Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/308 E. 2022/13 K. 03.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/308
KARAR NO : 2022/13

DAVA : Markanın Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 16/11/2020
KARAR TARİHİ : 03/02/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 04/02/2022

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhinde açılan davanın, Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA ; Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin kullanmakta olduğu “………” markasının geçmişinin 1983 senesine kadar dayandığını, bu markayı bugün çeşitli ürünlerde kullandığı ve gerek yurt içinde, gerekse de yurt dışında pek çok noktada ticaret yaptığını, müvekkilinin kardeş şirketi olarak addettiği …….. Gıda üzerinden, “………” markası ile çok uzun yıllardır üretim ve satış faaliyetlerini sürdürdüğünü, müvekkilinin TPMK nezdinde tescilli “………” esas unsurlu birçok markası bulunduğunu ve 16. sınıfta bu marka üzerinde hak sahibi olduğunu, davalının ……. tescil numaralı “………” ibareli markanın tescil başvurusunun 16. sınıfta reddedilerek yalnızca 35. sınıfta tescil edildiğini, ancak hal böyle iken davalı tarafın, 06/07/2017 tarihinde dava konusu …….. tescil numaralı “…….” ibareli markayı 16. sınıfta tescil ettirdiğini, davalının daha önce yapmış olduğu marka başvurusunun reddedilmesine rağmen, ısrarla müvekkilinin gerçek hak sahibi olduğu 16. sınıf üzerinde, müvekkilinin dayanak markalarının esas unsuru olan “………” ibaresini kendi adına tescil etmesinin kötü niyetli olduğunu iddia ederek, davalı adına tescilli …… tescil numaralı “……..” ibareli markanın 16. sınıfın tüm emtiaları bakımından hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinini talep ve dava etmiştir.
CEVAP ; Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkilinin kurulmuş olduğu 1993 yılından bu yana faaliyet gösterdiği plastik sektöründe “………” markası ile tanındığını ve söz konusu markayı aralıksız kullanarak tanıttığını, müvekkilinin TPMK nezdinde “………” ibareli birçok marka tescili bulunduğunu, müvekkilinin “………” markası üzerinde üstün hak sahibi olduğuna ilişkin mahkeme kararlarının bulunduğunu, davacı tarafından emsal gösterilen kararlarda davacının üstün hakkı olduğundan bahsedilmediğini, davacının 16. sınıfta hiçbir kullanımı olmadığını, bu nedenle de müvekkilinin marka tescilinde hiçbir kötü niyet olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE :
Dava, davalı adına ……. sayı ile tescilli “……..” ibareli markanın 16. sınıftaki tüm emitalar bakımından hükümsüzlüğü ve sicilden terkini taleplidir.
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan gelen kayıtlardan, dava konusu ….. tescil numaralı “………” ibareli markanın 16, 20, 21 ve 35. emtia sınıflarında 05/07/2017 tarihinden itibaren 10 yıl müddetle davalı adına tescilli olduğu anlaşılmıştır.
6769 Sayılı SMK’nın 25. Maddesinde hükümsüzlük koşulları belirtilmiş olup, belirtilen madde ile, 5. veya 6. maddede sayılan hallerden birinin mevcut olması halinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir. Menfaati olanlar, Cumhuriyet Savcıları veya ilgili kamu kurum ve kuruluşları markanın hükümsüzlüğünü mahkemeden isteyebilir. Marka hükümsüzlük davası, dava tarihinde sicilde marka sahibi olarak kayıtlı kişilere veya hukuki haleflerine karşı açılır. Markanın hükümsüzlüğü davalarında Kurum taraf gösterilmez. Bir marka, 5. maddenin birinci fıkrasının (b), (c) ve (d) bentlerine aykırı olarak tescil edilmiş olup da kullanım sonucunda tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından hükümsüzlük talebinden önce ayırt edici nitelik kazanmışsa hükümsüz kılınamaz. Hükümsüzlük halleri, markanın tescil edildiği bir kısım mal veya hizmete ilişkin bulunuyorsa, sadece o mal veya hizmet yönünden kısmi hükümsüzlüğe karar verilir. Marka örneğini değiştirecek biçimde hükümsüzlük kararı verilemez. Marka sahibi, sonraki tarihli bir markanın kullanıldığını bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde bu duruma birbirini izleyen beş yıl boyunca sessiz kalmışsa, sonraki tarihli marka tescili kötüniyetli olmadıkça, markasını hükümsüzlük gerekçesi olarak ileri süremez. 6. maddenin birinci fıkrası uyarınca açılan hükümsüzlük davalarında 19. maddenin ikinci fıkrası hükmü def’i olarak ileri sürülebilir. Bu durumda kullanıma ilişkin beş yıllık sürenin belirlenmesinde dava tarihi esas alınır. Hükümsüzlüğü istenen markanın başvuru veya rüçhan tarihinde, davacının markası en az beş yıldır tescilli ise davacı ayrıca, söz konusu başvuru veya rüçhan tarihinde 19. maddenin ikinci fıkrasında belirtilen şartların yerine getirildiğini ispatlayacağı belirtilmiştir.
Yine SMK’nın 6/1 hükmü uyarınca, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir. Taraf vekillerince deliller sunulduktan ve resen celbi gereken deliller de toplandıktan sonra dosyada bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, dosyanın tevdi olunduğu bilirkişi hazırlamış olduğu 06/01/2022 havale tarihli raporda sonuç olarak,
davalı tarafından markanın kullanımına ilişkin sunulan delillerin, hakkı devam ettirecek nitelikte bir kullanım için SMK madde 9’da belirlenen esasları sağlamadığı, marka sahibinin
ilgili piyasada ticari bir konum elde edebilmek veya bu konumu sürdürebilmek için ciddi çabada bulunduğunu göstermediği (kullanımın markadan kaynaklanan hakları sürdürmek
amaçlı simgesel kullanım olduğu) kanaatinin oluşması durumunda kullanım ispatı sağlanamamış olacağından, hükümsüzlük davasına ilişkin şartların mevcut
olmayacağı, aksi kanaat durumunda,
davacı dayanak markaları ile hükümsüzlüğe konu davalı markası aynı şekilde “………”
ibaresini esas ve ayırt edici unsur olarak içerdiğinden dolayı, görsel, işitsel ve anlamsal
açıdan taraf markaları benzerlik içerecek, tüketicinin zihninde yarattığı imaj nedeniyle taraf
markaları arasında kavramsal bağlantı kurulabilecek, tarafların faaliyet gösterdikleri alan
dikkate alındığında, markanın hitap ettiği kesimin dikkat seviyesi orta düzeyde olacak, bu
markaları taşıyan malların aynı işletmeden geldiği ya da bunların üreticileri arasında
işletmesel bir bağlantı olduğunu düşünebilecek, bu açılardan markalar karıştırılabilecek,
dolayısıyla davalı markası açısından SMK m.6/1 açısından hükümsüzlük şartlarının
mevcut olacağı,
bu noktada kötü niyet açısından değerlendirme yapıldığındaysa;
Sınai Mülkiyet Kanunun m.6/9’da kötüniyetli marka tescilinin nispi red nedeni ve
hükümsüzlük sebebi olduğunun açıkça düzenlendiği, (SMK m.25/1) kötü niyetin varlığının
tespiti konusunda genel bir kriter olmadığı, her somut olayın özelliğine göre değerlendirme
Yapılacağı, kötü niyetin somut delillerle ispat edilmesinin gerektiği, bir markayı tescil ettirme
eyleminin tek başına kötüniyet göstergesi olarak nitelenemez ise de, ilgili markanın özgünlüğü,
ayırt ediciliği, taraflar arasındaki ticari ilişki, markanın piyasadaki konumu ve bilinirliği,
tarafların faaliyet alanları gibi hususlar kötüniyet değerlendirmesinde dikkate alındığı, kötü niyetli tescilin varlığına kanaat getirilmesi durumunda, kötüniyetin bölünemeyeceği ve
tescilin tamamını kapsayacağı için tam hükümsüzlük kararı verileceğinin Yüksek Yargıtay kararlarında ifade edildiği, (Yargıtay 11. HD.2015/4426 E, 2015/11337K 02.11.2015T,
Yargıtay 11. HD.2013/2775 E, 2014/17503K 12.11.2014T) somut olay bu bilgiler ışığında değerlendirildiğinde; davalının, davacı markasının esas unsuru olan “………” ibaresinde yer alan “………” ibaresini “……….” şeklinde tescil ettirmesinin “kötüniyetli tescil” olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği hususundaki takdirin Mahkemeye ait olduğu belirtilmiştir.
Dosya kapsamı deliller, bilirkişi raporu, Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtları, taraflar arasındaki Ankara ……. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin …… Esas sayılı dosya içeriği, taraflar arasında görülüp sonuçlan davalara ilişkin kararlar birlikte değerlendirildiğinde; Her iki taraf adına da çok eski tarihli “………” ibaresini taşıyan ve halen geçerli olan markalar bulunduğu, davalı tarafça süresinde dayanak davacı markalarının dava konusu tescil edilen emtialar yönünden ciddi kullanımının bulunmadığının ileri sürüldüğü, davacının kullanım yönünden ticari defterlere delil olarak dayanmadığı, bilirkişi raporunda işaret edildiği üzere dava konusu emtialar yönünden davacının dayanak yaptığı markaların ciddi kullanımı hususunun ispatlanamadığı, bu hususun Ankara …… Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin ……. Esas sayılı dosyasındaki bilirkişi raporuyla da tespit edilip dava konusu markanın tescili reddedilen emtialar yönünden de YİDK kararının iptal edilerek tescile karar verildiği, davacının eski tarihli “………” ibaresini içeren tescilli markaları ve marka kullanımı olduğu, bu markanın da önceki markaların serisi mahiyetinde olup, kötü niyetli tescil olgusunun da ispatlanamadığı anlaşılmakla davanın reddine karar vermek gerekmiştir. Bu itibarla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının REDDİNE,

2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 80,70 TL ilam harcından, 54,40 TL peşin harcın mahsubu ile, 26,30 TL bakiye karar harcının davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,
6-Talep halinde kararın taraflara tebliğine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere, açıkça okunup usulen anlatıldı.03/02/2022

Katip ……….. Hakim ……..
e-imzalıdır e-imzalıdır