Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/181 E. 2020/155 K. 17.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/181 Esas
KARAR NO : 2020/155

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 21/06/2019
KARAR TARİHİ : 17/07/2020

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalı yan ile müvekkili şirket arasında 24/01/2018 tarihinde “…..” bakımından mutabakata varıldığını, davalı ile mezkur protokolün 1. Maddesi çerçevesinde belirlenen kira bedelleri bakımından davalının ödemede temerrüde düştüğünü, davalı ile mezkur protokolün 1. Maddesi çerçevesinde Marka Lisans Sözleşmesi imzalandığını ve …… Okulları markasının 12+8 yıl süre ile davalıya inhisari bir lisans hakkı tanındığını, mezkur sözleşmenin 3. Maddesinde “…… Okulları” markasını lisans verenin yazılı onayı olmaksızın franchise veremez, hiçbir suretle kullandıramaz.” hükmü gereği davalı tarafından ……. Anadolu Lisesi …… Ortaokulu, . …… İlkokulu, …… Anadolu Lisesi, , …… İlkokulu, …… Ortaokulu bakımından ….. Eğitim Sağlık Tur. Hiz. San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından franchise sözleşmesi çerçevesinde onay talep edildiğini ve müvekkili şirket tarafından gerekli onayların verildiğini, davalı tarafından …… İlkokulu, …. Ortaokulu, …… Anadolu Lisesi bakımından işletilmesi için onay talep edildiği ve müvekkili şirket tarafından gerekli onayların verildiğini, davalı tarafından ….. adına franchise sözleşmesi çerçevesinde …… Temel Lisesi bakımından işletilmesi için onay talep edildiğini ve müvekkili şirket tarafından gerekli onayların verildiğini, müvekkili tarafından gerekli onayların verildiği işletmeler bakımından marka sözleşmesinin ayrılmaz parçası olan franchise sözleşmesinin müvekkili şirkete verilmediğini, 24/01/2018 tarihli Okul Devir Protokolünün bütünleyici ve ayrılmaz parçası olan Marka Lisans Sözleşmesine aykırılık halinde devredenin devir protokolünü ve bu çerçevede imzalanan kira sözleşmeleri ile marka devir sözleşmesini haklı sebeple ve bila tazminat fesih hakkına sahip olduğunun hükme bağlandığını, davalı tarafından her aşamada taraflar arasında imzalanan okul devir protokolü, kira sözleşmeleri ve marka lisans sözleşmelerinin ihlal edildiğini, davalı ile imzalanan Marka Lisans Sözleşmesinin 6/b maddesinde belirtilen sebeplerle feshedildiğini ve davalının markayı kullanma hakkının ortadan kalktığını, davalının …… Okulları markasını kullanmaya son vermediğini, davalının markayı kullanma hakkı olmamasına rağmen …… Okulları ibareli marka ile MEB’e bağlı olarak okul işletmeyi sürdürdüğünü, bu sebeple marka hakkına tecavüz edilmesinden ötürü, 6769 sayılı SMK 149/1-d maddesi gereğince tecavüzün kaldırılması, tabela, afiş ve her türlü tanıtım aracına el konulması, davalının …… Okulları markasına benzeterek …… Kolejleri ve benzeri markalara itibar edilerek okul işletmesinin önüne geçilmesini, söz konusu markaya tecavüzün gazetede ilan edilmesi ve MEB ile ilgili ilçe müdürlüklerine bildirilmesini, 100.000,00 TL manevi zararın ve 10.000 TL maddi tazminatın fesih tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkili şirket ile davacı arasında imzalanan 24/01/2018 tarihli Marka Lisans Sözleşmesi uyarınca; muhataba ait …… Okulları markasının 12 yıllık süre için keşideci tarafından kullandırılmasının kararlaştırıldığını, davacı tarafın davalının ticari olarak zor durumda bulunması ve ödeme güçlüğü nedeniyle markanın zarar gördüğü ve bu nedenle Marka Lisans Sözleşmesinin feshini talep etmişse de, 24/01/2018 tarihli sözleşmesinde sözleşmenin ileriye yönelik feshi ile derhal feshini gerektiren sebepler tahdidi olarak sayılmış olmakla ve ödeme güçlüğü davacı tarafın haksız davranışları neticesinde meydana gelmiş olmakla, davacı tarafın marka hakkına tecavüzün önlenmesine dair istemlerinin reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Yargılama sırasında deliller toplanmış; Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan …… Okulları ve benzer ibareli ….. adına olan markalara ait tescil belgeleri celp olunmuş, davacı vekilince marka lisans sözleşmesi fotokopileri dosyaya sunulmuş, davalı vekilince davaya konu marka hakkı devir sözleşmelerinin fotokopileri dosyaya sunulmuştur.
Mahkememizce 17/01/2020 tarihli ara karar ile davacının maddi ve manevi tazminat taleplerinin işbu dosyadan tefriki ile mahkememizin ayrı bir esasına kaydına karar verildiği görülmüştür.
“6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu ve 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu çerçevesinde talep edilebilecek olan tecavüzün önlenmesi(men), tecavüzün durdurulması(ref’i) ve tazminat taleplerini tek bir dava ile ileri sürülebilir. Burada talep arasında aslilik-fer’ilik ilişkisi bulunmamaktadır. Dolayısıyla mahkemece dava şartı arabuluculuğa tabi olan bir talep ile olmayan bir talebin arabuluculuğa başvurulmaksızın bir aslilik-fer’ilik kurulmadan birlikte açıldığının anlaşılması halinde dava şartı arabuluculuğa tabi olanlar hakkında ayırma kararı verilmelidir.(Dr. Hasan Kadir Yılmaztekin-Zeliha İnce Dava Şartı Arabuluculuk Ekseninde Bazı Fikri Mülkiyet Hukuku Uyuşmazlıkları)
Yukarıda açıklanan hukuki mütalaa çerçevesinde mahkememizin ….. esas sayılı dosyası üzerinden 17/01/2020 tarihli ara karar gereği verilen karar ile dosyanın maddi ve manevi tazminat talepleri yönünden tefrikine karar verilmiş ve dosya mahkememizin yukarıdaki esasına kaydı yapılmıştır.
Mahkememizce 26/06/2019 tarihli muhtıra ile davacı vekiline 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıkları Arabuluculuk Kanunun 18/A maddesi uyarınca arabuluculuk tutanağını sunmak üzere 1 haftalık kesin süre verildiği, verilen süre kesin olduğu için bu süre sonunda arabuluculuk tutanağını ibraz edilmediği takdirde bu yönde beyanda bulunma ve tutanak ibraz etme hakkından vazgeçmiş sayılacağı ve bu hususta dava şartları yönünden inceleme yapılarak karar verileceği hususu ihtaratının yapıldığı, dosyaya 12/11/2019 tarihli beyan dilekçesi ile davacı tarafın arabuluculuk kanun yoluna başvurulmayarak dava şartı yerine getirilmediğini, bu nedenle mahkemenin dosya ile ilgili “usulden ret” kararını verip iş bu kararın kesinleşmesinden sonra taraflarına öncelikle arabuluculuk kanun yoluna başvurmak suretiyle tekrardan her türlü yasal hakları kullanacaklarını beyan etmiştir.
TTK’nun 5/A md’sinde açıkça “dava açılmadan önce” arabuluculuğa başvurma şartının öngörülmüş olması, arabuluculuk dava şartının HMK’da sayılan dava şartlarından farklı ve özel bir dava şartı olarak düzenlenmesi; Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-2 maddesinde arabuluculuk tutanağının dava dilekçesine eklenmemesi halinde bu hususta 1 haftalık kesin süre verileceğinin ve davanın usulden reddedileceğinin yer alması ve bu usulün HMK’da düzenlenen dava şartı yokluğunda izlenecek usulden farklı olması ve son tahlilde sonraki kanunun öncekine; özel kanunun genel kanuna göre uygulama önceliğinin olması genel prensipleri gereği arabuluculuk yoluna başvurulması dava şartının sonradan tamamlanabilir nitelikte bulunmadığı aksi halin kabulünün, yani yargılama sırasında tamamlanabilir olduğunun kabulünün kanunun getirmek istediği değişikliğin özüne aykırı olacağı, kanunun amacının mümkün olduğunca dava yoluna gitmeksizin uyuşmazlıkları arabuluculuk safhasında çözmek olduğu, zaten yargılaması devam eden uyuşmazlıkta davalının arabuluculuk yolu ile çözüme yanaşmasının zor oluşu, devam eden yargılamada davacıya bu imkanın tanınmasının arabuluculuğu yalnızca tamamlanacak bir formaliteye dönüştüreceği, kanun koyucunun amacının bu olmadığı, bu nedenle “dava açılmadan önce” şeklinde açık ve net bir düzenleme tercih edildiği hukuki ve vicdani kanaatiyle, davacının arabuluculuk yoluna dava açılmadan önce başvurmaması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur

H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davacının davasının dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine,
2-Alınması gereken 54,40 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davalı kendisini vekille temsil ettirmekle yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 4.910,00 TL’nin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5-Kalan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Tarafların yokluğunda dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere tensiben karar verildi.17/07/2020

Katip …
¸

Hakim …
¸