Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/170 E. 2021/60 K. 09.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/170
KARAR NO : 2021/60

DAVA : Markanın Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 08/06/2015
KARAR TARİHİ : 09/03/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 30/03/2021

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhinde açılan davanın, Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin Türkiye’nin tek makas üreticisi olan ve tüm ortakları aynı ……. Makas San. İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.’nin pazarlamacı şirketi olduğunu, müvekkilinin sadece Türkiye’de değil yurtdışında da kaliteli ürünleri ile aranan ve tanınan bir şirket olduğunu, müvekkilinin horsehead şekil markasının TPE nezdinde 09.06.2003 tarihinden itibaren 10 yıl süreyle 08 ve 35.sınıftaki mal ve hizmetler bakımından ……. tescil numarası ile tescilli olduğunu, müvekkilinin sadece “…….” markasının değil “……” markasının da sahibi olduğunu, davalının yetkisiz ve izinsiz olarak davalının 23.07.2012 tarihinde TPE’ye yaptığı başvuru ile ani …… şeklini ……. tescil numarası ile 08. sınıfta kullanılmak üzere tescil ettirdiğini, davalı şirketin markası ile müvekkili markasının, özellikle kullanılan metal emtialar üzerine basıldığında (renk olarak görülemeyeceği ve yazının da zorunluluk nedeniyle çok küçük yazılabilmesi ve hatta bazen yazılamaması durumunda) birbirinden ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, zaten söz konusu marka/ibarenin tescil başvurusundan önce tüketicide iltibas yaratmak suretiyle kullanıldığından haberdar olur olmaz gerekli yasal yollara başvurulduğunu, davalı aleyhine 02.07.2012 tarihinde yaptığı şikayet ve bilahare 18.07.2012 tarihinde açtığı davadan sonra davalının 23.07.2012 tarihinde söz konusu marka başvurusunu yaptığını, kötü niyetli olduğunu, davalının yetkisiz ve izinsiz olarak müvekkilinin markasını taşıyan makasları yurtdışından ithal edip, yurtiçinde piyasaya arz ettiğini, müvekkilinin Türkiye’deki tek makas üreticisi tarafından üretilen makasların Türkiye ve Dünyadaki tek pazarlamacısı olduğunu, bu alanda Türkiye’de tek olan müvekkili şirketinin ürünlerinin bu şekilde taklit edilmek suretiyle piyasaya arz edilmesinin zaten tek olan müvekkili şirketin iç piyasada yok olmasına yol açacağını, Davalı şirket eylemlerinin müvekkil şirket ve diğer kardeş üretici şirketin üretim araçlarının durmasına yol açacağını, bu fiillerin devamının müvekkili için telafi edilemeyecek zararlar ortaya çıkardığını ve çıkarmaya da devam edeceğini, davalı tarafından özellikle İtalya’da 3-5 kişinin çalıştığı merdiven altı mahiyetindeki atölyelerde fason olarak imal ettirilmiş olan ve müvekkilinin tescilli markası ve alametif harikasının baskısının yaptırıldığı makasların kalitesinin oldukça düşük olduğunu, müvekkilinin uğradığı zararın sadece maddi zarar olmadığını, markasının itibarının zedelenmesi suretiyle de zarara uğradığını, davalı şirketin söz konusu markayı tescil ettirip kullanmasının aynı zamanda TTK md. 54 vd. uyarınca haksız rekabet teşkil ettiğini iddia ederek, davalı tarafa ait ……. tescil numaralı markanın hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkili şirkete ait ……. tescil numaralı markanın iltibas yaratmak amacıyla ve kötü niyetle tescil edildiği iddiasının mesnetsiz ve hukuka aykırı olduğunu, müvekkili şirketin 1982 yılında kurulduğunu, yüzlerce çalışanı ve sayısız müşterisi olan kendi sektörünün lideri konumunda bir şirket olduğunu, dünya çapında birçok markanın ve şirketin Türkiye distribütörlüğünü yaptığını, TPE nezdinde tescilli 115 marka, 8 endüstriyel tasarım ve 7 adet patent/faydalı modelin sahibi olduğunu, müvekkiline ait markanın tescil tarihinden önce kullanıldığını, markanın kullanıldığı terzi makaslarının İtalya’da ……… firmalar tarafından imal edilmiş ve müvekkili şirket tarafından 1998 yılından itibaren Türkiye içinde satıldığını, 1998 yılından 2012 tarihine kadar geçen süre içinde kullanılan marka için davacı tarafından hiçbir itirazda bulunulmamasının, sessiz kalınmasının ve markanın tescil tarihi olan 23.07.2012 tarihinden itibaren 3 yıl sonra huzurdaki hükümsüzlük davasının açılmasının davacının kötü niyetli olduğunu ve huzurdaki davayı açmakta hukuki yararı olmadığını ortaya koyduğunu, dava konusu şekil markasının tescil aşamasında TPE tarafından gerekli inceleme ve araştırmalar yapılarak tescil edildiğini ve davacının hiçbir aşamada itiraz etmediğini, müvekkili tarafından satılan makasların kalitesiz olduğu iddiasının mesnetsiz olduğunu, ürünlerin ithal edildiği İtalya’nın bir AB ülkesi olduğu, davacı tarafından basitleştirilmeye çalışılan üretimin mümkün olmadığını, müvekkili şirketinin davacı tarafın itibarını zedelediği iddiasının mesnetsiz ve haksız olduğunu, aksine davacının eylem ve işlemlerinden müvekkilinin ticari itibarının zedelenmeye çalışıldığını beyanda davanın reddini talep etmiştir.
Bakırköy (Kapatılan) …… Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 12/06/2017 Tarih, …… Esas ve …… Karar sayılı “Davanın reddine” dair kararı, davacı vekilinin istinaf talebi üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ….. Hukuk Dairesi’nin, 03/07/2020 Tarih, ….. Esas ve …… Karar sayılı ilamı ile, İlk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporunda; “davalı markasındaki şeklin görsel olarak testere türü kesici aletlere, sufle makasına ve ejderhaya benzediği ancak at başına benzemediği, görsel olarak davalı markası davacı markasına benzemediği, görsel benzerlik bulunmadığından taraf markalarının KHK 8/1-b hükmü kapsamında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı ve iltibasın oluşmadığı kanaatine varıldığını, davacı markasının sektörde bilinen bir marka olmakla birlikte tanınmış marka olarak değerlendirilemeyeceğini, at başı şeklinin makaslarda kullanımla ayırt edicilik kazandığını” beyan etmişlerdir. Yine taraflar arasında görülen İstanbul ……. FSHHM’nin ……. Esas sayılı markaya tecavüz davasında alınan bilirkişi raporunda; ” …….. “….. ” sözcüğünün bulunduğu, makas üzerindeki şeklin davacının ……. nolu makasındaki at başı şekline benzediği, davacı markasının sektördeki tanınmışlığı nedeniyle kullanılan at başı şeklinin orta düzeydeki tüketicilerin karıştırmasına müsait olduğu, tarafların aynı sektörde faaliyet gösterdiği…” beyan edilmiştir. Her iki bilirkişi raporunda, tekstil mühendisi-sektör temsilcisi bilirkişi …….’in görevlendirilmesine rağmen benzerlik karşılaştırması yönünden, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmediği, davalının ürünler üzerinde kullandığı şekil markasından farklı bir şekli marka olarak tescil ettirip ettirmediği üzerinde durulmadığı, eksik inceleme ile karar verildiği kanaatiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, dosyanın bilirkişi heyetinden ek rapor, yada sektör bilirkişisinin de içinde bulunduğu yeni bir heyetten rapor alınarak, hasıl olacak sonuca göre karar vermek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir” gerekçesi ile kaldırılarak dosya mahkememize iade olmuş olmakla Mahkememizin yukarıda ki esasına kaydedilip, kaldırma kararı doğrultusunda yargılama yapılmıştır.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı doğrultusunda dosyada bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş ve dosyanın tevdi olunduğu bilirkişi heyeti hazırlamış oldukları 12/02/2021 havale tarihli raporlarında sonuç olarak, davacının huzurdaki davayı açmakta uzun (haklı görülemeyecek) bir süre sessiz kaldığından bahsedilemeyeceğini, dosyada davacı markasının tanınmış marka niteliğinde olduğunu ispat edici delillerin bulunmadığını, hükümsüzlüğü talep edilen davalıya ait ……. tescil sayılı markanın, davacıya ait ……. tescil sayılı marka ile hem marka (işaret) düzeyinde hem de işletme (markaların sahipleri) düzeyinde iltibasa sebep olmadığını, davalı markasının tescilinde kötü niyet bulunduğunu gösteren bir emarenin mevcut olmadığı belirtilmiştir.
Dosya kapsamı deliller, aldırılan bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde; davacı markasının tanınmış marka statüsünde olmadığı, hükümsüzlüğü talep edilen davalıya ait ……. tescil sayılı markanın, davacıya ait ……. tescil sayılı marka ile hem marka (işaret) düzeyinde hem de işletme (markaların sahipleri) düzeyinde halk tarafından karıştırılma ihtimali dahil iltibas tehlikesi ve iltibasa sebep olmadığı anlaşılmakla, davacının davasının reddine karar vermek gerekmiştir. Bu itibarla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan, 59,30 TL ilam harcından, 27,70 TL peşin harcın mahsubu ile, 31,60 TL bakiye karar harcının, davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 43,00 TL yargılama giderinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Talep halinde kararın taraflara tebliğine,
7-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. Açıkça okunup usulen anlatıldı.09/03/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır