Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/433 E. 2020/58 K. 21.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/433
KARAR NO : 2020/58

DAVA : Markanın Hükümsüzlüğü, Kullanmama Nedeni İle İptal
DAVA TARİHİ : 24/11/2014
KARAR TARİHİ : 21/02/2020
KARAR YAZIM TARİHİ : 17/03/2020

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhinde açılan davanın, Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin dünyanın en büyük 5 bira üreticisi arasında yer aldığını, 140’ı aşkın ülkede faaliyet gösterdiğini, … şirketi ile işbirliği içerisinde olduğunu, bu şirketin İzmir’deki tesislerinde başta “….” ve “…..” markaları olmak üzere dünya standartlarında bira üretimine devam edildiğini, müvekkilinin WIPO nezdinde ve birçok ülkede tescilli markalarının bulunduğunu, müvekkiline ait TPMK nezdinde tescilli …. sayılı “…”, … sayılı “… “, …. sayılı “…”, … sayılı “…”, … sayılı “….” ve …. sayılı “… ” ibareli markaların bulunduğunu, müvekkilinin bu markalarının davalıya ait …. tescil nolu “….” markası yüzünden hizmet sınıfında tescil ettiremediğini, davalının …. tescil nolu markasının 556 sayılı KHK’nın 7/1-a ,c,d ve f uyarınca hükümsüz kılınması gerektiğini, markanın 35. sınıfta müşterilerin malları evlerişli bir şekilde görmesi ve satın alması için çeşitli malların bir araya getirilmesi hizmetleri 41. Sınıfta eğlence hizmetleri casino hizmetleri ve 43 sınıfta yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri, geçici konaklama hizmetleri, için davalının mal ve hizmetlerini diğer teşebbüslerin mal ve hizmetlerinden ayıracak ayırt edici kılacak bir ibare olmadığını, dava konusu markanın Almanca’da bira anlamına gelen “….” ve usta uzman anlamına gelen “….” ibarelerinin birleşmesinden oluştuğunu, söz konusu markanın “….” anlamına gelen ve üretim sürecinin uzmanlığı ile ilgili bir meslek adı olduğunu, bu nedenle dava konusu markanın tescilli olduğu hizmet sınıfları bakımından cins, vasıf ve kalite bildirdiğini, davalı markasının kullanımının halkı yanıltcı olduğunu, satın alma eylemini olumlu veya olumsuz etkileyeceğini ve ayırca davalı markasının tescil edildiği 35 ,41 ve 43 sınıflarda KHK’nın 14. Maddesi gereğince kullanılmama nedeniyle de iptal edilmesi gerektiğini iddia ederek, davalı adına …. sayı ile tescilli “….” markasının 556 sayılı KHK’nın m7/1-a, c, d ve f ile KHK’nın 7/1-k bendine göre ve kötü niyetli tescil sebebiyle hükümsüzlüğünü ve KHK’nın 14. Maddesi gereğince iptali ile sicilden terkinini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkilinin tanınmış “…” markasının sahibi olduğunu, 31/05/2006 tarihinde “….” markasının 35, 41 ve 43. sınıflarda yer alan hizmetler bakımından tescilinin gerçekleştiğini, müvekkili markasının 556 sayılı KHK’nın m 7/1-a kapsamında değerlendirilemeyeceğini, markanın tescil edildiği hizmetler bakımından ayırt edicilik niteliğinin bulunduğunu, ayırt edicilik belirlenirken Türkiye’de ilgili tüketici kesiminde hakim olan dil ve tüketicilerin eğitim ve kültür seviyesenin dikkate alınması gerektiğini, müvekkilinin dava konusu markayı tescil ettirdiği tarihten itibaren tescil kapsamındaki hizmetlerde kullandığını, davacının markayı iptalini talep etmekte hukuki yararının da bulunmadığını ve davacı yanın kötü niyetli olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkememizin 11/02/2016 Tarih, …. Esas ve …. Karar sayılı kararı ile, “Hükümsüzlük talebi yönünden davacının davasının kabulü ile davalı tarafa ait …. nolu “…” ibareli markalı marka olarak tescilli yerinde olmadığından hükümsüzlüğüne, TPE kayıtlarından terkin edilmesine, terditli olarak açılan markanın KHK’nın 14. maddesine uygun kullanımı yönünden kullanmama nedenine dayalı talebin, marka hükümsüz sayılmakla bu talep konusuz kaldığından, markanın KHK’nın 14. maddesine dayalı iptali yönündeki talebi konusunda karar verilmesine yer olmadığına” dair verilen karar, davalı vekilinin temyiz talebi üzerine, Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 23/01/2018 Tarih, …. Esas ve …. Karar sayılı ilamı ile, “Mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmaması” nedeniyle davalı vekilinin tüm temyiz itirazları reddedilerek mahkeme kararının onandığı, davalı vekilinin karar düzeltme talebi üzerine, bu kez aynı Dairenin 06/11/2019 Tarih, …. tarih, …. Esas ve ….Karar sayılı ilamı ile, “556 sayılı KHK’nın 7. maddesinde, ticaret alanında herkes tarafından kullanılan veya belirli bir meslek sanat veya ticaret grubuna mensup olanları ayırt etmeye yarayan işaret ve adları münhasıran veya esas unsur olarak içeren işaretlerin marka olarak tescil edilemeyeceği düzenlenmiştir. Her ne kadar Mahkemece, 556 sayılı KHK 7. maddesinde sayılan mutlak red nedenleri kapsamında davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmişse de, “….” ibaresinin, markanın yönelik olduğu ortalama Türk tüketicilerince anlamı bilinmeyen yabancı dilde bir kelime olduğu, bu ibarenin ortalama tüketici kitlesi tarafından yaygın şekilde anlamı bilinen belirli bir meslek veya sanatı ifade eden bir ibare olarak anlaşılacağının kabulü mümkün görülmediğinden, davalı vekilinin karar düzeltme istemi yerinde görülmekle”, Dairece verilen onama ilamının kaldırılarak, Mahkememizce verilen kararın açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilerek dosya iade olunmakla, Mahkememizce bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay bozma ilamında da belirtildiği üzere, 556 sayılı KHK’nın 7. Maddesi ile, ticaret alanında herkes tarafından kullanılan veya belirli bir meslek sanat veya ticaret grubuna mensup olanları ayırt etmeye yarayan işaret ve adları münhasıran veya esas unsur olarak içeren işaretlerin marka olarak tescil edilemeyeceği belirtilmiş olup, somut olayda, davaya konu hükümsüzlüğü talep edilen marka “…” ibaresinden oluşmaktadır. Markayı oluşturan “…” ibaresi Almanca’da bira, “….” ibaresi de usta anlamına gelmektedir. Ancak söz konusu emtianın ülkemizde hitap ettiği ortalama tüketici kitlesi tarafından, markayı oluşturan ibarelerin Türkçe karşılıklarının bilinemeyeceği gibi, bu müşteri kitlesi tarafından “….” ibaresinin yaygın şekilde anlamı bilinen belirli bir meslek veya sanatı ifade eden bir ibare olarak da anlaşılması mümkün olmadığından, davacının 556 Sayılı KHK’nın 7. Maddesine dayalı hükümsüzlük davasının reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacının 556 Sayılı KHK’nın 14. Maddesine dayalı olarak kullanmama nedeniyle iptali davasına gelince; davaya dayanak yapılan 556 sayılı KHK’nın 14. Maddesi, Anayasa Mahkemesinin …. Esas, …. Karar sayılı ilamıyla 14.12.2016 tarih ve 06.03.2017 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanan hükmü ile iptal edilmiş olup, yeni 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanu’nun 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe girdiğinden ve dava tarihi itibariyle dava konusu uyuşmazlığa uygulanması söz konusu olmadığından, dava konusu mülkiyeti sınırlandırmaya ilişkin bir nedene dayılı olup, yasal boşluğun hakim tarafından doldurulması da söz konusu olmadığından, davacının terditli olarak talep etmiş olduğu kullanmama nedeniyle iptali talebi ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına şeklinde karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davacının hükmüsüzlük davasının REDDİNE,
2-Davacının terditli olarak talep etmiş olduğu kullanılmama nedeniyle iptal talebi yönünden dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 14.maddesinin Anayasa Mahkemesince 06/01/2017 tarihinde iptal edilmesi nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan, 54,40 TL ilam harcından, 25,20 TL peşin harcın mahsubu ile, 29,20 TL bakiye karar harcının davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Karar tarihininde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hesaplanan 4.910,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan 309,00 TL yargılama giderinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Talep halinde kararın taraflara tebliğine,
8-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar, kararın tebliğinden itibaren15 günlük süre içerisinde Yargıtay Hukuk Dairesi nezdinde Temyiz kanun yolu açık olmak üzere, açıkça okunup anlatıldı.21/02/2020

Katip …

Hakim …