nedeniyle müvekkilinin marka haklarına tecavüz oluşturmakta olduğunu, davalının kullandığı markada yer alan “…….. ” harfinin noktasının dahi davalı tarafından kasten kırmızı olarak belirlenmiş ve bu yolla da hukuka aykırı olarak müvekkili ile bağlantılı bir izlenim oluşturulmaya çalışıldığını, davalının tescil başvurusu yaptığı “…..” markasının yayınına müvekkil şirket tarafından yapılan itiraz üzerine TPE’nin itirazı kabul ederek davalının tescil başvurusunu reddettiğini iddia ederek, davalının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetinin tespitini, men ve ref’ini, davalının kullanmakta olduğu “…..” ibareli markanın hükümsüzlüğünü, sicilden terkinini, 1.000,00 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini ve verilecek hüküm özetinin ilanını talep ve dava etmiştir.

Davacı vekili 18/02/2020 tarihli dilekçesi ile, maddi tazminat talebini 163.200,52 TL olarak ıslah etmiştir.
CEVAP ; Davalı vekili cevap dilekçesi ile, derdestlik nedeniyle ve aynı zamanda husumet yönünden davanın reddedilmesi gerektiğini, marka tecavüzü iddiasının gerçekliğe aykırı, soyut ve mesnetsiz olduğunu, “….” markasının herhangi bir tanınmışlığı olmadığını, “……” markasının tamamen özgün bir marka olduğunu, “…..” markasının ayırdediciliğinin bulunmadığını ve davacı şirketin zararının bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkememizin 20/10/2020 Tarih, …. Esas ve ….. Karar sayılı kararı ile, “Davacının dava dilekçesinin netice-i talep kısmında (1) numara ile gösterdiği marka hakları tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, (2) numara ile gösterdiği, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin men’i ve sonuçlarının ortadan kaldırılması, (5) numara ile gösterdiği, ilan talebine ilişkin davasının derdestlik nedeniyle usulden reddine, davacının dava dilekçesinin netice-i talep kısmının üç nolu bendinde belirtitği “…..” markasının hükümsüzlüğe ilişkin talebi yönünden marka tescili olmadığından dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine, davacının marka haklarına tecavüz nedeniyle olan tazminat taleplerinin kısmen kabulüne, davalının davacı marka haklarına tecavüzü nedeniyle 100.000,00 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair tazminat talebinin reddine” dair verilen karar, taraf vekillerinin istinaf talebi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ….. Hukuk Dairesi’nin 09/06/2021 Tarih, …. Esas ve …… Karar sayılı ilamı ile “6100 Sayılı HMK 114/1-ı maddesinde “Aynı davanın, daha önce açılmış ve halen görülmekte olmamasının” dava şartı olduğu ve mahkemece resen dikkate alınacağı düzenlenmişse de, davacı vekilinin 14/11/2019 tarihli duruşmada, görevsizlik kararının kesinleştiğini ancak henüz görevli mahkemeye gönderilmesi için başvuru yapılmadığını beyan ettiği göz önüne alınarak, mahkemece bu hususta araştırma yapılması gerekirken yapılmadığı anlaşılmış, davacı vekilinin sair istinaf sebepleri incelenmeksizin, istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının HMK 353/1-a-4 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın mahkemece, Bakırköy ….. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ….. Esas- … Karar sayılı dosyasının görevli mahkemeye gönderilip gönderilmediğinin, davacı tarafça HMK 20. Madde gereğince istinaf başvurusunun reddi kararının tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edilip edilmediğinin, davanın açılmamış sayılmasına karar verilip verilmediğinin araştırılması, karar verilmişse davacı vekiline kararın tebliğe çıkartılması için kesin süre verilerek tebliği sağlanarak, açılmamış sayılma kararının kesinleşip kesinleşmediği belirlendikten sonra derdestlik itirazının değerlendirilmesine (bkz. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 11/04/2018 tarihli 2016/10077 Esas-2018/2633 Karar sayılı kararı )karar verilmiştir. Davacı vekilinin istinaf başvurusu kabul edilerek mahkeme kararı kaldırılmakla, bu aşamada davalı vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesine yer olmadığına” şeklinde karar verilerek, dosya Mahkememize iade olunmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesi’nin kararı üzerine derdestliğe dayanak yapılan Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ……. Esas sayılı dosyası UYAP üzerinden istenerek yeniden incelenmiş, mahkemece daha önce verilen görevsizlik kararı üzerine HMK 20 maddesi uyarınca süresinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesinin istenmemesi nedeniyle 19/08/2021 Tarih ve …. Esas – ….. Karar sayılı kararı ile davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, en son bu kararın 09/09/2021 tarihinde kesinleştiği görülmüştür. Buna göre, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesi’nin kararında bahsedilen Yargıtay …… Hukuk Dairesi’nin 11/04/2018 tarihli …… Esas- ……. Karar sayılı kararı doğrultusunda önceki dosya yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş olup, bu karar kesinleşmekle, artık derdest bir dava bulunmadığından davalı tarafın derdestlik itirazı yerinde görülmemiştir.
Dava, markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, men ve ref’i, markanın hükümsüzlüğü, maddi-manevi tazminat ve verilecek hüküm özetinin ilanı taleplidir.
6769 Sayılı SMK’nın 29/1-b ve c maddeleri ile, marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde, tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmanın marka hakkına tecavüz oluşturduğu belirtilmiştir.
6102 Sayılı TTKnın 54. Maddesi ile, haksız rekabete ilişkin bu kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır. 55. Maddesinin 4. fıkrasında ise, iyi niyetle bağdaşmayan, haksız rekabete ilişkin eylemlere örnek olarak, başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak gösterilmiş ve haksız rekabet halleri hüküm altına alınmıştır.
Taraf vekillerince deliller sunulduktan ve resen celbi gereken deliller de toplandıktan sonra dosyada bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, dosyanın tevdi olunduğu bilirkişi heyeti hazırlamış oldukları 27/01/2020 havale tarihli raporda sonuç olarak, marka hakkına tecavüz için gerekli iltibasın söz konusu olduğu, davalı eyleminin smk uyarınca marka hakkına tecavüz ve bu suretle haksız rekabet oluşturduğu davalı markasının tanınmış marka olduğuna dair dosya içine delil olarak sunulan herhangi bir belge olmadığından bu konuda bir değerlendirme yapılamadığı, davalının ibraz edilen ticari defterlerinin ilgili kanun hükümlerine göre uygun tutulduğu ve davalının kuruluşundan dava tarihine kadar toplamda 163.200,52 TL vergi sonrası net kar elde ettiği belirtilmiştir.
Davalı şirketin davadan sonra unvan değişikliği yapması ve tasfiyeye girmesi sebebiyle tasfiye memuruna husumet yöneltilmiş ve davalı vekili tasfiye memurundan vekaletname ibraz etmiştir.
Dosya kapsamı deliller ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde ; “…….” esas unsurlu markanın 27/10/2010 tarihinden beri davacı adına tescilli olup geçerliliğini koruduğu, bilirkişi raporunda ayrıntısıyla belirtildiği üzere davalının ticari evraklarında faturalarında etiket ve tabelalarında “fujimedsis” işaretini davacı markasının tescilli olduğu emtia sınıfında markasal olarak kullandığı, bu kullanımın görsel,işitsel ve anlamsal olarak iltibasa sebep olduğu ve böylece davalı eylemlerinin SMK 7 ve 29 maddeleri anlamında davacı marka haklarına tecavüz ve aynı zamanda TTK 54 ve devamı maddeleri anlamında haksız rekabet teşkil ettiğinden davacının bu talepleri yönünden davanın kabulü ile, davalının davacının hak sahibi olduğu “…… ” esas unsurlu markayla benzer şekilde “…..” markasını kullanması şeklindeki eyleminin davacının marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, davalının “….. ” veya “…….” ibarelini taşıyan tabelalarının sökülmesine, bu ibareleri taşıyan her türlü yayın, hizmet ve ürünler, ambalajlar, ilan, reklam, broşür, her türlü tanıtım malzemesi, basılı kağıtlar ile internet alan adları da dahil olmak üzere kullanmasının önlenmesine, sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, ihlal teşkil eden her türlü ürünün toplatılarak imhasına karar vermek gerekmiştir.
Davacının maddi tazminat talebi yönünden yapılan değerlendirmede; Bilirkişi raporunda davacının tazminat seçeneğine göre davalı ticari defterleri üzerinden yapılan incelemeye nazaran toplam 163.200,52 TL kazanç elde ettiği bildirilmiştir. Davacı vekili de harcını yatırarak maddi tazminat tutarını bu tutar üzerinden arttırmıştır. SMK’nun 150/1 maddesi uyarınca sınai mülkiyet hakkına tecavüz sayılan fiilleri işleyen kişiler, hak sahibinin zararını tazmin etmekle yükümlüdür. Görüldüğü üzere SMK ‘da düzenlenen maddi tazminat, bir ceza olmayıp davacının zararının karşılığıdır. SMK 151/2 maddesinde de hak sahibinin seçimine bağlı olarak hangi usullere göre tazminat hesabı yapılacağı düzenlenmiş olup SMK’nun 151/3 maddesinde ise yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında, özellikle sınai mülkiyet hakkının ekonomik önemi veya tecavüz sırasında sınai mülkiyet hakkına ilişkin lisansları sayısı, süresi ve çeşidi, ihlalin nitelik ve boyutu gibi etkenleri göz önünde tutulacağı hüküm altına alınmıştır. Bu yasal düzenleme çerçevesinde olayımıza baktığınızda bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere davalının elde ettiği kazancın ne kadarının marka kullanımı nedeniyle olduğu belli olmayıp, davalının elde ettiği gelirin büyük kısmı başka marka cihazın satışından elde edilmiş olması karşısında zorunlu olarak TBK’nun 50 ve 51 maddesinin verdiği takdir yetkisi ile TBK’nun 52 maddesi de gözetilerek davalının ticari olarak mahvına sebep olunmaması bakımından tarafların ekonomik durumu, ihlalin şekli ve süresi ve yukarıda değinilen hususlar dikkate alınarak davacı yararına 100.000,00 TL maddi tazminat takdir edilmiştir. Davacının manevi tazminat talebine gelince; davalının eylemi aynı zamanda davacının markadan doğan manevi haklarını ihlal ettiğinden, ihlalin niteliği, süresi tarafların ekonomik durumları , manevi tazminatın amacı ve hakkaniyet ilkesi gözetilerek davacı yararına 10.000,00 TL manevi tazminat takdir edilmiştir. Davacının faiz talebi bulunmadığından taleple bağlı kalınarak faize hükmedilmemiştir.
Davacı davalının kullanmakta olduğu “……” markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine istemiş ise de getirtilen, Türk Patent kayıtlarına göre markanın tescilli olmadığı, davalının marka tescili başvurusunun itiraz üzerine reddedildiği anlaşılmıştır. Markanın hükümsüzlüğüne karar verilebilmesi için dava tarihi itibariyle tescili zorunlu olup, tescili olmadığından hükümsüzlüğe dair davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar vermek gerekmiştir. Bu itibarla davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜNE, davalının davacının hak sahibi olduğu “…… ” esas unsurlu markayla benzer şekilde “……. ” markasını kullanması şeklindeki eyleminin davacının marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, davalının “……..” veya “…….” ibarelini taşıyan tabelalarının sökülmesine, bu ibareleri taşıyan her türlü yayın, hizmet ve ürünler, ambalajlar, ilan, reklam, broşür, her türlü tanıtım malzemesi, basılı kağıtlar ile internet alan adları da dahil olmak üzere kullanmasının önlenmesine, sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, ihlal teşkil eden her türlü ürünün toplatılarak imhasına,
2-Davacının davalı adına tescilli markanın hükümsüzlüğüne dair talebi yönünden marka tescilli olmadığından dava şartı yokluğu sebebiyle bu talep yönünden davanın usulden reddine,
3-Marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet nedeniyle 100.000,00 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair tazminat taleplerinin reddine,
4-Karar kesinleştiğinde masrafı davalıdan alınarak hüküm özetinin trajı en yüksek beş gazetenin birinde ilanına,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 7.514,10 TL ilam harcından, 187,86 TL peşin harç ile 2.408,67 TL ıslah harcının toplamı 5.596,53 TL harcın mahsubu ile, 4.917,57 TL bakiye karar harcının, davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince kabul edilen tecavüz davası nedeniyle hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince kabul edilen maddi tazminat kısmı nedeniyle hesaplanan 13.450,00 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince kabul edilen manevi tazminat nedeniyle hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince reddedilen maddi tazminat kısmı nedeniyle hesaplanan 9.016,07 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince reddedilen hükümsüzlük davası nedeniyle hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
11-Davacı tarafından yapılan 35,90 TL başvuru, 187,86 TL peşin ve 2.408,67 TL ıslah harcının toplamı 2.632,43 TL harç giderinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
12-Davacı tarafından yapılan 249,60 TL tebligat-tezkere masrafı ve 2.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.249,60 TL yargılama giderinin, davanın kabul-red oranına göre 1.462,24 TL’sinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin üzerinde bırakılmasına,

13-Davalı tarafından yapılan 48,50 TL yargılama giderinin, davanın kabul-red oranına göre 16,98 TL’sinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiyesinin üzerinde bırakılmasına,
14-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,
15-Talep halinde kararın taraflara tebliğine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere, açıkça okunup usulen anlatıldı.30/12/2021

Katip …

e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır