Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/85 E. 2020/86 K. 20.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/85 Esas
KARAR NO : 2020/86

DAVA : Tazminat (Fikir Ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/03/2020
KARAR TARİHİ : 20/03/2020
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin 06/09/2011 tarihinden itibaren davalı şirkette çalıştığını, en son Genel Yayın Yönetmeni olarak görev yaparken 02/01/2019 tarihinde davalı tarafından iş akdinin feshedildiğini, müvekkili ile davalı arasındaki müvekkiline ait eserlere ilişkin sözleşmeler mevcut iken davalının sözleşmelerin içeriğine ve FSEK’in ilgili maddelerine aykırı uygulamaları nedeniyle müvekkili tarafından feshedildiğini, müvekkilinin henüz iş akdi feshedilmeden önce biri kitabevinin Genel Yayın Yönetmeni olarak görev yaptığı dönemde “….” isimli, biri editör olarak görev yaptığı dönemde “….” olmak üzere iki adet derleme eser meydana getirdiğini, her iki kitapta da derleyen sıfatı ile müvekkilinin isminin yazıldığını, bahse konu iki kitabın da yayınlandığını, çoğaltıldığını ve davalının müvekkiline bahse konu eserler ile ilgili herhangi bir telif ödemesi yapmadığını, ayrıca davalı kitabevi tarafından dava konusu eserlerin kaç basım yapıldığı, baskı adetleri ve stok adetleri müvekkili tarafından bilinmediğini, bu hususların davalı yandan sorulmasını veya gerekli görülürse bu eserlerin dağıtımı yapan YAYFED’den mahkemece sorulmasını, açıklanan nedenlerle davalı tarafın müvekkiline ait iki kitap için ayrı ayrı şimdilik 1.000,00’er TL maddi tazminatın yayın tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline ve 50.000,00’er TL manevi tazminatın yayın tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkememizce 05/03/2020 tarihli tensip tutanağı gereğince davacı vekiline 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıkları Arabuluculuk Kanun 18/A maddesi uyarınca arabulucu tarafından onaylanmış arabuluculuk tutanağının bir örneğinin 1 hafta kesin süre içerisinde ibraz edilmesi, aksi takdirde davanın usulden reddine karar verileceği ihtaratının yapıldığı, davacı vekilince 12/03/2020 tarihli dilekçe ile arabuluculuk başvurusu yapılmadığını, dava şartının yerine getirilmediğini, bu nedenle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
TTK’nun 5/A md’sinde açıkça “dava açılmadan önce” arabuluculuğa başvurma şartının öngörülmüş olması, arabuluculuk dava şartının HMK’da sayılan dava şartlarından farklı ve özel bir dava şartı olarak düzenlenmesi; Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-2 maddesinde arabuluculuk tutanağının dava dilekçesine eklenmemesi halinde bu hususta 1 haftalık kesin süre verileceğinin ve davanın usulden reddedileceğinin yer alması ve bu usulün HMK’da düzenlenen dava şartı yokluğunda izlenecek usulden farklı olması ve son tahlilde sonraki kanunun öncekine; özel kanunun genel kanuna göre uygulama önceliğinin olması genel prensipleri gereği arabuluculuk yoluna başvurulması dava şartının sonradan tamamlanabilir nitelikte bulunmadığı aksi halin kabulünün, yani yargılama sırasında tamamlanabilir olduğunun kabulünün kanunun getirmek istediği değişikliğin özüne aykırı olacağı, kanunun amacının mümkün olduğunca dava yoluna gitmeksizin uyuşmazlıkları arabuluculuk safhasında çözmek olduğu, zaten yargılaması devam eden uyuşmazlıkta davalının arabuluculuk yolu ile çözüme yanaşmasının zor oluşu, devam eden yargılamada davacıya bu imkanın tanınmasının arabuluculuğu yalnızca tamamlanacak bir formaliteye dönüştüreceği, kanun koyucunun amacının bu olmadığı, bu nedenle “dava açılmadan önce” şeklinde açık ve net bir düzenleme tercih edildiği hukuki ve vicdani kanaatiyle, davacının dava açılmadan önce arabulucuya gitmemiş olması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davacının davasının dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine,
2-Harçlar peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
4-Kalan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Tarafların yokluğunda dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.20/03/2020

Katip …

Hakim …