Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/158 E. 2021/54 K. 04.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/158
KARAR NO : 2021/54

DAVA : Markaya Tecavüzün Durdurulması, Men’i, Maddi-Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 02/07/2020
KARAR TARİHİ : 04/03/2021
KARRA YAZIM TARİHİ : 04/03/2021

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhinde açılan davanın, Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA ; Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirketin “……”, “…… ” ve “……..” markaları ile gıda ve hizmet sektöründe faaliyet gösteren köklü bir firma olduğunu, müvekkilinin tescil ettirmiş olduğu söz konusu markaları 29, 30, 31, 39, 42, 43 ve 44. sınıflarda kullandığını, müvekkili şirketin ayrıca içerisinde “……” ibaresi geçen birçok markanın Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde tescilini gerçekleştirdiğini, müvekkiline ait “…… ” markasının, TPMK nezdinde tanınmış marka olarak tescil edildiğini, müvekkili şirketin 1935 yılından bu yana aynı unvan altında faaliyet göstermekte olup, 1999 yılında dahi söz konusu logonun müvekkili tarafından tescilli olarak kullanıldığını, ortalama bir tüketicinin “……” kelimesini duyduğunda aklına gelecek ilk ve tek şirket olduğunu, müvekkili şirketin marka ve logo kullanımının da işbu logo ve markanın tescilinin de davalının kullanımından daha eskiye dayandığını, ancak hal böyle iken davalının, müvekkiline ait markalar ile iltibasa yol açacak derecede benzer olan bir markayı hukuka aykırı olarak kullandığının soruşturma ve kovuşturma işlemleri ile ortaya konduğunu, İstanbul …… Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesi’nin 25.04.2019 tarih ve …… sayılı kararı ile davalı şirket yetkilisi aleyhine cezai hüküm kurulduğunu ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildiğini, söz konusu kararın kesinleştiğini, davalı şirketin üretim merkezinde, servis araçlarında ve http://www……com.tr/ adresinde TPMK nezdinde herhangi bir tescili veya tescil başvurusu olmaksızın müvekkiline ait seri markaların kök ibaresi olan “……” ibaresini ön plana çıkararak iltibas yaratacak şekilde kullandığını, söz konusu tecavüzün tespit edilmesi üzerine, taraflarınca müvekkil şirketin marka hakkına tecavüz ve aynı zamanda haksız rekabet teşkil eden işbu eylemlerine son vermesinin davalı tarafa ihtar olunduğunu, ancak davalının, işbu ihtarname, cumhuriyet savcılığına yapılan şikayet ve mahkemece verilen kesinleşen cezai hükme rağmen kullanımına halen devam ettiğini ve davalının bu söz konusu eylemlerinin müvekkilinin marka hakkına tecavüz ve aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiğini iddia ederek, marka hakkına vaki tecavüzün durdurulmasını ve men’ini, müvekkiline ait markalarla iltibasa yol açan ürünlerde, tabelalarda, ambalajlarda vs. satışının, kullanımının veya pazarlanmasının durdurulmasınaı markayı ihlal eden ürünlere, ambalajlara vs. el konulmasına ve imhasına, uğranılan zararın tazmini için şimdilik 50.000,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 100.000 TL tazminatın, davalıdan reeskont avans faizi ile birlikte tahsilini ve verilecek hüküm özetinin ilanını talep ve dava etmiştir.
CEVAP ; Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkilinin 1984 yılında kurulmuş olduğunu ve o tarihten bu yana kesintisiz olarak faaliyette bulunduğunu, davacının değindiği ceza kararının usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle kanun yararına bozulması talebiyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvuru yapıldığını, müvekkilinin “…….” ibaresinden oluşan markasını 02.12.2002 tarihinde aktif olarak kullanmaya başladığını, bu kullanımının 24.04.2003 tarihinden itibaren de internet sitesinde kullanılarak aleniyet kazandığını, müvekkiline ait şirket marka ve logosunun dava tarihinden 17 yıl önce (2002 yılından itibaren) kullanılarak tescilsiz bir sınai hak elde edildiğini, davacı taraftan daha önceki bir tarihte sınai hak kazanan müvekkili şirketin bu markasını kullanmasının önünde herhangi bir engel bulunmadığını, müvekkilinin “…….” ibaresini kullanmakta önceye dayalı üstün hakkı bulunduğunu, kullanım tarihleri dikkate alındığında, müvekkilinin davacıdan esinlenmesi mümkün olmadığı gibi, halihazırda var olmayan bir markanın taklit edilmesinin de mümkün olmadığını ve davacı yanın söz konusu taleplerinin yersiz olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE :
Dava, markaya tecavüzün durdurulması, men’i, maddi-manevi tazminat ve verilecek hüküm özetinin ilanı taleplidir.
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan gelen kayıtlardan “……..” esas unsurlu birçok markanın davacı adına tescilli olduğu anlaşılmıştır.
6769 Sayılı SMK’nın 29/1-b ve c maddeleri ile, marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde, tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmanın marka hakkına tecavüz oluşturduğu belirtilmiştir.
Taraf vekillerince deliller sunulduktan ve resen celbi gereken deliller de toplandıktan sonra dosyada bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, dosyanın tevdi olunduğu bilirkişi heyeti hazırlamış oldukları 11/02/2021 havale tarihli raporda sonuç olarak, davacının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet iddiasını 17 yıl gibi çok uzun bir süre sessiz kaldıktan sonra ileri sürdüğü, bu sürenin marka kullanımına karşı çıkılmayacağına dair davalıda haklı bir güven oluşturacak uzunlukta olduğu, davalının markaya uzun yıllar boyunca bu haklı güvenle yatırım yaptığının kabul edilebileceği ve marka kullanımında kötü niyetli olduğunu gösteren sarih bir emarenin-verinin tespit edilemediği, İstanbul ….. Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesi’nin 25.04.2019 tarih ve ……. karar sayılı hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının bağlayıcılık yönünden hukuki değerlendirmenin TBK’nın 74. Maddesi düzenlemesinin de Mahkemenin takdirinde olduğu, ancak Mahkemece davacının huzurdaki davayı açmakta uzun süre sessiz kalma suretiyle hak kaybına uğramayıp, davalı kullanımının davacının tescilli marka haklarına tecavüz teşkil ettiği kabul edilirse, yapılan mali inceleme ve değerlendirme neticesinde, davacının SMK’nın 151/2-(c) maddesi uyarınca davalıdan talep edebileceği lisans bedelinin 8.938.786,33 TL olarak hesap edildiği, ancak davacının karlılık oranlarının emsal lisans bedeli oranı olan %15’in altında olduğu ve aynı dönemde kazancının 3.244,365,02 TL olarak hesap edildiği göz önüne alındığında lisans bedelinin 8.938.786,33 TL olarak hesap edildiği belirtilmiştir.

Tüm dosya kapsamı deliller ve yeterli görülen bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğine; Davanın açıldığı tarih ve öncesinden tanınmış marka haline gelmiş olan davacıya ait “…….” markasının tescilli kullanımının davalıdan önceye dayanmakta olup çok sayıda “……” ibaresini taşıyan markaların davacı adına tescilli olup bu markalardan en eskisinin ……. tescil nolu olup 29 ve 30. Gıda emtiası sınıfında tescilli olduğu, davacının 43. Hizmet sınıfında tescilli en eski markalarının ise ….. ve ……. nolu “…….. ” ve “……. ” markaları olup bu markaların 43. Sınıfta yiyecek ve içecek hizmetleri, yiyecek ve içeceklerin hazırlanması vs. Hizmetlerinde tescilli olduğu, davalı şirketin ise dosya kapsamı delillere göre “…….” ibaresini 2002 yılından itibaren marka olarak kullanmaya başladığı, yoğun olarak tanıtımının yapılıp medya aracılığıyla da herkese duyurulduğu, eldeki davanın ise 2020 yılında açıldığı anlaşılmıştır. Buna göre, davacının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet iddiasını 17 yıl gibi çok uzun bir süre sessiz kaldıktan sonra ileri sürdüğü, bu sürenin marka kullanımına karşı çıkılmayacağına dair davalıda haklı bir güven oluşturacak uzunlukta olduğu, davalının markaya uzun yıllar boyunca bu haklı güvenle yatırım yaptığı ve marka kullanımında kötü niyetli olduğunu gösteren sarih bir emarenin-verinin tespit edilemediği görülmüştür. Aynı olaya ilişkin İstanbul ….. Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesi’nin 25.04.2019 tarih ve ……. karar sayılı kararı ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olup, bu karar teknik manada kesin mahkumiyet kararı olmayıp TBK’nın 74. Maddesi uyarınca mahkememizi bağlayıcılığı bulunmamaktadır. Kaldı ki, ceza mahkemesince de maddi olgu mahkememizin kabulünde olduğu şekliyle tespit edilmiş olup, ceza dosyasında görevlendirilen bilirkişi de mahkememiz kabulünde olduğu şekliyle sessiz kalma yoluyla hak kaybından bahsetmiştir.
Bu itibarla davacının huzurdaki davayı uzun süre sessiz kalma suretiyle hak kaybına uğradıktan sonra açması, yerleşik Yargıtay İçtihatları gereği hakkın kötüye kullanılması mahiyetinde olup, SMK’nın 25/6 maddesi de gözetilerek davacının davasının reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan, 59,30 TL ilam harcından, 54,40 TL peşin harcın mahsubu ile, 4,90 TL bakiye karar harcının davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihininde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Karar tarihininde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince reddedilen manevi tazminat yönünden hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Talep halinde kararın taraflara tebliğine,
7-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere, açıkça okunup, usulen anlatıldı.04/03/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır