Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/222 E. 2021/242 K. 16.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/222
KARAR NO : 2021/242

DAVA : Markanın Hükümsüzlüğü, Tecavüzün Tespiti, Men ve Ref’i
DAVA TARİHİ : 07/09/2020
KARAR TARİHİ : 16/11/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 17/11/2021

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhinde açılan davanın, Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA ; Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin Türkiye ve dünya genelinde “……” markasının kullanım haklarına ve işlem yapma yetkisine sahip olduğunu, “…..” markasının çok uzun süredir çeşitli tekstil ürünlerinde ve tescil kapsamına giren emtialar üzerinde kullanmakta olduğunu, “……” markasının Türkiye ve dünya genelinde oldukça tanınan ve bilinen bir marka olduğunu, müvekkilinin “…..” markasını TPMK nezdinde tescil ettirerek koruma altına aldığını, ancak davalının piyasada “……” markasını kullanmak suretiyle ihlaller gerçekleştirdiğini, davalının bu markayı kullanmasının müvekkiline ait bir markaymış izlenimi yarattığını, davalının müvekkili ile aynı sektörde faaliyet gösterdiğini ve ürünlerini de bu alanda “……” markası adı altında sunduğunu, davalının “……” ibareli markaları TPMK nezdinde tescil ettirdiğini, bu tescilin tüketiciler nezdinde müvekkilinin bir seri markası olarak algılanmasına sebep olduğunu ve müvekkilinin “…..” markalı ürünleri ile karıştırıldığını ve davalının bu yöndeki kullanım ve eylemlerinin müvekkilinin tescilli markasından doğan haklarına tecavüze sebebiyet verdiğini iddia ederek, davalı adına …… tescil numaralı markaların hükümsüzlüğünü, mümkün değil ise bu markalardan “…….” ibaresinin terkinini, davalının, müvekkilinin tescilli markasına yönelik tecavüzünün tespitini, önlenmesini, sonuçlarının ortadan kaldırılmasını ve verilecek hüküm özetinin ilanını talep ve dava etmiştir.
CEVAP ; Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkilinin uzun yıllardır tekstil sektöründe faaliyetlerde bulunduğunu, müvekkilinin iltibas oluşturacak herhangi bir eylem veya işlem içinde olmadığını, müvekkilinin tescilli markalarının, davacının markaları ile tamamen farklı olduğunu ve hiçbir benzerlik göstermediğini, müvekkilinin tescilli markasının tek başına bağımsız ve özgün bir marka olduğunu, davacı markası ile müvekkili markası arasında genel görünüm itibariyle iltibas oluşturacak düzeyde bir benzerlik bulunmadığını, müvekkili markasının esas unsurunun “….” ibaresi olduğunu, söz konusu ibarenin davacı markasında yer almadığını, “…….” ibaresinin İtalyanca’da yaygın olarak kullanılmakta olduğunu ve bu sebeple de hiçbir kimsenin tekeline bırakılacak bir ibare olmadığını ve davacı iddialarının gerçeği yansıtmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE :
Dava, davalı adına tescilli olduğu iddia edilen …… tescil numaralı markaların hükümsüzlüğü, mümkün değil ise bu markalardan “…….” ibaresinin terkini, markaya tecavüzün tespiti, önlenmesi ve sonuçlarının ortadan kaldırılması ve verilecek hüküm özetinin ilanı taleplidir.
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan gelen kayıtlardan, ….. tescil numaralı “…….” ibareli markanın 06/04/2009 tarihinden itibaren, …… tescil numaralı “…….” ibareli markanın 17/08/2010 tarihinden itibaren, davacı adına tescilli olduğu, …. tescil numaralı “……” ibareli markanın 03/06/2015 tarihinden itibaren, ….. tescil numaralı “…..” ibareli markanın 05/04/2019 tarihinden itibaren davalı adına tescilli olduğu anlaşılmıştır. Dava konusu markalardan 2020/26708 tescil başvuru numaralı markanın, davanın ikame edildiği tarihte ve dahi halihazırda tescilli olmadığı, inceleme aşamasında olduğu anlaşılmıştır.
6769 Sayılı SMK’nın 25. Maddesinde hükümsüzlük koşulları belirtilmiş olup, belirtilen madde ile, 5. veya 6. maddede sayılan hallerden birinin mevcut olması halinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir. Menfaati olanlar, Cumhuriyet Savcıları veya ilgili kamu kurum ve kuruluşları markanın hükümsüzlüğünü mahkemeden isteyebilir. Marka hükümsüzlük davası, dava tarihinde sicilde marka sahibi olarak kayıtlı kişilere veya hukuki haleflerine karşı açılır. Markanın hükümsüzlüğü davalarında Kurum taraf gösterilmez. Bir marka, 5. maddenin birinci fıkrasının (b), (c) ve (d) bentlerine aykırı olarak tescil edilmiş olup da kullanım sonucunda tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından hükümsüzlük talebinden önce ayırt edici nitelik kazanmışsa hükümsüz kılınamaz. Hükümsüzlük halleri, markanın tescil edildiği bir kısım mal veya hizmete ilişkin bulunuyorsa, sadece o mal veya hizmet yönünden kısmi hükümsüzlüğe karar verilir. Marka örneğini değiştirecek biçimde hükümsüzlük kararı verilemez.
Yine SMK’nın 6/1 hükmü uyarınca, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir.
6769 Sayılı SMK’nın 29/1-b ve c maddeleri ile, marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde, tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmanın marka hakkına tecavüz oluşturduğu belirtilmiştir.
Taraf vekillerince deliller sunulduktan ve resen celbi gereken deliller de toplandıktan sonra dosyada bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, dosyanın tevdi olunduğu bilirkişi hazırlamış olduğu 23/03/2021 havale tarihli raporda sonuç olarak, dava konusu markalardan ……. tescil numaralı markanın, davanın ikame edildiği tarihte ve dahi halihazırda tescilli olmadığı, hal böyle iken ilgili markanın hükümsüzlüğünün teknik olarak talep olunamayacağı, davacı yana ait davaya mesnet markanın, davalı yana ait dava konusu markalardan ….. tescil numaralı markanın gerek tescil başvuru tarihi olan 17/10/2018 tarihi itibari ile gerekse de …… tescil numaralı markanın tescil başvuru tarihi olan 09/08/2014 tarihi itibari ile tanınmış marka statüsünde olduğunun ispatlanamadığı, davalı yana ait markaların hükümsüzlüğü koşullarının oluşmadığı, davalı yanın davacı yana ait markaya tecavüz teşkil eder kullanımlarının da dosya münderecatından tespit olunamadığı belirtilmiştir.
Davacı vekilinin bilirkişi raporuna itirazı üzerine, dosyada yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınmasına karar verilmiş olup, dosyanın tevdi olunduğu bilirkişi heyeti hazırlamış oldukarı 07/09/2021 havale tarihli raporda sonuç olarak, davacı markasının SMK m.6/4 kapsamında tanınmış marka olarak değerlendirilebileceğine dair yeterli bilgi/belge dosya içinde yer almadığından, SMK. m6/4 kapsamında bir değerlendirme yapılamamakla birlikte, SMK m.6/5 kapsamında ilgili sektör açısından belirli bir tanınmışlığa erişmiş olduğu, davalı markaları açısından SMK m.6/5 kapsamında hükümsüzlük şartlarının mevcut olduğu, davalı markaları açısından SMK m.6/1 kapsamında hükümsüzlük şartlarının mevcut olduğu, davalının tecavüz teşkil eder şekilde markaya dair kullanımını gösterir dosya içinde herhangi bir bilgi/belge de yer almadığından, dosyanın mevcut durumu itibariyle markaya tecavüz açısından herhangi bir inceleme ve değerlendirme yapılamadığı, önceki raporda ulaşılan sonuca, yukarıda açıklanan nedenlerle markaya hükümsüzlük açısından katılamadıklarını ve heyetçe farklı sonuca ulaşıldığı, markaya tecavüz açısından ulaşılan sonuçların ise aynı olduğu belirtilmiştir.
Her ne kadar bilirkişi raporları sonuç itibariyle farklı ise de, HMK’nın 282 maddesi uyarınca hakim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir. Ayrıca Yüksek Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08/06/2016 tarih ve …. Esas ve ….. Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi hukuki bir konu olduğundan bu yönüyle de bilirkişi raporları HMK 282 maddesi kapsamında Mahkememizce değerlendirilerek çelişkiyi giderir rapor alınmasına gerek duyulmamıştır.
Öncelikle, dava konusu edilen …… tescil başvuru numaralı markanın, davanın ikame edildiği tarihte ve dahi halihazırda tescilli olmadığı, inceleme aşamasında olduğu anlaşılmakla bu marka yönünden davacının davasının hukuki yarar yokluğu dava şartı nedeniyle usulden reddi gerekmiştir.
Davacının diğer dava konusu markalara yönelik hükümsüzlük ve marka haklarına tecavüze dair talebine gelince; davacı markasının Türkiye’de tanınmış marka olduğuna dair ispata yarar herhangi bir delil sunulamamıştır. Bu itibarla davacı markasının tanınmış marka olduğunun kabulü mümkün olmamıştır. Yine, davalı tescillerinin kötü niyetli olduğuna dair ispata yarar yeterli delil ibraz edilememiştir. Davalı adına tescilli ….tescil numaralı marka 03/06/2015 tarihinde sicile kaydedilip 31/07/2015 tarihinde resmi marka bülteninde yayınlanmıştır. Davacı eldeki bu davayı 07/09/2020 tarihinde açmıştır. Mülga 556 sayılı KHK’nın 42/1-a maddesinde, “7’nci maddenin (ı) bendinde belirtilen tanınmış markalarla ilgili davanın tescil tarihinden itibaren 5 yıl içerisinde açılması gerekir. Markanın tescilinde kötüniyet varsa iptal davası süreye bağlı değildir” düzenlemesi mevcut olup, dava açma hakkının sınırsız sürede kullanılmasında yasanın ruhu ve hukuk mantığı ile bağdaşmayacağı gözetilerek 556 sayılı KHK’nin 42/1-(a) bendindeki tanınmış markalar için öngörülen 5 yıllık dava açma süresinin, diğer markalar yönünden açılacak davalar için de uygulanması suretiyle KHK’deki yasal boşluğun doldurulması Yargıtay ……. Hukuk Dairesi’nce kabul edilmiştir(Yargıtay ….. HD’nin …. Esas, …… Karar sayılı ilamı). Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan SMK’nun 25/6 maddesinde de aynen “Marka sahibi, sonraki tarihli bir markanın kullanıldığını bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde bu duruma birbirini izleyen beş yıl boyunca sessiz kalmışsa, sonraki tarihli marka tescili kötüniyetli olmadıkça, markasını hükümsüzlük gerekçesi olarak ileri süremez.
” denilmek suretiyle yasal düzenleme yapılmıştır. Öte yandan, belirtilen bu süre hak düşürücü olup, mahkemece resen gözetilmesi gerekmektedir. Bu itibarla davacının dava konusu ……. tescil numaralı markaya yönelik davası beş yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığından reddi gerekmiştir. Dava konusu …… tescil numaralı marka yönünden ise, bu marka önceki tarihli davalı markasının serisi mahiyetinde olduğu gibi, davacı markalarının tescilli olduğu emtia ve hizmet sınıfı ile de farklıdır. Bu itibarla bu markaya yönelik davanın da reddi gerekmiştir. Davacının marka haklarına tecavüze ilişkin talebine gelince; yukarıda değinildiği üzere hak düşürücü süre içerisinde dava açılmadığı gibi, marka tescilleri dışında davalının fiili kullanımına dair davacı tarafça tecavüzün varlığını gösterir herhangi bir maddi delil sunulmadığından bu yönden de davanın reddi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 59,30 TL ilam harcından 54,40 TL peşin harcın mahsubu ile, 4,90 TL bakiye karar harcının, davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince reddedilen hükümsüzlük davası nedeniyle hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince reddedilen tecavüz davası nedeniyle hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
6-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine,
7-Talep halinde kararın taraflara tebliğine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere, açıkça okunup usulen anlatıldı.16/11/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır