Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/14 E. 2021/77 K. 18.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/14
KARAR NO : 2021/77

DAVA : FSEK-Tecavüzün Men’i, Tazminat
KARŞI DAVA : Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 17/08/2012
KARŞI DAVA TARİHİ : 18/09/2012
KARAR TARİHİ : 18/03/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 01/04/2021

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhinde açılan davanın, Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi ile, fikri ve mali hakları müvekkiline ait ……. isimli uygulama programının davalılalar tarafından izinsiz kullanıldığını, Kartal FSHHM’nin …… D.iş sayılı dosyasında www……com ile www…… uzantılı web sitelerinde inceleme yapıldığını …’nin müvekkili şirketten ayırılırken uygulama ile uygulama içerisinde yer alan müvekkilinin verilerini de kopyaladığının, müvekkiline ait ticari verilerle birebir aynı olduğunun tespit edildiğini iddia ederek, davalı tarafın 5846 sayılı FSEK kapsamında müvekkilinin eserine tecavüzün men’ini, fazlaya ilişkin hakları saklı tutarak, FSEK 68. maddesi uyarınca 5.000,00 TL maddi tazminatın ticari reeskont faizi ile birlikte davalı taraftan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP : Davalı karşı davacılar vekili cevap ve karşı dava dilekçesi ile, müvekkilinin ürünündeki kaynak kodları ile davacının programındaki kaynak kodlarının farklı olduğunu, program üzerindeki hak sahibi müvekkili olduğunu, Kartal FSHHM’ nin …… D.İş sayılı dosyasından alınan bilirkişi raporunun eksik ve hatalı olduğu olduğunu, davaya konu yazılımları müvekkili tarafından 2009 yılında oluşturulduğunu ve geliştirildiğini, eser üzerinde mali ve manevi hakların müvekkiline ait olduğunu iddia ederek, asıl davanın reddini ve müvekkilinin manevi hakları ihlal edildiğinden, 10.000,00 TL manevi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren yasal faizi ile davacı karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve karşı dava etmiştir.
Mahkememizin 13/03/2018 Tarih,……. Esas ve …… Karar sayılı “Davanın reddine” dair kararı, taraf vekillerinin istinaf talebi üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …… Hukuk Dairesi’nin, 18/12/2020 Tarih, …… Esas, ….. Karar Sayılı ilamı ile “Yazılıma temel oluşturan düşünceler ve ilkelerin bizatihi fikir olarak korunması mümkün bulunmadığından, taraflara ait yazılımların, benzerliğinin hukuka uygunluk sınırında olup olmadığının tespiti için, kaynak kodlarının karşılaştırılması gerektiği, somut olayda, davalı tarafça ……… yazılımına ait, üzerinde değişiklik yapılmamış şekilde kaynak kodları sunulmadığından, mahkemece somut olayda, ispat yükü kendisinde olan davacının davasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, kaynak kodlar karşılaştırılarak, davalı yazılımının davacı yazılımı ile aynı yada farklı olduğu tespiti yapılmamışken, somut olaya uygun olmayan gerekçe ile, yazılımın farklı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi yerinde görülmemiş, davacı vekilinin istinaf başvurusunun bu yönüyle kısmen kabulüne, asıl davada kararın kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir. Davalı-karşı davacının istinaf başvurusunun incelenmesinde; mahkemece “davacının kendi mali haklarına yönelik talepte bulunmasının, yasal hak kapsamında olduğu” gerekçesiyle, karşı davanın reddine karar verilmişse de, gerekçe somut uyuşmazlığa uygun olmamıştır. Mahkemenin davalı …’nin çalışan sıfatıyla meydana getirdiği eserin, mali haklarını kullanma yetkisinin davacıya ait olduğunu tespit ettiği anlaşılıyorsa da, FSEK 14. Madde de düzenlenen manevi haklardan adın belirtilmesi hakkı münhasıran eser sahibine aittir. Bu hak eserin yaratılmasıyla doğduğundan, mali hak sahibi davacının eseri umuma eser sahibinin adı ile arz etmesi gerekmektedir. Eserin diğer çalışanlarla birlikte meydana getirilmesi halinde dahi (FSEK 10), her bir eser sahibinin adının belirtilmesini talep hakkı bulunmaktadır. Somut uyuşmazlıkta, davalı-karşı davacının “……. ” yazılımında adının belirtilip belirtilmediği, “…….” isimli grafik raporlama yazılımının eser sahibinin davalı karşı davacı olup olmadığı ve adının belirtilip belirtilmediği konusunda hiçbir inceleme yapılmamıştır. Mahkemece karşı dava yönünden eksik inceleme ve uyuşmazlığa uygun olmayan gerekçe ile karar verildiği anlaşılmakla, davalı karşı davacının istinaf başvurusunun da kabulü ile, asıl ve karşı davaya yönelik mahkeme kararının HMK 353/1-a-6 maddesi yönünden kaldırılmasına, dosyanın işaret edilen hususlarda inceleme yapılarak, hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi için mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir” gerekçesi ile kaldırılarak dosya mahkememize iade olmuş olmakla, Mahkememizce kaldırma kararı doğrultusunda yargılama yapılmıştır.
