Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/99 E. 2020/97 K. 17.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/99 Esas
KARAR NO : 2020/97

DAVA : Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 12/03/2019
KARAR TARİHİ : 17/06/2020

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalı yanı adına kayıtlı olan ……. sayılı markanın kötüniyetle tescil edildiğini, davalı yanın yurtdışında ün kazandığını fakat Türkiye’de henüz tescili bulunmayan markaları Türk Patent nezdinde adına tescil ettirdiğini, müvekilleri şirketin ihtilaf konusu marka tescil başvurusunun gerçekleştirildiği tarihte Türk Patent nezdinde tescilli markaları bulunmamakla birlikte müvekkilleri olan şirketin haklarının SMK’nun 6/3 maddesi kapsamında korunması gerektiğini, müvekillerinin ticaret unvanının kılavuz unsurunun ve kurucusunun adının davalı şirket tarafından marka olarak tescil ettirilmiş olması nedeni ile ilgili markanın SMK’nun 6/6 maddesi uyarınca hükümsüz kılınması gerektiğini, davalı yan adına tescilli markanın müvekkilleri ile haksız rekabet oluşturduğunu, bu nedenlerle davalı adına tescilli ……. tescil numaralı markanın hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ile, husumet, zamanaşımı ve hak düşürücü süre itirazlarının olduğunu, dava konusu markaya ayırt edicilik ve tanınmışlık sağladıklarını, müvekkillerinin gözlük alanında faaliyet gösterdiğini, davacının ise moda ve giyim sektöründe faaliyet gösterdiğini, davacının bilerek müvekkillerinin kullanımına sessiz kaldığını, markanın Türkiye’de tanınır hale geldikten sonra huzurdaki davanın açılmasının kötüniyetli olduğunu, davacının önceye dayalı hak sahipliği iddiasının mesnetsiz olduğunu, davacının haksız rekabet iddiasının gerçek dışı olduğunu, bu nedenlerle davanın reddinin gerektiğini beyan etmiştir.
Davalının zamanaşımı ve hakdüşürücü süre itirazlarının davanın kötüniyet iddiasına dayanması nedeniyle, hukuki yarar yokluğundan red itirazının ise davacının yurtdışında davaya konu marka tescillerine sahip olması nedeniyle yerinde olmadığı kanaatiyle söz konusu itirazların reddi gerekmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Davalı adına kayıtlı ……. tescil numaralı markanın sicil kayıtları Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan celp olunmuş, dosya davalı adına tescilli markanın hükümsüzlük koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarında rapor tanzim etmek üzere bilirkişiye tevdi edilmiştir.
Bilirkişi 27/12/2019 havale tarihli raporunda özetle; “……. ibareli, 16/04/2014 başvuru tarihli ……. tescil numaralı markanın Mal ve Hizmet Sınıflandırmasına İlişkin Tebliğ’in 9.sınıfında davalı adına tescilli olduğu, davacı yanın …… ibaresini davalı markasının başvuru tarihinden önce ihtilaf konusu markanın tescilli olduğu emtialar bakımından yurtdışında kullanıma konu ettiği ve davacı yanın …… ibaresi üzerinde dava konusu marka tescil başvurusunun gerçekleştirilmesinden önce gerçek hak sahibi olduğu, SMK’nun 25.maddesi uyarınca davacı yanın gerçek hak sahibi olduğu davalı adına 9.sınıfta tescilli ……. sayılı markanın hükümsüz kılınması gerekeceği, davacının gerçek hak sahibi olduğu tespit edilen …… ibaresinin davalı markasının başvuru tarihi olan 16/04/2014 tarihi itibariyle tanınmış marka olduğunun tespit edilemediği, karşılaştırmaya tabi markaların birebir aynı kelime unsurları içerdiği, aynı renklerin farklı kombinasyonlarının kullanıldığı, her iki markanın aynı emtialarda kullanıldığı, ihtilaf konusu ibarenin herhangi bir sektörel anlamı olmayan kişi isminden oluştuğu, işbu nedenlerle davalı seçiminin tesadüften ibaret olamayacağı ve bu nedenle davalı yanın karine olarak iyiniyetli kabul edilemeyeceği, nihai takdir mahkemede olmakla birlikte ……. marka tescilinin kötüniyetli olduğunun değerlendirilebileceği, davalı yanın faaliyetlerinin davacının iş ürünleri ve faaliyetleri ile karıştırılmaya sebebiyet vereceği ve bu nedenle davalı yanın eylemlerinin haksız rekabet teşkil edeceği, davacı yanın ticaret unvanının asıl unsuru olan …… ibaresinin ihtilaf konusu markanın tescilli olduğu emtialarda davalı yanca marka tesciline konu edilmesi davacı yanın ticaret unvanından doğan sınai haklarını ihlal eder nitelikte olduğu, SMK’nun 25.maddesinde yapılan atıfta 6.maddenin 6 fıkrası kapsamında davalı adına tescilli markanın hükümsüz kılınabileceği” hususlarını tespit ve rapor etmiştir.
Davalı vekili 22/01/2020 tarihli dilekçesi ile, bilirkişi raporunun çelişkili olduğunu, könütiyet değerlendirmesinin hatalı şekilde yapıldığını, tescil öncesi kullanım iddialarının mevcut olduğunu, davacının kullanımı bilmesinin gerekmediği ve hak düşürücü süre yönündeki tespitin hatalı olduğunu, öncelikle yeni bir bilirkişiden yeni rapor alınmasını, aksi takdirde bilirkişiden ek rapor alınmasını talep etmiştir.
Dava davalı adına tescilli markanın hükümsüzlüğü talebine yöneliktir.
6769 sy SMK’nun 25.md.yollaması ile aynı Kanunun 6/9 md’si uyarınca kötüniyetli yapılan tescil hükümsüzlük sebebidir. Buna göre başkasına ait olduğunu bildiği yahut bilmesi gerektiği bir markadan haksız bir şekilde yararlanma amacıyla yapılmış tescil kötüniyetlidir.”Tescil yoluyla sağlanan marka korumasının amacına aykırı bir şekilde kullanılması yoluyla, başkasının markasından haksız olarak yararlanmak veya gerçekte kullanmayıp yedekleme marka ticareti yapmak ya da şantaja yönelik başvuru ve tescilleri kötüniyetli marka tescili olarak kabul edilmelidir.”(Y.11.H.D. 01.12.2011 T, 2010/4126 e. 2011/16279 k.)
Bir markanın birebir aynı unsurlarının herhangi bir makul açıklaması olmaksızın tescili kötüniyete karine teşkil edebilir.
Somut olayda davacının …… nezdinde “…… ” esas unsurlu markalarını davalının Türkiye’deki tescil tarihinden önce 9.sınıf yönünden tescile konu ettiği, bu tescillerin en eskisinin 2006 yılına, kullanıma ilişkin faturaların da 2003 yılına ait olduğu anlaşılmaktadır.
Dosyaya sunulan deliller incelendiğinde davacı markasının tanınmış marka kriterlerinin hepsini haiz olmasa da bilinirliği olan bir marka olduğu, davalının da aynı sektörde -yani gözlük sektöründe – cevap dilekçesinde de iddia ve beyan olunduğu üzere 2006 yılından beri yoğun ve kapsamlı faaliyet yürüttüğü, bu hali ile davacının markasından tamamen habersiz olmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı anlaşılmaktadır. Kaldı ki davacı markası bir anlam ifade eden ve tesadüfen bulunabilecek kelimelerden oluşmamaktadır. Yabancı isim ve soyisimden müteşekkil davacı markasının birebir aynısının, aynı sınıfta tescilinin tesadüf olamayacağı, davalının marka tescilini kötüniyetle gerçekleştirdiğinin kabulünün zorunlu olduğu hukuki ve vicdani kanaatiyle davacının hükümsüzlük davasının kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Ayrıntısı yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davacının davasının KABULÜ ile;
-Davalı adına tescilli ……. tescil numaralı markanın hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine,
2-Alınması gereken 54,40 TL harçtan peşin alınan 44,40 TL harçın mahsubu ile bakiye 10,00 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı kendisini vekille temsil ettirmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davacı lehine 4.910,00 TL ücret takdirine, bu ücretin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 44,40 TL peşin harç, 44,40 TL başvurma harcı, 800,00 TL bilirkişi ücreti ve 152,20 TL posta masrafı olmak üzere toplam 1.041,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Karar kesinleştiğinde kalan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. Açıkça okunup usulen anlatıldı.17/06/2020

Katip …
¸

Hakim …
¸