Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/184 E. 2021/160 K. 06.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/184
KARAR NO : 2021/160

DAVA : Markaya Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespitti, Durdurulması
DAVA TARİHİ : 28/07/2020
KARAR TARİHİ : 06/07/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 06/07/2021

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhinde açılan davanın, Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA ; Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirketinin dönercilik sektöründe “… Döner” markasını tescil ettirdiğini, müvekkilinin tanınmış marka haline geldiğini, bu bağlamda birçok franchise olan müvekkili şirket ilk olarak … Mahallesi … Caddesi … Blok No:… …/… adresinde faaliyet göstermesi için davalı ile 06/08/2019 tarihinde bir franchise sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme devam ederken …’nın … Gıda unvanıyla bir şirket kurduğunu, bu şirketin de temsilcisi olduğunu, bunun üzerine müvekkil şirket ile … Gıda arasında yeniden bir sözleşme imzalandığını belirtilen adreste faaliyet gösterdiğini, davalı … Gıda’ya 09.06.2020 ve 23.06.2020 tarihlerinde iki farklı ihtarla franchise şubelerinde yapılan denetimlerde tespit edilen müvekkili şirketin kalite standartlarına aykırılıkları kendilerine ihtaren bildirildiğini ve bu aykırılıkların giderilmesinin istendiğini, müvekkili şirketin dönerin yanında satılacak içeceklerle ilgili de firmalarla anlaşma imzalamakta ve bu anlaşmalarda kendileri dışında başka firma ürünlerin kullanılmayacağının kendilerine taahhüt edildiğini, … Gıda’nın sözleşme sırasında müvekkili şirketin mutlak surette kullanmasını istediği konveksiyonel fırını kullanmadığının ve menülerinde anlaşmaları olmayan ve daha önce kararlaştırılan menülerde yer almayan “…” içeceğini de satışa sunulduğunun tespit edildiğini ve kendilerini bu konuda uyardıklarını, aksi takdirde sözleşmenin feshedileceğinin belirtildiğini, bu uyarıya rağmen … Gıda’nın aykırılıklarına ısrarla devam ettiğinden müvekkili şirket tarafından basiretli tacir hükümlerine uygun olarak fesih ihtarı gönderildiğini ve sözleşmenin 02.07.2020 tarihli ihtarlarıyla feshedildiğini, … Gıda’nın işbu feshe binaen verdiği cevapta da taraflar arasındaki franchise sözleşmesini dahi kabul etmediğini, sözleşmenin şirketle değil yetkilisi olan … ile yapıldığının söylendiğini ve kabul edilmediğini, aradaki sözleşme kabul edilmiyorsa kullanma yetkisinin de bulunmayacağını ve haksız bir şekilde “… Döner” tabelası ile satış yapıldığını, kendilerinin feshe bağlı olarak tabelaların kaldırılmasını istemelerine rağmen halen daha dava tarihi itibari ile “… Mah. … Cad. … blok N:… …/…” adreste bulunan işyerinde “… DÖNER” İbareli tabelaların asılı bulunduğunu, tabelalar asılı bulunduğu gibi sözleşme feshedilmesine rağmen ilgili şubede hala döner satışı da yapıldığını, bu kapsamda davalının, müvekkil şirket tarafından tescillenen “… Döner” markasını haksız olarak kullandığını ve halen döner satışı yaptığından işbu markanın ününden yararlanarak haksız kazanç sağlandığını iddia ederek, tabelaların ihtiyati tedbir yoluyla indirilmesini, müvekkilinin tescilli marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespitini, durdurulmasını talep ve dava etmiştir
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkili ile davacı taraf arasında yazılı olarak imzalanmış bir franchise sözleşmenin mevcut olmadığını, müvekkilinin davacının iddiasında bulunduğu asitli içecek satışını gerçekleştirdiği iddiasının gerçek dışı olduğunu, davacının iddiası olan sözleşmenin feshi sonrası bile markanın müvekkil tarafından kullanıldığına yönelik olup, ortada bir feshin olması için öncelikle ortada geçerli bir franchise sözleşmesi olması gerektiğini, oysa müvekkili ile davacı arasında bir franchise sözleşmesinin mevcut olmadığını, şifahi olarak franchisedan daha farklı bir sözleşme yapıldığını, davacının markadan elde edilecek ticari imaj, kar ve her türlü faydadan vazgeçtiğini, müvekkilinin aykırı bir eylemde bulunmadığını, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını savunarak, müvekkili aleyhine açılan davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE :
Dava, davalının davacı markasına tecavüz ve haksız rekabetinin tespiti ve durdurulması taleplidir. Taraf delilleri toplanarak bildirilen tanıklar dinlenmiştir.
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan gelen kayıtlardan, …. sayılı “… Döner” ibareli markanın, 08/04/2019 tarihinden itibaren 10 yıl müddetle davacı adına tescilli olduğu anlaşılmıştır.
6769 Sayılı SMK’nın 29/1-b ve c maddeleri ile, marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde, tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmanın marka hakkına tecavüz oluşturduğu belirtilmiştir.
6102 Sayılı TTKnın 54. Maddesi ile, haksız rekabete ilişkin bu kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır. 55. Maddesinin 4. fıkrasında ise, iyi niyetle bağdaşmayan, haksız rekabete ilişkin eylemlere örnek olarak, başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak gösterilmiş ve haksız rekabet halleri hüküm altına alınmıştır.
Dosyada, ihtiyati tedbir talebinin değerlendirilmesi açısından bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş ve dosyanın tevdi olunduğu Sınai Mülkiyet Uzmanı bilirkişi hazırlamış olduğu 04/09/2020 havale tarihli raporda sonuç olarak, davalı yana ait işyerinde, gerek işyeri dışındaki tabelada, gerekse işyeri içinde, “…” markasının davalı tarafından kullanılmakta olduğu, dava dilekçesinde taraflar arasında imzalanan “Franchise Sözleşmesi” ve bunun feshedilmesine ilişkin ihtardan bahsedilmesine rağmen, dosya içinde bu belgelere rastlanmadığını, bir an için davanın açıldığı tarih, davacının fesih iradesi olarak baz alınacak olsa bile, dava tarihinden sonraki kullanımların hukuka uygun olmayacağı, bu nedenle davalının mevcut kullanımının SMK’nın 7 ve 29. maddeleri gereğince markaya tecavüz olarak değerlendirilebileceği gibi TTK’nın 55/1-a-4 kapsamında haksız rekabet de teşkil edeceği belirtilmiştir.
Tüm dosya kapsamı deliller ve bilirkişi raporuna göre; davacı şirket ile davalı şirketin sahibi ve yetkilisi …’yı davacı markasının kullanımını öngören Franchise sözleşmesi imzalandığı, bu arada …’ya ait ticari işletmenin … Gıda Tur.ve Dış Tic.ltd.şti.’ne dönüştürülerek devredildiği, davacı tarafça bir takım sözleşmeye aykırılıklar ileri sürülerek sözleşmenin feshedildiğinin davalı tarafa bildirildiği, ihtarnamenin tebliğine rağmen davalı tarafın davacıya ait markayı kullanmaya devam ettiği anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere, iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde, taraflardan birinin fesih iradesi karşı tarafa ulaştıktan sonra, karşı taraf, artık sözleşmeye dayalı olarak aynen ifayı talep edemeyeceği gibi doğrudan sözleşme ile kendisine tanınmış bulunan bir hakkı, sözleşme halen yürürlükte imişcesine kullanma olanağına sahip değildir (Yargıtay 11. H.D 15.02.2017 tarih ve Esas 2015/12426 – Karar 2017/843 sayılı ilamı). Bu anlamda, sözleşmenin feshinin ileriye etkili yahut geriye etkili (dönme) olup olmadığı veya haklı nedenlere dayalı bulunup bulunmadığının tartışılmasının, somut davada ve bu davadaki talep sonucunu oluşturan muarazanın giderilmesi istemi açısından bir önemi yoktur. Taraflar arasındaki sözleşme fesihle birlikte sona ermiş olup feshin haklı nedenlere dayalı olup olmadığı hususunun, ancak bu yoldaki iddia ile karşı taraftan tazminat isteminde bulunulması halinde, bu cihette açılacak bir tazminat davasında tartışılması ve sonuca bağlanması gerekir. İşbu davada gerek davacının ve gerekse de feshin haksızlığını savunan davalının bu yolda bir istemi söz konusu değildir. Bu itibarla davacı tarafça sözleşmenin feshine dair ihtarname davalı tarafa tebliğine rağmen davacı adına tescilli markayı davalının ticari etki doğuracak bir şekilde kullanmaya devam etmesi davacının marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil edeceğinden, davacının davasının kabulüne karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının KABULÜNE, davalının davacı adına tescilli “… DÖNER” esas unsurlu marka haklarına tecavüz ve haksız rekabetinin tespitine, durdurulmasına,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 59,30 TL ilam harcından, 54,40 TL peşin harcın mahsubu ile, 4,90 TL bakiye karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 108,80 TL dava ilk masrafı, 247,90 TL tebligat-tezkere ve 1.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.356,70 TL yargılama giderinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,
7-Talep halinde kararın taraflara tebliğine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere, açıkça okunup usulen anlatıldı.06/07/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır