Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/48 E. 2022/58 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/48
KARAR NO : 2022/58

DAVA : Markaya Tecavüz ve Haksız Rekabetin Önlenmesi, Unvan Terkini
DAVA TARİHİ : 07/02/2020
KARAR TARİHİ : 03/03/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 07/03/2022

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhinde açılan davanın, Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA ; Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirketin 1978 yılından bu yana yangından korunma sistemleri alanında çözümler üreten bir mühendislik ve imalat firması olduğunu, müvekkilinin 1978 yılından bu yana “………” esas unsurlu birçok tescilli ve tescil aşamasında olan markası bulunduğunu, müvekkilinin “………” ibaresi ile piyasada faaliyet göstermesinin tüketiciler tarafından da bilindiğini ve tanındığını, müvekkili tarafından davalı firma hakkında araştırma yaptığında, davalı şirketin 16/06/2016 tarihinde kurulduğunun öğrenildiğini, davalı yanın ticaret unvanın ……… Teknik Bakım ve Yangın Söndürme Sistemleri A.Ş. ibaresinden meydana geldiğini, davalının da müvekkili ile aynı sektörde faaliyet gösterdiğini, davalı tarafın ticaret unvanı ile müvekkiline ait “………” ibareli markalar arasında görsel ve işitsel anlamda benzerlik bulunduğunu, davalının ticaret unvanında “………” ibaresinin kullanmasının kötü niyetli bir davranış olduğunu, davalının bu eylemleri neticesinde müvekkilinin markadan doğan haklarının ihlal edildiğini iddia ederek, müvekkiline ait tescilli markaya ve ticaret unvanına yönelik tecavüz ve haksız rekabetin önlenmesini ve davalı şirket unvanından “………” ibaresinin terkinini talep ve dava etmiştir.
CEVAP ; Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkilinin 19 yıldır sektörde gazlı söndürme sistemleri konusunda faaliyet gösterdiğini, davacı yan ile müvekkili arasında farklı mahkemelerde yargılamalar yapıldığını ve bu davaların davacının ispatlayamamış olması nedeni ile reddedildiğini, müvekkili firmanın faaliyet alanının elektronik yangın sistemleri ve mühendisliği olduğunu, davacı firmanın ise yangın söndürme cihazları alanında faaliyet gösterdiğini, davacı ile müvekkilinin aynı sektörlerde faaliyet göstermediklerini, bu nedenle de müvekkili eylemlerinin tüketici nezdinde herhangi bir karıştırılmaya yol açmayacağını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE :
Dava, davalının davacı adına tescilli markadan doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabetin önlenmesi ve davalı şirket unvanından “………” ibaresinin terkini taleplidir.
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan gelen kayıtlardan, …….. tescil numaralı “………” esas unsurlu markaların davacı adına tescilli olduğu anlaşılmıştır.
6769 Sayılı SMK’nın 29/1-b ve c maddeleri ile, marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde, tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmanın marka hakkına tecavüz oluşturduğu belirtilmiştir.
6102 Sayılı TTKnın 54. Maddesi ile, haksız rekabete ilişkin bu kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır. 55. Maddesinin 4. fıkrasında ise, iyi niyetle bağdaşmayan, haksız rekabete ilişkin eylemlere örnek olarak, başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak gösterilmiş ve haksız rekabet halleri hüküm altına alınmıştır.
6102 Sayılı TTK’nın 50. Maddesi ile, usulen tescil ve ilan edilmiş olan ticaret unvanını kullanma hakkının sadece sahibine ait olduğu ve yine aynı kanunun 52. Maddesi ile, ticaret unvanının, ticari dürüstlüğe aykırı biçimde bir başkası tarafından kullanılması halinde hak sahibi, bunun tespitini, yasaklanmasını; haksız kullanılan ticaret unvanı tescil edilmişse kanuna uygun bir şekilde değiştirilmesini veya silinmesini, tecavüzün sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, gereğinde araçların ve ilgili malların imhasını ve zarar varsa, kusurun ağırlığına göre maddi ve manevi tazminat isteyebilir. Maddi tazminat olarak mahkeme, tecavüz sonucunda mütecavizin elde etmesi mümkün görülen menfaatinin karşılığına da hükmedebileceği belirtilmiştir.
Yine 6769 Sayılı SMK’nın 7/3-e maddesi çerçevesinde marka sahibinin, işaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılmasının yasaklanmasını isteyebileceği belirtilmiştir.
Taraf vekillerince deliller sunulduktan ve resen celbi gereken deliller de toplandıktan sonra dosyada bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, dosyanın tevdi olunduğu bilirkişi hazırlamış olduğu 15/10/2021 tarihli raporda sonuç olarak, davalının tecavüz teşkil eder şekilde markaya dair kullanımını gösterir dosya içinde
herhangi bir bilgi/belge yer almadığı, belirtilen nedenle, dosyanın mevcut durumu
itibariyle markaya tecavüz açısından herhangi bir inceleme ve değerlendirme
yapılamadığı,
davalının, davacının markası ile karıştırılmaya yol açacak bir kullanım sergilediğine
dair belge/delil sunulmamış olduğundan, markasal açıdan bir tecavüz tespit
edilememiş olmakla, haksız rekabetin mevcut olmayacağı,
ticaret unvanı kullanımı açısından ise, unvan üzerinde davacının öncelik hakkı
olduğu dikkate alındığında, davalının ticaret unvanındaki benzer olan eki kullanımı
nedeniyle TTK. M.55/1a(4) uyarınca karıştırılmanın ve haksız rekabetin mümkün
olacağı,
davacı şirketin “………” ibaresini 1991 yılında, davalı şirketin ise 2016 yılında tescil
ettirdiğinin sicil kayıtlarından tespit edildiği, bu nedenle her iki ticaret unvanında
da yer alan ve ayırt edici nitelik taşıyan/vurgu/kök/kılavuz unsur olan ek
niteliğindeki “………” ibaresini, tescil tarihi itibariyle öncelikli kullanma hakkının
kayıtlara göre davacı şirkete ait olduğu,
şirketlerin faaliyet alanlarının aynı ya da benzer olduğu, davalının unvanındaki ekin,
gerek davacı markaları gerekse de davacı unvanı arasında benzerlik ve iltibas riski
doğuracağı, dolayısıyla belirtilen bu sebeplerle davalıya ait ticaret unvanının
TTK.m.52/1 uyarınca terkin şartlarının mevcut olduğu belirtilmiştir.
Taraf vekillerinin bilirkişi raporuna itirazı üzerine, aynı bilirkişiden ek rapor alınmasına karar verilmiş olup, bilirkişi hazırlamış olduğu 04/02/2022 havale tarihli ek raporda sonuç olarak, Bakırköy …….. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin …….. Esas sayılı dosyası incelendiğinde;
davacının …, davalının
……… Elktronik Yangın Sistemleri Mühendislik İth.İhr.San.ve Tic.Ltd.Şti
olduğu, konusunun markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, men’i, ticaret unvanının terkini,
maddi ve manevi tazminat olduğu, Bakırköy …….. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin …….. Esas sayılı dosyası incelendiğinde; davacının ……… Yangın Söndürme Cihazları Sanayi ve Ticaret Ltd.Şti, davalının
……… Elektronik Yangın Sistemleri Müh.İth.İhr.San.ve Tic.Ltd.Şti olduğu,
konusunun haksız rekabetin tespiti, men’i, maddi-manevi tazminat, unvan terkini olduğu, söz konusu dosyalarda davacı aynı olmakla birlikte, huzurdaki davanın davalısı farklı
şirket olduğundan, adı geçen dosyaların huzurdaki dava ile ilişkilendirilemeyecekleri, itiraz noktasında kök raporda incelemenin yapıldığı, açıklanan bu nedenlerle kök raporda ulaşılan tespit ve sonuçlardan dönülmesini
gerektirir bir durum olmadığı belirtilmiştir.
Dosya kapsamı deliller, TPMK kayıtları, ticaret sicil kayıtları ve tanık beyanları ile bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; …….. tescil numaralı “………” esas unsurlu markaların davacı adına tescilli olduğu, davacı şirketin “………” ibaresini 1991 yılında, davalı şirketin ise 2016 yılında ekleri ile birlikte unvan tescil
ettirdiğinin sicil kayıtlarından tespit edildiği, davalının markasal kullanımına rastlanmadığı anlaşılmıştır. Buna bağlı olarak unvan kullanımı dışında davalının haksız rekabetini gösterir bir delil de ibraz edilmemiştir.
Yüksek Yargıtay ……. Hukuk Dairesi’nin 29/06/2020 tarih ve …… Esas ……. Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere SMK’nın 29/1-a hükmü ile yapılan yollama gereği m.7/3-e maddesinde yer alan “işaretin ticaret unvanı ve işletme adı olarak kullanılması” hükmü işaretin markasal kullanılması durumunda uygulanabilecektir. Zira m.7/3’de işaretin ticaret alanında kullanılması halinde yasaklanabileceği hükme bağlanmıştır. Marka hukuku kapsamında işaretin ticaret alanında kullanılması ifadesi ile kastedilen işaretin markasal olarak kullanılmasıdır. Diğer taraftan, SMK’nın 7/3-e maddesinin gerekçesinde söz konusu düzenleme ile …….. sayılı A.B. Marka Yönergesiyle uyum sağlandığından bahsedilmiş olup, Yönerge’nin 3. maddesinde yer alan hükmün, yine Yönerge’nin genel gerekçesi no 19’daki açıklamalara göre değerlendirilmesi gerekir. Buna göre, ticaret unvanı ancak tescilli bir markaya tescil kapsamındaki mal ve hizmetler yönünden ayırt ediciliği sağlayıcı bir işaret olarak kullanılması halinde, marka hakkına tecavüz oluşturacağı açıklaması karşısında, Kanun Koyucunun amacının ticaret unvanının tescilli marka ile karıştırılmaya yol açacak şekilde kullanılması halinin marka hakkına tecavüz olarak kabul edilmesi gerektiği yönünde olup, tek başına ticaret unvanının tescil ettirilmiş olması marka hakkına tecavüz teşkil etmez. Tescilli unvan terkin edilinceye kadar kullanılması hüküm olduğundan davacının marka haklarına tecavüz ve haksız rekabete ilişkin talebi yönünden davanın reddi gerekmiştir.
Davacının unvan terkinine dair talebine gelince; davacı şirketin “………” ibaresini 1991 yılında, davalı şirketin ise 2016 yılında ekleriyle birlikte tescil ettirdiği, bu nedenle her iki ticaret unvanında
da yer alan ve ayırt edici nitelik taşıyan/vurgu/kök/kılavuz unsur olan ek
niteliğindeki “………” ibaresini, tescil tarihi itibariyle öncelikli kullanma hakkının
kayıtlara göre davacı şirkete ait olduğu, taraf
şirketlerin faaliyet alanlarının aynı ya da benzer olduğu, davalının unvanındaki ekin,
gerek davacı markaları gerekse de davacı unvanı arasında benzerlik ve iltibas riski
doğuracağı, dolayısıyla belirtilen bu sebeplerle davalıya ait ticaret unvanının
TTK.m.52/1 uyarınca terkin şartlarının gerçekleştiği anlaşılmakla, davacının terkine ilişkin talebinin kabulü gerekmiştir. Bu itibarla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜNE, davalı şirketin ticaret unvanından “………” ibaresinin terkinine,
2-Davacının marka haklarına tecavüz ve haksız rekabete ilişkin talepleri yönünden davanın REDDİNE
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 80,70 TL ilam harcından, 54,40 TL peşin harcın mahsubu ile, 26,30 TL bakiye karar harcının, davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince kabul edilen unvan terkini davası nedeniyle hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince reddedilen tecavüz ve haksız rekabet davası nedeniyle hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 108,80 TL harç giderinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 235,10 TL tebligat – tezkere ve 1.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.235,10 TL yargılama giderinin, davanın kabul-red oranına göre 617,55 TL’sinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafından yapılan 88,50 TL yargılama giderinin, davanın kabul-red oranına göre 44,25 TL’sinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiyesinin üzerinde bırakılmasına,
9-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,
10-Talep halinde kararın taraflara tebliğine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere, açıkça okunup usulen anlatıldı.03/03/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır