Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/198 E. 2023/29 K. 14.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/198
KARAR NO : 2023/29

DAVA : Markaya Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti, Durdurulması,
Önlenmesi, Markanın Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 13/08/2021
KARAR TARİHİ : 14/02/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 16/02/2023

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhinde açılan davanın, Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA ; Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin, 1963 yılında İspanya’da kurulan, pek çok firmayı bünyesinde barındıran ve sektöründe lider bir şirketler grubu olduğunu, müvekkilinin ülkemizde en çok tercih edilen hazır giyim mağazalarından olan ve içlerinde “….” ve “…… ” markalarının da bulunduğu toplam sekiz farklı marka grubu altında faaliyet gösteren mağazaların da sahibi olduğunu, müvekkilinin “……” markasını ilk kez 1979’da İspanya’da tescil ettirdiğini, Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde ilk defa 1994 yılında …. tescil numarası ile tescil edildiğini, akabinde zaman içinde muhtelif sayılarla tescil ettirildiğini ve TPMK nezdinde …. sayı ile tanınmış marka olarak özel koruma altında olduğunu, dava konusu “…..” ibareli markanın davalı adına ….. sayı ile tescilli olduğunu, davalının bu marka tescili ve kullanımının müvekkilinin tüm dünya çapında tanınmış ve tescilli “……” esas unsurlu markaları ile iltibas düzeyinde benzer olduğunu, müvekkili markası kapsamındaki ürün ve hizmetler ile ilişkilendirilebilir ve bağlantılı nitelikte hizmetler üzerinde tescil ettirdiğini, ticaret hayatında “……” kelimesini ön plana çıkararak kullandığını ve asıl niyetinin müvekkilinin tanınmış “……” markasını kullanabilmek için bir takım tali ve jenerik unsurlar ekleyerek bu markayı tescil ettirdiğini ve hem www. …..com.tr hem de otel hizmeti olarak faaliyet gerçekleştirdiğini, davalı eylemlerinin müvekkilinin markadan doğan haklarını ihlal ettiğini ileri sürerek, davalı eyleminin müvekkilinin markadan doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitini, durdurulmasını, önlenmesini, davalıya ait www…….com.tr alan adının iptalini ve davalı adına …. sayı ile tescilli “……” ibareli markanın hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.

CEVAP ; Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkilinin Sivas ilinin …… ilçesi doğumlu olup, memleketinde faaliyete geçirdiği oteline, ilçesi olan …… ismini verdiğini, davacının dayanak ettiği “……” markasının tekstil ve giyim alanında tescil edilmiş bir marka olduğunu, müvekkilinin ise konaklama hizmeti veren ve bu alanda faaliyet gösterdiğini, aralarında benzerlik bulunmayan ve iltibasa neden olması mümkün olmayan bir durumun mevcut olduğunu, markalar arasında herhangi bir benzerlik bulunmadığı gibi faaliyet alanlarının ve iştigal konularının da birbirlerinden tamamen farklı olduğunu, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde idari bir yerleşim yeri olan …… ilçesinde sırf ilçe ismini kullandığı gerekçesi ile herhangi bir işletmenin faaliyet göstermesine engel olma riski, serbest piyasa ekonomisine zarar verebileceğini, bu bağlamda davacının iddialarının mesnetsiz olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE :
Dava, davacı adına tescilli “……” ibareli markaya tecavüzün tespiti, önlenmesi, durdurulması, www…….com.tr ibareli alan adının iptali ile davalı adına tescilli …. tescil numaralı “…. ” ibareli markanın hükümsüzlüğü taleplidir.
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan gelen kayıtlardan, …. tescil numaralı “……” esas unsurlu markaların davacı adına tescilli olduğu anlaşılmıştır.
….. Üniversitesi Alan Adları Yönetimi’nden, dava konusu www….. com.tr alan adı tahsisine ilişkin kayıtlardan bir suretinin gönderilmesi istenmiş olup, gelen kayıtlardan, dava konusu alan adının davalı ….. adına 01/09/2016 tarihinde tahsis edildiği anlaşılmıştır.
6769 Sayılı SMK’nın 25. Maddesinde hükümsüzlük koşulları belirtilmiş olup, belirtilen madde ile, 5. veya 6. maddede sayılan hallerden birinin mevcut olması halinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir. Menfaati olanlar, Cumhuriyet Savcıları veya ilgili kamu kurum ve kuruluşları markanın hükümsüzlüğünü mahkemeden isteyebilir. Marka hükümsüzlük davası, dava tarihinde sicilde marka sahibi olarak kayıtlı kişilere veya hukuki haleflerine karşı açılır. Markanın hükümsüzlüğü davalarında Kurum taraf gösterilmez. Bir marka, 5. maddenin birinci fıkrasının (b), (c) ve (d) bentlerine aykırı olarak tescil edilmiş olup da kullanım sonucunda tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından hükümsüzlük talebinden önce ayırt edici nitelik kazanmışsa hükümsüz kılınamaz. Hükümsüzlük halleri, markanın tescil edildiği bir kısım mal veya hizmete ilişkin bulunuyorsa, sadece o mal veya hizmet yönünden kısmi hükümsüzlüğe karar verilir. Marka örneğini değiştirecek biçimde hükümsüzlük kararı verilemez.
Yine SMK’nın 6/1 hükmü uyarınca, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir.
6769 Sayılı SMK’nın 29/1-b ve c maddeleri ile, marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde, tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmanın marka hakkına tecavüz oluşturduğu belirtilmiştir.
6102 Sayılı TTKnın 54. Maddesi ile, haksız rekabete ilişkin bu kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır. 55. Maddesinin 4. fıkrasında ise, iyi niyetle bağdaşmayan, haksız rekabete ilişkin eylemlere örnek olarak, başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak gösterilmiş ve haksız rekabet halleri hüküm altına alınmıştır.
Taraf vekillerince deliller sunulduktan ve resen celbi gereken deliller de toplandıktan sonra dosyada bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, dosyanın tevdi olunduğu bilirkişi hazırlamış olduğu 15/09/2022 havale tarihli raporunda sonuç olarak, ….. tescil nolu davalı markasının davacının önceki tarihli tescilli markaları ile
iltibasa sebep olmadığı, iltibasa dayalı hükümsüzlüğün şartlarının gerçekleşmediği, davacının gerçek (önceki kullanıma dayalı) hak sahipliğinin olayda söz konusu olmadığı,
buna dayalı hükümsüzlük talebinin de yerinde olmadığı,
davalı markasının SMK m.6/f.5 gereği tanınmış markaya tanınan genişletici korumaya
dayalı hükümsüzlüğüne dair şartların da oluşmadığı,
davalı markasının tescilinde kötü niyet bulunup bulunmadığı konusu içsel bir
değerlendirmeyi gerektirmekte olup, somut olayın şartlarında bu husustaki takdir ve tayinin
tamamen mahkemeye ait olduğu,
davalının Sivas ili …… ilçesinde verdiği otelcilik hizmetinde “……” ibaresini
kullanmasının tanınmış markaya dayalı tecavüz sebebinin şartlarını gerçekleştirmediği gibi, SMK m.7/f.5 kapsamında dürüst kullanım olarak değerlendirilmesi ve hukuka uygun kabul edilmesi
gerektiği belirtilmiştir.
Davacı vekilinin bilirkişi raporuna itirazı üzerine dosya davacı itirazlarını karşılar ve ayrıca davalı adına olan alan adının iptali istendiğinden ve alan adına ilişkin evraklar dosyaya girdiğinden alan adına ilişkin de değerlendirme yapılarak ek rapor tanzimi için bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından hazırlanan 21/12/2022 havale tarihli raporda sonuç olarak, kök raporda, davalının “……” ibaresini otelcilik alanında kullanmasının tanınmış markaya ilişkin
genişletici koruma öngören SMK m.7/f.2-c hükmü (ve SMK m.29/f.1) kapsamında davacının tescilli
marka hakkına tecavüz teşkil etmediği kanaatinin bildirildiğini, davacının önceki tarihli aynı/benzer
sınıfta tescilli markasının olmaması sebebiyle iltibas suretiyle marka hakkına tecavüzün (SMK
m.7/f.2-b, SMK m.25/f.1) şartları da gerçekleşmediğini, öte yandan, davalının Sivas ili ……
ilçesinde verdiği otelcilik hizmetinde “……” ibaresini kullanması SMK m.7/f.5 kapsamında dürüst
kullanım olarak değerlendirilip, hukuka uygun kabul edilmesi gerektiği kanaatinin hasıl olduğunu, davalı kullanımının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil etmediği için, davalının
01.09.2016 tahsis başvuru tarihli ….com.tr alan adının iptali koşullarının oluşmadığı
sonucuna ulaşıldığını, davalıya ait alan adındaki kullanım davalı markasının kullanımının söz
konusu olduğu otelcilik alanında olup, dürüst kullanım dahilinde olduğunu, takdiri mahkemeye ait olmak üzere; kök rapordaki görüş muhafaza
edilmiş ve ayrıca, davacının davalı adına kayıtlı alan adının iptali ve davalı markasının SMK m.6/f.6’ya dayalı hükümsüzlüğü taleplerinin de yerinde olmadığı belirtilmiştir. Bilirkişi raporu ve ek raporu teknik yönden yeterli ve dosya kapsamıyla uyumlu görüldüğünden itibar etmek gerekmiştir.
Dosya kapsamı deliller, TPMK kayıtları ile bilirkişi rapor ve ek raporu birlikte değerlendirildiğinde; Davacının TPMK nezdinde tescilli önceki tarihli markaları incelendiğinde, davalıya ait markanın tescilli olduğu 43. sınıfı doğrudan ya da hükümsüzlükte iltibasa ilişkin SMK m.6/f.1 anlamında “benzer” olarak ihtiva eden bir tescilinin mevcut olmadığı görülmüştür. Benzer emtia/hizmetin belirlenmesinde, piyasanın bu konudaki anlayışı, benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları giderip gidermediği, birbirlerinin yerine ikame edilebilme ve vekalet etme olanaklarının ve birinin diğerini tamamlama olanağının bulunup bulunmadığı, dağıtım kanallarının, kullanım yöntemlerinin ve amaçlarının benzer olup olmadığı, hedef tüketici kesimi vb. faktörlerin birlikte uygulanması sonucunda benzerliğin kabul edilmesi gerekir. Somut olayda davacının önceki tarihli tescilli markaları ile davalı markasının tescili kapsamındaki emtia ve hizmetler yönünden, her ne kadar …… ibaresini ortak olarak taşısalar da, SMK m.6/f.1 anlamında benzerlikten ve iltibastan bahsedilemeyeceği kanaat ve sonucuna ulaşılmıştır. Davacının gerçek hak sahipliği (SMK m.6/f.3) iddiası ile ilgili olarak, yukarıda belirtildiği gibi davacının, hükümsüzlüğünü talep ettiği davalı markasının ilişkili olduğu 43. sınıf hizmetleri aynen ya da benzer olarak ihtiva eden önceki tarihli marka tescilleri bulunmamaktadır. Davacının, davalı markasının koruması kapsamına giren hizmetlerde davalı markasının koruma tarihinden önceye ait Türkiye’de tescilsiz marka kullanımı da mevcut değildir. Davacının 43. sınıfta 2019 yılı itibarıyla …… markasını tescil ettirdiği, yine EUIPO nezdinde 05.03.2010 tarihli ….. no.lu …… marka başvurusunun bulunduğu görülmektedir ki, bu sonraki tarihli tescil ve EUTPO tescil başvurusu da davacıya SMK m.6/f.1 ve 3 hükümlerine dayalı olarak SMK m.25/f.1 gereği hükümsüzlük talebini ileri sürme olanağını vermemektedir. Davacının iltibasa ve gerçek (önceki kullanıma dayalı) hak sahipliğine dayalı hükümsüzlük taleplerinin yerinde olmadığı, zira iltibasın ve gerçek hak sahipliğinin şartlarının olayda gerçekleşmediği sonucuna varılmıştır.
Davacı, markasının tanınmış marka olduğunu da iddia etmekte ve bir başka hükümsüzlük nedeni olan SMK m.6/f.5’te düzenlenen tanınmış marka olgusuna da dayanmaktadır. Davacı markasının davalı markasının koruma tarihi olan 20.04.2015 günü ve öncesinde tanınmış marka statüsüne kavuşmuş olup olmadığının ve tanınmış marka ise genişletici koruma için aranan şartlardan en azından birinin olayda gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespit edilmesi gerekmektedir. Bu şartlar; tescil edilmiş/tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanması ya da markanın itibarının zarar görmesi veya ayırt edici karakterinin zedelenmesi halleridir. Sırf tanınmış marka tescilinin tespiti yeterli olmayıp, tanınmışlık bir markaya otomatik olarak farklı sınıflarda emtia ve hizmetlerde koruma sağlamamakta; bu hallerden hiç olmazsa birinin söz konusu olması gerekmektedir. Davacı, markasının tanınmış marka niteliğini ispat zımnında dosyaya deliller sunmuştur. Tanınmışlığın söz konusu olması gereken an davalı markasının koruma tarihi ve öncesidir. Bu döneme ait olan davacı delilleri incelenmiştir. Davacı tarafça ibraz edilen deliller ve önceki tarihli mahkeme kararlarına göre davacının …… ibareli markası, davalı markasının koruma tarihi ve öncesinde giyim sektöründe çok tanınmış markadır. Davacı markasının tanınmışlığının ve itibarının davalı markasının tescilli olduğu 43. Sınıftaki hizmetlere aktarılması ve davacı markasının tanınmışlık düzeyi nedeniyle davalının haksız bir yarar sağlaması somut olay özelinde olanaklı görülmemiştir. Davacı markasının tanınmış olduğu alan ile 43. sınıftaki hizmetler ve fiilen davalı kullanımına konu otelcilik sektörü birbirlerine oldukça uzaktır. Davalı markasının, davacı markasının ayırt edici karakterinin zedelenmesine, itibarına zarar verilmesine ve tanınmışlığından haksız yararlanılmasına sebep olmayacağı olmayacağı sonuç ve kanaatine varılmıştır. Tüketicinin taraf markaları arasında çağrıştırma olduğunu düşünmesi, davalı markasını gördüğünde davacı markası ile bağlantı kurması, taraf markaları arasında itibardan faydalanma ve dolayısıyla bağlantının oluşması ve itibarın aktarılması söz konusu olmayacaktır. Dava dışı … no.lu … markasının 43. sınıftaki tescil başvurusunun TPMK tarafından reddedilmiş olması davacının iddiasının ispatı bakımından yeterli bir delil değildir. İlgili kararın bağlayıcılığı bulunmamaktadır. Bu itibarla davacının tanınmışlık nedeniyle olan hükümsüzlük ve marka haklarına tecavüz talebi yerinde görülmemiştir.
Davacının son hükümsüzlük gerekçesi kötü niyetli tescildir. Davacı, davalı markasının tescilinde kötü niyet bulunduğunu, başlı başına bu sebebe dayanılarak da hükümsüzlüğünün gerektiğini (SMK m.6/f.9, SMK m.25/f.1) iddia etmektedir. Davacı markası tanınmış bir marka niteliğinde olup, davalının aynı sektörde olmasa bile davacı markasını bilmediği düşünülemez. Yukarıda da ifade edildiği üzere, olayda SMK m.6/f.5’te tanınmış markaya tanınan genişletici koruma uygulama alanı bulamayacaktır. Tanınmış marka tek başına kötü niyetin ispatı için yeterli değildir. Önceki dönemlerde verilen Yargıtay kararlarında tanınmış markanın kötü niyet göstergesi olduğu kabul edilmekteydi. Fakat sonradan markanın tanınmışlığı başlı başına kötü niyetin tespitine yeterli görülmemiştir. Tanınmış markanın varlığı, her somut olayın tespit edilen şartlarında kötü niyet bakımından elbette destekleyici bir unsur olabilir. Nitekim davacı, davalının fiili marka kullanımının tescilli olduğu şekilden farklı-…… ibaresini ön plana çıkarır şekilde olmasını kötü niyet göstergesi olduğunu eklemektedir. Davalının fiili marka kullanımı dosyadaki fotoğraflarda görülmektedir. Fiili kullanımın gerçekleştirildiği yer Sivas İlinin …… İlçesidir. İbarenin otel tabelalarında davacı markası ile yakınlaşma amacıyla kullanıldığının kabulü mümkün olmayıp, hayatın olağan akşına uygun olan otelin bulunduğu …… ilçesinin ismini belirtmek amaçlı olduğunun kabulüdür. Bu itibarla davacının kötü niyetli tescile dair hükümsüzlük talebi de yerinde görülmemiştir.

Davacının marka hakkına tecavüze (ve haksız rekabete) dayalı iddia ve talepleri ile ilgili olarak; yukarıda SMK m.6/f.5 anlamında tanınmış markaya tanınan genişletici korumaya ilişkin hükümsüzlük düzenlemesi bakımından yapılan değerlendirme aynı düzenlemeyi bir marka hakkına tecavüz hali olarak kabul eden SMK m.7/f.2-c bendi açısından da geçerli olup, davalının …… ibaresini otelcilik alanında kullanmasının SMK m.7/f.2-c ve SMK m.29/f.1 uyarınca davacının tescilli marka hakkına tecavüz teşkil etmediği sonuç ve kanaatine varılmıştır. Öte yandan, SMK m.7/f.5 hükmünü de dava konusu kullanım bakımından ele almak gereklidir. Fıkranın (a) ve (b) bentleri uyarınca marka hakkı sahibi, markasının; i) gerçek kişilerin kendi ad veya adresini belirtmesi, ii) malların veya hizmetlerin türüne, kalitesine, miktarına, kullanım amacına, değerine, coğrafi kaynağına, üretim/sunuluş zamanına ya da diğer niteliklerine ilişkin açıklamalarda bulunulması hallerinde üçüncü kişiler tarafından dürüstçe ve ticari hayatın olağan akışı içinde kullanılmasını engelleyemez. Ticaret hayatının olağan akışında, başkasının markasından menfaat sağlama amacı gütmeden ve yanlış bir izlenime sebep olmadan, mal veya hizmetin ilgili tüketici kitlesine sunumunda o markanın (işaretin) tasviri amaçlı kullanımları hukuka uygun kabul edilmektedir. Bu istisna, marka hakkı sahibinin, makul marka korumasının amacını aşacak ve üçüncü kişiler aleyhinde tekel hakkına sahip olmasını engellemek amacı ile kabul edilmiştir. Burada işaretin açıklayıcı ve bilgi verici nitelikte kullanılması ve başkasının markası ile iltibas yaratmaması, ondan haksız yararlanma amacını taşımaması gerekir. Davalının Sivas İli …… İlçesinde verdiği otelcilik hizmetinde “……” ilçesinin adını kullanmasının tanınmış markaya dayalı tecavüz sebebinin şartlarını gerçekleştirmediği gibi, SMK m.7/f.5 kapsamında dürüst kullanım olarak değerlendirilmesi ve hukuka uygun kabul edilmesi gerekmiştir. Bu itibarla davacının marka haklarına tecavüz ve haksız rekabete ilişkin talebi yönünden de davanın reddi gerekmiştir.
Davalı kullanımının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil etmediği için, davalının 01.09.2016 tahsis başvuru tarihli Gardenzara.com.tr alan adının iptali koşullarının da oluşmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır. Bu itibarla davacının davasının tüm talepler yönünden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 179,90 TL ilam harcından, 59,30 TL peşin harcın mahsubu ile, 120,60 TL bakiye karar harcının, davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince reddedilen tecavüz ve haksız rekabet davası nedeniyle hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince reddedilen hükümsüzlük davası nedeniyle hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
8-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,
9-Talep halinde kararın taraflara tebliğine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. Açıkça okunup usulen anlatıldı.14/02/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır