Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/404 E. 2021/86 K. 25.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/404
KARAR NO : 2021/86

DAVA : Markaya Tecavüz ve Men’i, Ref’i
DAVA TARİHİ : 03/12/2019
KARAR TARİHİ : 25/03/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 02/04/2021
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhinde açılan davanın, Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA ; Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacı şirketin, kozmetik ve ilaç sanayi sektöründe faaliyet gösteren, alanında en saygın firmalardan biri olduğunu; davacı şirketin, uzun yıllar süren araştırma ve geliştirmeler sonucunda formülize ettiği ve sonrasında yoğun emek ve masraf harcayarak meşhur ve maruf hale getirdiği “……. “, “…… ” markalarının Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde davacı şirket adına tescil edildiğini; davacı şirketin bu marka ile halen hem üretim ve hem de sunum faaliyetlerine devam etmekte olup, kendisine iyi bir pazar payı oluşturduğunu, şirketin ve markaların tanınırlığını artırmak amacıyla başta AR-GE ve reklam olmak üzere büyük çaplı yatırımlar yaptığını, halen de yapmaya devam ettiğini, markasını ulusal çapta tanınır hale getirdiğini; davacı şirketin, şu anda Türkiye’de ……. denince akla ilk olarak gelen şirket olduğunu ve tüm markalarının tescilli olduğunu; aynı zamanda ürüne ait kutu ve şişe tasarımına ilişkin tescil başvuruları da yapıldığını ve tescil sürecinin devam ettiğini; hal böyle iken, kozmetik sektöründe faaliyet gösteren davalı tarafın, davacı şirkete ait olan ….. markasını tescilli markasıymış gibi kendi sattığı kozmetik ürünlerinde kullandığını; bu durumun, davacı şirket markasına açık bir tecavüz oluşturduğunu; davalının, piyasaya arz etmiş olduğu ürünü, müvekkili şirkete ait ürünle birebir aynı renk, desen ve ibarelerle piyasaya arz ettiğini, davacı şirketin aktif olarak kullandığı ve tescil başvurusunda bulunduğu kutu ve şişe tasarımının da taklit edildiğini ve bu suretle de haksız rekabete yol açıldığını, davalının bu tasarımı kullanmasındaki tek gayenin müvekkiline ait markaların toplum üzerinde yarattığı olumlu algıdan ve reklamlardan faydalanmak olduğunu, dava konusu ihlalin gerçekleştiği ürün kutusunun üzerinde davalı ……. şirketinin sahip olduğu diğer davalı ……. tarafından piyasaya sürüldüğünü, bu sebeple her iki şirketin de davalı olarak gösterilmesi zorunluluğunun hasıl olduğunu ve belirtilen adreslerin dışında davalı şirketlerin söz konusu ürünleri ecza depoları vasıtasıyla piyasa arz ettiklerini iddia ederek, müvekkili şirkete ait tescilli marka hakkının ihlal edildiği reklam vasıtası, basılı evrak ve ürünlerin tespiti ile toplatılmasını, el konulmasını ve hüküm özetinin ilanını talep ve dava etmiştir.
CEVAP ; Davalı ……. Sağlık Eczacılık Paz. A.Ş. vekili cevap dilekçesi ile, müvekkili ile diğer davalı şirket arasında lisans sözleşmesi ve markanın kullanımına ilişkin protokolün mevcut olduğunu, müvekkili firmanın ürünlerin tedarikçisi veya üreticisi değil pazarlamacısı olduğunu, yalnızca pazarlamaya aracılık ettiğinden davanın müvekkili yönünden husumet sebebiyle reddi gerektiğini, söz konusu ürünün tüm hakları ve sorumluluğunun ve ürünün diğer davalı şirkete ait olduğunu; müvekkilinin TPMK sicilinde tescilli “…….” ibareli markasının bulunduğunu, bu marka haricinde tescilli başka markaları da bulunan müvekkilinin pazarladığı ürünlerin gerek Türkiye’de ve gerekse yurt dışında satışı yapılan özellikle Türkiye’de başta eczaneler ve ulusal ecza depoları olmak üzere zincir marketlerde, aktarlarda, kuaförlerde satılan kozmetik ürünleri olduğunu; “…….” ifadesinin piyasada birçok firma tarafından satılan ve satışı yapılan ürünlerde mevcut olup, ürünün niteliğini temsil eden ifadeden ibaret olduğunu; ürünü diğer ürünlerden ayıran hangi markanın adı altında satıldığı olduğunu; ……. ifadesinin ancak markanın tali unsuru olabileceğini, …….’un ürünün adı olup, bahse konu ibarenin malın bizatihi kendisini nitelediğini, ortalama tüketicinin ……. denince markayı değil bizatihi ürünü algıladığını, marka hakkına tecavüz ile haksız rekabetin gündeme gelmesinin söz konusu olmadığını, söz konusu uyuşmazlıkta ürünün markasının “…….” olduğunu, mavinin şişenin rengini ve içeriğini belirttiğini, ……. yalnızca ürünü nitelediğini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla şişe tasarımı açısından da belirgin farklılıklar bulunduğunu ve davacının tescilli olarak belirttiği markalarda itirazlar mevcut olup, bunun değerlendirilmesi gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı ……. İlaç Koz. Med. San. Tic. Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesi ile, davacı şirketin …… meşhur hale getirdiğine ve ……. denilince akla ilk gelen şirket olduğuna yönelik iddialarının asılsız olduğunu, ……. ulusal ve uluslararası piyasada birçok marka tarafından kullanılan bir satış ve pazarlama aracı olarak kullanıldığını, bu tarz saç serumları üreten markalarda yazan mavi kelimesinin ve mavi renginin kullanılmasından daha doğal bir şey olmadığını, zira mevcut ürünlerin içeriğine bakıldığında mavi kantaron bitkisinin kullanıldığının görüleceğini, mavi kantaron bitkisinin özel bir bitki olup, mavi rengin bu bitkiyi temsil ettiğini, bu nedenle birçok saç bakım ürününde olduğu gibi müvekkilinin mavi rengi ve mavi kelimesini tercih ettiğini, davacı tarafın ürettiği markanın ayırt edici özelliklerden yoksun olduğunu; kutu ve şişenin taklit edildiği iddiasının da gerçek dışı olduğunu, tarafların kutu ve şişeleri incelendiğinde sıradan bir insanın ayrım yapabileceğinin, taklidin söz konusu olmadığının çok açık olduğunu, “…..” yazısının, tıpkı “…… ” ya da “……… ” gibi bilgilendirme amaçlı ya da ürünün rengini belirtmek için kullanılan ibarelerden ibaret olduğunu; herhangi bir şekilde markaya tecavüz oluşturmasının mümkün olmadığını, ayrıca davalı …… ‘un bundan 5-6 yıl önce de dava konusu ürünü farklı ambalaj altında satmış olduğunu ve satılan ürün incelendiğinde ürün içeriğinin renginin mavi olduğunun, saç bakım spreyi şeklinde satışa arz edildiğinin anlaşılacağım savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE :
Dava, davacının tescilli marka tescilinden doğan haklarına tecavüz nedeniyle, tescilli marka hakkının ihlal edildiği reklam vasıtası, basılı evrak ve ürünlerin toplatılması, el konulması ve hüküm özetinin ilanı taleplidir.
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan gelen kayıtlardan, …… sayılı “……” ibareli markanın, 23/10/2018 tarihinden itibaren, …… tescil numaralı “…….” ibareli markanın 20/10/2019 tarihinden itibaren 10’ar yıl müddetle davacı adına tescilli olduğu ve …… tescil numaralı “…….” ibareli ve ……. tescil numaralı “……. ” ibareli markaların yine davacı adına tescilli olduğu anlaşılmıştır.
6769 Sayılı SMK’nın 29/1-b ve c maddeleri ile, marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde, tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmanın marka hakkına tecavüz oluşturduğu belirtilmiştir.
Taraf vekillerince deliller sunulduktan ve resen celbi gereken deliller de toplandıktan sonra dosyada bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, dosyanın tevdi olunduğu bilirkişi hazırlamış olduğu raporda sonuç olarak, “Davacının “…… (……) ve ……. (……) markalarının dava konusu emtiayı kapsar şekilde tescilli olmadıklarını, davalı kullanımının, davacının 3. sınıfta kozmetik ürünlerini kapsar şekilde tescilli ……. ve …… numaralı “…… ” yegane/esas unsurlu markaları ile SMK anlamında iltibasa sebep olmadığını, bu sebeple marka hakkına tecavüzün söz konusu olmadığını ve dava konusu üründe ilk defa davacının belirtilen takdim şeklini (kutu ve şişe) kullanmış olması halinde; yapılan incelemede davalının fiili kullanımında birtakım benzerlikler görülmüşse de, bunların haksız rekabet yaratacak boyutta olmadığını ve davalı ürününün davacının fiili kullanımı (ürünü) ile TTK anlamında iltibasa, dolayısıyla da haksız rekabete sebebiyet vermediğini” belirtmiştir.
Dosya kapsamı deliller ve bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde; Davacının dayandığı “…… (……) ve ……. (……) markalarının dava konusu emtiayı kapsar şekilde tescilli olmadıkları gibi dava tarihi itibarıyla TPMK yazı cevabına göre tescil başvuru aşamasında oldukları, tescillerin henüz kesinleşmediği, 05/07/2020 tarihli yazı cevabına göre de …… nolu başvurunun tescilinin gerçekleştiği, …… nolu başvuruya itirazın da reddedildiği anlaşılmıştır.
Dava konusu emtia bakımından davacı markalarında “……”, davalının fiili kullanımında ise “…….” ibarelerinin asli-esas unsuru teşkil ettiği, davalı ürünü üzerinde kullanılan “….. ve “….. ” ya da piyasada “…. ” vb. isimler altında da satılan dava konusu ürünün çeşitli bitki özlerinin bir araya getirilerek bir karışım şeklinde meydana getirildiği, bu karışımın saç dökülmesini engellediği belirtilerek tüketiciye sunulduğu, ….. Bakım Serumu, ……. vb. ibareler davalı kullanımının söz konusu olduğu ürün (saç bakım ürünü-serumu) yönünden bu halde emtianın cinsini-vasfını bildirmekte olup, ilgili ürün pazarında (ticaret alanında) herkesin kullanımına açık olup ve kullanımı dürüst kullanım teşkil etmektedir. Davalı kullanımında asli-esas unsur ……. markası olup, söz konusu ibareler tali unsurdur. Davacı markalarında asli-esas unsur ……, davalı kullanımında ise ……. ibareleridir ve bu ibareler arasında hiçbir benzerlik bulunmamaktadır. Davacı, dilekçelerinde, ….. no.lu ….. ……. markasına dayanmakta, özellikle markadaki ….. ibaresinin davalı tarafça kullanımının kendi marka hakkına tecavüz teşkil ettiğini belirtmektedir. Ancak, yukarıda da tespit edildiği üzere, davacının bu markası 3. sınıfta kozmetik ürünlerinde tescilli değildir. Tescilli olsaydı bile, zayıf marka teşkil edecek ve davalı kullanımında asli unsur ……. markası olduğu için davalı kullanımında ancak tali unsur niteliğinde kabul edilebilecekti. İbare, ilgili emtia yönünden cins-vasıf bildirmektedir ve kullanımı ilgili ticaret alanında kimsenin tekelinde olmayıp dürüst kullanım teşkil etmektedir. Bu itibarla davalıların fiili kullanımı ile davacının tescilli markaları arasında iltibas tehlikesi dahil herhangi bir benzerlik bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılarak davacının markadan doğan haklara tecavüz yönünden olan davasının reddi gerekmiştir.
Haksız rekabet yönünden yapılan değerlendirmede ise; Davacı, dilekçelerinde, davalının fiili kullanımının (ürün ambalajı/kutusu ve şişesi üzerindeki kullanımın) kendi ürününün ticari takdim şekli ile haksız rekabete sebep olduğunu da ileri sürmektedir. Davacı, ürünün kutusu ve şişesi için tasarım tescil başvurusunda bulunduğunu da belirtmektedir. İlgili tasarım kayıtları incelendiğinde, 18.11.2019 başvuru tarihli ….. ve …… no.lu tasarımların dava açıldığı tarihte başvuru aşamasında olduğu, yargılama sırasında tescil edildikleri görülmüştür. Davacı, tasarım dolayısıyla SMK’ya değil, haksız rekabete dayanmıştır. TTK’nın 55. maddesinde haksız rekabete ilişkin düzenlenen eylemler/haksız rekabet halleri içerisinde “Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak” yani iltibas da sayılmıştır. SMK anlamında marka hakkına tecavüz olmasa bile, dava konusu üründe ilk defa davacının belirtilen takdim şeklini (kutu ve şişe) kullanmış olması halinde ve davalının takdim şekli davacınınkine iltibasa sebep olacak derecede benziyorsa TTK uyarınca haksız rekabetten söz edilmesi mümkün olacaktır.
Taraf ürünleri incelendiğinde, davalının fiili kullanımında yer alan “……. ” ibaresi ve onun altında yazılı olan “…… ” ibaresi, yine davacı ürününde bulunan “……. ”, “…. ” ve “…… ” (………) ibareleri bütün ilgili çevreler açısından (tüketiciler, üreticiler ve dağıtıcılar) bir malın karakteristik özelliğini ifade eden bir kelime öbeği haline gelmiştir. Böylelikle taraf ürünlerinde yer alan bu ifadeler serbest işaretlerden olup, ürünün cinsini-vasfını belirtmektedir. Bu ibareler ayırt ediciliği bulunmayan tanımlayıcı, ticaret alanında herkesin kullanımına açık, kimsenin tekelinde olmayan ve kullanımı dürüst kullanım teşkil eden ibarelerdir. Davacı ürün kutusunda ibarelerin beyaz renk zemin üzerinde mavi ve siyah renklerle yazılı olduğu, aynı şekilde davalı ürününde de beyaz zemin üzerine ibarelerin mavi ve siyah renklerle yazıldığı görülmektedir. Mavi rengin kullanılması ……./….. vb. isimlendirilen dava konusu ürün açısından doğaldır. Taraf ürünlerinin kutularında zeminin beyaz seçilmiş olması ve üzerlerindeki ibarelerin mavi ve siyah renkle yazılı olması, şişeler yönünden bu kere mavi zemin üzerine beyaz etiket kullanılmış ve ibarelerin bu beyaz etiket üzerinde yazılmış olması ortak noktalardır. Davacı ürün kutusunda ve şişesinde …… ibaresinin altında yer alan mavi şeridin yine davalı ürün kutusunda da bu kere ……. ibaresinin altında kullanıldığı (davalı ürün şişesinde mavi bant-şerit yer almamaktadır) görülmektedir. Yine şişe yönünden, her iki taraf ürününde de damlalık yerlerinin beyaz olduğu ve çevirmeli açma yerlerinin metalik gri olduğu anlaşılmaktadır. Kanaatimiz, bu benzerliklerin haksız rekabet yaratacak boyutta unsurlar olmadığı yönündedir. Davacı ürününde baskın olarak kullanılan …… markasının varlığı, davalı ürünündeki markanın çok farklı bir marka (…….) olması, dava konusu ürünün olağan alıcısının-tüketicisinin belirli bir dikkat ve özen derecesine sahip olduğu, mavi rengin kullanımının dava konusu emtia açısından olağan-doğal olması gibi hususlar da düşünüldüğünde, fiili kullanımda yukarıda belirtilen birtakım benzerlikler görülse de, davalı ürününün ticari takdim şekli (kutu ve şişesi) yönünden TTK anlamında iltibasa ve dolayısıyla haksız rekabete sebep olmayacağı kanaatine varılmıştır. Bu itibarla davalıların haksız rekabetlerinin de bulunmadığı anlaşılmakla, davacının haksız rekabete ilişkin davasının da reddi gerekmiştir. Bu itibarla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere :
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan, 59,30 TL ilam harcından, 44,40 TL peşin harcın mahsubu ile, 14,90 TL bakiye karar harcının davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5-Talep halinde kararın taraflara tebliğine,
6-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,
Davalı vekillerinin yüzlerine karşı, davacı vekilinin yokluğunda verilen karar, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere, açıkça okunup usulen anlatıldı.25/03/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır