Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/13 E. 2020/24 K. 28.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/13 Esas
KARAR NO : 2020/24

DAVA : Marka (Marka İtibarının Kaybı Nedeniyle Tazminat İstemli)
DAVA TARİHİ : 26/11/2019
KARAR TARİHİ : 28/01/2020
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Dava dilekçesindeki talebin Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının ….. soruşturma sayılı dosyasında şikayete konu olan ürünlerin taklit olduğunun, keza bu fiilin müvekkili şirketin ….. markasına tecavüz teşkil ettiğinin tespitine, söz konusu dosyadan el konulmuş ve kendileri de mağdur olan ve bunları Savcılığa rızaen teslim etmek istemiş olan …… Madencilik Sanayi A.ş yetkilisi …… ‘a yeddiemin sıfatıyla teslim edilmiş olan ve söz konusu şirketin Çatalca, …. Köyü, … mevkiindeki şirketin kum ocağında bulunan 8 adet taklit ….. markalı ….. model nolu rulmana Sınai Mülkiyet Kanunu m.149/d uyarınca el konulmasına, el konulan bu ürünlerin m.149/f gereğince masrafı müteselsilen davalılara ait olmak üzere imhasına, bu talebimiz uygun görülmediği takdirde m.149/e uyarınca el konulan ürünler üzerinde müvekkili şirkete mülkiyet hakkının tanınmasına, davalıların bu fiil nedeniyle elde ettikleri net kazancın SMK’nun m.151(2)b uyarınca tespiti ile bu meblaga m.151(4) gereğince hakkaniyete uygun bir payında eklenerek SMK’nun m.150-m.151 gereğince söz konusu maddi tazminatı davalıların ticari defter vd. Kayutları incelemeden ne kadar kazanç elde etmiş olduklarını tam ve kesin olarak belirleyebilmeleri mümkün olmamakla HMK m. 107(2) gereğince ileride arttırılmak üzere bu kalemi şu safhada herbir davalı için 1.000 TL olmak üzere belirsiz alacak şeklinde talep ettiklerini, haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte müteselsilen ödemeye mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Yargılama sırasında Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan davacıya ait markaların tescil belgeleri celp olunmuştur.
“6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu ve 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu çerçevesinde talep edilebilecek olan tecavüzün önlenmesi(men), tecavüzün durdurulması(ref’i) ve tazminat taleplerini tek bir dava ile ileri sürülebilir. Burada talep arasında aslilik-fer’ilik ilişkisi bulunmamaktadır. Dolayısıyla mahkemece dava şartı arabuluculuğa tabi olan bir talep ile olmayan bir talebin arabuluculuğa başvurulmaksızın bir aslilik-fer’ilik kurulmadan birlikte açıldığının anlaşılması halinde dava şartı arabuluculuğa tabi olanlar hakkında ayırma kararı verilmelidir.(Dr. Hasan Kadir Yılmaztekin-Zeliha İnce Dava Şartı Arabuluculuk Ekseninde Bazı Fikri Mülkiyet Hukuku Uyuşmazlıkları)
Yukarıda açıklanan hukuki mütalaa çerçevesinde mahkememizin …. esas sayılı dosyası üzerinden 23/12/2019 tarihli ara karar ile dosyanın maddi ve manevi tazminat talepleri yönünden tefrikine karar verilmiş ve dosya mahkememizin yukarıdaki esasına kaydı yapılmıştır.
Mahkememizce 27/11/2019 tarihli tensip tutanağı gereğince davacı vekiline 6325 sayılıHukuk Uyuşmazlıkları Arabuluculuk Kanun 18/A maddesi uyarınca arabulucu tarafından onaylanmış arabuluculuk tutanağının bir örneğinin 1 hafta kesin süre içerisinde ibraz edilmesi, aksi takdirde davanın usulden reddine karar verileceği ihtaratının yapıldığı, herhangi bir beyanda bulunulmadığı anlaşılmıştır.
TTK’nun 5/A md’sinde açıkça “dava açılmadan önce” arabuluculuğa başvurma şartının öngörülmüş olması, arabuluculuk dava şartının HMK’da sayılan dava şartlarından farklı ve özel bir dava şartı olarak düzenlenmesi; Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-2 maddesinde arabuluculuk tutanağının dava dilekçesine eklenmemesi halinde bu hususta 1 haftalık kesin süre verileceğinin ve davanın usulden reddedileceğinin yer alması ve bu usulün HMK’da düzenlenen dava şartı yokluğunda izlenecek usulden farklı olması ve son tahlilde sonraki kanunun öncekine; özel kanunun genel kanuna göre uygulama önceliğinin olması genel prensipleri gereği arabuluculuk yoluna başvurulması dava şartının sonradan tamamlanabilir nitelikte bulunmadığı aksi halin kabulünün, yani yargılama sırasında tamamlanabilir olduğunun kabulünün kanunun getirmek istediği değişikliğin özüne aykırı olacağı, kanunun amacının mümkün olduğunca dava yoluna gitmeksizin uyuşmazlıkları arabuluculuk safhasında çözmek olduğu, zaten yargılaması devam eden uyuşmazlıkta davalının arabuluculuk yolu ile çözüme yanaşmasının zor oluşu, devam eden yargılamada davacıya bu imkanın tanınmasının arabuluculuğu yalnızca tamamlanacak bir formaliteye dönüştüreceği, kanun koyucunun amacının bu olmadığı, bu nedenle “dava açılmadan önce” şeklinde açık ve net bir düzenleme tercih edildiği hukuki ve vicdani kanaatiyle, davacının dava açılmadan önce arabulucuya gitmemiş olması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Ayrıntısı yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davacının davasının dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine,
2-Peşin harcın yeterliliğine, başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
4-Kalan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Tarafların yokluğunda dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere tensiben karar verildi 28/01/2020
Katip …

Hakim …