Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/138 E. 2022/68 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/138
KARAR NO : 2022/68

DAVA : Markanın Hükümsüzlüğü, Markaya Tecavüz ve Haksız Rekabetin Men’i, Ref’i, Durdurulması,
DAVA TARİHİ : 28/05/2021
KARAR TARİHİ : 17/03/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 18/03/2022

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhinde açılan davanın, Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA ; Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili markasının ……. tarafından ilk olarak 1967 yılında yaratıldığını, 2009 yılı itibariyle … adı altında dünya çapında birçok satış noktasına sahip olduğunu, müvekkilinin kendisine ait “…….” markasını uzun yıllardır menşe ülke ABD başta olmak üzere düna genelinde ve Türkiye de dahil yüzden fazla ülkede yoğun ve yaygın bir şekilde kullandığını, ancak hal böyle iken davalının, iş yerlerinde, web sitelerinde ve sosyal medya hesaplarında müvekkili şirketin TPMK nezdinde tescilli …… tescil numaralı markalarının aynısını/benzerini, müvekkilini markalarının da tescilli olduğu 25.ve 35. sınıfta yer alan emtialar üzerinde izinsiz ve hukuka aykırı bir biçimde kullanıldığını, davalının bu kullanımlarında kendi adına tescilli ……. tescil numaralı “…….” ibareli markayı kullandığını ve davalı yanın söz konusu eylemlerinin müvekkilinin markadan doğan haklarını ihlal ettiğini iddia ederek, davalı adına tescilli ……. tescil numaralı markanın hükümsüzlüğünü, davalının müvekkili adına tescilli “…….” esas unsurlu markadan doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabetin durdurulmasını, men’ini, ref’ini ve davalının “…….” ve “…….” ibarelerini taşıyan ürünlerine el konulmasını, bu ibarelerin davalıya ait tüm ürün ve tanıtım araçlarından çıkarılmasını, bunun mümkün olmaması halinde ürünler ve tanıtım araçlarının imhasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP ; Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacının markaları ile müvekkilinin tescilli markasının birbirinden tamamen farklı markalar olduğunu, benzerlik göstermediğini, müvekkilinin markasının tek başına bağımsız ve özgün bir marka olduğunu, müvekkilinin markası olan “…..” markasının esas unsurunun markanın tamamı olduğunu, davacı tarafın markalarında böyle bir ibare bulunmadığını, müvekkilinin markası ile davacı markaları arasında tüketiciler nezdinde karıştırılma ihtimaline yol açabilecek derecede bir benzerlik bulunmadığını ve bu nedenlerle müvekkilinin davacı markalarına yönelik herhangi bir tecavüz ve haksız rekabet eylemi gerçekleştirmediğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE :
Dava, davalıya ait ……. tescil numaralı markanın hükümsüzlüğü, davalının davacının tescilli “…….” ibareli markasına yönelik tecavüz ve haksız rekabetin durdurulması, men’i, ref’i, davalının “…….” ve “…….” ibarelerini taşıyan ürünlerine el konulması, bu ibarelerin davalıya ait tüm ürün ve tanıtım araçlarından çıkarılması, bunun mümkün olmaması halinde ürünler ve tanıtım araçlarının imhası taleplidir. Taraf delilleri toplanarak bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan gelen kayıtlardan, ….. tescil numaralı “…….” esas unsurlu markaların davacı adına, ……. tescil numaralı “…… ” ibareli markanın ise 25.ve 35. sınıflarda 14/12/2015 tarihinden itibaren 10 yıl müddetle davalı adına tescilli olduğu anlaşılmıştır.
6769 Sayılı SMK’nın 29/1-b ve c maddeleri ile, marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde, tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmanın marka hakkına tecavüz oluşturduğu belirtilmiştir.
6102 Sayılı TTKnın 54. Maddesi ile, haksız rekabete ilişkin bu kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır. 55. Maddesinin 4. fıkrasında ise, iyi niyetle bağdaşmayan, haksız rekabete ilişkin eylemlere örnek olarak, başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak gösterilmiş ve haksız rekabet halleri hüküm altına alınmıştır.
6769 Sayılı SMK’nın 25. Maddesinde hükümsüzlük koşulları belirtilmiş olup, belirtilen madde ile, 5. veya 6. maddede sayılan hallerden birinin mevcut olması halinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir. Menfaati olanlar, Cumhuriyet Savcıları veya ilgili kamu kurum ve kuruluşları markanın hükümsüzlüğünü mahkemeden isteyebilir. Marka hükümsüzlük davası, dava tarihinde sicilde marka sahibi olarak kayıtlı kişilere veya hukuki haleflerine karşı açılır. Markanın hükümsüzlüğü davalarında Kurum taraf gösterilmez. Bir marka, 5. maddenin birinci fıkrasının (b), (c) ve (d) bentlerine aykırı olarak tescil edilmiş olup da kullanım sonucunda tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından hükümsüzlük talebinden önce ayırt edici nitelik kazanmışsa hükümsüz kılınamaz. Hükümsüzlük halleri, markanın tescil edildiği bir kısım mal veya hizmete ilişkin bulunuyorsa, sadece o mal veya hizmet yönünden kısmi hükümsüzlüğe karar verilir. Marka örneğini değiştirecek biçimde hükümsüzlük kararı verilemez.
Yine SMK’nın 6/1 hükmü uyarınca, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir.
Paris Sözleşmesinin 1. mükerrer 6. Maddesi ile, birlik ülkeleri, tescilin yapıldığı ülkenin yetkili makamınca söz konusu ülkede bu sözleşmeden yararlanacağı kabul olunan bir kişiye ait olduğu, aynı veya benzeri mallar için kullanıldığı iyi bilinen tanınmış bir markanın herhangi bir karışıklığa yol açabilecek bir şekilde yeniden reprodüksiyonunu, taklit edilmesini veya aslına yakın bir şekilde değiştirilmesini içeren bir markanın kullanılmasını gerek mevzuat izin verdiği takdirde re’sen gerekse ilgilinin isteği üzerine yasaklamayı ve tescilini reddetmeyi veya iptal etmeyi taahhüt ederler. Markanın elzem bir bölümünün tanınmış bir markanın reprodüksiyonundan oluşması veya bu tanınmış markayla karıştırılabilecek bir taklitten ibaret olması durumunda da, bu hükümler geçerli olacaktır. Böyle bir markanın iptalinin istenmesi için tescil tarihinden itibaren en az beş yıllık bir sürenin tanınması gerekecektir. Birlik ülkeleri, kullanmanın yasaklanması talebinin yapılması için gerekli süreyi tanıyabilirler. Kötü niyetli tescil edilen veya kullanılan markaların kullanımının yasaklanmasını veya iptalini istemek için süre tespit edilemeyeceği belirtilmiştir.
Dosya kapsamı deliller, TPMK. kayıtları, taraf beyanları ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; Önceki tarihli davacı markaları ile davalı markası ve kullanımı arasında görsel, işitsel, kavramsal açıdan ve bir bütün olarak bıraktıkları
genel izlenime bakıldığında, benzerlik ve karıştırılma ihtimali tespit edilmiş olup, SMK
m.6/1 kapsamında davalı markasının hükümsüzlük şartlarının gerçekleştiği,
davacının TPMK’ya yapmış olduğu tanınmış marka başvurusu ve
tanınmışlığının kabulü (18.05.2017), davalı marka tescil başvuru tarihinden (15.12.2015) ….
daha sonra olsa da, dosyaya davacı tarafından sunulan belgeler içerisinde yer alan İstanbul ….
FSHHM’nin …… E. Sayılı dosyasının kesinleşme tarihi olan 27.10.2014 tarihi dikkate
alındığında, davalı markasının başvurusunun yapıldığı tarih öncesinde, davacı
markasının tanınmış marka olduğunun tespit edildiği,
ortalama veya ilgili alıcıların, farklı bir sınıfta olsa bile, tanınmış markaya olan
benzerlikten dolayı, bunun tanınmış markaca sunulduğunu zannederek, bu malı tercih
etmelerinin söz konusu olduğu, davalı tarafça markanın kullanım şekli dikkate alındığında,
ortalama tüketicinin bu markaları taşıyan malların aynı işletmeden geldiği ya da
bunların üreticileri arasında işletmesel bir bağlantı olduğunu düşünmesinin mümkün
olduğu, tüm bu değerlendirmeler sonucunda, davalının davacı markasının
tanınmışlığından haksız yarar sağlaması, şöhretini sömürmesi, itibarına zarar vermesi ya
da onun ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurması ihtimalinin bulunduğu sonuç ve kanaatine ulaşılmış olmakla, işbu tespitler doğrultusunda, SMK m.6/5
kapsamında davalı markasının hükümsüzlük şartlarının gerçekleştiği, yine davalının davacı markasının tanınmışlığından istifade amacıyla, bilerek ve kötü niyetli olarak tescil yaptığı anlaşılmakla SMK
m.6/9 kapsamında hükümsüzlük koşullarının oluştuğu sonuç ve kanaatine varılarak davacının hükümsüzlük davası kabul edilmiştir.
Davalının markasının bitişik şekilde yazılmış “….” kelimesi ve ” ……”
unsuru ile birlikte tescilli olduğu,
davalının kullanımlarında tescilli halinden ziyade, markayı “…..” şeklinde
ayrık şekilde yazarak kullandığı, “….. ” ibaresinin marka tescilinde büyük harflerle
ifade edilmiş olmasına rağmen, fiili kullanımlarda küçük harf ile yazılmakta olduğu,
“…….” ibaresinin ise markasal kullanımlarda öne çıkarılarak ve vurgulanarak
kullanılmakta olduğu,
davalının bu şekildeki kullanımının, tescilli olduğundan farklı şekilde ve özellikle
davacı markaları ile iltibas yaratacak ve davacı markasına yaklaştırarak kullanım arz ettiği gibi SMK 155 maddesi kapsamında tescil gibi kullanılsa dahi sonraki tarihli markaya dayanamayacağından marka haklarına tecavüzün gerçekleştiği sonuç ve kanaatine varılmıştır. Bu itibarla marka haklarına tecavüzüne dair talebin kabulü gerekmiştir. Yine davalının yukarıda değinilen eylemleri,

davalının karıştırılmaya yol açacak şekilde davacı markalarına yaklaştırarak
kullanımının olması karşısında TTK. 54 ve devamı maddeleri anlamında haksız rekabet de söz konusu olduğundan davacının haksız rekabete yönelik talebi de kabul edilmiştir. Bu itibarla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının KABULÜNE, davalı adına tescilli ……. tescil nolu markanın hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine,
2-Davalının davacı adına tescilli “…….” esas unsurlu markadan doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabetinin durdurulmasına, men’ine ve ref’ine, davalının “…….” ve “……” ibaresini taşıyan ürünlerine el konulmasına, bu ibarelerin davalıya ait tüm ürün ve tanıtım araçlarından çıkarılmasına, bunun mümkün olmaması halinde ürünler ve tanıtım araçlarının imhasına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 80,70 TL ilam harcından, 59,30 TL peşin harcın mahsubu ile, 21,40 TL bakiye karar harcının, davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,

4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hükümsüzlük davası nedeniyle hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret taifesi gereğince tecavüz ve haksız rekabet davası nedeniyle hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 118,60 TL dava ilk masrafı, 90,00 TL tebligat-tezkere masrafı ve 1.500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.706,60 TL yargılama giderinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,
7-Talep halinde kararın taraflara tebliğine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere, açıkça okunup usulen anlatıldı.17/03/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır