Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/412 E. 2021/154 K. 29.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/412
KARAR NO : 2021/154

DAVA : Markanın Hükümsüzlüğü, Sicilden Terkin
DAVA TARİHİ : 09/12/2019
KARAR TARİHİ : 29/06/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 29/06/2021

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhinde açılan davanın, Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA ; Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin 1931 yılından bu yana jemoloji (değerli ve süs taşlan bilimi) eğitimi veren ve değerli taş araştırması yapan, kar amacı gütmeyen bir organizasyon olduğunu, değerli taşlar için kalite değerlendirme standartları belirleyerek ve standartları koruyarak hem değerli taş alıcılarının, hem de satıcılarının menfaatlerini korumayı misyon edindiğini, müvekkili isminin ve baş harflerinin ( …… tescil numaralı ……. tescil numaralı Gıa ….. ) Amerika Birleşik Devletleri Patent ve Marka Ofisi nezdinde marka olarak tescil edildiğini ve bu markaların geniş bir coğrafyada yaygın kullanım neticesinde dünyaca bilinen tanınmış bir marka haline geldiğini, müvekkilinin ayrıca “…….”, ” …..”, “…..” gibi, içerisinde “……” ibaresinin yer aldığı seri marka niteliğinde birçok tescilli markanın da sahibi olduğunu, “……” markasının Paris Sözleşmesi ve SMK’ya göre davacıya ait tanınmış bir marka olduğunu, müvekkilinin “…….” ibaresinden oluşan alan adı aracılığı ile dünya çapında pek çok kişiye ulaşmakta olduğunu, müvekkilinin “…… ” markasını web sitesi adresi için dahi kullandığını, müvekkilinin web sitesinin Türkiye de dahil olmak üzere dünya çapında pek çok kişi tarafından tıklandığını, bu faaliyetlerin müvekkilinin ve “…….” markasının ilgili sektörlerde tanınmasını sağladığını, müvekkilinin ve markalarının Türkiye’de ilgili kesim tarafından bilindiğini müvekkilinin ve müvekkilinin unvanının tanınmış marka olduğunu, müvekkilinin ilgili sektördeki satıcılar, iş çevreleri ve konu ile ilgilenen kişiler tarafından yakından tanındığını, davalının da müvekkili ile aynı sektörde faaliyet gösterdiğini, müvekkili şirketinin markaları ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olan davalı yana ait “……” ve “…….” markalarının tescilinin hükümsüz kılınması gerektiğini, müvekkilinin “…..” ve …. markalarının gerçek hak sahibi olduğunu, davalının kötü niyetli olarak “…….” ve ” ……” marka başvurusunda bulunduğunu ve davalı eylemlerinin müvekkilinin tescilli markasından doğan haklarına zarar verdiğini iddia ederek, …… tescil numaralı ” ……” ibareli markanın hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinini talep ve dava etmiştir.
CEVAP ; Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkilinin TPMK nezdinde adına tescilli “……. ” markasının tescil sürecini 22/05/2012 tarihinde başlattığını ve bu tarihte TPE’ye “…….” Markasının Kendi adına tescili hususunda başvuruda bulunduğunu, ……. tescil numaralı ” ……. ” markasının da aynı süreçten geçtiğini, davaya konu müvekkili markasının TPMK nezdinde yine müvekkili adına kayıtlı olan “……” markasının seri/sıralı markası niteliğinde bir marka olduğunu, davacının bahsi geçen müvekkiline ait “……” markasının kullanıldığını bildiği 15/11/2013 tarihinden, huzurdaki davanın ikame edildiği 09/12/2019 tarihine kadar geçen süreç içerisinde, birbirini izleyen beş yıl boyunca sessiz kaldığı için “…….” markasının seri markası olan “……” markasını hükümsüzlük gerekçesi olarak ileri süremeyeceğini, davacının müvekkili adına kayıtlı olan “…….” markasının kullandığını ve tescil edildiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE :
Dava, davalı adına olan …… tescil numaralı “…….” “……” ibareli markaların hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinini taleplidir.
6769 Sayılı SMK’nın 25. Maddesinde hükümsüzlük koşulları belirtilmiş olup, belirtilen madde ile, 5. veya 6. maddede sayılan hallerden birinin mevcut olması halinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir. Menfaati olanlar, Cumhuriyet Savcıları veya ilgili kamu kurum ve kuruluşları markanın hükümsüzlüğünü mahkemeden isteyebilir. Marka hükümsüzlük davası, dava tarihinde sicilde marka sahibi olarak kayıtlı kişilere veya hukuki haleflerine karşı açılır. Markanın hükümsüzlüğü davalarında Kurum taraf gösterilmez. Bir marka, 5. maddenin birinci fıkrasının (b), (c) ve (d) bentlerine aykırı olarak tescil edilmiş olup da kullanım sonucunda tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından hükümsüzlük talebinden önce ayırt edici nitelik kazanmışsa hükümsüz kılınamaz. Hükümsüzlük halleri, markanın tescil edildiği bir kısım mal veya hizmete ilişkin bulunuyorsa, sadece o mal veya hizmet yönünden kısmi hükümsüzlüğe karar verilir. Marka örneğini değiştirecek biçimde hükümsüzlük kararı verilemez. Marka sahibi, sonraki tarihli bir markanın kullanıldığını bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde bu duruma birbirini izleyen beş yıl boyunca sessiz kalmışsa, sonraki tarihli marka tescili kötüniyetli olmadıkça, markasını hükümsüzlük gerekçesi olarak ileri süremez. 6. maddenin birinci fıkrası uyarınca açılan hükümsüzlük davalarında 19. maddenin ikinci fıkrası hükmü def’i olarak ileri sürülebilir. Bu durumda kullanıma ilişkin beş yıllık sürenin belirlenmesinde dava tarihi esas alınır. Hükümsüzlüğü istenen markanın başvuru veya rüçhan tarihinde, davacının markası en az beş yıldır tescilli ise davacı ayrıca, söz konusu başvuru veya rüçhan tarihinde 19. maddenin ikinci fıkrasında belirtilen şartların yerine getirildiğini ispatlayacağı belirtilmiştir.
Yine SMK’nın 6/1 hükmü uyarınca, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir.
Taraf vekillerince deliller sunulduktan ve resen celbi gereken deliller de toplandıktan sonra dosyada bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, dosyanın tevdi olunduğu bilirkişi hazırlamış olduğu 18/12/2020 havale tarihli raporda sonuç olarak, davalının …… tescil numaralı markanın 41. ve 42. sınıflarda tescil sahibi olduğunu, davacı şirketin “……” ve “…….” markalarını fiilen yurt dışında uzun süreden beri çok yoğun olarak kullandığını ve bu markalar üzerinde pek çok ülkede tescil sahibi olduğunu, davacının Türkiye’de marka tescili başvurusu yapmamış olduğunu, davalı markası aleyhine yapılan itirazların da itiraz süresinin kaçırılması nedeniyle TPMK tarafından işleme alınmadığını, davacıya ait “…….” ve “…….” markaları ile dava konusu …… tescil numaralı “………” markalarının birbiri ile markayı oluşturan unsurlar ve tescil sınıfları bakımından SMK 5/g ve 6/1 maddeleri anlamında iltibasa neden olacak derecede benzer olduğunu, davacı tarafın faaliyetinin, davalı tarafa ait ………. tescil numaralı “………” markalarının tescil kapsamında kaldığını, dava konusu markaların tescil başvurusunun 22.05.2012 olduğunu, davacının ise 22-25 Mart 2012 tarihlerinde Türkiye’de fuara katılmış olduğunu, davalının da aynı fuarda katılımcı olduğu dikkate alındığında, davacının davalı markasının başvuru tarihinden önce Türkiye’de bu markayı kullandığı, bu nedenle dava ……… tescil numaralı “…….. ” markalarının SMK 6/3 delaletiyle hükümsüzlüğünün talep edilebileceğini, dava konusu markanın Türkiye’de davacı tarafından daha önce kullanıma konu edilmesi, JEMOLOJİ veya GEMOLOJİ gibi çok sınırlı sayıda kişinin bildiği bir terimi ihtiva eden bir markanın birebir aynısının başvurulmuş olmasının tesadüfle açıklanamayacak kadar özel bir durum olması ve davacı markasının da ilgili sektördeki ciddi bilinirliği dikkate alındığında, dava konusu ……. tescil numaralı “……… ” markalarının tescilinin SMK 6/9 anlamında kötü niyetli sayılabileceğini, dava konusu ……… tescil numaralı “…….. ” “………. ” markalarının başvuru tarihinin 22.05.2012, tescil tarihinin 26.05.2015, davanın açılış tarihinin ise 09.12 2019 olduğunu, markanın fiili tescil tarihinden itibaren 5 yıllık sürenin dolmadığını, SMK 25/6’da öngörülen sessiz kalma yolu ile hak kaybı şartlarının gerçekleşmediğini belirtmiştir.
Davalı vekilinin bilirkişi raporuna itirazı üzerine, yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınmasına karar verilmiş olup, ikinci bilirkişi heyeti hazırlamış oldukları 20/05/2021 havale tarihli raporlarda sonuç olarak, dosya kapsamında sunulan deliller bakımından davacı yanın ülkemiz nezdinde herhangi bir faaliyeti tespit olunamadığı gibi, ilgili markanın ülkemizde bilinir durumda olduğuna ilişkin de dosya içerisinden herhangi bir husus tespit edilemediğinden, SMK’nın 6/3. Maddesi kapsamında dava konusu markanın hükümsüzlüğü koşullarının oluşmadığını, davacı dava konusu markanın gerçek hak sahibi olduğunu ve markasının davalı markasının koruma tarihi öncesinde tanınmış marka olduğunu ispat edemediğinden, davalı adına 41 ve 42. sınıflarda tescilli 2012 46912 nolu ” ……..” markasının bu sebeplere dayalı olarak hükümsüzlüğü koşullarının oluşmadığını, davalı markasının tescilinde kötüniyetli olduğunun değerlendirilebileceğini, bu halde ……. kod numaralı markanın SMK’nın 6/9. Madde hükümleri çerçevesinde hükümsüzlük koşullarının oluştuğunun kabul edilebileceğini, kötüniyetle ilgili takdirin Mahkeme’ye ait olduğunu, davalı markasının 26.05.2015 tarihinde tescil edildiğini, hükümsüzlük davasının ise 09.12.2019 tarihinde açıldığını, davacının 5 yıllık süre içinde hükümsüzlük davasını açtığını ve uzun süre sessiz kalma yolu ile hak kaybına yol açacak koşulların mevcut olmadığı belirtilmiştir.
Öncelikle, davalı tarafın yabancılık teminatına ilişkin itirazı Türkiye Cumhuriyeti ve davacının tabiyetinde olduğu A.B.D’nin 01 Mart 1954 tarihli Hukuk usulüne dair sözleşmenin tarafı olmaları sebebiyle reddedilmiştir. Yine davacının tabiyetinde olduğu ülke hukukuna göre tüzel kişiliğe haiz olduğu anlaşılmakla, taraf ehliyetine ilişkin itirazı reddedilmiştir.
Tüm dosya kapsamı deliller ve birbirlerini doğrulayan bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde; dava konusu ………. tescil numaralı markanın 41. ve 42. Sınıflarda davalı adına tescilli olduğu, davacı şirketin “……. ” ve ” ……. ” markalarını fiilen yurt dışında uzun süreden beri çok yoğun olarak kullandığını ve bu markalar üzerinde pek çok ülkede tescil sahibi olduğu, davacının Türkiye’de marka tescili başvurusu yapmamış olduğu, davalı markası aleyhine yaptığı itirazların da itiraz süresinin kaçırılması nedeniyle TPMK tarafından işleme alınmadığı, davacıya ait “……… ” ve ” …..” markaları ile dava konusu ………. tescil numaralı “……..” markalarının birbiri ile markayı oluşturan unsurlar ve tescil sınıfları bakımından SMK 5/g ve 6/1 maddeleri anlamında iltibasa neden olacak derecede benzer olduğu, davacı tarafın faaliyetinin, davalı tarafa ait ………. tescil numaralı “……..” markasının tescil kapsamında kaldığı, dava konusu marka tescil başvurusunun 22.05.2012 tarihinde yapıldığı, davacının ise 22-25 Mart 2012 tarihlerinde Türkiye’de fuara katılmış olduğu, davalının da aynı fuarda katılımcı olduğu dikkate alındığında, davacının davalı markasının başvuru tarihinden önce Türkiye’de bu markayı kullandığı, bu nedenle dava konusu ………. tescil numaralı “……..” markasının SMK 6/3 delaletiyle hükümsüzlüğünün talep edilebileceği, dava konusu markanın Türkiye’de davacı tarafından daha önce kullanıma konu edilmesi, (Fuara katılma ve faaliyet alanıyla ilgili eğitim çalışmaları yapması) JEMOLOJİ veya GEMOLOJİ gibi çok sınırlı sayıda kişinin bildiği bir terimi ihtiva eden bir markanın birebir aynısı marka için başvurulmuş olmasının tesadüfi olamayacağı, davacı markasının da ilgili sektördeki ciddi bilinirliği dikkate alındığında, dava konusu ………. tescil numaralı “……..” markalarının tescilinin SMK 6/9 anlamında kötü niyetli olduğunun kabulü gerekmiştir. Davalı marka tescilinde kötü niyetli olarak kabul edildiği gibi, dava konusu ………. tescil numaralı marka başvuru tarihinin 22.05.2012, tescil tarihinin 26.05.2015, davanın açılış tarihinin ise 09.12 2019 olması karşısında , markanın fiili tescil tarihinden itibaren 5 yıllık sürenin de dolmadığı ve SMK 25/6’da öngörülen sessiz kalma yolu ile hak kaybı şartlarının gerçekleşmediği sonucuna varılmıştır.
Buna göre, davalının marka tescil başvurusundan önce Türkiye’de tescilli olmayan davacı markalarının Türkiye’de tanınmış marka statüsünde değerlendirilmesi mümkün değil ise de, davacının önceden yurt dışı tescilli markasının davalı tescil başvurusundan önce Türkiye’de fuara katılınarak ve eğitim faaliyetlerinde bulunarak fiilen de kullanılmış olması karşısında davacı markalarıyla iltibasa sebebiyet vereceği gibi, yukarıda değinildiği üzere davalı marka başvurusunun SMK 6/9 maddesi anlamında kötü niyetli olduğu sonuç ve kanaatine varılarak davacının davasının kabulüne, kötü niyet bölünemeyeceğinden dava konusu markanın tüm emtialar yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar vermek gerekmiştir. Bu itibarla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davacının davasının KABULÜNE, davalı adına tescilli ………. tescil nolu markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 59,30 TL ilam harcından, peşin yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile, 14,90 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 88,80 TL dava ilk masrafı, 135,00 TL tebligat-tezkere masrafı ve 1.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.223,80 TL yargılama giderinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
6-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
7-Talep halinde kararın taraflara tebliğine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere, açıkça okunup usulen anlatıldı.29/06/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır