Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/190 E. 2022/280 K. 27.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/190
KARAR NO : 2022/280

DAVA : Markanın Hükümsüzlüğü, Markaya Tecavüz ve Haksız Rekabetin
Tespiti, Men’i, Ref’i
DAVA TARİHİ : 03/08/2021
KARAR TARİHİ : 27/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 30/12/2022

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhinde açılan davanın, Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA ; Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin dünyanın en tanınmış ve güçlü moda markalarından “…” , “…” ve “….” markalarının sahibi olan … ‘un bir iştiraki olduğunu, müvekkilinin TPMK nezdinde birçok marka tescili olduğunu, ancak hal böyle iken davalının müvekkilinin gerçek hak sahibi olduğu markalardan haberdar olmasına rağmen TPMK nezdinde …, …, … ve … sayılar ile tescilli markaların müvekkili şirketin ana faaliyet alanı kapsamında olan 25 ve 35.sınıftaki hizmetler yönünden kötü niyetli olarak kendi adına tescil ettirdiğini, yine davalının müvekkilinin markalarına yanaşan “…” ibaresinin vurgulandığı ve müvekkil ile özdeşleşmiş …- … ve …. renk kombinasyonlarını içeren tanınmış …. logosunun birebir aynısını ve ayırt edilemeyecek derecede benzerini taşıyan taklit ürünlerini mağazasında satışa arz ettiğini, davalının gerek marka tescilleri gerekse de diğer eylemlerinin müvekkilinin tescilli markadan doğan haklarını ihlal ettiğini iddia ederek, davalı adına …, …, … ve … sayılar ile tescilli markaların hükümsüzlüğünü, davalı eylemlerinin müvekkilinin markadan doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitini, men’ini, ref’ini ve verilecek hüküm özetinin ilanını talep ve dava etmiştir.
CEVAP ; Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkilinin tekstil sektöründe faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin TPMK nezdinde birçok marka tescili bulunduğunu, “… …” markasının müvekkili adına tescilli olduğunu, müvekkilinin 2015 yılından bu yana markayı tescilli olarak kullandığını, keza müvekkilinin davacı tarafça hükümsüzlüğü talep edilen markaları da yurt içi ve dışında aktif ve yoğun şekilde kullandığını, müvekkilinin bu tescilli markalar üzerinde münhasır hak sahibi olduğunu, “…” kelimesinin özgün, yöresel ve hatta bir ülkeye ait bir isim olmadığını, tüm dillerde var olan ve … anlamına gelen bir kelime olduğunu, müvekkili markası olan “… …”ında “….” anlamına geldiğini, müvekkilinin bu marka altında çoğunlukla erkek spor kıyafetleri sattığını, müvekkilinin markasını kullanımı sonucu ayırt edicilik kazandırdığını, davacının hükümsüzlük talep ettiği müvekkili markaları ile davacı markaları arasında görsel, işitsel ve anlamsal olarak hiçbir benzerlik bulunmadığını, davacının iddialarının haksız ve mesnetsiz olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE :
Dava, davalı adına …, …, … ve … sayılar ile tescilli markaların hükümsüzlüğü, davalı eylemlerinin davacının markadan doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti, men’i, ref’i ve hüküm özetinin ilanını taleplidir.
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan gelen kayıtlardan, …, …, … ve … tescil numaralı markaların davalı adına tescilli olduğu anlaşılmıştır.
6769 Sayılı SMK’nın 29/1-b ve c maddeleri ile, marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde, tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmanın marka hakkına tecavüz oluşturduğu belirtilmiştir.
6102 Sayılı TTKnın 54. Maddesi ile, haksız rekabete ilişkin bu kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır. 55. Maddesinin 4. fıkrasında ise, iyi niyetle bağdaşmayan, haksız rekabete ilişkin eylemlere örnek olarak, başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak gösterilmiş ve haksız rekabet halleri hüküm altına alınmıştır.
6769 Sayılı SMK’nın 25. Maddesinde hükümsüzlük koşulları belirtilmiş olup, belirtilen madde ile, 5. veya 6. maddede sayılan hallerden birinin mevcut olması halinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir. Menfaati olanlar, Cumhuriyet Savcıları veya ilgili kamu kurum ve kuruluşları markanın hükümsüzlüğünü mahkemeden isteyebilir. Marka hükümsüzlük davası, dava tarihinde sicilde marka sahibi olarak kayıtlı kişilere veya hukuki haleflerine karşı açılır. Markanın hükümsüzlüğü davalarında Kurum taraf gösterilmez. Aynı kanunun 6/9 maddesi uyarınca kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Taraf vekillerince deliller sunulduktan ve resen celbi gereken deliller de toplandıktan sonra dosyada bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, dosyanın tevdi olunduğu bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan 16/06/2022 havale tarihli raporda sonuç olarak, davalının …. sayılı markasının, davacının önceki tarihli …,..,..,…,… ve … sayılı markaları ile iltibasa sebep
olduğu, bu sebeple 25. sınıfın tümü ve 35/5. alt sınıf açısından kısmen (3, 9, 14, 18, 24, 25, 26 ve
27. sınıf emtialar yönünden) ilişkilendirme ihtimali dahil karıştırılma ihtimaline neden olduğu, bu sebeple davalı markasının SMK m.6/1 uyarınca kısmi hükümsüzlüğü koşullarının oluştuğu,
davacının … ibaresini ve ticaret unvanının ayırıcı unsuru da olan … …
ibaresini içeren markalarının davalı adına olan …. sayılı … … ibareli
markanın başvuru tarihi ve öncesinde tanınmış marka olduğu, davalı markasının 25 ve 35.
sınıfların tüm kapsamları itibarıyla SMK m.6/5 uyarınca hükümsüzlük koşullarının oluştuğu,
davacı ile aynı sektörde faaliyet gösteren davalının … sayılı marka tescilini tesadüfen
gerçekleştirmiş olmasının olanaklı görünmediği, böyle olmakla birlikte kötü niyet konusundaki
takdirin tamamen Mahkeme’ye ait olduğu,

davalının hükümsüzlüğü talep edilen diğer (..,…. ve … tescil no.lu)
markaları yönünden dava dilekçesinde ileri sürülen hükümsüzlük nedenlerine ilişkin koşulların gerçekleşmediği,
davalının hükümsüzlük koşullarının gerçekleştiği değerlendirilen …. sayılı markasının
03.08.2016 tarihinde tescil edildiği, hükümsüzlük davasının 03.08.2021 tarihinde yani davalı
markasının tescil tarihinden itibaren 5 yılın sonuncu günü (aynı ayın aynı gününe tekabül eden
tarihte) açıldığı, dosya kapsamında davalı markasının tescilli olduğu mal ve hizmetlerde tescil
edildiği tarihten itibaren fiilen kullanıldığını ve davacının da bu kullanımı bildiği ve bilmesi
gerekmesine rağmen 5 yıl boyunca davalı kullanımına katlandığını gösterir bir delil bulunmadığı, ek olarak davalı markasının tescilinde kötü niyet bulunduğu değerlendirilirse süreye tabi olmadan
hükümsüzlük davasının açılabileceği,
davalıya ait olduğu belirtilen fiili marka kullanımının davacı marka hakkına tecavüz ve haksız
rekabet teşkil ettiği belirtilmiştir.
Taraf vekillerinin bilirkişi raporuna itirazı üzerine dosyada ek rapor alınmasına karar verilmiş olup, dosyanın tevdi olunduğu önceki bilirkişi heyeti hazırlamış oldukları 07/12/2022 havale tarihli ek raporda sonuç olarak,
davalının fiili marka kullanımı bakımından daha geniş bir şekilde ifade edilecek olursa, “…
…” ibaresini içeren davalı marka kullanımlarının, iltibas suretiyle marka hakkına tecavüzün
unsurlarını doğrudan barındırdığını, davalının davacıya ait … markalarına benzer
kullanımları da … … ibaresini içersin içermesin, davacının …. markalarından
doğan hakları ihlal eder nitelikte olduğu, ancak heyete göre … … ibaresi olmaksızın
davalının salt ve markalarının
kullanılmasının, iltibas söz konusu olmayacağı için marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet
teşkil etmesinin olanaklı dahilinde olmadığını, davalının ilgili markalarının kötü niyete dayalı hükümsüzlüğü konusundaki takdirin mahkemeye ait olduğu, marka kullanımının kötü niyetli olması, SMK’da tek başına marka hakkına tecavüz teşkil
eden nedenlerden biri olarak sayılmadığı, bu hususun da mahkemenin takdirinde olduğu
belirtilmiştir.
Tüm dosya kapsamı deliller ve bilirkişi raporu ile ek raporu birlikte değerlendirildiğinde; davalı adına tescilli dava konusu …, … ve … tescil nolu markaların dayanak davacı markaları ile görsel, işitsel ve anlamsal olarak benzer olmadığı, sadece renk benzerliklerinin tüketici nezdinde karışıklığa sebebiyet verecek nitelikte olmadığı, kötü niyetli tescilin söz konusu olmadığı, dava dilekçesinde ileri sürülen tüm hükümsüzlük nedenlerine ilişkin koşulların gerçekleşmediği anlaşılmakla, bu markaların hükümsüzlüğüne yönelik talebi yönünden davacının davasının reddi gerekmiştir.
Hükümsüzlüğü istenen davalı adına tescilli … tescil nolu markanın hükümsüzlüğüne dair talep yönünden yapılan değerlendirmede; davalının … sayılı markasının, davacının önceki tarihli ..,..,..,..,… ve … sayılı markaları ile iltibasa sebep
olduğu, bu sebeple 25. sınıfın tümü ve 35/5. alt sınıf açısından kısmen (3, 9, 14, 18, 24, 25, 26 ve
27. sınıf emtialar yönünden) ilişkilendirme ihtimali dahil karıştırılma ihtimaline neden olduğu, bu sebeple davalı markasının SMK m.6/1 uyarınca kısmi hükümsüzlüğü koşullarının oluştuğu sonuç ve kanaatine varılmıştır. Davacının … ibaresini ve ticaret unvanının ayırıcı unsuru da olan …
ibaresini içeren markalarının davalı adına olan … sayılı … … ibareli
markanın başvuru tarihi ve öncesinde tanınmış marka olduğu, davalı markasının 25 ve 35.
sınıfların tüm kapsamları itibarıyla SMK m.6/5 uyarınca hükümsüzlük koşullarının oluştuğu, davacı ile aynı sektörde faaliyet gösteren davalının … sayılı marka tescilini tesadüfen
gerçekleştirmiş olmasının olanaklı görünmediği gibi davalının bu markasının önceki tarihli tanınmış davacı markalarına yaklaştırmak suretiyle kullanımının davalının tescilinin kötü niyetli olduğu sonucu ulaşıldığı ve bu haliyle SMK 6/9 maddesi anlamında da hükümsüzlük koşullarının oluştuğu, davalının hükümsüzlük koşullarının gerçekleştiği değerlendirilen … sayılı markasının
03.08.2016 tarihinde tescil edildiği, hükümsüzlük davasının 03.08.2021 tarihinde yani davalı
markasının tescil tarihinden itibaren 5 yılın sonuncu günü (aynı ayın aynı gününe tekabül eden
tarihte) açıldığı, dosya kapsamında davalı markasının tescilli olduğu mal ve hizmetlerde tescil
edildiği tarihten itibaren fiilen kullanıldığını ve davacının da bu kullanımı bildiği ve bilmesi
gerekmesine rağmen 5 yıl boyunca davalı kullanımına katlandığını gösterir bir delil bulunmadığı, bu haliyle davanın süresinde olduğu, kaldı ki kötü niyetli tescil söz konusu olduğunda beş yıllık hak düşürücü sürenin söz konusu olmayacağı anlaşılmakla, davacının bu markaya yönelik hükümsüzlük davasının kabulü ile, davalı adına tescilli … tescil nolu markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar vermek gerekmiştir.
Davacının marka haklarına tecavüze ilişkin talebi yönünden yapılan değerlendirmede; Davalının hükümsüzlüğe karar verilen “… …” marka ibaresini, davacı adına tescilli … sayılı marka ile … ve … tescil nolu …. markaları ile renk ve şekillerle birlikte kullandığı anlaşılmakla, SMK’nın 155 maddesi de nazara alındığında davalının bu kullanımının davacının marka haklarına tecavüz teşkil ettiğinin kabulü gerekmiştir. Bu itibarla marka haklarına tecavüze dair talep yönünden davanın kabulü gerekmiştir. Davalının bu belirtilen kullanımı dışındaki kullanımları tecavüz teşkil etmediğinden sair kullanımlar yönünden dava reddedilmiştir.
Davacının haksız rekabete ilişkin talebi yönünden yapılan değerlendirmede; Yargıtay …. Hukuk Dairesi’nin … E, … Karar sayılı, 14.03.2022 Tarihli kararında; “… markaların kendi özel yasası niteliğindeki 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (mülga 556 sayılı Marka KHK) hükümleriyle korunması ve 6102 sayılı TTK’nın 55/1-a-4 maddesindeki düzenleme karşısında, Dairenin bu konudaki eski içtihatlarını sürdürme imkanı kalmadığından, Bölge Adliye Mahkemesince, davacının tescilli markasının benzerinin, tescil kapsamındaki ilaç emtiasında kullanılması şeklindeki davalı eyleminin TTK’nın 55/1-a-4.maddesi uyarınca aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiğine ilişkin gerekçesi yerinde görülmediğinden, hükmün bu kısım yönünden temyiz eden davalı yararına bozulması…” şeklindeki gerekçe ile açıklandığı üzere; somut uyuşmazlıkta, davacının haksız rekabet iddiasının marka hakkına dayandığı, bu durumda TTK 55/1-a-4 maddesi gereğince aynı zamanda haksız rekabetin oluştuğundan söz edilemeyeceği kanaatine varılmakla haksız rekabet isteminin reddine karar vermek gerekmiştir. Bu itibarla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜNE,
a-Davalı adına tescilli … tescil nolu markanın hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine, davacının dava konusu …, … ve … tescil nolu markalarının hükümsüzlüğüne yönelik talebi yönünden davasının REDDİNE,
b-Davalının hükümsüzlüğe karar verilen “… …” marka ibaresini, davacı adına tescilli … sayılı marka ile … ve … tescil nolu … markaları ile renk ve şekillerle birlikte kullanımının davacının marka haklarına tecavüz teşkil ettiğinin tespitine, bu kullanımının durdurulmasına, giderilmesine, davalının bu şekildeki markaları ürünleri veya ambalajları üzerine koymasının önlenmesine, bu şekildeki ürünleri piyasaya sürmesinin, stoklamasının ve iş evrakı ile reklamlarında kullanmasına son verilmesine ve kaldırılmasına,
c-Karar kesinleştiğinde masrafı davalıya ait olmak üzere hüküm özetinin Türkiye genelinde yayınlanan tirajı en yüksek bir gazete ile on beş gün ara ile iki kez ilanına,
d-Davacının davalı tarafın sair kullanım ve haksız rekabete ilişkin talebi yönünden davasının reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 80,70 TL ilam harcından, 59,30 TL peşin harcın mahsubu ile, 21,40 TL bakiye karar harcının, davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince kabul edilen hükümsüzlük davası nedeniyle hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince kabul edilen tecavüz davası nedeniyle hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince reddedilen hükümsüzlük davası nedeniyle hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,

6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince reddedilen haksız rekabet davası nedeniyle hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 118,60 TL harç giderinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yapılan 153,25 TL tebligat – tezkere masrafı ve 4.500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 4.653,25 TL yargılama giderinin, davanın kabul – ret oranına göre 2.280,09 TL’sinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin üzerinde bırakılmasına,
9-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,
10-Talep halinde kararın taraflara tebliğine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere, açıkça okunup usulen anlatıldı.27/12/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır