Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/354 E. 2021/181 K. 14.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/354
KARAR NO : 2021/181

DAVA : Markanın Hükümsüzlüğü ve Sicilden Terkin
DAVA TARİHİ : 18/12/2020
KARAR TARİHİ : 14/09/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 15/09/2021

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhinde açılan davanın, Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :

DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin Türkiye’nin önde gelen turizm zincir otellerinden biri olduğunu, müvekkili tarafından yaratılmış ve müvekkil adına tescilli tanınmış “…….” ve türevi markaların, TPMK nezdinde 2011 yılından bu yana müvekkili adına tescilli olduğunu, ancak hal böyle iken, davalının TPMK nezdinde 43. Sınıfta …… sayılı “ …… ” ibareli markasının, müvekkili şirketin tanınmış markasının ayırt edilemeyecek derecede benzer şekilde, müvekkili markalarının tescilli olduğu 43. sınıfta yer alan birebir aynı hizmetler bakımından, haksız ve hukuka aykırı bir şekilde kullandığını, müvekkilinin tanınmış markasını hiçbir zorunluluk yokken ayırt edilemeyecek derecede benzerinin kötü niyetli olarak davalı tarafından tescil ettirildiğini, gerek marka tescilleri gerekse de kullanımları uyarınca müvekkilinin “…….” ve türevi markaların gerçek hak sahibi olduğunu, taraf markaları 43. sınıfta birebir aynı hizmetler için tescilli olduğundan, markalar arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğunu, dava konusu marka tescilinin aynı zamanda müvekkili şirketin ticaret unvanı ve alan adından kaynaklı
haklarını da zedelemekte olduğunu iddia ederek, davalı adına tescilli …… sayılı “……. ” ibareli markanın hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ile, huzurdaki davanın süresi içinde açılmadığını, zamanaşımının söz konusu olduğunu ve davacı
şirketin sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğradığını, ……” kelimesinin genel bir kelime olduğunu ve zayıf bir marka olduğu için tercih edildiğini, gerçek hak sahipliği ilkesine göre müvekkilinin gerçek hak sahibi olduğunu, markaların genel görünüm itibariyle farklılaştığını ve aralarında
karıştırılma ihtimali olmadığını, müvekkilinin basiretli bir tacir gibi hareket ettiğini ve kötü niyeti ispatlamak için somut delil olmadığını, markanın uzun yıllardır aktif olarak kullanılması nedeniyle iptalinin mümkün olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE :
Dava, davalı adına olan ……. tescil numaralı “…….” ibareli markanın hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinini taleplidir.
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan gelen kayıtlardan, dava konusu …… tescil numaralı “…….” ibareli markanın, 22/12/2015 tarihinden itibaren 10 yıl müddetle davalı adına tescilli olduğu anlaşılmıştır.
6769 Sayılı SMK’nın 25. Maddesinde hükümsüzlük koşulları belirtilmiş olup, belirtilen madde ile, 5. veya 6. maddede sayılan hallerden birinin mevcut olması halinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir. Menfaati olanlar, Cumhuriyet Savcıları veya ilgili kamu kurum ve kuruluşları markanın hükümsüzlüğünü mahkemeden isteyebilir. Marka hükümsüzlük davası, dava tarihinde sicilde marka sahibi olarak kayıtlı kişilere veya hukuki haleflerine karşı açılır. Markanın hükümsüzlüğü davalarında Kurum taraf gösterilmez. Bir marka, 5. maddenin birinci fıkrasının (b), (c) ve (d) bentlerine aykırı olarak tescil edilmiş olup da kullanım sonucunda tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından hükümsüzlük talebinden önce ayırt edici nitelik kazanmışsa hükümsüz kılınamaz. Hükümsüzlük halleri, markanın tescil edildiği bir kısım mal veya hizmete ilişkin bulunuyorsa, sadece o mal veya hizmet yönünden kısmi hükümsüzlüğe karar verilir. Marka örneğini değiştirecek biçimde hükümsüzlük kararı verilemez. Marka sahibi, sonraki tarihli bir markanın kullanıldığını bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde bu duruma birbirini izleyen beş yıl boyunca sessiz kalmışsa, sonraki tarihli marka tescili kötüniyetli olmadıkça, markasını hükümsüzlük gerekçesi olarak ileri süremez. 6. maddenin birinci fıkrası uyarınca açılan hükümsüzlük davalarında 19. maddenin ikinci fıkrası hükmü def’i olarak ileri sürülebilir. Bu durumda kullanıma ilişkin beş yıllık sürenin belirlenmesinde dava tarihi esas alınır. Hükümsüzlüğü istenen markanın başvuru veya rüçhan tarihinde, davacının markası en az beş yıldır tescilli ise davacı ayrıca, söz konusu başvuru veya rüçhan tarihinde 19. maddenin ikinci fıkrasında belirtilen şartların yerine getirildiğini ispatlayacağı belirtilmiştir.
Yine SMK’nın 6/1 hükmü uyarınca, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir.
Taraf vekillerince deliller sunulduktan ve resen celbi gereken deliller de toplandıktan sonra dosyada bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, dosyanın tevdi olunduğu bilirkişi hazırlamış olduğu 03/09/2021 havale tarihli raporda sonuç olarak, davacının kullanımının, davalının “……” marka tescili için başvuru tarihi olan
21/11/2014 tarihinden daha eskiye dayalı markasal nitelikte bir kullanım olduğunu,
gerçek (eskiye dayalı) ve öncelikli hak sahibinin davacı olduğu tespit edilmekle
birlikte, davaya dayanak davacı markalarının tescil tarihlerinin davalı marka
tescilinden önce olmaları nedeniyle de aynı zamanda tescil önceliklerinin
mevcut olduğunu, SMK’nın 6/1, 6/3 ve 25/1 maddeleri uyarınca hükümsüzlüğe ilişkin şartların mevcut olup, değerlendirme ve nihai takdirin Mahkemeye ait olduğunu, SMK’nın 6/4 maddesi kapsamında davacı markasının Paris Sözleşmesi anlamında tanınmış marka olduğuna dair yeterli belge dosya içinde yer almadığından, bu konuda bir değerlendirme yapılamadığını,
SMK’nın 6/5 maddesi kapsamında davacı markasının ilgili sektör olan Turizm sektöründe
belirli bir tanınmışlığa erişmiş olduğu ve SMK’nın 6/5. Maddesinde sayılan hükümsüzlüğe
ilişkin koşulların gerçekleşeceğinin kabulü mümkün olup, bu husustaki değerlendirmenin de Mahkemeye ait olduğunu, SMK 6/6 maddesi kapsamında hükümsüzlük talep edilmiş ise de, davacıya ait bilgi olarak
dava dilekçesinde ve vekaletnamede yer alan Amsterdam-Hollanda adresli “…….” bilgisi dışında davacı şirkete dair herhangi bir bilgi/belge
dosyada yer almadığından, bu konuda bir değerlendirme yapılamadığını ve SMK’nın 6/9 kapsamında davalı markasının tescilinde kötüniyetin bulunup bulunmadığı
hususunun ve buna bağlı olarak verilecek hükümsüzlük kararında takdirin Mahkemeye ait olduğu belirtilmiştir.
Tüm dosya kapsamı deliller birlikte değerlendirildiğinde; önceki tarihli ” …… ” esas unsurlu markanın …… ve ……. nezdinde 2004 yılından beri 35, 36, 39,41 ,43,44 sınıflarda tescilli olduğu gibi, Türkiye’de de 2020/11/2012 tarihi itibariyle …… ve ……. tescil numaraları ile , tanınmış marka olarak tescilli olduğu, dünyanın bir çok ülkesinde faaliyetinin bulunduğu ve bunun yanında Türkiye’de de davalı tescil tarihinden önce yoğun olarak kullanıldığı, davalı markasının ise “……..” ibaresi şeklinde 43. sınıfta tescilli olup, fiili kullanımının “……” şeklinde olduğu, taraf markaları arasında bire bir ayniyet söz konusu olmasa da, işitsel açıdan büyük bir fark bulunmadığı ve yüksek derece de benzerlik arz ettiği, görsel olarak benzer oldukları, her iki markanın bıraktığı görsel etki nedeniyle markalar arasında bağlantı kurulmasının mümkün olduğu, iltibas nedeniyle SMK 6/1 maddesi anlamında hükümsüzlük koşullarının oluştuğu, ibraz edilen delillere göre ve TPMK kabulüne göre, davacı markasının davalı marka tescil başvurusundan önce Türkiye’de tanınmış olduğu, bu haliyle davalının davacı markasının tanınmışlığından haksız yarar sağlaması, şöhretini sömürmesi, itibarına zarar vermesi ya da onun ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurması ihtimali bulunduğundan SMK 6/5 maddesinde düzenlenen hükümsüzlüğe ilişkin koşullarında gerçekleştiği, yine davalının davacı markasının esas ve ayırt edici unsuru olan “……” ibaresini “rios” şeklinde tescil ettirmesi, ilgili markanın özgünlüğü, ayırt ediciliği, markanın piyasadaki konumu ve bilinirliği ile, tarafların faaliyet alanlarının aynı olmaları hususları birlikte değerlendirildiğinde, davalı tescilinin kötü niyetli olduğu sonuç ve kanaatine varılarak, davanın kabulü ile, davalı adına olan markanın hükümsüzlüğüne karar vermek gerekmiştir. Bu itibarla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davacının davasının KABULÜNE, davalı adına tescilli …… tescil nolu markanın hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 59,30 TL ilam harcından, 54,40 TL peşin harcın mahsubu ile, 4,90 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 108,80 TL dava ilk masrafı, 134,00 TL tebligat-tezkere masrafı ve 1.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.242,80 TL yargılama giderinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Talep halinde kararın taraflara tebliğine,
6-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,
Davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda verilen karar, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere, açıkça okunup usulen anlatıldı.14/09/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır