Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/3 E. 2020/3 K. 08.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/3 Esas
KARAR NO : 2020/3

DAVA : Marka (Maddi Tazminat İstemli)
DAVA TARİHİ : 04/10/2019
KARAR TARİHİ : 08/01/2020
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Maddi Tazminat İstemli) davasının yapılan açık
yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekilinin dava dilekçesinden özetle; davalı kullanımının inhisari olarak Marka ve Patent kurumunca 5 yıllık süre ile müvekkiline özgülenen markayı haksız şekilde, temin ettiği markasız ürünlere logosu dahil “…..” markasını bastığını ve bunları müvekkilinin müşterilerine sattığını, markanın güvenilirliğinin ciddi şekilde zedelendiğini, davalıların haksız şekilde maddi kazanç sağlamış ve müvekkili şirketi maddi anlamda zarara uğrattığını bu nedenlerle kullanımı davacı müvekkiline ait “…..” markasının davalılar ……. Arıtma Sistemleri, … ve … tarafından kullanılmasının taklit ürünlerinin internet üzerinden ve davalının internet sitesinde de açıkça belirttiği adresteki mağazadan satışının yapılmasının marka tecavüzü ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti, durdurulması ve önlenmesine, davalıların kullanımında olan http://www…….com/ adlı web sitesine online erişimin engellenmesine, bu amaçla Erişim Sağlayıcılar Birliğine müzekkere yazılmasına, davalıların belirtilen adrestlerde ve internet sitesi aracılığı ile kanuna aykırı şekilde satışını yaptığı taklit ürünlere el konulmasına, saklanmasına ve dava sonucunda imhasına, bilirkişi marifetinde tespit edilecek lisans bedeli çerçevesinde yoksun kalınan kazancın davacının marka ve ticari itibarını sarsıcı içerikte yayına ilişkin davalıların eylemlerinin de gözetilerek şimdilik 10.000,00 TL tutarında maddi tazminatın ve 10.000,00 TLtutarında manevi tazminatın dava tarihinden itibaren ticari işlere uygulanacak avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya ödenmesine, masrafları davalılara ait olmak üzere dava sonunda mahkeme tarafından verilecek hükmün lehlerine olması durumunda günlük gazete ve benzeri vasıtalarla ilanına yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıların üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Yargılama sırasında Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan davacıya ait markanın tescil belgeleri celp olunmuştur.
“6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu ve 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu çerçevesinde talep edilebilecek olan tecavüzün önlenmesi(men), tecavüzün durdurulması(ref’i) ve tazminat taleplerini tek bir dava ile ileri sürülebilir. Burada talep arasında aslilik-fer’ilik ilişkisi bulunmamaktadır. Dolayısıyla mahkemece dava şartı arabuluculuğa tabi olan bir talep ile olmayan bir talebin arabuluculuğa başvurulmaksızın bir aslilik-fer’ilik kurulmadan birlikte açıldığının anlaşılması halinde dava şartı arabuluculuğa tabi olanlar hakkında ayırma kararı verilmelidir.(Dr. Hasan Kadir Yılmaztekin-Zeliha İnce Dava Şartı Arabuluculuk Ekseninde Bazı Fikri Mülkiyet Hukuku Uyuşmazlıkları)
Yukarıda açıklanan hukuki mütalaa çerçevesinde mahkememizin ….. esas sayılı dosyası üzerinden 23/12/2019 tarihli ara karar ile dosyanın maddi ve manevi tazminat talepleri yönünden tefrikine karar verilmiş ve dosya mahkememizin yukarıdaki esasına kaydı yapılmıştır.
Mahkememizce 15/10/2019 tarihli tensip tutanağı gereğince davacı vekiline 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıkları Arabuluculuk Kanun 18/A maddesi uyarınca arabulucu tarafından onaylanmış arabuluculuk tutanağının bir örneğinin 1 hafta kesin süre içerisinde ibraz edilmesi, aksi takdirde davanın usulden reddine karar verileceği ihtaratının yapıldığı, dosyaya 05.11.2019 tarihli dilekçesi ile arabuluculuk tutanağının sunulduğu ancak arabuluculuk tutanağının dava tarihinden sonra olduğu görülmüştür.
TTK’nun 5/A md’sinde açıkça “dava açılmadan önce” arabuluculuğa başvurma şartının öngörülmüş olması, arabuluculuk dava şartının HMK’da sayılan dava şartlarından farklı ve özel bir dava şartı olarak düzenlenmesi; Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-2 maddesinde arabuluculuk tutanağının dava dilekçesine eklenmemesi halinde bu hususta 1 haftalık kesin süre verileceğinin ve davanın usulden reddedileceğinin yer alması ve bu usulün HMK’da düzenlenen dava şartı yokluğunda izlenecek usulden farklı olması ve son tahlilde sonraki kanunun öncekine; özel kanunun genel kanuna göre uygulama önceliğinin olması genel prensipleri gereği arabuluculuk yoluna başvurulması dava şartının sonradan tamamlanabilir nitelikte bulunmadığı aksi halin kabulünün, yani yargılama sırasında tamamlanabilir olduğunun kabulünün kanunun getirmek istediği değişikliğin özüne aykırı olacağı, kanunun amacının mümkün olduğunca dava yoluna gitmeksizin uyuşmazlıkları arabuluculuk safhasında çözmek olduğu, zaten yargılaması devam eden uyuşmazlıkta davalının arabuluculuk yolu ile çözüme yanaşmasının zor oluşu, devam eden yargılamada davacıya bu imkanın tanınmasının arabuluculuğu yalnızca tamamlanacak bir formaliteye dönüştüreceği, kanun koyucunun amacının bu olmadığı, bu nedenle “dava açılmadan önce” şeklinde açık ve net bir düzenleme tercih edildiği hukuki ve vicdani kanaatiyle, davacının dava açılmadan önce arabulucuya gitmemiş olması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Ayrıntısı yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davacının davasının dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine,
2-Peşin alınan 44,40 TL harçtan alınması gereken 14,80 TL harcın mahsubu ile bakiye 29,60 TL harcın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
4-Kalan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Tarafların yokluğunda dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere tensiben karar verildi 08/01/2020

Katip …

Hakim …