Buna göre asıl dosya yönünden, dosya kapsamı deliller, aldırılan bilirkişi raporlarına göre; davalı tarafça …… yazılımına ait, üzerinde değişiklik yapılmamış şekilde kaynak kodları sunulmadığından, böylece davalının kullanımındaki bilgisayar yazılımı ile davacının hak sahibi olduğu kabul edilen yazılımın benzerliği ispatlanamadığı, davacıya ait izinsiz kullanıma yönelik olguların ispatlanamadığı anlaşılmakla, ispat yükü kendisinde olan davacı davasını ispatlayamadığından davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı …’nin karşı davasına göre; dosya kapsamı delillere göre, davalı karşı davacı …’nin davacı-davalı şirkette hizmet aktiyle çalışırken işinin gereği olarak diğer çalışanlar ile birlikte meydana getirdiği “….. ” ve “…….” isimli yazılımların eser sahibi diğer çalışanlarla birlikte davalı-karşı davacı ise de, mali hakları FSEK uyarınca davacı-karşı davalı şirkete aittir. Karşı dava yönünden talep ,mali hak sahibi tarafından eserin umuma arzı sırasında eser sahibinin adının gösterilmemesi nedenine dayalı FSEK 15. Madde uyarınca manevi tazminata ilişkindir.
Yazılım eserleri, hizmet sözleşmesi kapsamında üretildiğinde kanunun hükmü gereği mali hakların sahibi ve kullanıcısı işverendir. FSEK 18/2, 10/ son madde hükümleri çerçevesinde davalı-karşı davacının ürettiğini, yazdığını belirttiği programların hak sahipliğinin davacı şirkete aidiyeti yasa gereğidir. Mali hakları hizmet sözleşmesi kapsamında yaratılan eserler için elde eden davalının manevi hakları ise, kural olarak alabilmesi mümkün değildir. Nitekim, yasada bu konuda bir dayanak yoktur. Ancak, mali hak sahibinin mali hakkı kullanma kapsamındaki doğal beklentilerinin karşılanması da hakkaniyet gereğidir. Bu çerçevede, manevi hak müdahalelerinden ari kalmaları gerekir. Aksi takdirde, mali hak sahipliği anlamsız hale gelecektir. Öte yandan, bilgisayar programlarının üretimi sonuç olarak bir ekip faaliyetinden ibarettir. Pek çok kişinin hususiyet üzerinde katkısı bulunmakta, ancak, sonuçta ortak amaç programın pratik olarak ticari anlamda değerlendirilebilmesidir. Bu sektörde bilgisayar programının yazarlarının programın her hangi bir yerinde anılmasında, isimlerinin sergilenmesine ilişkin uygulama bulunmamaktadır. Böyle olduğunda, davacının isim hakkı kapsamında müdahalesi yasal hak sahibi iş verenin haklarını kullanmasına engel olabilecektir.
Nitekim, “yasa hükmünde açıkça ifade olunmamış bulunsa da bilgisayar programlarında, bilgisayar programlarından geliştirilen eserlerde, hanedanlara ait teliflerde, gazete, magazin ve dönemsel yayınlarda, sanat eseri imaliyle, iştigal eden işletme dallarında, özellikle seri halinde üretilen kullanım amaçlı çatal- bıçak takımlarında, sandalyelerde, duvat kağıtlarında, gazete haberlerinde ve tanıtım filmlerinde işin doğasından kaynaklanan nedenlerle eser sahiplerinin adının gösterilmesine lüzum olmadığı” doktrinde kabul görmüştür (Yavuz Levent, Alıca Türkay, Merdivan Fetih, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu Yorumu, Ankara 2013, C.1, s.371; Tekinalp Ünal, Fikri Mülkiyet Hukuku, 2012, s. 170, No:29)
Gerçekten de, anılan yazılımların ekip çalışması ile yaratıldıkları, bütününde tek bir kişinin bağımsız hususiyet katkısının bulunduğunun kabul edilemeyeceği hususu dosya kapsamı deliller ve bilirkişi raporları ile sabittir. Yukarıda değinildiği üzere bilgisayar programlarıyla eser sahiplerinin adının gösterilmesine de lüzum yoktur. Bu durumda davalı-karşı davacının bilgisayar yazılımında(program) adının gösterilmemiş olması herhangi bir hak ihlali oluşturmayacağından ve manevi tazminat gerektirmeyeceğinden, ayrıca bilirkişi incelemesi yapılmadan mevcut delillere göre karşı davanın da reddi gerekmiştir.(Yüksek Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 01/04/2015 Tarih ve 2014/18703 Esas- 2015/4512 Karar sayılı ilamı da bu doğrultudadır.) Bu itibarla aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
A-ASIL DAVA YÖNÜNDEN ;
1-Asıl davanın ispatlanamaması nedeniyle REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince peşin yatırılan 74,25 TL harçtan, 59,30 TL ilam harcının mahsubu ile, 14,95 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalılara verilmesine,
4-Davacı-karşı davalı tarafça yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı ….. Bilişim ve İletişim Hizmetleri San.ve Tic.A.Ş tarafından yapılan 780,00 TL yargılama giderinin, davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
B-KARŞI DAVA YÖNÜNDEN;
1-Davalı-karşı davacı …’nin karşı davasının tazminat koşulları oluşmadığından REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince peşin yatırılan 148,15 TL karşı dava harcından, 59,30 TL ilam harcının mahsubu ile, fazla alınan 88,85 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalı- karşı davacıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin, davalı-karşı davacıdan alınarak, davacı-karşı davalıya verilmesine,
4-Davalı-karşı davacı tarafça yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
C-Talep halinde kararın taraflara tebliğine,
D-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,
Davalı karşı davacı vekilinin yüzüne karşı davacı karşı davalı vekilinin yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. Açıkça okunup usulen anlatıldı.18/03/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır