Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/376 E. 2021/127 K. 10.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/376
KARAR NO : 2021/127

DAVA : Markanın Hükümsüzlüğü, İptali, Sicilden Terkin
DAVA TARİHİ : 11/04/2018
KARAR TARİHİ : 10/06/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 10/06/2021

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhinde açılan davanın, Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA ; Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirketin 22/06/2012 tarihinden itibaren “……” markası ve “…….” ibareli ticaret ünvanı altında basın, yayın ve eğitim hizmetleri üzerine faaliyet gösterdiğini, şirketin kurucu ortağı olan ……’ın 2009 yılından itibaren “…… YAYINLARI” ibareli markası ile bu alanda faaliyet göstermeye başladığını, TPMK’ya …… numarası ile marka başvurusu yapıldığını, markanın halen müvekkili şirket adına tescilli olduğunu, davacının 30/01/2014 tarihinde “…… .com”, 19/12/2013 tarihinde ise ” ……. com” alan adını aldığını, davalının …… numaralı “ …. Eğitim Yayınları+Şekil” markasının 28/12/2011 tarihinde 16 ve 41. sınıflarda tescil edildiğini, taraflara ait markalar karşılaştırıldığında, müvekkilinin eskiye dayalı tüm kullanım evrakında, reklam ve tanıtım vasıtalarında kullanımı belgelenen markasının “……” kelimesini esaslı ve hakim unsur olarak içerdiğini, marka başvurusunda müvvekkilinin fiilen kullandığı markanın, aynı mal ve hizmetlere ilişkin esaslı unsuru “……” olacak şekilde kopyalandığını iddia ederek, davalı adına…… sayı ile tescilli “yüksek …… eğitim yayınları+şekil” markasının hükümsüzlüğünü, sicilden terkinini, asıl talepleri kabul edilmemesi halinde davalı tarafın markasının dava tarihinden geriye doğru 5 yıl içinde kullanılmamış olması nedeniyle iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir
CEVAP ; Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı tarafın dava dilekçesindeki iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacı adına tescilli “…….” ve ” ……” markalarının, ne yazılış şekli ile, ne de logosu ile hiç bir şekilde müvvekkilin adına tescil edilen “……. ” markası ile benzeşmediğini, ortalama bir tüketicinin “…… ” logo ve markasını “…….” ve “……. ” markasına benzetmesinin imkanı bulunmadığını, davacı tarafın müvekkilinin markasını kullanılmadığından bahisle iptaline yönelk taleplerinin de yersiz olduğunu, müvekkilinin markayı kullanıdığını ve kullanmaya da devam ettiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, davalı adına tescilli…… numaralı “….. Eğitim Yayınları + Şekil” markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini, aksi takdirde kullanmama nedeniyle iptali taleplidir.
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan gelen kayıtlardan, ….. sayılı “…. eğitim yayınları+Şekil” ibareli markanın, 16 ve 41. Sınıflarda 27/12/2011 tarihinden itibaren 10 yıl müddetle davalı adına, …… sayılı “……. YAYINLARI+Şekil” ibareli markanın, 16 ve 41. Sınıflarda 09/10/2009 tarihinden itibaren 10 yıl müddetle davacı adına tescilli olduğu anlaşılmıştır.
6769 Sayılı SMK’nın 25. Maddesinde hükümsüzlük koşulları belirtilmiş olup, belirtilen madde ile, 5. veya 6. maddede sayılan hallerden birinin mevcut olması halinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir. Menfaati olanlar, Cumhuriyet Savcıları veya ilgili kamu kurum ve kuruluşları markanın hükümsüzlüğünü mahkemeden isteyebilir. Marka hükümsüzlük davası, dava tarihinde sicilde marka sahibi olarak kayıtlı kişilere veya hukuki haleflerine karşı açılır. Markanın hükümsüzlüğü davalarında Kurum taraf gösterilmez. Bir marka, 5. maddenin birinci fıkrasının (b), (c) ve (d) bentlerine aykırı olarak tescil edilmiş olup da kullanım sonucunda tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından hükümsüzlük talebinden önce ayırt edici nitelik kazanmışsa hükümsüz kılınamaz. Hükümsüzlük halleri, markanın tescil edildiği bir kısım mal veya hizmete ilişkin bulunuyorsa, sadece o mal veya hizmet yönünden kısmi hükümsüzlüğe karar verilir. Marka örneğini değiştirecek biçimde hükümsüzlük kararı verilemez. Marka sahibi, sonraki tarihli bir markanın kullanıldığını bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde bu duruma birbirini izleyen beş yıl boyunca sessiz kalmışsa, sonraki tarihli marka tescili kötüniyetli olmadıkça, markasını hükümsüzlük gerekçesi olarak ileri süremez. 6. maddenin birinci fıkrası uyarınca açılan hükümsüzlük davalarında 19. maddenin ikinci fıkrası hükmü def’i olarak ileri sürülebilir. Bu durumda kullanıma ilişkin beş yıllık sürenin belirlenmesinde dava tarihi esas alınır. Hükümsüzlüğü istenen markanın başvuru veya rüçhan tarihinde, davacının markası en az beş yıldır tescilli ise davacı ayrıca, söz konusu başvuru veya rüçhan tarihinde 19. maddenin ikinci fıkrasında belirtilen şartların yerine getirildiğini ispatlayacağı belirtilmiştir.
Yine SMK’nın 6/1 hükmü uyarınca, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir.
6769 Sayılı SMK’nın 9. Maddesi uyarınca, tescil tarihinden itibaren 5 yıl içinde haklı bir sebep olmadan tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından marka sahibi tarafından Türkiye’de ciddi biçimde kullanılmayan ya da kullanımına 5 yıl kesintisiz ara verilen markanın iptaline karar verilir. Mülga 556 Sayılı KHK’nın 14. Maddesinin Anayasa Mahkemesi’nce iptaline ilişkin gerekçeli kararın 06 Ocak 2017 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanması ile 6769 Sayılı SMK’nın 10 Ocak 2017 tarihinde yürürlüğe girmesi karşısında, 10/01/2017 tarihinden sonra açılan iptal davalarında, 5 yıllık sürenin hesabında aradaki bu günlük 4 günlük boşluk nedeni ile 6769 Sayılı SMK’nın yürürlüğünden önceki dönemde geçen sürenin de hesaba katılması gerekir. Zira 06/01/2017 tarihine kadar markanın kullanılmamasının bir yasal yaptırımı mevcuttur ve marka sahipleri de bunu bilmektedir. Türkiye’nin taraf olduğu Paris Sözleşmesi’nin 5/c maddesi ile TRIPS Anlaşmasının 19. Maddesinde de, markanın kullanılması koşulu düzenlenmektedir. Her ne kadar 6769 Sayılı kanunda, bir geçici madde ile 4 günlük boşlukla ilgili bir düzenlemeye yer verilmemiş ise de, 06/01/2017 tarihinden önceki kullanmama sürelerinin yok sayılması mümkün değildir. Sonuçta halen yürürlükteki yasal düzenlemeye göre tescilden itibaren 5 yıl kullanılmayan marka iptal edilir. SMK’nın 26. Maddesinin SMK önceki dönemde tescil edilmiş, fakat kullanılmayan markalar yönünden de uygulanması, kanunların geçmişe yürümeme ilkesine de aykırı değildir. Zira geçmişe etki yasağı mutlak olmayıp, hak sahiplerinin belirli bir hukuki duruma olan güveni objektif olarak haklı ise geçmişe etki yasağından söz edilemez. (Bakınız Uğur Çolak, Türk Marka Hukuku, 4. Bası, S.983 vd) Yüksek Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 12/11/2020 tarih ve 2020/1133 Esas 2020/5023 Karar sayılı ilamı da bu doğrultudadır.
Taraf vekillerince deliller sunulduktan ve resen celbi gereken deliller de toplandıktan sonra dosyada bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, dosyanın tevdi olunduğu bilirkişi heyeti hazırlamış oldukları 12/01/2021 havale tarihli raporlarında sonuç olarak, dava konusu…… tescil numaralı “Yüksek ……+Şekil” ibareli marka ile davaya mesnet …… kod numaralı “……. Yayınları+Şekil”ibareli markaların nihai tüketici nezdinde iltibasa sebebiyet vermeyeceklerini, huzurda bulunan davanın dava konusu markanın tescil edildiği tarihten itibaren 5 yıllık sürenin bitiminden yaklaşık 15 gün sonra sonra ikame edildiğini, bu minvalde 6769 sayılı Kanun’un 25/6, Maddesinde belirtilmiş olan 5 yıllık sürenin geçtiğinden bahsedilebileceğini, davacı tarafın dosyaya dava konusu marka tescil başvurusunun gerçekleştirildiği tarih olan 28.12.2011 tarihi itibari ile tanınmışlığını ispata yarayacak yeterli herhangi bir belge veya doküman sunmadığını, dosyada yer alan bilgi ve belgeler çerçevesinde davacı tarafın markalarının 28.12.2011 tarihi itibari ile tanınmış marka olarak kabul edilemeyeceğini, tanmmışlık iddiasına dayanılarak davalı yanın 28.12.2011 tarihi itibari ile kötüniyetli olduğu iddiasının ispatlanamadığı, tüm bu nedenlerle dava konusu markanın hükümsüzlüğü koşullarının oluşmadığı, dava konusu markanın SMK’nın 6/3 maddesi kapsamında da hükümsüzlüğü koşullarının oluşmadığı, dosya münderecatından davalı yanın adına tescilli markanın tescil tarihinden itibaren ciddi şekilde kullanılıp kullanılmadığı hususunda, ciddi ve kesintisiz kullanımı gösterecek fatura, lisans sözleşmesi, gazete, dergi yazıları, kataloglar, röportajlar, makaleler vb. davalının kullanımım ispatlar herhangi bir belge tespit edilemediği belirtmiştir.
Taraf vekillerinin rapora itirazları nedeniyle aynı bilirkişi heyetinden ek rapor alınmasına karar verilmiş olup, bilirkişi heyeti hazırlamış oldukları 11/05/2021 havale tarihli ek raporlarda sonuç olarak, kök raporlarının mahkemeye ibrazları sonrasında dosyaya herhangi bir delil ve veri sunulmamış olduğunu ve bu sebeple kök rapordaki görüş ve kanaatlerini değiştirmelerini gerektirecek herhangi bir durumun mevcut olmadığı belirtilmiştir.
Davacı, netice-i talebinde terditli olarak davalı adına olan markanın hükümsüzlüğü, olmadığı takdirde kullanmama nedeniyle iptalini istemiştir. Yüksek Yargıtay ….. Hukuk Dairesi’nin 24/02/2020 tarih ve …… Esas-…… Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere Davada, 6100 sayılı HMK’nın 110. maddesinde belirtildiği biçimiyle, aynı davalıya karşı, farklı hukuki sebeblere dayalı ve birbirinden bağımsız talepler mevcut olup, terditli istemler değil davaların yığılması söz konusudur. Bu itibarla inceleme ve değerlendirme her iki talep yönünden ayrı ayrı yapılmıştır.
Davacının dava konusu markanın hükümsüzlüğüne dair talebi yönünden yapılan değerlendirmede; dava konusu…… tescil numaralı “……+Şekil” ibareli marka ile davaya mesnet …… numaralı “…… Yayınları+Şekil”ibareli markaların nihai tüketici nezdinde iltibasa sebebiyet vermediği, davanın dava konusu markanın tescil edildiği tarihten itibaren 5 yıllık sürenin bitiminden yaklaşık 15 gün sonra sonra ikame edildiği, 6769 sayılı Kanun’un 25/6, Maddesinde belirtilmiş olan 5 yıllık sürenin geçtiği, davacı tarafın dosyaya dava konusu marka tescil başvurusunun gerçekleştirildiği tarih olan 28.12.2011 tarihi itibari ile tanınmışlığını ispata yarayacak yeterli herhangi bir belge veya doküman sunmadığı, dosyada yer alan bilgi ve belgeler çerçevesinde davacı tarafın markalarının 28.12.2011 tarihi itibari ile tanınmış marka olarak kabul edilemeyeceği, tanmmışlık iddiasına dayanılarak davalı yanın 28.12.2011 tarihi itibari ile kötüniyetli olduğu iddiasının ispatlanamadığı, tüm bu nedenlerle dava konusu markanın hükümsüzlüğü koşullarının oluşmadığı anlaşılmakla, davacının hükümsüzlüğe dair talebi yönünden davanın reddi gerekmiştir.
Davacının kullanmama nedeniyle iptale ilişkin talebi yönünden ise, dava konusu markanın tescil tarihinden dava tarihine kadar olan dönemde 6769 Sayılı SMK’nın 9. Maddesi uyarınca, 5 yıl sürenin dolduğu, Yerleşik Yargıtay içtihatları gereği ciddi kullanım olgusunu ispat külfetinin marka sahibi davalıda olduğu, davalı tarafça ibraz edilen irsaleli faturalar, kitap ve dergi kapakları , yayınlanan kitaplar değerlendirildiğinde davalının işletme hacmine göre markanın tescilli olduğu “dergi, kitap, gazete vb. yayımlamak” tescil sınıfı yönünden ciddi kullanım olgusunun ispatlandığı anlaşılmakla, bu emtialar yönünden davanın reddine, markanın tescilli olduğu diğer emtialar yönünden ciddi kullanım olgusu ispatlanamadığından davanın kabulü ile markanın iptaline karar vermek gerekmiştir. Bu itibarla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere ;
1-Davacının dava konusu markanın hükümsüzlüğüne dair davasının reddine,
2-Davacının dava konusu markanın kullanmama nedeniyle iptaline dair davasının kısmen kabulüne, dava konusu…… tescil nolu markanın tescilli olduğu “dergi, kitap, gazete vb. yayımlamak” dışındaki emtia ve hizmetler yönünden kullanmama nedeniyle iptaline, “dergi, kitap, gazete vb. yayımlamak” tescil sınıfı yönünden davanını reddine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 59,30 TL ilam harcından, 35,90 TL peşin harcın mahsubu ile, 23,40 TL bakiye karar harcının, davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davanın kısmen reddi sebebiyle, karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 35,90 TL peşin ve 35,90 TL başvuru olmak üzere toplam 71,80 TL harç giderinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 65,32 TL tebligat-tezkere masrafı ve 3.600,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.665,32 TL yargılama giderinin, davanın kabul red oranına göre hesaplanan 1.832,66 TL’sinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafından yapılan 11,68 TL yargılama giderinin, davanın kabul red oranına göre 5,84 TL’sinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiyesinin üzerinde bırakılmasına,
9-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,
10-Talep halinde kararın taraflara tebliğine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere, açıkça okunup usulen anlatıldı.10/06/2021

Katip …
✍e-imzalıdır

Hakim …
✍e-imzalıdır