Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/54
KARAR NO : 2020/111
DAVA : Markanın Kullanmama Nedeni İle İptali
DAVA TARİHİ : 11/02/2019
KARAR TARİHİ : 02/07/2020
KARAR YAZIM TARİHİ : 06/07/2020
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhinde açılan davanın, Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA ; Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin dünyanın önde gelen spor giyim şirketlerinden biri olduğunu, müvekkilinin geniş bir marka portföyüne sahip olup, bu markalardan birinin “…..” ibareli marka olduğunu, müvekkili adına TPMK nezdinde de tescili için ……. no. ile yapılan ……. marka başvurusunun davalı adına tescilli …… markası mesnet gösterilerek reddedildiğini, bu başvurunun müvekkili şirketin uluslararası marka başvurusunun Türkiye’ye yönlendirilmiş kısmı olduğunu; davalı adına ……. no. ile tescilli markanın kullanılmama nedeniyle iptali için işbu davanın açılması zorunluluğunun hasıl olduğunu, davayı açmakta müvekkilinin hukuki yararının bulunduğunu; davalının, markasını 25. sınıfta SMK’nın aradığı anlamda ciddi biçimde kullanmadığını, kullanmamaya ilişkin haklı bir sebebinin olmadığını, markanın kısmen iptali koşullarının oluştuğunu; davalının ispat yükünü yerine getiremediğini ve SMK uyarınca iptal hükmü yürürlüğe girene kadar yetkinin mahkemeler tarafından kullanılacağını ileri sürmekte ve davalı adına …. no ile tescilli “……” markasının 25. sınıfta tescilli olduğu bütün emtialar bakımından kullanılmama nedeniyle iptalini ve sicilden terkinini talep ve dava etmiştir.
CEVAP ; Davalı vekili cevap dilekçesi ile, dava konusu markanın müvekkili adına tescilli olup, kullanımına ilişkin tüm hakların müvekkiline ait olduğunu, müvekkilinin uluslararası tekstil piyasasında önemli bir yere sahip bir firma olduğunu, müvekkilinin dava konusu “……” markasının tasarımı ve tescili ile reklam ve ürünlerin kullanımı amaçlı olarak ciddi bir yatırım yaptığını, söz konusu markanın müvekkili tarafından halen kullanılmakta olduğunu, SMK’da aranan iptal şartlarının gerçekleşmediğini, dava konusu markanın ticaretinin 2015 yılından 2019 yılına kadar aktif olarak yapıldığını, satış miktarlarının objektif olarak yüksek düzeyde olması gerektiğine ilişkin iddianın mesnetsiz olduğunu, her marka sahibinin üretim payının, pazar payının, kapasitesinin kendisine has olduğunu, birinin diğerinden nicelik açısından daha fazla ürün pazarlamasının, pazar ve satış payına sahip olmasının markanın iptali ve sicilden terkini için yeterli olmayacağını, faturalarda marka bulunmasının zorunlu olmadığını, SMK kapsamında iptale ilişkin hükümlerin uygulanmasının 2024 yılına kadar ertelendiğini, 10/01/2022 tarihinden önce açılacak iptal davasının mevsimsiz olması sebebiyle reddi gerekeceğini, SMK m.9 hükmünün kanunun yürürlük tarihinden 5 yıl geçmekle hüküm ve sonuç doğuracağını ve davacının dava açma hakkı olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE :
Dava, davalı adına …. sayı ile tescilli “……” markasının kullanmama nedeni ile 25. Sınıfta yer alan tüm mallar bakımından iptali ve sicilden terkini taleplidir.
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan gelen kayıtlardan, …. sayılı “……” ibareli markanın, 05, 24, 25, 26 ve 27. sınıflarda 21/07/2015 tarihinden itibaren 10 yıl müddetle davalı adına tescilli olduğu anlaşılmıştır.
6769 Sayılı SMK’nın 9. Maddesi uyarınca, tescil tarihinden itibaren 5 yıl içinde haklı bir sebep olmadan tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından marka sahibi tarafından Türkiye’de ciddi biçimde kullanılmayan ya da kullanımına 5 yıl kesintisiz ara verilen markanın iptaline karar verilir. Mülga 556 Sayılı KHK’nın 14. Maddesinin Anayasa Mahkemesi’nce iptaline ilişkin gerekçeli kararın 06 Ocak 2017 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanması ile 6769 Sayılı SMK’nın 10 Ocak 2017 tarihinde yürürlüğe girmesi karşısında, 10/01/2017 tarihinden sonra açılan iptal davalarında, 5 yıllık sürenin hesabında aradaki bu 4 günlük boşluk nedeni ile 6769 Sayılı SMK’nın yürürlüğünden önceki dönemde geçen sürenin de hesaba katılması gerekir. Zira 06/01/2017 tarihine kadar markanın kullanılmamasının bir yasal yaptırımı mevcuttur ve marka sahipleri de bunu bilmektedir. Türkiye’nin taraf olduğu Paris Sözleşmesi’nin 5/c maddesi ile TRIPS Anlaşmasının 19. Maddesinde de, markanın kullanılması koşulu düzenlenmektedir. Her ne kadar 6769 Sayılı kanunda, bir geçici madde ile 4 günlük boşlukla ilgili bir düzenlemeye yer verilmemiş ise de, 06/01/2017 tarihinden önceki kullanmama sürelerinin yok sayılması mümkün değildir. Sonuçta halen yürürlükteki yasal düzenlemeye göre tescilden itibaren 5 yıl kullanılmayan marka iptal edilir. SMK’nın 26. Maddesinin SMK öncesi dönemde tescil edilmiş, fakat kullanılmayan markalar yönünden de uygulanması, kanunların geçmişe yürümeme ilkesine de aykırı değildir. Zira geçmişe etki yasağı mutlak olmayıp, hak sahiplerinin belirli bir hukuki duruma olan güveni objektif olarak haklı ise geçmişe etki yasağından söz edilemez. (Bakınız Uğur Çolak, Türk Marka Hukuku, 4. Bası, S.983 vd) Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nin yerleşik uygulaması da bu doğrultudadır.
Taraf vekillerince deliller sunulduktan ve resen celbi gereken deliller de toplandıktan sonra dosyada bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, dosyanın tevdi olunduğu bilirkişi heyeti hazırlamış oldukları 16/09/2019 tarihli raporda sonuç olarak, mali bilirkişi incelemesi sonucunda, davalının “……” markasını ciddi şekilde kullandığına dair bir tespit yapılamadığı, dava dosyasında bulunan “……” etiketli ürün görsellerinin fiziki numunelerinde de “……” etiketinin görüldüğü, ancak görülen bu etiketlerin “……” markasının “ciddi şekilde” kullanılıp kullanılmadığının tespit edilmesinin mali bilirkişinin uzmanlık alanında olmadığı, Vergi Usul Kanunu kapsamında faturaların ya da irsaliyelerin üzerinde logo ve/veya marka isminin yer almasının zorunlu olmadığı ve SMK’nın markanın kullanılmama nedeniyle iptaline ilişkin düzenlemesi ışığında dava dosyasına sunulu delillerin incelenmesi ve yerinde inceleme neticesinde, davalı tarafın …. tescil nolu markasının, iptali talep edilen 25. sınıfta tescilli olduğu ürünlerde, dava tarihinden geriye doğru 5 yıllık süre içinde kullanımına rastlanmadığı, davalının SMK’nın aradığı anlamda ciddi kullanımı ispat edemediği belirtilmiştir.
Davalının rapora itirazları nedeniyle aynı bilirkişi heyetinden ek rapor alınmasına karar verilmiş olup, dosyanın tevdi olunduğu bilirkişi heyeti hazırlamış olduğu 03/03/2020 tarihli ek raporda sonuç olarak, davalının ileri sürdüğünün aksine, huzurdaki davanın mevsimsiz açılan bir dava olmadığı, kök raporun oluşturulmasında eksik mevzuat incelemesine dayalı bir hatanın-eksikliğin bulunmadığı ve dava konusu …. sayılı “……” markasının kullanılmama nedeniyle iptali talep edilen 25. Sınıfta tescilli olduğu ürünlerde dava tarihinden geriye doğru 5 yıllık süre içinde herhangi bir kullanımına rastlanmadığı, kullanımı ispat yükü kendisine düşen davalının SMK’nın aradığı anlamda markayı kullandığını ispat edemediği, markayı kullanma yükümlülüğünü yerine getirmediği yönünde kök raporda ulaşılan sonuçtan dönülmesini gerektiren bir durum tespit edilemediği belirtilmiştir. Buna göre, yukarıda değinilen yasal düzenleme ile somut deliller ışığında davalının dava konusu markayı tescilli olduğu 25. Sınıf bakımından ciddi kullanma olgusunu ispatlayamadığı anlaşılmakla davacının davasının kabulüne karar vermek gerekmiştir. Bu itibarla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davacının davasının KABULÜNE, davalı adına tescilli …. tescil numaralı markanın sadece 25. Sınıf yönünden kullanmama nedeni ile iptaline,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan, 54,40 TL ilam harcından, 44,40 TL peşin harcın mahsubu ile, 10,00 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihininde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hesaplanan 4.910,00 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 88,80 TL dava ilk masrafı, 142,00 TL tebligat-tezkere ve 3.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.230,80 TL yargılama giderinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Talep halinde kararın taraflara tebliğine,
6-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere, açıkça okunup anlatıldı.02/07/2020
Katip …
e-imzalıdır
Hakim …
e-imzalıdır