Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/392 E. 2021/205 K. 07.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/392
KARAR NO : 2021/205

DAVA : Markanın Hükümsüzlüğü, Markaya Tecavüz ve Haksız Rekabetin
Durdurulması, Men’i, Ref’i, Tazminat
DAVA TARİHİ : 06/03/2019
KARAR TARİHİ : 07/10/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 13/10/2021

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhinde açılan davanın, Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA ; Davacı vekili Ankara ….. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin …… Esas sayılı dosyasına verdiği dava dilekçesi ile, müvekkili markasının …… tarafından ilk olarak 1967 yılında yaratıldığını, 2009 yılı itibariyle …. adı altında dünya çapında birçok satış noktasına sahip olduğunu, müvekkilinin kendisine ait “…….” markasını uzun yıllardır menşe ülke ABD başta olmak üzere, dünya genelinde ve Türkiye de dahil, yüzden fazla ülkede yoğun ve yaygın bir şekilde kullandığını, “…….” markasının TPMK nezdinde ….. ve …. tescil numaraları ile müvekkili adına tescilli olduğunu, davalının …. Mahallesi, ….. Sokak No:…. Avcılar/İSTANBUL adresindeki iş yerinde ve “www…..com.tr” alan adlı internet sitesinde, müvekkiline ait TPMK nezdinde tescilli … ve ….. tescil numaralı “…….” ibareleri markaların aynısını, müvekkilinin markalarının da tescilli olduğu 9. sınıfta yer alan ürünler üzerinde, izinsiz ve hukuka aykırı bir biçimde kullanıldığını, ayrıca müvekkiline ait “…….” markası ile davalı adına tescilli ……. sayılı “……” ibareli markanın müvekkilinin tescilli markası ile birebir benzer olduğunu, markaların aynı emtiaları kapsadığını, davalının, müvekkiline ait tanımış “…….” markasının ününden ve sektörde edindiği yerden haksız ve hukuka aykırı bir şekilde istifade etmek maksadıyla hare tarihinden beri “www…..com.tr” alan adına sahip olduğunu, bu bilginin nic.tr adlı alan adından kamuoyuna sunulduğunu, basiretli tacir olarak davranma yükümlülüğü altında bulunan davacının bu durumdan haberdar olduğunun kabulünün gerektiğini, dava konusu “…….” ibaresinin, davacı tarafın tanınmış olduğunu ileri sürdüğü markasının sadece bir kısmını oluşturduğunu, bu logonun da dalının tescilli markasında yer almadığını, müvekkilinin, davacının markasını kullandığı ya da tecavüz edici herhangi bir fiilde bulunduğu sonucuna ulaşılamayacağını, “…….” kelimesinin bir spor dalı ifade etmesi nedeniyle herkesçe kullanılabileceğini, bu ibarenin tek başına tescil edilemeyecek, kamuya mal olmuş bir spor dalını ifade ettiğini, TPMK nezdinde yapılan araştırmada içerisinde “…….” ibaresi geçen 2000’den fazla markanın bulunduğunun anlaşıldığını, “…….” kelimesinin yaygın olarak kullanıldığını, davalının kullanımının engellenmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olacağını, içinde “…….” ibaresi geçen birçok internet sitesi bulunduğunu, müvekkilinin tüm faaliyetlerini TPMK tesciline ve işlemlerine dayandırdığını, müvekkilinin tecavüz veya ihlal teşkil edecek hiçbir fiili bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Ankara …. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesince hükümsüzlüğe ilişkin talep yönünden dosya tefrik edilerek ….. esasına kaydediltikten sonra 14/10/2019 Tarih, …. Esas ve …. Karar sayılı kararı ile yetkisizlik kararı verildiği ve dosyanın bu suretle Mahkememize intikal ettiği anlaşılmıştır. Bu haliyle taraflar arasındaki uyuşmazlık davalı adına tescilli ….. tescil nolu markanın dava dilekçesinde belirtilen sebeplerden hükümsüzlük koşullarının oluşmadığına ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE :
Dava, davalı adına tescilli ….. tescil nolu markanın dava dilekçesinde belirtilen sebeplerden hükümsüzlük koşullarının oluşmadığına ilişkindir.
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan taraf marka evrakları getirtilerek, bildirilen deliller toplanmıştır.
6769 Sayılı SMK’nın 25. Maddesinde hükümsüzlük koşulları belirtilmiş olup, belirtilen madde ile, 5. veya 6. maddede sayılan hallerden birinin mevcut olması halinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir. Menfaati olanlar, Cumhuriyet Savcıları veya ilgili kamu kurum ve kuruluşları markanın hükümsüzlüğünü mahkemeden isteyebilir. Marka hükümsüzlük davası, dava tarihinde sicilde marka sahibi olarak kayıtlı kişilere veya hukuki haleflerine karşı açılır. Markanın hükümsüzlüğü davalarında Kurum taraf gösterilmez. Bir marka, 5. maddenin birinci fıkrasının (b), (c) ve (d) bentlerine aykırı olarak tescil edilmiş olup da kullanım sonucunda tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından hükümsüzlük talebinden önce ayırt edici nitelik kazanmışsa hükümsüz kılınamaz. Hükümsüzlük halleri, markanın tescil edildiği bir kısım mal veya hizmete ilişkin bulunuyorsa, sadece o mal veya hizmet yönünden kısmi hükümsüzlüğe karar verilir. Marka örneğini değiştirecek biçimde hükümsüzlük kararı verilemez. Marka sahibi, sonraki tarihli bir markanın kullanıldığını bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde bu duruma birbirini izleyen beş yıl boyunca sessiz kalmışsa, sonraki tarihli marka tescili kötüniyetli olmadıkça, markasını hükümsüzlük gerekçesi olarak ileri süremez. 6. maddenin birinci fıkrası uyarınca açılan hükümsüzlük davalarında 19. maddenin ikinci fıkrası hükmü def’i olarak ileri sürülebilir. Bu durumda kullanıma ilişkin beş yıllık sürenin belirlenmesinde dava tarihi esas alınır. Hükümsüzlüğü istenen markanın başvuru veya rüçhan tarihinde, davacının markası en az beş yıldır tescilli ise davacı ayrıca, söz konusu başvuru veya rüçhan tarihinde 19. maddenin ikinci fıkrasında belirtilen şartların yerine getirildiğini ispatlayacağı belirtilmiştir.
Yine SMK’nın 6/1 hükmü uyarınca, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir.
Paris Sözleşmesinin 1. mükerrer 6. Maddesi ile, birlik ülkeleri, tescilin yapıldığı ülkenin yetkili makamınca söz konusu ülkede bu sözleşmeden yararlanacağı kabul olunan bir kişiye ait olduğu, aynı veya benzeri mallar için kullanıldığı iyi bilinen tanınmış bir markanın herhangi bir karışıklığa yol açabilecek bir şekilde yeniden reprodüksiyonunu, taklit edilmesini veya aslına yakın bir şekilde değiştirilmesini içeren bir markanın kullanılmasını gerek mevzuat izin verdiği takdirde re’sen gerekse ilgilinin isteği üzerine yasaklamayı ve tescilini reddetmeyi veya iptal etmeyi taahhüt ederler. Markanın elzem bir bölümünün tanınmış bir markanın reprodüksiyonundan oluşması veya bu tanınmış markayla karıştırılabilecek bir taklitten ibaret olması durumunda da, bu hükümler geçerli olacaktır. Böyle bir markanın iptalinin istenmesi için tescil tarihinden itibaren en az beş yıllık bir sürenin tanınması gerekecektir. Birlik ülkeleri, kullanmanın yasaklanması talebinin yapılması için gerekli süreyi tanıyabilirler. Kötü niyetli tescil edilen veya kullanılan markaların kullanımının yasaklanmasını veya iptalini istemek için süre tespit edilemeyeceği belirtilmiştir.
Taraflarca deliller sunulduktan ve resen celbi gereken deliller de toplandıktan sonra dosyada bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, dosyanın tevdi olunduğu bilirkişi hazırlamış olduğu 11/11/2020 havale tarihli raporda sonuç olarak, TPMK kayıtlarında davacı adına tescilli …. tescil numaralı “…..” markasının 04.01.2018 tarihinden itibaren tanınmış marka olarak korunmakta olduğunu, davaya dayanak yapılan …. tescil numaralı “……” ve … tescil numaralı “……” markaları hakkında alınmış bir tanınmışlık kararı bulunmadığını, 03 ve 09. Sınıfta “…….” bağımsız kelimesini içeren 400’den fazla tescilli markanın bulunduğunu, TPMK’nın, yanında ayırt edici bir ibare bulunduğu müddetçe “…….” ibaresinin farklı şirketler ve şahıslar adına tesciline izin vermekte olduğnu, davalı adına tescilli markasının, tertip tarzı, markada yer alan ibareler bakımından davacı adına tescilli “…….” markalarından ayrıştığını, davalı markasında yer alan “….” ibaresinin ayırt edici bir ibare olduğunu, “….” ibaresinin ise zayıf marka olduğu, davacı markasında yer alan “…..” ibaresinin de hem bir kişi adı, hem de davacı şirketle özdeşleşmiş kendi başına bir marka olmakla, görmezden gelinemeyeceğini, “…..” markaları ile “…..” markaları arasında hükümsüzlük gerekçesi olacak derecede iltibasa yol açacak bir benzerlik bulunmadığını, dava dışı farklı tüzel kişiler adına tescilli “…….” ibareli markaların davacı markalarından çok daha önce tanınmış marka olarak kabul edildiğini, davalının “…….” ibaresini seçerken davacı aleyhine kötü niyetli hareket ettiğinin somut olarak ortaya konulamadığını, “…….” ibaresi üzerinde tanınmışlığa sahip olan tek şirketin davacı taraf olmaması ve davacı tarafın markasının 2017 yılında yani davalının marka tescilinden çok daha sonra tanınmış marka olarak kabul edilmesi nedeniyle davalıya atfedilecek bir kötü niyet bulunmadığını, taraflar arasında somut bir bağlantı bulunduğunu ispatlamadan kötü niyetin varlığını kabul etmenin mümkün olamayacağı belirtilmiştir.
Davacı vekilinin bilirkişi raporuna itirazı üzerine, dosya resen seçilen yeni bir bilirkişi heyetine tevdi edilmiş olup, heyet tarafından hazırlanan 19/02/2021 havale tarihli raporda sonuç olarak, davacı yana ait “…….’ ibaresini ihtiva eden markaların, dava konusu davalı yana ait marka tescil başvurularının gerçekleştirildiği 25.05.2010 tarihinden önce tanınmış olduğunun dosya içerisinden tespit olunamadığı, davacı yana ait davaya mesnet markalar ile davalı yanın davaya konu markasının nihai tüketici nezdinde iltibasa sebebiyet vermeyeceklerini, davacı yanın uzun süre sessiz kalmak sureti ile hak kaybına uğradığından bahsedilebileceğini, davalı yanın davaya konu marka tescil başvurusunu gerçekleştirir iken kötüniyetli olduğunun ispatlanamadığını, dava konusu davalı yana ait ….tescil numaralı …….” ibareli marka görselini ihtiva eden markanın hükümsüzlüğü koşullarının oluşmadığı belirtilmiştir.
Davacı vekilinin bilirkişi kök raporuna itirazı üzerine, dosya önceki bilirkişi heyetine tevdi edilmiş olup, hazırlanan ve ibraz edilen 28/06/2021 tarihli ek raporda sonuç olarak, heyet tarafından yapılan inceleme ve değerlendirmeler neticesinde, kök raporlarda yer verdikleri görüş ve kanaatlerinde herhangi bir değişiklik olmadığı belirtilmiştir.

Tüm dosya kapsamı deliller ve birbirini doğrulayan bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafa ait önceki tarihli “…….” ibaresini de içeren markaların dava konusu olup, davalı tarafa ait marka başvurularının gerçekleştirildiği tarih olan 25/05/2010 tarihinden önce Türkiye’de tanınmış marka olduğuna dair yeterli delil bulunmadığı, davacı adına tescilli markalar ile davaya konu markanın tüketici nezdinde iltibasa sebebiyet vermeyeceği gibi, iltibasa sebebiyet vereceği kabul edilse dahi davalının marka tescilinde kötü niyetli olduğunun ispatlanamadığı, dolayısıyla marka tescilinin gerçekleştiği tarih ile dava tarihi arasında beş yıllık sessiz kalma yoluyla hak kaybının gerçekleştiği anlaşılmakla, davacının davasının reddine karar vermek gerekmiştir. Bu itibarla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince peşin alınan harcın mahsubuna, başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince 5.900,000 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 10,00 TL yargılama giderinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının ilgililerine iadesine,
7-Talep halinde kararın tarafla tebliğine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere, açıkça okunup usulen anlatıldı.07/10/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır