Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/116 E. 2021/17 K. 21.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/116
KARAR NO : 2021/17

DAVA : Markanın Hükümsüzlüğü, Sicilden Terkin
DAVA TARİHİ : 14/04/2020
KARAR TARİHİ : 21/01/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 27/01/2021

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhinde açılan davanın, Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA ; Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin alüminyum kapama işleri sektörüne ait ürünlerin üretimi konusunda uzmanlaşmış, İspanya’da kurulmuş, kendi şubeleri, doğramacılar ve distribütörlük yapan şirketler ile dünyanın birçok noktasında ürün tedarik eden, ticari faaliyette bulunan ve kendi sektöründe lider firmalardan biri olduğunu, müvekkilinin “……. ” markaları altında ürünlerini İspanya’dan tüm dünyaya ihraç ettiğini, “…… ” markasını ticaret unvanının baş harflerini bir araya getirerek oluşturduğunu, markayı …… sayı ile 35 ve 42. sınıflarda TPMK nezdinde kendi adına tescil ettirdiğini, müvekkilinin ……. nezdinde “……” esas unsuru ile tescilli birçok markasının bulunduğunu, “…….” markasının müvekkili şirket tarafından internet platformlarında da yoğun bir şekilde kullanıldığını, müvekkili şirkete ait “…….” markalı ürünlerin 24.04.2015 tarihinde imzalanan münhasır dağıtımcılık sözleşmesi ile Türkiye’de münhasır olarak yetkilendirilen davalı ……. tarafından satıldığını ve bu ürünlerin sektörde bilinilirliği ve tanınmışlığı olduğunu, 27.12.2019 tarihine kadar Türkiye’de davacı şirketin münhasır distribütörlüğünü yapan davalının, müvekkiline ait olan “…….” markasını …… sayı ile TPMK nezdinde 6, 7 ve 20. sınıflarda kendisi adına tescil ettirdiğini, müvekkilinin uluslararası alanda kullandığı “…….” markasını …… aracılığıyla TPMK nezdinde faaliyet alanı olan 6. sınıf kapsamında tescil ettirmek istediğinde, bu talebinin davalı markası yüzünden reddedildiğini, söz konusu markanın ……. tescil no ile ancak 35 ve 42. sınıflarda tescilinin sağlandığını, davalının söz konusu tescilinin kötü niyetli olduğunu, bu hususun aralarında imzalanan sözleşmeye de aykırı olduğunu, davalının müvekkilinin fikri mülkiyet haklarına uyacağı hususunda sözleşmede açıkça taahhüdünün bulunduğunu, taraf markalarının ve iki şirketin de faaliyet alanının aynı olduğunu, dava konusu markanın tescil tarihinde distribütör sıfatı bulunan davalı tarafından müvekkilinin izni olmaksızın tescil ettirildiğini ve davalı şirket tarafından haksız ve kötü niyetli olarak yapılan şikayet sonucu müvekkiline ait ithal ürünlere el konulduğunu iddia ederek, davalı adına 2016/108881 sayı ile tescilli markanın hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinini talep ve dava etmiştir.
CEVAP ; Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkilinin 25 yıllık bilgi ve birikimiyle dünya çapında projeler gerçekleştiren, profil, sistem profilleri, cephe kaplama sistemleri ve aksesuarları ile ulusal ve uluslararası müşterilerine muhtelif ürünlerin imalatı ve ithalatı ile iştigal ettiğini, davacı tarafından hükümsüzlüğü talep edilen “…….” markasının TPE nezdinde …… tescil no ile müvekkili adına tescilli olduğunu, müvekkilinin 2016 yılından bu yana “…….” markalı ürünlerin satışını ve pazarlamasını münhasıran yaparak, ilgili sektörde bilinen ve tercih edilen bir marka haline geldiğini, davacı iddialarının haksız ve mesnetsiz olduğunu, zira davacının Türkiye’de müvekkilinden önce başvurmuş olduğu bir markası bulunmadığını, söz konusu “…….” ibaresi üzerinde müvekkilinin hak sahibi olduğunu, davacının müvekkilinin bu markayı tescil ettirip kullandığından haberdar olduğunu, bu durumun muhtelif anlaşma ve görüşmelerle sabit olduğunu, aksinin hayatın olağan akışına aykırı olacağını, davacının uzun süre sonra bu davayı ikame etmesinin kötü niyetli olduğunu ve taraf markalarının farklı sınıflarda tescil edildiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE :
Dava, davalı adına …… sayı ile tescilli “…….” ibareli markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini taleplidir.
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan gelen kayıtlardan, ……. sayılı “…….” ibareli markanın, 35 ve 42. Sınıflarda 29/10/2017 tarihinden itibaren 10 yıl müddetle davacı adına, …… sayılı “…….” ibareli markanın, 06, 07 ve 20. Sınıflarda ilk defa 29/12/2016 tarihinden itibaren 10 yıl müddetle davalı adına tescilli olduğu anlaşılmıştır.
6769 Sayılı SMK’nın 25. Maddesinde hükümsüzlük koşulları belirtilmiş olup, belirtilen madde ile, 5. veya 6. maddede sayılan hallerden birinin mevcut olması halinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir. Menfaati olanlar, Cumhuriyet Savcıları veya ilgili kamu kurum ve kuruluşları markanın hükümsüzlüğünü mahkemeden isteyebilir. Marka hükümsüzlük davası, dava tarihinde sicilde marka sahibi olarak kayıtlı kişilere veya hukuki haleflerine karşı açılır. Markanın hükümsüzlüğü davalarında Kurum taraf gösterilmez. Bir marka, 5. maddenin birinci fıkrasının (b), (c) ve (d) bentlerine aykırı olarak tescil edilmiş olup da kullanım sonucunda tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından hükümsüzlük talebinden önce ayırt edici nitelik kazanmışsa hükümsüz kılınamaz. Hükümsüzlük halleri, markanın tescil edildiği bir kısım mal veya hizmete ilişkin bulunuyorsa, sadece o mal veya hizmet yönünden kısmi hükümsüzlüğe karar verilir. Marka örneğini değiştirecek biçimde hükümsüzlük kararı verilemez. Marka sahibi, sonraki tarihli bir markanın kullanıldığını bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde bu duruma birbirini izleyen beş yıl boyunca sessiz kalmışsa, sonraki tarihli marka tescili kötüniyetli olmadıkça, markasını hükümsüzlük gerekçesi olarak ileri süremez. 6. maddenin birinci fıkrası uyarınca açılan hükümsüzlük davalarında 19. maddenin ikinci fıkrası hükmü def’i olarak ileri sürülebilir. Bu durumda kullanıma ilişkin beş yıllık sürenin belirlenmesinde dava tarihi esas alınır. Hükümsüzlüğü istenen markanın başvuru veya rüçhan tarihinde, davacının markası en az beş yıldır tescilli ise davacı ayrıca, söz konusu başvuru veya rüçhan tarihinde 19. maddenin ikinci fıkrasında belirtilen şartların yerine getirildiğini ispatlayacağı belirtilmiştir.
Yine SMK’nın 6/1 hükmü uyarınca, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir.
Taraf vekillerince deliller sunulduktan ve resen celbi gereken deliller de toplandıktan sonra dosyada bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, dosyanın tevdi olunduğu bilirkişi hazırlamış olduğu 21/12/2020 havale tarihli raporda sonuç olarak, davalının, davacı şirketin ticaret unvanındaki kelimelerin baş harflerinden oluşan, hükümsüzlüğü ve sicilden terkini istenen …… tescil nolu davalı markasının koruma altına alınmasından çok önce, davacı adına 6. Nice sınıfı dahil …… nezdinde kayıt altına alınmış olan, yine davalı markasının koruma tarihinden önce davacı tarafından münhasır distribütörü davalı aracılığıyla ülkemize ihraç edilen ürünlerin markasını (“…….”) kendisi adına tescil ettirmesi hususunda haklı bir nedeninin olduğunu, markanın gerçek sahibi davacının, davalıya markayı Türkiye’de kendisi adına tescil ettirmek konusunda izin verdiğini gösterir herhangi bir emarenin-delilin dosyada mevcut olmadığı, taraflar arasındaki münhasır distribütörlük sözleşmesinde ve ticari ilişki süresince markanın davalıya ait olacağı, davalı tarafça tescil ettirilebileceği yönünde bir yetkilendirmenin söz konusu olmadığı gibi, aksine sözleşmede davalı tarafından fikri mülkiyet haklarının davacı şirkete ait olacağının kabul edildiği ve neticede, dava konusu markanın, ticari temsilci (davalı) tarafından haklı bir neden olmadan tescil ettirildiği ve davacı şirketin huzurdaki davayı uzun süre sonra açtığından ve kötü niyetli olduğundan bahsetmenin de mümkün olmadığı belirtilmiştir.
Tüm dosya kapsamı deliller ve dosya kapsamıyla uyumlu olan bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; hükümsüzlüğü ve sicilden terkini istenen …… tescil nolu davalı markasının koruma altına alınmasından çok önce, davacı adına 6. Nice sınıfı dahil …… nezdinde kayıt altına alındığı, yine davalı markasının koruma tarihinden önce davacı tarafından münhasır distribütörü davalı aracılığıyla ülkemize (“…….”) ihraç edilen ürünlerin üzerinde kullanıldığı, davacının gerçek hak sahibi olup, ayrıca SMK 10 maddesi anlamında davalının bu markayı adına tescilini gerektirir haklı bir nedeninin olmadığı, markanın gerçek sahibi davacının, davalıya markayı Türkiye’de kendisi adına tescil ettirmek konusunda izin verdiğini gösterir herhangi bir emarenin-delilin dosyada mevcut olmadığı, taraflar arasındaki münhasır distribütörlük sözleşmesinde ve ticari ilişki süresince markanın davalıya ait olacağı, davalı tarafça tescil ettirilebileceği yönünde bir yetkilendirmenin söz konusu olmadığı gibi, aksine sözleşmede davalı tarafından fikri mülkiyet haklarının davacı şirkete ait olacağının kabul edildiği, davalı tescilinin kötü niyetli olup SMK 25/6 maddesi anlamında süreye bağlı olmadan dava açılması mümkün olduğu gibi esasen marka tescil tarihi olan dava tarihine göre de 5 yıllık sürenin dolmadığı anlaşılmakla davacının davasının kabulüne karar vermek gerekmiştir. Bu itibarla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davacının davasının KABULÜNE, davalı adına olan …… tescil nolu markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan, 59,30 TL ilam harcından, 54,40 TL peşin harcın mahsubu ile, 4,90 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihininde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 108,80 TL dava ilk masrafı, 250,00 TL tebligat-tezkere ve 1.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.358,80 TL yargılama giderinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Talep halinde kararın taraflara tebliğine,
6-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere, açıkça okunup usulen anlatıldı.21/01/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır