Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/318 E. 2022/88 K. 29.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/318
KARAR NO : 2022/88

DAVA : Markanın Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 26/11/2020
KARŞI DAVA : Markanın Hükümsüzlüğü, Markanın Kullanmama Nedeniyle İptali
KARŞI DAVA TARİHİ : 25/01/2021
KARAR TARİHİ : 29/03/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 29/03/2022

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhinde açılan davanın, Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA ; Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirketin 1988 yılında kurulmuş birçok global saat üreticisine ev sahipliği yapan global bir şirket olduğunu, müvekkilinin TPMK nezdinde “…….” markasının tescilli sahibi olduğunu ve kuruluşundan 2017 yılına kadar kullanmış olduğu ticaret unvanının “…….” markasının müvekkili tarafından ortaya çıkarıldığını, müvekkilinin öncelikli hak sahipliğini açıkça gösterdiğini, “…….” markasının halihazırda Türkiye dahil yetmişten fazla ülkede bulunan ve uluslararası alanda her kesimden insanda büyük bilinirliğe sahip olan global bir marka olduğunu, ancak hal böyle iken, davalı adına tescilli …… tescil numaralı “…… ” ibareli markada, açık olarak müvekkili şirkete ait “…….” ibareli markanın kullanıldığını, bu marka kullanımının müvekkilinin markasının farklı bir serisi, alt veya üst sınıf başka bir markası olduğu yönünde intiba yarattığını, davalının bu eyleminin müvekkilinin tescilli markadan doğan haklarını ihlal ettiğini iddia ederek, davalı adına tescilli …… tescil numaralı “……” ibareli markanın hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinini talep ve dava etmiştir.
CEVAP VE KARŞI DAVA ; Davalı/karşı davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesi ile, müvekkilinin markası ile davacı markalarının emtialarının birbirine benzemediğini, bu nedenle hükümsüzlük şartlarının oluşmadığını, müvekkilinin marka görseli ile davacı marka görseli arasında herhangi bir benzerlik bulunmadığını, müvekkilinin markasında esas unsurun “…… .” olduğunun ortada olduğunu, müvekkilinin kötü niyetli olmadığını, davacı markasının bir yer olması nedeniyle hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiğini, davacı markasının bir yer ismi olduğunu, “…….” markasının İsviçre’nin ……. şerhinin telaffuz ediliş şeklinin birebir aynısı olduğunu, bu nedenle de davacı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini gerektiğini, ayrıca davacının bu markayı kanunda belirtilen süre içerisinde de kullanmadığını iddia ederek, öncelikle müvekkili aleyhine açılan asıl davanın reddini, davacının “…….” ibareli markasının kullanmama nedeniyle iptalini ve davacı adına tescilli ……. tescil numaralı “…….” ibareli markaların hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE :
Asıl dava, davalı adına tescilli …… tescil numaralı “…..” ibareli markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini, karşı dava ise, davacı/karşı davalı adına tescilli ….. ve …. tescil numaralı “….” ibareli markaların kullanmama nedeniyle iptali ve hükümsüzlüğü taleplidir.
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan gelen kayıtlardan, …… ve …… tescil numaralı “……” ibareli markaların davacı adına, …… tescil numaralı “…… ” ibareli markanın, 14. sınıfta 02/10/2015 tarihinden itibaren 10 yıl müddetle davalı adına tescilli olduğu anlaşılmıştır.
6769 Sayılı SMK’nın 25. Maddesinde hükümsüzlük koşulları belirtilmiş olup, belirtilen madde ile, 5. veya 6. maddede sayılan hallerden birinin mevcut olması halinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir. Menfaati olanlar, Cumhuriyet Savcıları veya ilgili kamu kurum ve kuruluşları markanın hükümsüzlüğünü mahkemeden isteyebilir. Marka hükümsüzlük davası, dava tarihinde sicilde marka sahibi olarak kayıtlı kişilere veya hukuki haleflerine karşı açılır. Markanın hükümsüzlüğü davalarında Kurum taraf gösterilmez. Bir marka, 5. maddenin birinci fıkrasının (b), (c) ve (d) bentlerine aykırı olarak tescil edilmiş olup da kullanım sonucunda tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından hükümsüzlük talebinden önce ayırt edici nitelik kazanmışsa hükümsüz kılınamaz. Hükümsüzlük halleri, markanın tescil edildiği bir kısım mal veya hizmete ilişkin bulunuyorsa, sadece o mal veya hizmet yönünden kısmi hükümsüzlüğe karar verilir. Marka örneğini değiştirecek biçimde hükümsüzlük kararı verilemez.
Yine SMK’nın 6/1 hükmü uyarınca, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir.
6769 Sayılı SMK’nın 9. Maddesi uyarınca, tescil tarihinden itibaren 5 yıl içinde haklı bir sebep olmadan tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından marka sahibi tarafından Türkiye’de ciddi biçimde kullanılmayan ya da kullanımına 5 yıl kesintisiz ara verilen markanın iptaline karar verilir. Mülga 556 Sayılı KHK’nın 14. Maddesinin Anayasa Mahkemesi’nce iptaline ilişkin gerekçeli kararın 06 Ocak 2017 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanması ile 6769 Sayılı SMK’nın 10 Ocak 2017 tarihinde yürürlüğe girmesi karşısında, 10/01/2017 tarihinden sonra açılan iptal davalarında, 5 yıllık sürenin hesabında aradaki bu günlük 4 günlük boşluk nedeni ile 6769 Sayılı SMK’nın yürürlüğünden önceki dönemde geçen sürenin de hesaba katılması gerekir. Zira 06/01/2017 tarihine kadar markanın kullanılmamasının bir yasal yaptırımı mevcuttur ve marka sahipleri de bunu bilmektedir. Türkiye’nin taraf olduğu Paris Sözleşmesi’nin 5/c maddesi ile TRIPS Anlaşmasının 19. Maddesinde de, markanın kullanılması koşulu düzenlenmektedir. Her ne kadar 6769 Sayılı kanunda, bir geçici madde ile 4 günlük boşlukla ilgili bir düzenlemeye yer verilmemiş ise de, 06/01/2017 tarihinden önceki kullanmama sürelerinin yok sayılması mümkün değildir. Sonuçta halen yürürlükteki yasal düzenlemeye göre tescilden itibaren 5 yıl kullanılmayan marka iptal edilir. SMK’nın 26. Maddesinin SMK önceki dönemde tescil edilmiş, fakat kullanılmayan markalar yönünden de uygulanması, kanunların geçmişe yürümeme ilkesine de aykırı değildir. Zira geçmişe etki yasağı mutlak olmayıp, hak sahiplerinin belirli bir hukuki duruma olan güveni objektif olarak haklı ise geçmişe etki yasağından söz edilemez. (Bakınız Uğur Çolak, Türk Marka Hukuku, 4. Bası, S.983 vd) Yüksek Yargıtay ….. Hukuk Dairesi’nin 12/11/2020 tarih ve ….. Esas …… Karar sayılı ilamı da bu doğrultudadır.
Tüm dosya kapsamı deliller ve dosya kapsamıyla uyumlu görülen bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; asıl dava açısından;
karşılaştırılan markaların bir bütün olarak bıraktıkları genel izlenime bakıldığında görsel, işitsel ve anlamsal olarak benzer oldukları, tescilli oldukları emtia sınıflarının da aynı olduğu,
markaların karıştırılabileceği, SMK m.6/1 kapsamında davalı markasının hükümsüzlük şartlarının gerçekleştiği sonuç ve kanaatine varılmıştır. Davacının SMK m.6/4 ve SMK m.6/5 anlamında tanınmış marka statüsünün ispatı ve
davacı markasının tanınmışlığının değerlendirilebilmesi açısından yeterli delil ibraz edilmemiş olup mevcut delillere göre davacı markasının tanınmış marka olarak kabulü mümkün olmamıştır. Davacının hak sahibi olduğu “…….” markasının bir bütün olarak esas ve ayırt edici unsuru olan “…….” kelimesinin davalı tarafça “….. ” şeklinde tescil ettirmesi karşısında tamamen davacı markasının uzun zamandan beri sektörde bilinirliğinden yararlanılmak amacıyla tescil ettirildiği, asıl markanın asli unsurlarının birebir tescil edilmiş olduğu, davalının davacı markasından haberdar olmadan tesadüfen aynı ibareyi tescil ettirilmesinin mümkün görülmediği değerlendirilmekle davalının dava konusu markayı tescil ettirmesinin SMK m.6/9 kapsamında “kötüniyetli
tescil” olarak kabulü gerekmiştir. Davalı vekili davacının markalarının kullanılmadığını def’i yoluyla ileri sürmüş ise de davacının Türkiye de ki distribütörü aracılığıyla kol saati emtiasında yoğun ve ciddi bir şekilde kullanıldığı anlaşılmakla asıl davanın kabulüyle davalı adına olan markanın hükümsüzlüğüne karar vermek gerekmiştir.
Karşı dava yönünden yapılan değerlendirmede;
kullanmama nedeniyle iptali talep edilen …. Tescil nolu “…….” markasının;
14. sınıfta; “kol saatleri” emtialarında kullanılmakta olduğu,
davacı/karşı davalı tarafından markanın kullanımına ilişkin sunulan delillerin, ilgili
sınıfta yer alan emtialar açısından hakkı devam ettirecek nitelikte bir kullanım için SMK madde
9’da belirlenen esasları sağladığı, marka sahibinin ilgili piyasada ticari bir konum elde edebilmek veya
bu konumu sürdürebilmek için ciddi çabada bulunduğunu gösterdiği (kullanımın markadan
kaynaklanan hakları sürdürmek amaçlı simgesel kullanım olmadığı) tespit edilmiş olmakla bu markanın kullanmama nedeniyle iptaline ilişkin karşı davanın reddi gerekmiştir.
Davalı/Karşı Davacı vekili, “dava konusu markaların, ayırt edici niteliği olmadığını, coğrafi işaret
içeren bir marka olduğunu, markanın halk üzerinde malın coğrafi niteliği konusunda yanıltıcı
etkiye sebebiyet verdiğini, davalı saatlerinin üretim yerinin Kore olduğunu ancak gerek
markanın İsviçre’de yer alan bir şehir isminin okunuşu olması nedeniyle İsviçre saati olduğu
yönünde yanıltıcı izlenim bıraktığını, davalının kötü niyetli olduğunu, kötü niyet olduğunda
ise 5 yıllık zamanaşımının uygulanmadığını, davacının malın menşei konusunda halkı
yanılttığını, davacının markasının ülkemizde kullanılmadığı iddiaları ile aynı zamanda dava
konusu markaların hükümsüzlüğünü” talep etmiştir. Davacı/Karşı Davalı markası olan “…….”un, İsviçre’nin “…….”
şehrinden esinlenilerek oluşturulduğu ifade edilmektedir. Söz konusu marka ilgili
şehir ile birebir aynı şekilde ifade edilmemiştir, yazım itibariyle farklılık söz
konusudur. Dolayısıyla marka açısından ayırtedicilik söz konusudur.
Davacı/Karşı Davalı markası olan “…….” birçok ülkede tescilli olduğu gibi aynı
zamanda Türkiye’de 1998 yılından beri tescil koruması kapsamındadır. Dosyada mevcut
delillere göre 2011 yılından bu yana kullanılmaktadır. Satış rakamları, satılan ürün adetleri,
yapılan reklam faaliyetleri gibi hususlar değerlendirildiğinde “…….” markasının ayırt
edicilik kazanmış olduğu ve ülkesellik prensibi çerçevesinde markanın kullanıldığı ürünlerin
ülkemizdeki nihai tüketicisi konumundaki alıcılar açısından yanılmaya sebebiyet
vermeyeceği sonuç ve kanaatine varılmıştır. Davaya konu markaların, kötüniyetli tescil edildiklerini
gösterir şekilde soyut beyan dışında herhangi bir delil ibraz edilmemiştir. Dolayısıyla, coğrafi işaret içermesi, ayırt edici niteliğe haiz olmaması ve
kötüniyet nedeni ile hükümsüzlük taleplerine ilişkin şartların mevcut olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır. Ayrıca ……. numaralı marka tescili 26.11.1999 tarihinde, …… numaralı marka tescili ise 16.05.2000 tarihinde yayınlanmıştır. Huzurdaki dava ise
17.02.2021 tarihlidir. Dava konusu markaların tescil edildiği tarihten itibaren SMK
m.25/6 kapsamında 5 yıllık sürenin geçirilmesinden sonra huzurda bulunan davanın
açıldığı ve sessiz kalma yoluyla hak kaybına ilişkin şartların mevcut olduğu anlaşılmakla karşı davanın …. başvuru numaralı) marka yönünden olan reddi gerekmiştir. Dava konusu ….. tescil nolu (…… başvuru numaralı) marka karşı dava tarihinden önce müddet olduğundan ve geçersiz hale geldiğinden bu marka yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir. Bu itibarla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A-ASIL DAVA YÖNÜNDEN:
1-Davacının davasının KABULÜNE, davalı adına tescilli …… tescil nolu markanın hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 80,70 TL ilam harcından, 54,40 TL peşin harcın mahsubu ile, 26,30 TL bakiye karar harcının, davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 108,80 TL dava ilk masrafı, 107,50 TL tebligat – tezkere masrafı ve 1.500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.716,30 TL yargılama giderinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
B-KARŞI DAVA YÖNÜNDEN;
1-Dava konusu …… tescil nolu (……. başvuru numaralı) marka karşı dava tarihinden önce müddet olduğundan bu marka yönünden karar verilmesine yer olmadığına,
2-Davalı karşı davacının dava konusu ….. (…… başvuru numaralı) marka yönünden olan davasının REDDİNE,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 80,70 TL ilam harcından, 60,00 TL karşı dava harcının mahsubu ile, 20,70 TL bakiye karar harcının, davalı/karşı davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin, davalı/karşı davacıdan alınarak, davacı/karşı davalıya verilmesine,
5-Davalı/karşı davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
C-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,
D-Talep halinde kararın taraflara tebliğine,
Davacı karşı davalı vekilinin yüzüne karşı, davalı karşı davacı vekilinin yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. Açıkça okunup usulen anlatıldı.29/03/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır