Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/148 E. 2022/164 K. 28.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/148
KARAR NO : 2022/164

DAVA : Markaya Tecavüzün Tespiti, Men’i, Ref’i, Tazminat
DAVA TARİHİ : 04/06/2021
KARAR TARİHİ : 28/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 29/06/2022

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhinde açılan davanın, Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin …… sayılar ile tescilli “….” ve “…….” esas unsurlu markaların tescilli sahibi olduğunu, google arama motorunda “…… ” markasına ilişkin arama yapıldığında ilk sırada müvekkili markasının yer aldığını, ancak hal böyle iken davalının, kendisine ait online satış sitesi olan https://www…….com.tr ve …… com internet sitesi üzerinden “……. ” ismiyle ürün sattığını, bu durumun Mahkememizin ……. D.İş sayılı dosyasından alınan bilirkişi raporu ile de tespit edildiğini, davalının “…..” ibaresini/markasını hiçbir şekilde kullanamayacağını ve davalının söz konusu fiillerinin müvekkilinin tescilli markadan doğan haklarına tecavüz teşkil ettiğini iddia ederek, markaya tecavüzün tespit ve men’ini, davalının “….. ibaresini ürünlerinde ve ürün tanıtımlarında ticari etki yaratacak biçimde internet ortamında kullanmasının önlenmesini ve durdurulmasını, şimdilik 1.000,00 TL maddi ve 50.000,00 TL manevi tazminatın, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacının iddia ettiğinin aksine müvekkilinin davacının marka hakkına tecavüz teşkil eden bir eyleminin bulunmadığını, zira her markanın çeşitli yelek modelleri üretip kendi markası adı altında satışa arz etmekte serbest olduğunu, bunun önünde hukuki bir engel bulunmadığını, müvekkilinin satışlarındaki bazı ilanlarda “…….” ibaresinin geçmesinin sebebi ise yalnızca ilgili yeleğin kesim modeli/yöntemi ve biçiminin ifade edilmesinden dolayı olduğunu, müvekkilinin yalnızca kamuya mal olmuş ve hatta dünyada tekstil sektöründe literatüre bir dikim/kesim yöntem ve modelinin ismi olarak geçen “Rodi Kesimi”ni ifade etmek amacıyla ilanlarında bu ibareyi kullandığını, müvekkilinin bu yöndeki eylemlerinin davacının markadan doğan haklarına herhangi bir tecavüz eylemi taşımadığını ve davacının iddialarının haksız olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE :
Dava, markaya tecavüzün tespiti, men’i, ref’i ve maddi, manevi tazminat taleplidir.
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan gelen kayıtlardan, ….. tescil numaralı markaların davacı adına tescilli olduğu anlaşılmıştır.
6769 Sayılı SMK’nın 29/1-a maddesinin atfı ile aynı kanunun 7/3-d maddesi uyarınca “işareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması” marka hakkına tecavüz oluşturduğu belirtilmiştir.
Davaya dayanak yapılan ve dosya arasına alınan mahkememizin …… d.iş sayılı dosyasında yapılan tespit sonucu hazırlanan bilirkişi raporunda sonuç olarak, “……. com üzerinde yapılan araştırmada karşı tarafın mağazasının şirket unvanının
…… Ayakkabı Deri San. AŞ, işletme adının …… Ayakkabı ve Deri San. Ticaret
AŞ, tescilli markasının ……, vergi no ……, mersis no
….. üç adet “…..” ibaresi geçen deri yelek ürünü olduğu, bunların farklı
bedenlerle satışa sunulduğu, yaka etiketlerinde …… yazdığı, ürünlerin
linklerinde de …… ibaresi bulunduğu;
Https://urun……. com/yelek/……
Https://urun……com/…….
Https://urun……com/……
…….com.tr üzerinde yapılan araştırmada karşı tarafın mağazasının şirket
unvanının …… Ayakkabı Deri San.A.Ş, yetkili kişinin …… adres ….
Mahallesi A….. Caddesi No:…. Ümraniye/İstanbul olduğu ve banka bilgileri
bulunduğu, üç adet “…..” ibaresi geçen deri yelek ürünü olduğu, bunların farklı
bedenlerle satışa sunulduğu, ürünlerin linklerinde de …… ibaresi bulunduğu yaka
etiketlerinde …. yazdığı
3- Yapılan tespitlerde karşı tarafın “……” ibaresi kullanımlarının “……+ek” ibarelerle
birlikte markasal kullanım olduğu, yaka etiketlerinden ürünlerin orijinal “……” markalı
ürünler olmadığı” belirtilmiştir.
Taraf vekillerince deliller sunulduktan ve resen celbi gereken deliller de toplandıktan sonra dosyada bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, dosyanın tevdi olunduğu bilirkişi hazırlamış olduğu 31/01/2022 havale tarihli raporda sonuç olarak, davalı kullanımının “sektörel tespitte dikkate alındığında”
SMK m.7/5 kapsamında kullanım olarak değerlendirilebileceği, genel anlamda
markalar arasında iltibasın mevcut olmadığı, bağlantılı olarak davacının marka
haklarına SMK’nın 7 ve 29. maddeleri gereğince tecavüzün söz konusu olmayacağı,
Mahkemenin tecavüze ilişkin olarak raporda ulaşılan tespitlerle aksi
kanaatte olması ihtimaline binaen yapılan tazminat hesaplamasına göre; davalı tarafın incelenen ticari defterlerinin sahipleri lehine delil vasfına haiz olduğu, mahkeme tarafından dava konusu markaya tecavüzün varlığına karar verilmesi
halinde, davalı tarafın satış faturaları üzerinde tespit edilen dava konusu markaya
yönelik satışlardan elde ettiği kazancın 829,34 TL olduğu, dava konusu markanın
ürün satışlarına olan etkisinin % 40 civarında olabileceği varsayılarak muhtemel
kazanç hesap edildiğinde, davalı tarafın dava konusu marka kullanımı nedeni ile elde
ettiği muhtemel kazancın 331,74 TL olarak hesap edildiği,
davacı tarafın maddi tazminat talebinin Borçlar Kanununun 50. ve 51. Maddelerine
göre belirlenmesi hususunun Mahkemenin takdirinde olduğu bildirilmiştir. HMK’nın 282 maddesi uyarınca hakim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir. Ayrıca Yüksek Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08/06/2016 tarih ve …. Esas ve ……. Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi hukuki bir konu olduğundan bu yönüyle bilirkişi raporunda ki hukuki değerlendirmeye katılmak mümkün olmamıştır.

Tüm dosya kapsamı deliller birlikte değerlendirildiğinde; “……” esas unsurlu tanınmış markanın davacı adına tescilli olduğu, davalı şirket tarafından internet üzerinden yapılan ürün satışında “…… ” ibaresinin kullanıldığı, bu şekildeki kullanımın internet ortamında ticari etki doğuracak nitelikte davacı markası ile ilişkilendirme kurulmasına sebep olabileceği ve iltibas tehlikesi doğurduğu sonuç ve kanaatine varılarak marka haklarına tecavüze ilişkin talep yönünden dava kabul edilmiştir.
Davacının tazminat taleplerine gelince, yüksek yargı kararlarında ve öğretide kabul edildiği üzere, tecavüzün varlığı için kusur aranmaz ise de, tazminat talepleri bakımından kusur gereklidir. SMK’nın 150-151 maddeleri kapsamında açılabilecek olan maddi tazminat davası, özünde bir haksız fiil davasıdır. Dolayısıyla, her ne kadar madde metninde açıkça belirtilmemekte ise de, zarar ile fiil arasında nedensellik bağı yanında tazminat talep edilebilmesi için mütecavizin kusurun varlığı da gereklidir. Haksız fiil sorumluluğunda “kusur”, sorumluluğun kurucu unsurudur. Kusur, kasıt biçiminde olabileceği gibi, ihmal biçiminde de ortaya çıkabilir. Fail, hukuka aykırı sonucu isteyerek hareket etmiş ise kasıt, hukuka aykırı sonucu istememiş, ancak bundan kaçınmak için iradesini yeterli ölçüde kullanmamış, yeterli özeni göstermemiş, bu yönden irade kullanmamış ise ihmal mevcuttur. İhmal halinde gösterilecek özenin derecesi belirlenirken, objektif kriterler yanında, failin mesleği, iştigal alanı, tacir olup olmadığı, somut olayın özellikleri gibi hususların da gözetilmesi gereklidir. (Bkz. Uğur Çolak, Türk Marka Hukuku, S.774 vd.) Türkiye’nin taraf olduğu Paris Sözleşmesinin hükümleri de bu doğrultudadır.
Yukarıda yapılan açıklama ışığında, dava konusu olaya bakıldığında, davalı tarafça internet ortamında yaptığı ürün satışında ürünün kalıp modelini belirtmek amacıyla kendi tescilli markasının önüne “……” ibaresini kullandığı, sektörde de benzer kullanımların olduğu görülmekle, davalı tacir ise de, kastının bulunmadığı gibi, ihmalinin bulunduğunun da kabulünün mümkün olmaması karşısında, davacı yararına maddi ve manevi tazminat koşullarının oluşmadığı sonuç ve kanaatine varılarak, davacının maddi ve manevi tazminata dair talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Bu itibarla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜNE, davalının internet üzerinden yaptığı ürün satışında “……” ibaresini kullanmasının davacının “……” esas unsurlu markadan doğan haklarına tecavüz teşkil ettiğinin tespitine ve men’ine, davalının bu ibareyi internet ortamında kullanmasının önlenmesine ve durdurulmasına,
2-Davacının tazminat talepleri yönünden davasının REDDİNE.
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince peşin alınan 870,96 TL harçtan, 80,70 TL ilam harcının mahsubu ile, 790,26 TL fazla harcın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince kabul edilen tecavüz davası nedeniyle hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesinin 13/2 maddesi gereğince, reddedilen maddi tazminat davası nedeniyle hesaplanan 1.000,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesinin 10/3 maddesi gereğince, reddedilen manevi tazminat davası nedeniyle hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine
7-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvuru ve 870,96 TL peşin harcın toplamı 930,26 TL harç giderinden, iade olunan 790,26 TL harcın mahsubu ile, 140,00 TL harç giderinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

8-Davacı tarafından yapılan 139,60 TL tebligat – tezkere masrafı, 3.000,00 TL bilirkişi ücreti ve Mahkememizin ….. D.İş sayılı dosyasında yapılan 1.187,00 TL yargılama gideri olmak üzere toplam 4.326,60 TL yargılama giderinin, davanın kabul-red oranına göre 1442,20 TL.’sinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin üzerinde bırakılmasına,
9-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,
10-Talep halinde kararın taraflara tebliğine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. Açıkça okunup usulen anlatıldı.28/06/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır